14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AT CAPAN Peter Waterhouse / Çeviren: Necmi Zekâ lemek ister: Dikkat son durak dünyanın ucu, dikkat son durak dünyanın ucu. Sonra söz konusu insan aşağı iner. 4. ' : Söz konusu insan ekseni etrafında döner ve ilerler. Sözkonusu insan bir kere kendini bir kırmızı dudağa teslim eder. Bir kere bir kapı açılır, şapkanın altında gene söz konusu insan vardır. Bir kere bir şey görür ve yanılarak bunu ruhun ekseni olarak adlandırır, uzun süre sevinir. Her şey uzun süre tartışma götürmez bir haldedir. Sonra sevinç içinde olan kişi, kentin bütün bunları vaat etmeyen bir semtinden geçer ve söz konusu insan döner, dönmeye bazen dans etnıek de denir. Çorba içerken, büyük bir pazar yeri panoraması, yakın planda bir domates durmaktadır, söz konusu insanın kendi kendine söyledikleri duyulur: Pazar yeri benim için: Bütün dünyanın yenilebildıği yerdir. Bıiyuk lunutsuzlukla dolu olan kişi, yeni bir iliskıye doğru döner. Ben yemek yemekteyimdir ve sonra kirazlarla üzüntü bir araya gelir. Bu şekilde söz konusu özlem döndükçe döner. Sonra vaat edilen geri dönüş fark edilmeden başlar. Bunu şu şekilde göz öniine getirmek lazınr Çığlık ru hun etratında döndürülmüştür. Kapı açıldığında, SDZ konusu insana yeniden kavuşuruz. Yeni bir şapkanın ,ıltında durmaktadır. Sonra birlikte dönmeye başlarız. 16.12. 85 ya da çatılar dik dııruyor, insan her şeyi böyle adlandırmak istiyor ya da bu mekânda masanın dunışu siyah, her şey iyiya da zamanı kullanarak kurşuna diziyor insan kendini ya da pencere penceresiz pencere ya da gözler gölcyüzüne düğümleniyor, insan bir sonrakî biçimi kafasında taşıyor ya da kapı ve kapı ve kapı ve kapı, kent dediğimiz işte bu yada insan dizleri üstünde diz çöküyor, doğrulmuş kafa, herkes kendi aklıyla baş başa ya da insan devasa burnuyla kurum tıkınıyor bir soğuk dalgası da palto olabilir büyük nehir kurumuş bir insanın kurumuşluğu ya da yan sokaktan hâlâ gereğinden fazla önemsenen baska bir yan sokağa yürümek ya da geniş caddeler ve kapı kolları, adsızlığın güzel bir yüzeyi vardır ya da kafanın üstündeki şapka, kafanın üstündcki şapka, kafanın üstündeki şapka, bazı şeylere NTıyana denir, bazı şeylere Graz, bazı şeylere Prag, gecede bir gece vardır masada bir masa vardır ya da yağmur yağmaktadır, bizse yağmayız ya da insan kendini bir kedinin sol arka bacağı gibi sürükler ya da bıçağı dikkatlice sırtımızda deneyen bir güzellik çılgınlığı ya da kanvelerde bardak altları uçusur, çiçekler sevgiyle ve bu tür başlca şeylerle büyür ziftlenmiş pisuar bir tür afyondur ya da dünya tefefonda yüzde hesabıyla olarak konuşur, yakınır durur, güler ya da görmediğim şeylermiş aylar ya da her gün yeni baştan kaybetmişim dilimi ve kafamı boş evlere vurmuşum kent kalbimde atar, elrna hâlâ tadı gelir ağzıma ya da ara sıra bakışlar yukarı çevrilir uçakların ateş almasına arna daha hızlı bir hayatın önünde ağır bir ölüm durur ya da rahipler kendilerini çağırır, aşağılarda atlar koşturur domuzlar kendine hasİDİr pembedir yıl yıla devrilir ya da biz hâlâ biziz, biz hâlâ biz değiliz ya da bezelyeye pea denir, ingilizceyi de söktük artık ya da latince bir dünyayı sonradan yakaladık, bize hiçbir şey zor gelmez ya da deyim yerindeyse ilkbaharda kırlangıçlara görünürüz asla daha iyi değildir kafanın üstündeki saçlar dostça bir ateştir ya da bu kadar aztyla kimse beceremedi, ödül konuşması en iyı konuşmamızdı her şey parçalanır, parça parça oluruz, böyle sürüp gider işte CUMHURİYET KİTAP SAYI 591 'insan kendini bir kedinin sol arka bacafiı gibi sürükler' Durs Grünbcin, Thomas Kling gibi isimlerle birliktc, genç kuşak Almanca şiirin cn önemli temsilcilerinden birisayılan Waterhouse, 1956yılında Eerlin'de dogdu. Babası îngiliz, annesi Avusturyalı olan Waterhouse'ın çocuklug'u Malezya'da geçti. Dünyanın çeşıtli ülkelerini dolaşan Waterhouse, 1985 yılında edebiyat doktorasım Viyana'da, PaulCelan üzerine verdi. Başta Andrca Zanzotto olmak üzcre pck çok İtalyan şairini Almancaya çevirdi. îlk şiir kılabım 1984 yılında yayımlayan Watcrhouse'ırı "Dil Ölüm Cîccc Dışamı" adında bir şiirromanı da var. 1989 yılından bu yana kazandığı çeşıtli ödüllcr arasında, Nicolas Born Ödülü (1990), Münster Uluslararası Şiir Buluşması Avnıpa Şiir Ödülü (1993) ve Heimito von Dodcrcr Ödülü (1997) sayılabilir. Watemouse, ' dilbilghi kitabı cümleleri' diye adlandınlan yalın ifadclcrc dayalı, ancak kurgusu şaşırttnacalarla dolu şiirler yazıyor. Almanca şiır diline rahatlık ve akışkanlığın yanı sıra, yeni soyutlama olanaklart da kazandırdıg'ı söyleniyor. Bizimle Akla gelebilecek her türlü nedenden ötürü (nasıl yani?) müzik üretiyor ellerin. Oturduğun yer neresi? Kemanın ici. Herkes soruyor: Bu onun evi mi? Bacaklarını nerede dinlendiriyor? Boynunda mı, midesindc mi, üçüncü bir yerde mi? Kolun dışan uçuyor, çaprazlama çeşitli mekânlardan geçiriyor yayı, tellerin peşinden, pencereye, kapıya doğru, fınnı atııyor. Sonra onu ağaçların, yolun, kockuluklann, kulelerin üzerinden geçiriyor. Bu uzaktan kulağa hos gelen: Yay mı, •yoksa kenan mı nesnelerin? Çok özel bir yay bu: Ucuna renk vermişler, ileri geri dünyayı katederken, manzaraya dokunurken, vazıyor ha bire. Ama her manzaraya da dokunmuyor. Hangisine dokunuyor? Nedenkri olan manzaraya dokunuyor. Bulabilir miyim o manzarayı peki? Eller, o manzaralardan çıkıp uçar lar. Sorarlar o zaman: Nasıl uçabiliyor böyle mekânlan aşıp, pencereye, kapıya doğru, kulelerin ağaçlann üzerinden nasıl böyle uçabiliyor? Bu sesi çıkaran: Nesneler mi? Özel bir manzara: Renk vermişler sivri uçlarına. Hangi renkleri vermişler? Akla gelebilecek nedenlerin renklerini. O renkleri bir daha gözden geçiriyorsun. Evet: Uygun geliyorlar sana, bunun üzerine yayını alıp sürtüyorsun. Hepimizin üstüne. Akla gelebilecek her türlü nedenden ötürü, müzik üreriyor ellerin. Soruyorlar: Kiminle? Bizimle. Coşkunun Geri Dönüşü Ağaç olarak. Çok sessiz duruyoruz birbirimizin karşısında. Ağaç Burada dünya yani. Aynı zamanda gökyüzü, kuşlar ve odar. Senin kirazlanna uzanan ne çok parmak var. Seviyor musun beni? Çabuk. Nasıl görünüyoruz, biz kanncalar? Benim adım çit, ada üstümden. Fare kadar küçük olmak çok sevimu. Fare. Mısır. Beni biçenlere karşı bana yardım et. îmdat, gökyüzü beni bu gölün içine itiyor. Mavi düşünmek. Ayaklarım nerede, ben su olunca Hiç ayağım yok ki? Neden balık? Balık mıyım gökyüzünün altında? Seviyor musun beni hâlâ? Bir zamanlar gökyüzü de sevimli miydi? SAYFA 16 Bir zamanlar öyleydi, öyleydi bir zamanlar. Ada üstümden. Nedir Ağaç? Ağaç gökyüzünün fare bacağıdır. Onda, onun altında, onun için. Orman olarak Bir sürü hava öte yana koşuyor. Benım adım hava, Göllerle birlikte sıvı bir ayak. Ayaklar. Ayaklar kime gelir? Ne kadar da hızlıyız. Fare, hızı olan bir ağaçtır. Kalpten sevilmiş ve gökyüzüymüş, kuşmuş bir zamanlar. Beni anlaya.n kuş. Hava Sevimli dünyanın üstünde duran bir ağaçtır. Burada hâlâ Dili kullanarak konuşmak hiç de kolay değil. Hemen âşık olmuslar. NeItadar da çoklar... Ne kadar da unutkanım. Bir elma yemeye Başladım. Ben elmayım, beni yiyorlar. Ştk sık sen demek gerek. Sen demeyi öğrendim ben. Öpmek de bir tür öpüştür. Ne biliyoruz ki? Burun aptalca bir kelime mi? Şimdi gökyüzünün olduğu yerdeydi Bir zamanlar. Şimdi çok yalnızım, bir başıma konuşuyorum. Kişi başına bir bunın. Çok sessiz duruyoruz Birbirimizin karşısında. Taarruza geçmiş balık. Ben ağacım, ben balığım. Küçük bir ağacım. Yükseîdere, gökyüzüne çıkan mısır: Nasıl görünüyorum? Göz, Bir baksana. Söz Konusu tnsan 1 Sonra, söz konusu insan kahvehaneye girer. Algılayanın bakış açısına geçiş: Masalar, çay, kadınların kıpkırmızı dııdaklan. Şekcrin şelcer olduğu varsayılmaktadır. Butün ayaklar yere basmaktadır, bütün icafalar alçaltılmış gökyüzunde bulunmaktadır. Kahvehanenin tamamı söz konusu insana doğru yönelmiştir. Tuvalette işenir, gazeteye öksürülür. Bir yaka dügmesi açılır, söz konusu insanın parmağı kulağında bir şey arar. Sola doğru doksan derece açı değişimi, söz konusu olan nevse, kendi ekseni etrafında döner. Sonra, söz konusu olan, kahvehanedeki eksendir (kahvehaneekseni). Söz konusu insan korkuyla bağırır. Çevrcsindcki kosullar: Cadde, yüksek gökyüzü, toplu halde sallanma. Şunu da söylemek gerek: Sonra toplu halde insan bağırmaktadır. Söz konusu olan nedir? Işenmiştir, öksürülmüştür, ama sözkonusu insan artık sadece öksüremez. 3 Otobüs: Her şeyin sarsıldığı görülür. Burada bağırmak şu anlama gelir: Sürücü söz konusu insanı sürüklemektedir. Sonra yana dönülmekte, direksiyon kınlmakta, fren yapılmaktauır, yani: KararlaşUrılanlar, kent ortamı içinde iç içe geçmektedir, söz konusu insan bu büyük gürültünün içinde tarif edilemez bir şekilde bakmaktadır, günlerden 27 Nisan Cumartesidir, inuikten sonra toplu halde yürümek şunu söy
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle