14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

'Yazmak. tiinel kazmak nibidir' Postmodern Bir Kız Sevdim (1993)veUrLokantası (1999) romanlarının yazarı Süreyyya Evren'in 2000 înkılâp Kitabevi Roman Ödülü kazanan Kanlar Ülkesinde Karnaval adlı kitabı, 1980 sonrası yaşanan toplumsal çoraklaşmayi, büyük güçlerin savaşıni, bunun getirdiği şiddetin ve kötülüğün dalga dalga yayilışını anlatıyor. Düne ve bugüne ait birçok şifreyi barındıran, iç içe geçmiş odalara; birbirine açılan hikâyelere, masallara, anlatılara; kırk haramüerin mağarasından çıkmak için gereken şifreyi bulamayan Ali Baba'dan yola çıkılarak sonu değiştirilmiş Moby Dick'e, reenkarnasyon grevi yapıp dünyaya gelmemeye başlayan ruhlara, şifresi kırılanların Ftipi moment hücrelerine, kesilmekten kaçan bir boğanın işkence gören gözü bağlı bir insanla ortak varlıklaşmasına dek çeşitli sürprizler okuru bekliyor. Kanlar Ülkesinde Karnaval'daki, insana tanıdık gelen dehşet ortamını "Bütün ülke pıhtılaşmamak için sürekli karnaval düzenliyordu" sözleriyle özetleyebiliriz. Siyasaf roman sayılır mı bilinmez; ama 'kavramsal toplumcu gerçeküstücü roman' gibi adlandırmalar peşine düşmek mümkün. DENİZ DURUKAN 'anlar Ülkesinde Karnaval" adlı kitabındaki Kanlar Ülu ve Karnaval sözcükleri .1980 sonrası Türkiye'de yaşanan kaosu çağnştırıyor Cerçı kitahınız bire bir Türkiye'yi anlatmıyor, merkezdc olmayan, tüm çevre ülkelerıni de çağrtşttrtyor. Romanımın adı herkese tanıdık bir şeyleri hatırlatıyor. "Hangi ülkeden bahsediyorsunr1" diye soran çıkmıyor. Çünkü herkcs burası diye düşünüyor. Karnaval deyince de eğlence ve şenfik formundan çıkmış, acılı, şiddet içeren şeyler akla geliyor. Kastedilenler bunlann karışımı, ama sadece bu kadar değil. Karnavalın bir psuedokarnaval, bir yalankarnaval haline dönüştüğü, esrimelerle örüldüğü durumlar da bir ikamekarnaval halinde sürdürüldüğü durumlar da var. Öte yandan Peru'da Kanlar Ülkesinde Karnaval diye bir kitap çıksa, oradaki insanlar da bu kitap bizim ülkemizden SAYFA 12 Süreyyya Evren'le 'Kanlar Üzerinde Karnaval't konuştuk istemiyorum. Bilimkurguyu bugünden söz etmenin bir biçimi olarak düşünüyorum. Siberuzayı, bilimkurguyu, tarihi ve bugünü birbirine geçişli yapılar ve esnek sınıflamalar olarak aüşündüm. Katl bir bugün ve bilgisayarın başına geçerek girilen bir siberuzay olarak düşünmedim. Siberuzay1; mekânın belirsizleştiöi, nerede başlayıp nerede bittiğinin belli olmadığı yerden başhyor aslında. Bizim yaşadığımız dramlarla, dünyada gündeÜİc hayatın siberleşmeye başlaması yaklaşık olarak aynı zaniana denk düşüyor. GöçMMplan Kıtapta devrimciye "soykütükçü", ge Fazla yaygın olmayan, kaotik bir annerale 'genkoparan'1 diyorsun. Nedenbu latımın var. Yaşanılan kaosu kaosla anlatür tanımlamalara gerek duydun? ttyorsun. Ama Türkiye'de, okuma alısGenkoparan, 1980 sonrasıyla ilgili kanltğıntn zaten yerleşmediğini de göz başvurduğum bir metafordu. Kesme, KOönünde tutarak, bu anlatımın okuyucuyu parma, ayırma gibi bir aıılaııı var. Genyorabileceğıni düşünüyorum. leri kopararak sürekliliği yok etme ve buKaotik bir anlatım gibi gözükebilir, nun bir parçası olarak reenkarnasyonu ama bir plan var, göçebe plan dedikleri durdurma söz konusu. Bu kadar şeyin plandan nareket eden bir plan var. Aslınarasında kitabın kabaca konusu, reenda kaos teorisi yanlüannın sevmeyeceği karnasyon grevi yapan ruhlar. Bu da ruhkadar da panoramik bir kitap. Belli bir suzlaştırma ve gensizleştirme, bir tür tadönemi anlatan, kahramanlannın belli bula rasa varatnıa aslında. Bu sisteme olduğu bir roman. Kaotik hava ise birtakarşı çok denk geldi bu tanımlar. Soykükım bağlarla çözülmeye çok elverişli hattüge de Foucault'nun kullandığı bir tür ta çözülmeye can atıyor. Biraz ügiyle çövöntem olarak bakabiliriz. Bu yöntemle zülebilecek, birbirine bağlanabilecek kesilmeve karşı çıkma ve birbirine bağçok şey var. Gündelik hayatın detaylarılama çok denk geldi. Biraz da bilimkurnın da şiddet ve karnavalla yoğrulduğu gu atmosferi içinde bu tanımlar farklı bir dönemden söz ediyoruz. Insanlann özellik kazandılar. Ağsal yapıyı, insanlabireysel tarihlerinin de gelgitlerle, karnn yalıtılmalarını, geçmiş ya da gelecekmaşalarla dolu olduğu bir ortam. Bir yanten koparılmalannı önemsiyorum. Yaldan bunların kaosu akıp giderken bir nızca geçmişten değil, gelecekten kopayandan da bu kaos bugünün siber ortarılma diye bir şey de var. Bu kopanlma mına taşınıyor. Belki de bunu bilimkurlara karşın.bir takım bağlarla birbirlerigu kadar siberkıırguya da yakın görmek ne bağlanmalanna çahşuması, zaten var gerek. Her okuyucunun içine girebüeolan ağlann ortaya çıkanlmasına da yaceği bazı delikler, kapılar var. Kitabın rıyor. Fransız ihtilali sırasında terzi kalgerçekten de tek girişi yok. Bu özellik kifaJarı, grev yapmak için toplantı düzentabı karmaşık da gösterebilir başka yerliyorlar. Ama casusların aralanna karışlerden de girilebilmesi iyi bir olanak da masını engellemek için de bir yöntem busayılabüir. Okuyucu kendi deneyimleri luvorlar. Parmaklarındaki yaralara bakadoğrultusunda Kapısını oluşturuyor ve rak ayırt ediyorlar gerçek terzi kalfalaoradan giriyor. Bu benimlcurduğum bir rıyla casusları. Bu, mevcut ağları ve bağ plan aslında. kurma çalışmalannı gösteren güzel bir Teknolojinin getirdiği yenilikler, uzay örnek. çağı, bilgisayar çağı derken söz ettığin "F KonSBCVB PUMflT Tipi Momentler'e ulastyoruz ve bireyin yalntzlaşmast, buralarda sıkısıp kalması, Şu konserve ruhları da biraz açalım boğulmast gündeme geliyor. mı, bu benim çok ilgimı çektı. 1980'li yılların başı benim çocukluğullk başta "F Tipi" yalnızca bir adlanma denk geliyor. Gözümde hep şu imge dırmaydı, ama artık bir kavram oldu. Havar: Bir çocuk camdan bakıyor, o anda yatımızda zaten birçok "F Tipi" olduğu manzaranın üstüne birileri beton döküiçin bu tanım dalga dalga yayılmaya başyor. Beton içinde kalıyorsun. Sözünü etladı. Böylece göz onları ayırt etmeye baştiğim soykütükçüler de o betonu kırma ladı. "F Tipi arkadaşlıklar", " F Tipi evstratejilerinin araştırıllüikler", " r Tipi okullar" var. Bunlar inması aslında. sanlann ilk bakışta gördüğü şeyler. DaOradaki ruhha sonra insan, beyninin içindeki "FTiplerini" de aramaya başhyor. Bu bir kovalamacaya dönüşüyor, bazen belirsizleşiyor. Çünkü en kötüsü, "F Tipi"nin içinde yasayıp da bunun farkında olmamak. Bu aslında bir tür dehşet ortamı. Bugün"Insanlann lerde çok fazla dehşet, az şaşkınhk var. blrevsel Özelliîde bunu vermeye çahştım. Fazla tarihleri de gelgitdehşet, az şaşkınlık olduğunu işaret etlerle, karmek de bir şaşkınlık doğurabüiyor. ma$alaria dolu bir or Kanlar Ülkesinde Karnavalşaskınltk, tam" diyor hatta yer yer ürküntü veriyor insana. Süreyvva Evren. İnsana farklı yorumlar yapma ol> nağı veren, farklı yerlere taşıyan açık uçlar var ki tapta. O uçlar sayesinde önceki konumu mutlaklaştırmaklaıı kurtufnıa olanağı oluyor. Bu da hoşuma gidiyor. Ama sanal alemi mutlaklaştırmak da bahsediyor diye düşünecek. Böylece periferdeki ülkeierin ortak özelliklerinden bahsetmiş oluyoruz ama merkez ülkclerde de benzer duyarlüıklar yakalanabüir. Aslında ben hem buraya hem çevreye bakıyorum. Gerçekten de 1980 sonrasının kültürel ikliminde, toplumsal ikliminde nasıl bir çoraklaşma var, nasü bir hayat var.. oradan yola çıkıyorum. Bir yandan da çizgisel zamanla aram olmadığı için, bugün, 1980 sonrası, geçmiş ve gelecek, birbirleriyle etkileşiyorlar suzlaştırma, hazır ruhlar, Özal döneminde yurtdışından hazır ruhların getirtilmesi, akışın kesilmesiyle ilişkili tarnamen. Senın de söylediğın gıbı açtlımt çok fazla bu romanın. Genkoparanlar kelimesini açttğtmtzda genlere müdahale edenler, kopyalanan hayvanlar. hepsi işin içine giriyor Ve kullandığın dtğer sö'zcüklerin de anlamları çok açtlımlt. Zaten bunların dönemsel olarak da eşzamanhhğı vardı. Dünyada bunlar oluyor, bir yandan da biz burada istibdatla uğraşryoruz. Bugün bile bana sanki on beş giin önce darbe olmuş gibi geliyor. Dışarı çıkınca böyle de bir hava görüyorum. Bunu şöyle vermeye çahştım: 80'li yıllar denirdı, şimdi 800'lü yıllar, sonra 8000'li vıllara dönüşüyor.... Gerçekten bitmek bilmeyen ve sürekli uzayan yıllar.. Bazı bilimkurgu filmlerindeki sii rekli şekil değiştiren anıorf yaratıklar gibi dolaşıyor. Işın tabancasıyla ateş edersin, başka parçalara sıçrar, başka yaratıklara dönüşür. Öyle bir dönem. MstPbtflM|M Romanı okurken, Ma/rix filmini seyreder gibi oluyor insan Kitapta kendi zihinsel F tipine kapatılmıs ruhun kurtarılması için, açık anlatıya intiyaç var. Burada romanın kendi kendine yazılma eğilimine göndermeler de var. Yazmak tünel kazmak gibidir. Cezaevinden ya da hücreden çıkış nıetaforu var. Bu çıkış nıekânsal olarak sınırlanmış da değil. Zihinsel bir yanı var. Kitapta sürekli ara konumlara işaret ediliyor. Bu arada ruhun tam reankarne olacakken, arada sıkışması önemli. Bir aramatrix'e sıkışmak gibi. Romanda risliğe her dtlle bulaşabılirsin, pislıSin tçine her dille girebilirsin, ama çtkmak için Ingiltzce sart' dtyoruın . Orijinal Ali Baba hikâyesinin girişinde, küçük bir boşluk var. Ali Baba reisle birlikte Kırk haramüerin mağaraya yaklaşmasını yukarıdan izliyor."Açıl susam, açıl" diyerek içeriye giriyorlar. Ellerindeki ganimeti içeriye bırakıp çekip gidiyorlar. Ali Baba, mağaranın içindeki haramüerin kapıyı içerden açmak için, "Açü susam, açıl" dediklerini bümiyor, yalnızca tahmin ediyor. Bu boşluk üzerinden yapılmış bir oyun kitaptaki. İçeriye "Açıl susam, açıl" diyerek giriyorsun, ama çıkmak için Ingilizcesini söylemek zorundasın. Bu da Dİr tür küreselleşme eleştirisi. Avrupamerkezcilik eleştirisi tabii. Kitabın genelinde parolaların, giriş ve çıkış sözcüklerinin önemli yeri var. Burada da bir parola olarak, pisliğin ve zenginliğin içinden çıkamadığın zaman, bağlamsallaşamamışoluyorsun. Kitap da öyle bir sözcükle, "bağlamsallaştır mak"la bitiyor zaten. Siberkültürle birlikte tngilizcenin tek dil olmaya başladı^ ğı biliniyor. Hem bunu elestirmeye, aynı zamanda da buna karşı gefişen, bir süre sonra bir tür kültürcülüğe, milliyerçi kültür teorüerine varabüecek olan kapalı, mağaralaştırıcı anlayışa da karşı çıkmaya çahştım. Son olarak, bu romana girıs sıfresınt sorsam... Bunu okuyuculann deneyimlerine sormak gerekir. Dedikleri gibi "iyi de.işliyormu?" Bir parola var, ama ne kadar geçerli? Parolaların da sorgulanması kitabın temel dertlerinden biri sanırım. • Kanlar Ülkesinde Karnaval / Süreyyya Evren/ Inkılap Kitabevi/ 142 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI S89
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle