23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

' sıyla tanınan at' anlamıyla argunum okunur. (s. 284286) Dresden nüshasında yiter okunacak biçimde yazılmış ve 'bugünc kadar yeter okunmus sözcüğün yıltar 'tasma' olduğu kesındır". (s. İ36) Onceki yayınlarda yigit bigler 'yiöit beyler' okunan söz, 'gençler, delikanlılar' anlarnında bir dcyim olan yigit yenil ya da yigit yigil okunmalıdır. (s. 329331) Ergin'inyüki (yiik'ün 3. kişi iyelik ekli biçimi), Gökyay'ın bunu 'sıkıntı, keder, göz gözü görmez sis' ve Talat Tekin'in yüni 'kuştüyü' okudukları sözcüğü Tezcan püki okıır ve ekler: "Buradaki sözcük Ermenice buk 'tipi, kar fırtınası'nm Doğu Anadolu ağızfarındaki bir yanbiçimi olabilir." (s. 287) Sözden vanva ZUHAL KARGI OLMEZ * ££ T"^V ede Korkut Destanı eksik I 1 de olsa, özetlenmiş de olsa ' J elimizdekikollarhem tarih, hem efsane, henı de bir destan yapısı, kurgusu, dili bakımından bir başeserdir" diyor Yaşar Kemal, "Kitabı Dede Korkut ve Anadolu Destan Geleneği" adlı yazısında(l). Bu başeser, tarihçiler, halk edebiyatçıları, dilciler tarafından çeşitli yayınlarla başka başka açılardan değerlendirildi. Oğuz halkının kültürünü, siyasi yapısını, tarihini içeren "Oğuznameler", Dede Korkut Kitabı'nda yer alanlarla sınırlı değildir. Çeijitli Oğuzname rivayetlerı vardır. Bu destajıa ait metin ve rivayetler arasında en eskisi nerede, ne zaman yazıldığı biünmeyen, XII. yözyıldan sonra yazıldığı tanmin edilen Ûygur harfli Oğuz Kagan Destanı'dır. Bunun dışında Reşideddin Fazlullah'ın Camtü'ttevarıh'inva ikinci cüdinde yer alan "Tanht Ofcuzan ve Türkan" bölümü; Tevarıhı Cıhangüşay'\n Cengiz Han devrine ait olan kısmının Doğu Türkçesine çevirisi olan "Ceneiz Han Tartht Tercümest"; Yazıcızâde Ali'nin Tarihi AliSelçuk adlı eserindeki rivayet; Camiü'ttevârıhı Celâyırfdeki rivayet (Doğu Türkçesine çevrilmiştir); Doğu Türkçesiyle Ârap harfleriyle yazılmış Manzum Oğuznâme; Ebulgazi Bahadır rlan'a ait Şecereı Türk ve Şecereı Terakıme adlı eserlerde Oğuzname rivayetleri mevcuttur. Bütün bu Oğuznameler arasında Batı Türkçesiyle (Eski Anadolu Türkçesi) yazılan Dede Korkut Oğuznamelenmn gerek dil, gerekse hacim ve verdiği bilgiler açısından ayrı bir yeri vardır; çünkü, Dede Korkut'taki on iki öykü, sözlü geleneğe dayanmaktadır ve sözlü olarak söylenirken yazıya geçirilmişlerdir. Söz dağarcığı, söz yapısı ve ifade gücü yönünden de halkın clilini ve kültürünü yansıtırlar, edebî kaygıyla ağır ve ağdalı bir dille yazılmış metinler değildirler. Büyük ölçüde efsanelere dayanan ve sözlü geleneğin ürünü olan bu destansı halk öykülerinin ne zaman yazıya geçi. rildiği bilinmemektedir. Genel kanı, bu öykülerin anlatılırken dinlemiş olan biri tarafından sonradan kâğıda geçirildiğidir. Bir eserin tarihsel ve kültürel açıdan kaynakhk etmesi için önce metnin eksiksiz ve doğru ya da doğruya en yakın biçimiyle ortaya konması gerekmektedir. Bu amaçla Dede Korkut Kttabı üzerine bilim adamları tarafından, eserin bilinen iki nüshasına (Dresden ve Vatikan) ya da tek nüshasına (Vatikan) dayanılarak ki'Yerün bir ucundan bir ucuna yetem' deyen Sogan Sarı... "Şimdiye kadar üzerinde durulmamış olan özel ad Soğan Sarı bence 'soğan zan' anlamını taşımaktadır ve Oğuznamderdeki özel adlann çoğu gibi aslında bir lakap iken, sonradan kişi adı gibi kullanılmış olmalıdır. (...) anlasılan burada söz konusu olan ufak tefek, pek hafif, hareketli bir kahramandır." (s. 280281) Yukarıda sıraladığımız örneklerde de görülebıleceği gibi, okunamamıs, yanlış okunmuş, doğru anlamlandırılamamış yüzlerce sözcük ya da deyim; onarıma muhtaç pek çok satır bu yayınla büyük ölçüde gerçek anlamlarını bulmuştur. Böylece Dede Korkut kitabının sözcük kadrosu şimdi yeni bir anlam içeriği kazanmıstır. Bir bakıma Notlar'ın yayınlanmasıyla birlikte onceki yayınlar da yürürlükten kalkmıştır. Şimdi Dede Korkut Oğuznameleri'nin günümüz Türkçesine yeniden çevrilmesi zorunluluğu gündeme gelmiştir. Bizce bu işi en iyi yapacak kişi Semih Tezcan'dır. Eleştirmeli metni ve Notlar'ı ile Dede Korkut kitabı üzerine yapılan bu son çalışmanın, bilimsel yöntemi, okuması ve onarımı, imgelem gücüyle beslenmiş usavurum ve önermeleriyle, onceki yayınlardan ayrılan pek çok yönü var. Bu ayrımları ve bunlardan biri olan imgelem gücü yüksek yaratıcı bilimselliğin getirdiği riskleri bir başka yazıaa inceleyeceğiz. Notlar kitaDinın arka kapağında şöyle bir tanıtıcı deyiş var. ... başvurulan kaynaklar, yapılan göndermeler ve gerçekleştirilen çözümlemeler bakımından 'Türkçenin Etimolojik Sözlüğü'ne katkıları da içeriyor." Yanlış anlamalara neden olabilecek bu görüşe de açıklık getirmek üzere Hasan Eren'in etimolojik sözlüğünü burada bir kez daha anmamız gerekecek. Bu sözlük Eren'in yarım yüzyıldır sürdürdüğü bir çalışmanın ürünüdür;neyse ki yaratıcı insan ömrünün sonu denilebilecek bir sırada yayınlanmıştır. Akademisyenliğinin bir bölümüne/aşamasına özgü spesifik bir çabanın meyvesi değil, tüm akademik yaşamının bir rutini olarak önümüzegelir. Türk dili tarihi konusundaki engin bilgisi, Macarca başta olmak üzere araştırmaJarından birçok yabancı dilin olanaklarından • CUMHURİYET KİTAP SAYI 589 BHinen iki nüsha Kuşun alakanını tamlamasında geçen alakan sözcüğü onceki yayınlarda iki sözcük olarak ala kan 'kuşun renkli, kanlı olanı' diye okunmuştur. Bakası olmaz 'beklemesi olmaz, bakıp durması olmaz' sozunü Ergin ve Gökyay 'devanı, ebedilik, ölümsüzlük' anlamına gelmek iizere bakası, bekaası okumuşlardır. (s. 201202) Kara bagrı sarsıldı, dom yüreği oynadı deyiminde geçen donı 'metanetli, sarsılmaz' sözcüğü şimdiye değin düm okunmuştur. (Zengin bir araştınna örneği olan bu maddeyi buraya tümuyle almayı çok isterdik.) (s. 9093) Ergin ve Gökyay'ın Kıyan Selçuk okudukları kişi adını Tezcan Kıyan Selciik okumakta ve "şimdiye değin üzerinde durulmamış olan birinci öge de ikinci ögeyle eşanlamlıdır, kıyan 'dağdan akan azgın sef demektir" açıklamasını getirmektedir. (s. 110111) 2. Anlamlandırma yanlışı nedenlyle yanliş okunan sözciikleri düzeltma 3. Yanlış yorum ve değeıiendlrmeleri sağaltma ya da ilk kez anlamlandırma Kız bildi kim kayın anası, kayın atasıdur, kamçıyla işaret kılub: 'Odaya düşün(...)'dedi. Kız eydür: 'Kademi kutsuz gelin deyince udsuz gelin desünler. Kayın atama kayın anama eydeyim' dedi. Gökyay'ın yukarıdaki ikinci veride "güveyin kızı bırakıp gitmesinin kız için utanılacak bir şcy olduğundan, bu yüzden kızın uğursuz görüleceğinden söz etmiştir; bu açıklama kabuf edilemez. Yeni gelinin evlendikten sonra bir süre kaynata ve kaynanası ile konuşmaması geleneğini Dede Korkut kitabında yukarıdaki iki veride buluyoruz. Birincide fçelin geleneğe aykırı davranmayıp söyemek istediğini işaretle anlatıyor. Ikin. cide ise bir felaketi önlemek için kendisine 'utanmaz' denmesini göze alıp geleneğe karşın konuşuyor." (s. 268269). Gön: ham göne çulga 'yeni yüzülmüş hayvan derisine sarmak'. Tezcan'a göre "çulga Talat Tekin'in göstermiş olduğu üzre ilk hecede o ile değil u ile okunmalıdır. Ancak Tekin'in bunun Moğolcadan bir alıntı olduğu yolundaki görüşü doğru değildir. Sözcük Türkçedir, şöyle açıklanmahdır: Eski Türkçe çug 'bonça', çug+la '(sarmak, bohçalamak' >, göçüşmeyle, çulga ' (s. 339340). Kaytaban "Birçok defa geçen ve 'deve' anlamına geldıği açıkça belli olmakla birlikte nereden geldiği belirlenememiş olan bu sözcük için bir açıklama önerisi: kay taban > kaytaban 'tabanı sertleşmiş bir tabakayla kaplı olan, nasır taban . Almancada deve türünden hayvanların genel adı: Schwielsohle 'nasır taban'dır . (Notlar'ın en keyifli maddelerinden biri) (s. 7780). Nişanlıların görüşmemesi geleneği. Beyrek yüzüğünü kızın parmağına taktıktan sonra Banu Çiçek şöyle diyor: 'Kız eydür: 'Çün böyle oldı, neman emdi ileSAYFA 8 Dede Korkut Kltabının Dresden nüshası (İlk sayfa). rü turmak gerek, beg oglı' dedi.' "Burada ilerü tur deyimi 'ayrılmak, uzaklaşmak, anlamına kullanılmıştır. 'Madem ki böyle oldu (nişanlandık), hemen (benden) uzaklaş!' Nişanlanan kızın bu sözünü, nişandan sonra kızla oğlanın birbiriyle görüşmesinin yasak oluşu geleneği çerçevesinde anlamak gerektiğini düşünü yorum." (s. 161163) • Önin koyub tersin oku 'kadın erkeği sapık cinsel ilişkiye çağırmak. "önceki metin yayınlarında nasıl anlaşılacağı belli olmayan bu cümlede kadınla sapık cinsel ilişlciden söz edildiği bellidir: 'önünü bırakıp arkasıyla çağırır kız gelini." (s. 359)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle