Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0 KURL A R A Ülkemizde sistemli bir biçimde müzik kiiabı yayımlayan yaytnevlerinin sayısı hir elin parmaklartntn sayısını hulmaz. Pan Yaytncılık, Müzik Ansiklopcdisi Yaymlan.Stüdyo îmge sürekli müzik kiiabı yayımlayan üç yayınevi. Yayın politikaları içinde müzik kitapları da olan yayınevlerinin sayısı ise bir haylifazla. Tüm bu kitapları ytl itibarivle düşünürseniz sayuarı yirmiyi bulmaz bir yıl içinde. Bu da bu alamn oldukça zayı/bir alan oldug'unu gösteriyor. Ama gelecek bir hayli iimit verici görünüyor, Yaymevleri daha bilinçîi seçimler yapıyorlar ve konusunaa öne çıkmış kitapları yayın progranılarına ahyorlar. Farklı alanlardaki kitap yaymcılığında olduğu gibi müzik yayıncmg'ı alanında da bir gelisme olduğu söyîenebilir sonuç otarak. Bu hafta sizlere daha çok popüler müzik alanında yeni çıkmış kitapları tanıtmaya çalıştık. Şimdilerde yayıncılık alamndan çekilmiş olan 'Korsan Yayın'ın bir dönem yayıtnladığı ve popüler müzik alanında önemli boşluklan doldurmuş olan bazı kitapları yeniden yayımlanıyor. tialil Turbanh ve Hilmi Tezgor yazılanyla rock müzik konusunda yeni çıkmış kitapları değendiriyorlar. Semih Korucu ise Pan Yayınları arastnda yayımlanan iki temel müzik kitabtm değerlerdiriyor. Müziğin de okunabileceğini gö'z önünde tutmanız dileğiyle bol kitaplıgünler!... 1 0 ETHIIMACI Yazar dostluklanı O nceki hafta Behçct Necatigil'in Mektupları'ndan (Yapı Kredi Yayınları) söz etmiştim, bu hafta da iki büyük yazarın, Çehov'la Gorki'nin mektuplanndan söz edeceğim: Yazışmalar, çeviri: Zühre llkgelen, 1966, Yankı Yayınları. ıflc mektııbu yazan, takvimle pek ilişiği olmadığı belli olan Maksım Gorki: "NijniNovgorod, 1898 yüı Ekim vc Kasım bası." Gorki, "V.S. Mirolyubov'dan bir mektup aldım. Size kitaplarımı göndermemi istiyormuşsunuz. Gönderiyorum ve bu fırsattan yararianarak size bu mektubu yazıyorum.", sonra yağmur gibi boşalıyor sözcükler: " Anton Pavloviç size söylemek istediğim bir şey var: doğrusunu isterseniz, çocukluğumdan beri bir köle gibi size karşı beslediğim sıcak ve içten sevgiyi anlatmak, buruk ve çekici, hem yumuşak, her zaman o kadar güzel, o kadar ince olan, o insanı hayran bırakan dehânız önünde duyduğum coşkunluğu söylemek istiyorum.../ Allan size, Rus edeDİyatının ününü korumak için, uzun ömürler versin./ Kitaplarınızda ne narikulâde arllar yaşadım, nice defa kitaplarınızın üzerinde ağladım; tuzaktaki kurtlar gibi çaresizlikten çılgınlaşırdım, sonra hüzünle, uzun uzun gülerdim..." Gorki 1868'de doğduğuna göre o mektubu yazarken otuz yaşınua olmalı. Çehov, 16 Kasım 1898'de, Yalta'dan cevap veriyor: "...Dün akşam 'Goltva'da Panayır'ınızı oKudum, çok hoşuma gitti..." Ama 3 Aralık 1898'de yazdığı mektupta Çehov, kibarlığı bir yana bırakıp söylüyor söyleycceklerini: "...Bana ölçüsüzlük gibi gelen tarafınızdan başlayacağun. Bazı seyirciler vardır, oyunu beğendıklerini o kadar ölçüsüz olarak gösterirler ki, sahnede söyleneni ne kendileri duyar, ne de yanlarında oturanlar. Bu ölçüsüzlük özellikle, konuşmaların arasına sı kıştırdıgınız tabiat tasvirlerinde duyuluyor. lnsan o tasvirleri okurken daha sık, daha kısa, şöyle ikişerüçer satırlık bir şeyler olmasını istiyor. 'Nezaket', 'mınltı', 'yumuşak' gibi kelimelerin sık sık kullanılması bir özenti havası veriyor, soğuk bir monotonluk, bunaltıcı bir hal yaratıyor. Bu aşırılık kadın portrelerinde (...) ve aşk sahnelerinde de hissediliyor. Bu, çap büyüklüğü dcğil; bu, genişlik deöil; bu aşırılık. Sonra, hikâyelerinizin türüne hiç uymayan bazı kelimeleri sık sık kullanıyorsunuz. Akompanye, disk, armoni, bövle kelimeler kulağa çirkin geliyor. Dalgalardan çok bahsediyorsunuz. Aydınları anlatırken bile çaba harcadıöınız, çekingen davrandığınız hissediliyor; bu aydınları incelemcdiğinizden değil, aydınları tanıyorsunuz da, hangi taraflarını ele alacağınızı iyi bilmiyorsunuz." "Kaç yaşındasınız? Sizi tanımıyorum, nereden geldiğinizi, kım olduğunuzu bilmiyorum ama, bana öyle geliyor ki, henüz gençken Nijni'den çıkmalısınız, edebıyata, edebiyatçılara, iki üç sene âdeta sürtünmclisiniz diyeceğim. Bizim bülbüllcrdcn şakımasını öğrenin, sesinizi sivriltin demiyorum ama, başarınızı edebiyata daldırıp onu sevmesini öğrenmelisiniz, hem sonra şıı da var: insan taşrada çabuk ıhtiyarlar..." Çehovun Yalta'dan, JOcak 1899'dayazdığı nıektuptan "...Tabiat tasvirlcrini/ tarn bir sa591 natçı isi; gerçek bir peyzajcısınız. Ancak, sü rekli oîarak tabiata insankişiliği vermeniz, yani antropomorfizm dediğimiz şey, deniz derin derin nefes ahrken, tabiat mırıluanırken, konuşurken, sıkıntı çekerken, bilmem ne ederken, bütün bunlar tasviri monoton, bazen tatsız, bazen anlaşümaz hale getiriyor: tabiat tasvirlerinde güzellik ancak sadelikle 'güneş battı', 'hava karardı', 'yağmur başladı' kadar yalın cümlelerle elde edılebilir, anlatmak istediğimiz şey ancak böyle anlatılabilir..." Çehov'un, Yalta'dan, 18 Ocak 1889'da yazdığı mektuptan: "...Ben Ukraynahyım, yani müthiş temDelim. Benim sert olduğumu söylüyorsunuz, sert değilim ama, tembelim. Vaktimi ıskk çala çala geçiriyorum... / Kırım'a gelmez misiniz? Hastaysanız (ciğerlerinizden rahatsız olduğunuzu söylüyorlar) sizi burada tedaviederiz." Çehov'un, Moskova'dan,25 Nisan 1899'da yazdığı mektuptan: "...Üç gün evvel, Leon Nikolayeviç Tolstoy'a gitmiştün. Sizi çok methetti. Dikkate değer bir yazar olduğunuzu söyledi. 'Fuar' ve 'Stepte' adh hikâyelerinizi beğenmiş ama, 'Malva'yı sevmemiş. Dedi ki: 'însan ne istersc uydurur, fakat psikoloji uydurulmaz; halbuki Gorki'de işte psikolojik uydurmalar var; kendi duymadığı şeyi anlatabiliyor.' Akn bakalım. 'Gorki Moskova'ya gelince beraber ziyaretinize geliriz' dedim." "...Bir iki satır yazıverin bana. Tolstoy uzun uzun sizin hakkınızda sorular sordu. Kendisinde merak uyandınyorsunuz. Etkilendiği besbelli. Haydi, Allahaısmarladık..." Gorki'den Çehov'a, NijniNovgorod, 5 Mayıs 1899: "Gönderdiğiniz saati aldım, çok memnun oldum. Teşekkür ederim, Anton Pavloviç, bütün kalbimle. lçimden sokaklara fırlayıp 'Duydunuz mu? Çenov bana bir saat hediye etti' diye bağırmak geliyor..." Çehov'dan Gorki'ye, 9 Mayıs 1899: "...Bir oyun yazmak istiyorsanız yazın, sonra bana gönderin, okuyayım. Bitinceye kadar da kimseye bir şey söylemeyin. Yoksa, aklınızı çelerler, hızınız kesilir." Gorki'den Çehov'a, NijniNovgorod, Mayıs 1899: "...Bu aptal kafama gösterdığiniz dikkate teşekkür ederim. Böyle benimle meşgul olmakla büyük sevap işliyorsunuz..." Çehov'dan Gorki'ye, Moskova, 22 Haziran 1899: "Neden bu kadar çöküntü icindesiniz? neden 'Fomas Gordeyev'inize bu kadar luzıyorsunuz? Danlmayın ama ben daha başka da vardır ya iki sebep düşünüyorum. Yazı hayatına büyük bir başarıyla girdiniz, şimdi önünüze çıkan her alclâdc şey sizi sıkıyor. Bu, bir. tkincisi, bir edebiyatçı ömriinü taşrada geçir sın de bunun kötü etkileri görülmesin, bu olmaz. Sız ıstcdığınizi söylcyin, cdcbiyata bir kerc girıniş!>iniz. Dönüşiı yok bunun. Edcbiyatçısınız, edebiyatçı kalacaksınız. Edebiyatçı, tabiat icabı daima cdcbiyat çevrelerine yakın kalacaktır, edebi havayı icine çekccektir. Tabiata karşı gclmeyin, o nalue, bir defa şeytanın ayağını kırıp razı olun, Petersbıırg'a veya Moskova'ya yerleşin. Edebiyatçılarla çekişirsiniz, düşüncelerini kabul etmezsiniz, onların yarısını hor görürsünüz, ama aralarında yaşarsınız..." Gorki'den Çehov'a, NijniNovgorod, haziran sonu, 1899, "Gidip Petersburg'da oturmak? Yok. Yılda üç defa güneş yüzü görürsünüz; kadınları iktisat kitaplarından t>aşka bir şey okumazlar, zaten kadına benzer bir ta rafları da kalmamıştır. Cîüncşsiz ve kadınsız hayat olmaz. Fakat önümüzdeki ilkbaharda yaya yola koyulup Rusya'yı katedeceğim. Bu da beni canlandırır..." Gorki'den Çehov'a, Nijni Novgorod, Ağustos 1899: "...Eylülde Petersburg'a gidi yorum. (...) Eylül sonunda Yalta'da olurum nerhalde. Gizli gizli, öksürüğümün fazlalaşmasını ümit ediyorum. Çünkü Petersburg a gitmeyi hiç istemiyorum. Siz istediğiniz kadar büyük şehri methedin, benim için iyi hicbir tarafı yok. Gökyüzünün gözü yaşlı, halk ıcendi ni beğenmis,, edebiyatçılart hem gözü yaşlı, hem kendinı beğenmis. Kaç edebiyatçı vardır orada. Elli bin kadar sanırım. Geri kalanlar ya bakandır, ya Finlandiyalı. Bütün kadmlar da ya doktordur, ya öğrenci. Yani ne olursa olsun aydındır. Bir sivrisinek Petersburg'lu bir kadını soksa, zavallı hayvan can sıkıntısından ölüverir. İşte bütün bunlar beni korkutuyor..." Çehov'dan Gorki'ye, Yalta, 3 Eylül 1899: ".. .Ithaf yazısı mümkün olduğu kadar sade ol sun. Yani sadece 'filancaya' o kadar... / Bir de pratık bir öğut vereyim: fazla bastırın. Beşaltı binden aşağı olmasın. Ekmek peynir gibi sa tüacak. lkinci baskıyı da bırıncı tle bırlıkte bastırabılırsınız (Italikler benim. Türkıye'de ancak şu son yıllarda görülen, diyelim beş bin baskıyı beş ayrı baskı gibi gösteren yayıncılar bizde yeni yeni ortaya çıkıyor; Çenov bunu yüzyıl önce düşünmüş! F.N.) Bir öğüt daha: provaları okurken, mümkün olduğu yerlerde sıfatları ve zarfları kaldırın. O kadar çok kullanıyorsunuz ki, okuyucunun dikkati dağılı yor, yoruluyor okuyucu..." Güzel bir ökrnı "...Sonuna dek bilinçli olan Çehov, kesik kesik bir sesle karşı çıktı:' Artık her şey gerek siz. Tüp gelmeden önce kadavra olacağım.' O zaman, Dr. Schwöhrer bir şişe şampanya getirtti." "Çehov, kendine uzatılan bardağı aldı ve Olga'ya dönerek, acınası bir gülümsemeyle: 'Nicedir şampanya içmemiştim', dedi. Şam panyayı yudum yudum içti. Ve sol yanına uzandı. Biraz sonra, nefes almıyordu artık. Yaşamdan ölüme geçmişti, her zamanki sadelikle. Günlerden 2 temmuz 1904'tü. Küçük sarkaçh saat, sabahın üçünü gösteriyordu. Siyah kanatlı bir gecc kelebeği pencereden iceri girmiş, yanan lambaya çarpıyordu deli deb, (...) Sonunda gün ışıaı, kuşıarm cıvıltıları ve yaprakların hışırtıları ilc. Olga, büyülemiş gibi, kocasının yüzünden ayıramıyordu gözlerini. Dingin, gülümseyen, ve her şeyden haberli bir yüzdıi bu. Olga şöyle yazacaktı: 'Hiçbir insan sesi duyulmuyordu, günlük yaşamın çalkantısı yoktu, yalnız güzellik, dincinlık ve ölünıün büyüklüğü vardı.' " tı; Çevircn: Vedat Gün yol, Ada Yayınları, ss. 389 390) Henri Troyat'nın bu nefis kitabından yıllaı önce de söz etmiştim Bugün, kimi sayfalannı yeniden okurken, yu kardaki satırlar birdeıı çarptı beni. "tnsan ölünce böyle ölınelı1 dıye düşünmekten al;ı madım kendimi... • (Çehov Yaşamı, Sana TURHAN GÜNAY Imtlyaz Sahlbl: Cağ Pazariama Cazete Dergi Kltap Basın ve Yayın A.$. Adına Berin Nadi o Yayın Danışmani: TurhanCünay sorumiu Müdür Fikret llkiz Cörsel Yönetmen: Dilek llkorur Baskt. Çağdaş Matbaacılık Ltd. şti. ldare Merkezi: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 54 354 Istanbul T6İ: (212) 512 05 05O Reklam: Medya c CUMHURİYET KİTAP SAYI SAYFA 3