14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ekiler Aratta Kutsal \asalar Ulkesı ^MO 2822. Yüzyıllar)/ Artak Movsısyan/ Çeviren Sarkis Seropyan/ Bele Yaymları/ 77 s. "Elinizdeki kitapçık, özenli bir araştırma sonucu kaleme ahnmış bir "ilk" olarak, uygarlığın en eskilerinden, tarihi başlattığı bilinen Sumerler'Ie ortak yaşam sürdüren, eşit koşullarda mücadele veren ve tanrıları bile birbirine akraba olan 'Aratta' adlı bir devletin (topraklarımızda bilinen en.eski devlet) varlığını inceliyor. Bunu yaparken okuyucuya efsaneler ve söylencelerden örnekler sunııyor birebir çevirilerle. Bunun dışında, kendinden önceki 'tahmin'lere karşın Sumer uygarlığmın gölgesinde kalan 'Aratta'nın coğrafik yerini de saptıyor..." diyor kitabın çevirmeni Sarkis Seropyan. Ben Öykülere tnanırım/ llabtb Bektaş/ Öyküler/ Can Yaytnlart/ 155 s I labib Bektaş, Türkiye'de son yılI l.ıbil. Bckıa» larda romanlarıyla ses getiren bir K\ C)YKtUU<l. yazar. Gölge Kokusu, Bana Bir Şiir İN'ANIKIM Oku ve Cennetin Arka Bahçesi, onun üç başarılı romanı. Bu kez öyküleriyle okurun karşısına çıkıyor I labib Bektaş ve iyi bir anlatıcı oldıığunu bir kez daha kanıtlıyor. Ben Öykülere Inanırım'da uzunlu kısalı otuz öyküsü var. Yaşamdan kesitler veren öykülerde, günlük yaşamın kannaşası ve acelesi içinde gözden kaçan, fark edilmeyen incelikler, ayrıntılar başanyla gözlemlenmiş. Unutulmaya yüz tutan değerler ve duygular, kısa ama derinliği olan oümlelerle, ustalıkla vurgulanmış. Hızla değişen, insancıl değerlerini yitirmekte olan bir dünyadan insan manzaralan sunuyor Habib Bektaş. Okuru bir yandan kendi içine yönlendirirken, bir yandan da çevresine değişik bir gözle bakmaya zorluyor. Bilinçaltına iniyor, gerçekle gerçek olmayan arasındaki ince çizgide geziniyor. tnsanı durup düşünmeye, kendini ve değerlerini sorgulamaya iten, lirik ve kimi yerde ironik, ama hep sıcak anlatımıyla öne çıkan bir demet öykü var Ben Öykülere Inanınm'da. Başo'dan, Buson'dan îssa'dan Haiku'lar/ Çeviren: Cevat Çapan/ İyi Şeyler Yayınalık/ 43 s. 16. yüzyılda ortaya çıkıp 17.19. yüzydlarda gelişmiş 5, 7, 5 heceli üç dizeden oluşan bir Japon lirik şiir biçimi. Haiku'lar genellikle mevsimlerle ya da yılın ilk ayı ile Halku'lar ilgili bir duyguyu ya da düşünceyi Daço'dan dile getirir. Bu şiirlerde çoğu zabuson'dan issa'dan man Budizm, Taoizm ve yerel inançları simgeleyen doğa imgeleri kullanılır. Japon edebiyatına özgü bu şiir biçimi 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında Batı ülkelerinde de belli bir yaygınhk kazanmıştır. Bu küçük kitapta bu türün en ünlü ustaları olan Başo, Buson, lssa ve çağdaşlarından küçük bir seçme yapılmıştır. Çevirilerde kaynak olarak Harold G. Henderson'un 'An Introduction to Haiku' adlı kitabından yararlanılmıştır. Tuzdan Heykel/ Leopoldo Lugones/ Çeviren: Banu Temel/ Önsöz Jorge Luıs Borges/ Önsöz Çeviren: Mukadder Yayaoğlu/ Dost Kttabevt Yaymları/ 99 s. Jorge Luis Borges tarafından hazırlanan fantastik edebiyat dizisi Babil Kitaplığı'nda Lugones'den Tuzdan Heykel kitabı var. Borges'in önsözü şöyle: "Tüm Arjantin edebiyatını tek bir yazara indirgemek zorunda kalsaydık bu yazar tartışmasız Lugones olurdu. Yzur, bu seçkinin ilk öyküsü. Yzur'un başarısı, kısmen, öykünün bir gerçeklikle mi yoksa maymunuyla aklını yitiren anlatıcının sanrı yüklü tutkusuyla mı sonlanacağını asla bilememizden kaynaklanir. Ateş Yağmuru, SAYFA 20 vadı yerleşmılerınde yaşannıası mümkün olayları canlı ve kesin bir biçimde imgeler. Aynı şekilde, Tuzdan Heykel de Incil kökenlidir, ancak Lugones hepimizin bildiği öyküyü eşsiz bir gizemle zeninleştirir. Âbdera'nın Atları öyküsünün Heredia'nın Fuite des centaures adlı sonesinden esinlendiği açıktır; ancak esin kaynağını aştığı da o denli belirgindir. Lugones, özellikle uzdilli olması düşünülmüş başlığının ruhsuz bir anlatıcıyla birebir örtüştüğü Açıklanamayan Bir Olay'da, sade ve ağır bir üslupla, ne görülmüş ne de duyulmuş bir olayı anlatır. Francesca'da Cehennem'in V. Şarkısı'yla boy ölçüşmeye niyedenir; bu serüvenin farklıhğı, içten vurgusunda yatar. Jülyet Nine de en incelikli aşk öykülerinden biridir." Türkiye'deki Siyasal Partilerin Avrupa PolitikalanlProf. Dr Onur Bılge Kula/ SODEV Sosyal Demokrası Vak/t Yayını / 72 s. Türkiye toplumunun 1000 yıllık 'Avrupa yönelişi'nin anlamlı bir boyut kazanabilmesi ve Avrupa halklarının Türk toplumunun her türlü bırikiminden eşitlikçi bir anlayışla yararlanabilmesi için, Turkiye'nin Avrupa Birliği'ne aday ülke konumunda bulunduğu şu aşamada, Türkiye siyasal partilerinin de Avrupa'ya ilişkin politikalarını belirginleştirmeleri gerekmektedir. Bu çalışma, Türkiye'deki başlıca siyasal partilerin ulaşılabilen programları ve seçim bildirgeleti^orçevesinde Avrupa ve AB'ye ilişkin politikalarını ya da briyle bir politikaya dayanarak olıışturulabilecek görüşlerini açığa çıkararak, hem Turkiye'nin yönetimini üstlenen siyasal partilere, hem de konuyla bir biçimde ilgilenenlere bir olanak sunmayı amaçlamaktadır. Balzac ve Çinli Terzi Kız/ Daı Sijıe/ Çeviren: Sema Rt/at/ Doğan Kıtapçıltk A.ŞJ 187 s. 15 yıldan beri Fransa'da yaşayan Çin asülı Fransız yazar Dai Sijie'nin ilk romnı olan Balzac ve Çinli Terzi Kız, yayımlandığı Şubat 2000 yılı Goncourt Ödülü adaylan arasında yer alıyor. Bugüne kadar 16 ülkede yayımlanan kitap bizzat yazarın yönetmenliğinde filme de çekiliyor. Sijie'nin ayrıca, en ünlüsü Chine, ma douleur olan, uzun metrajlı üç sinema filmi daha var. Alıtnlama Boyutlan ve Çeşitlemeleri 2 Yazuı/ Zehra Ipsıroğlu/ Papirüs Yayınevt/ 160 r. Her sanat yapıtı alımlayanla yaşar. Okuyucusunu bulamayan kitap, izleyicisini bulamayanlar ınüzik sandık içersinde saklanan eşya gibidir. Sandıktan çıktığı anda, tıpkı bir ağaç gibi dallanıp yeşermeye başlar. Sinema ve tiyatro örnegi, kimi sanat dallarının varoluşları ise sadece alımlayana bağlıdır. Alımlama kaynağını sanat yapıtını anlamada buluyor. Özellikle yenilikçi sanat, benimsediği çok anlamlılık, çok seslilik ve açık biçim nitelikleriyle alımlayanı öylesine etkin kılıyor ki, anlama ancak alımlamayla bütünleşerek gerçekleşebiliyor. Bu noktada yaratma ve alımlama, üretim ve tüketim birbirinden aynlmaz bir bütünü oluşturuyorlar. Bu düşünceden yola çıkarak, çeşitli sanat dallarını konu alan bir alımlama dizisi başlattık. Alımlamada görselliğin önemi nedeniyle dizinin ilk kitabı "Re simde Alımlama "ydı. Elinizdeki ise ikinci kitap ise, "Yazında Alımlama". Bunları, tiyatro, sinema ve müzik konularındaki alımlama kitapları izleyecek. Euthydemos/ Platon/ Çeviren • Prof Dr Halıl Vehbı Eralp/ Sosyal Yaymlar/ 78 s. Eothydcmot Sofist/ Platon/ Çeviren: Cenap Karakaya/ Sosyal Yaymlar/ 135 s. Kratylos/ Platon/ Çeviren. Cenap Karakaya/ Sosyal Yaymlar/ 128 s. "Platon, onu okuyanlar için büyıık bir zevk, hatta büyük bir neşe kaynagıdır. Onun, eşsiz bir şekil mükemmelliği ile yine eşsiz bir Sofist düşünce derinlig'inin birleşmesinden oluşan diyalogları, zaman aşımına kafa tutarcasına günümüze kadar gelmişlerdir. Platon'un eserleri hiç yaşlanmamış, tazeliğini ve canlılığını uzak bir geçmişte ilk ıl yazıldıklan günlerdeki gibi korıımuşlardır. Sokrates'in yurttaşlannı rahatsız eden, hatta sabırlarını Kratylos taşırıp öfkelendiren soruları: Erdem nedir? Cesaret nedir? Dindarlık nedirr* Ne demeye gelir bııdeyimler ve bunlar gibi daha birçokları? Günümüz insanları için de aynı derecede rahatsız edici ve akıl kanştırıcı sorulardır." Alexandre Koyre. Erdem PeşindeAhlak Teorisi Üzerine Bir Çalışma/ Alasdaır Madntyre/ Çeviren Muttalıp Özcan/ Ayrıntı Yaymları/ 424 s. Elinizde tuttuğunuz kitap, akademik relsefe çevrelerinde kıyamet koparmış, hatta aforoz ediİmiş bir kitap. Felsefi müfredata özgü birtakım çıkışsız argümanlarla yürütülen kısır ahlak tartışmalarında yanlış tarafta oldıığıı için değil; akademik felsefeyi yerin dibine sokmakla kalmayıp, sosyal bilimlerin bütün datlan arasındaki yapay duvarlan da gücünü devasa bir tarihselfelsefi gelenekten alan bir vuruşla yerle bir etmeye cüret ettiği için! Erdem Peşinde, Homeros'tan günümüze insanı ınsan yapan erdemlerin izini sürüyor ve bu arayışta ışığını tarihsel perspektifinden alıyor. Maclntyre'ın hem ahlak felsefesinin, hem de erdemlerin günümüzdeki ahvaline ilişkin çizdiği tablo tüyler ürpertici. Insanlar ahlaki pusulalannı şaşır^* mış; iyilik, cesaret, dürüstlük, dostluk gibi erdemWM adı büe anılmıyor artık; üstelik, uzman, terapist ve bürokratlar ordusu, daha çok çok tüketim, yükselme ve şöhrete ulaşabilmek için erdemlerimizden vazgeçmemiz gerektiğini vazediyor bize. Oysa, Atina meydanlannda paylaşılan ve yaşama geçirilen bir erdem nosyonu vardı; Aristoteles erdemler hakkında düşünür ve yazarken, toplumsal sahnede iyilik, cesaret, dostluk ete kemiğe bürünmüş haldeydi. Işte Maclntyre'a göre, bugün ahlak felsefesini yeniden ayakları üzerine oturtacak olan, açıkça Aristoteles'in erdem anlayışıdır. Böylesi bir felsefi geleneğin canlandırılması ise felsefe tarihinin yeniden yazılmasını gerektirir; çünkü erdem anlayışımızdan geriye, hiçbir bağlama oturmayan fragmanlar kalmıştır sadece. Ancak bu fragmanları tarihsel bağlamlarına oturtup bir bütünlük oluşturduğumuz zaman, kendi parçalanmış benli ğimize de bütünlük kazandıracak olan iyiyaşama anlayışına yeniden sahip olabiliriz. Erdemlerimizin peşine düşmediğimiz takdirde; bir araya gteirenıediğimiz benlik parçaları, kınk dökük kimler, anlamlandıramadığımız bilgi kmntıları arasında debelendikçe, yarattığımız karanlığa daha da gömüleceğiz. Erdem Pe şinde, felsefeye alternatif bakışının, ahlak felsefesini sosyal bilimlerin tüm dallarıyla ortak ve son derece merkezi bir noktaya taşımasının ötesinde, insanın kendini yeni bir gözle görmesini sağlıyor. Hani şu kaybettiğimiz ve artık ne olduğunu bile hatırlayamadığımız için içimizde, hayatımızda, bakışımızda oluşan bir boşluk var ya; işte Maclntyre tam da o boşlu ğun fotoğrafını çekiyor... Operada Cinayet/ Donna Leon/ Çeviren: Sinem Gürdal/ Ayrıntı Yaymları/ 230 s. Ingiliz edebiyatı ve Handel uzmanı, opera hayranı ve <* CUMHURİYET KİTAP SAYI 689
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle