Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İÇtMtZDEKİ GÖLGELER Eleştirinin şiiri açıkladığına, siirin de estetik kuramın bir uzanüsı olduğuna inanır. Baudelaire'in genel anlamda 20. yüzyıl sanatına, özellikle de simgeci ozanlara yön vermesi, şiirlerinden çok bu görüşlerinden kaynaklamyordu. "Eşduyumlar" ve "Fenerler" gibi bazışiirlerinde doğrudan estetik teoruerini dile getirmesi ve bunu yaparken şiirsellikten hiç uzaklaşmaması, onun şiirindeki gücü gösterir. Şiirin kendi içinde eleştirisini de taşıması, şiiri de salt duygu ifade eden söylemden çıkanp edebiyata yön veren konuma sokar. Biçem ve dil acısından başlattığı yeniliğin yanı sıra kenainden sonra gelecek bir kuşak sanatçıya da yol açar. Fransız şiirinin Baudelaire'den sonra gelen en önemli isimlerinden biri, simgecilik akımının öncülerinden, Arthur Rimbaud'nun "Baudelaire ilk göreğendir, ozanlann kralı, . gerçek bir tann! demesi de geride bıraktığı izi gösterir. Kendi içinde sanatçı ve eleştirmeni bir tek yazar olarak gördüğü için Baudelaire, iirleri ve sanat üzerine yazdığı denemeerinin birlikte basılmalannı çok istemişti, fakat bunu gerçekleştiremedi. "Kötülük Çiçekleri nin uğradığı başarısızlık ona kötü bir darbe olmuştu. Kadınlarla kötü giden ilişkileri de hayatında hep huzursuzluk kaynağı ularak kaldı. 1866'da felç geçirdiğinde Belçika'da kitaplannın yeni Dasımını gerçekleştirmeye çalışıyordu fakat hastalığı ağırfaşınca Paris e götürüldü ve burada yıllaraır küstüğü annesinin kollarında öldü. Öldüğünde pek tanınmıyordu ve yazdıklarının çoğu henüz yayımlanmamıştı. Ama kısa zaman sonra naîdundakı görüşler değişti: Bazıları bü'cülük öğeleri buldu, diğerleri Katolik isesini yücelttiğıni soyledi, fakat o belki dç estetik duyarlılığı fazla olanlara " tüm yüreğuıi" açmaktan başka bir şey yapmadı.« îletilmeye Geç Kalınan Sevgiler SeM BORAZANCIPERSSON Simnecilikll varlığın parçalandır, birlikte varolmayı bilirler. Bıçak ile yara gibi hem neden hem de sonuçtur. "Ne uğursuz aytıayım, gelır Hep kendini seyreder caaı! Tokat bende, yanak bendedir! Ölü de ben, öldüren de ben! Çark ve çarka genlmij beden, Yara bende, bıçak bendedir! "Kendınhe egilmek, ruhunuzu sorgulamak, coskulu antlartmzı anımsamak ıstedtntz mt, Şiir'in Kendt'nden başka amacı olmadtğınt görürsünüz, olamaz da Yalntz şiir yazma zevkı tçin yazılmış olandan daha soylu, daha büyük, sitr adınt taşımaya gerçekten değen başka şiir yoktur. Charles Baudelaire "Kötülük Çev.: Sait Maden, Çekirdek Yal , 1996. Kendi yüreğimin vampiri, O büyük sürgünleraenim ben" Baudelaire, bir ağaca ya da çiçeğe bakarken kendini kaybetmez, her bakısında bir de o çiçeğe bakan ozanı görür. Nesne, ozanın nesneyi algılaması ve ozanın nesneyi algıladığını fark edişi gibi farklı kadarda bilinç düzeyi bulur. Asıl ilgisini çeken çiçekten çok, çiçeğe bakan ozandır. Kendisini de böylece nesnellestirir. Bu yüzden algıladığı hiçbir nesne yalın halinde değildir, doğrudan doğadaki bir şeye i§aret etmez, algılanan ile algilayan birlikte sorgulanır ve incelenir. Baudelaire'in şiirlerini çok farklı kılan da bu özelliğidir. Aynı bu tavrını şiir (ve genelde sanat) üzerine yazdıklarında da görürüz. Bir yandan şiir yazarken, şiirin nesnel olarak nasıl olrnası gerektiğıni de anlatan bir ozan vardır karşımızda. Burada da, eleştirmen ve ozan iç icedir. Büyük sanatçılann yapıtlannı da bu gözle inceler: Richard Wagner'in müziğine, Rembrandt'ın resimlerine, MichelAnge'in heykellenne bakaren hem ozan hem de eleştirmendir. Yaratıcı güç, ilgisini çeken konuların başında gelmistir, bunun icin de en yakın araştırma laboratuvan olarak kendi yaratma eylemini inceler. Eleştirmen yönüyle, sanatçı yönünün nasıl yarattığuıa bakar, nelerden etkilendiğini anlamaya çalışır, ilgisini çeken salt kendi eylemi değil, sanatçının yaratıcı gücüdür. "Bütün büyük ozanlar kendiliğinden, ister istemez eleştirmendir. Yalnız içgüdülerinin kdavuzluk ettiği ozanlara aayorum, eksik buluyorum onlan... Bir eleştirmenin ozan olması akıl alır şey değildir, ama bir ozanın içinde bir eleştirmen bulunmaması da düşünülemez" diyordu bir yazısında. "Sanat felsefesi" aolı yazısında da saf sanatın çağdaş kavramı nasıl olmab sorusıına yöneldiğinde, içinde hem sanatın nesnesini, hem de özneyi banndıran bir yapı düşünüyordu; sanatçının dışında kalan dünva ile sanatçının kendisi, sanatın içinde (kendi benlıklerini koruyarak) birlesmeliydi. Sanatçı sadece duygulannı dile getiren biri olmanın dışında nasıl sanat yaptığına ve en önemlisi neden yaptığına dikkat çekmeliydi. Bu görüşe göre, bir sanatçiyi anlamak için, onun doğa ve sanatla ilgili görüşlerini anlamak gerekirdi çunku sanat anlayışı en yogun ifadesini yine sanatın içinde bulabilirdi. Bu inanç Baudelaire'in şiirleri için kesinlikle doğrudur. Çünkü şiirleri, Baudelaire'in sanat anlayışının en yoğun ifade bulduğu yapıdardır, eleştin yazılan da sanat yapıtının doğası ve onu oluşturan ilkeler üzerine dcrin düşünceler içerir. KtEntn $e^jjtof Î 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri bize, bir de sevgimizi sevdiklerimize aynlıklardan önce söylemeyi öğretti. Artı Dağıtım: Tel.:0216349 58 55 349 8186 Faks:0 216336 6190 B B audelaire'i düşündüğümde, ısrarlı bakışı gelir aklıma. Görülenden daha fazlasını anlamak ıster gibi dikkatli bakan birinin gozleridir bunlar. Bakışında içine dönüklük de hissedilir. Kendi üzerine eğdmiş, sorgulayan, benliöini kanepeye yatırmış, bilincini soyuyordur; ya da kendisine beyin ameliyatı yapan bir cerrahar. Ozan ve kendisi, yüz yüze, her ikisi de diğerini anlamaya çalışan, gözlerini diğerinin üzerinden hiç ayırmayan, her hareketi yakalamaya çalışan iki başlı bir varlıktır. Bu durum, ozanın salt aynaya bakmasından çok farklıdır, Baudelaire'in baktığı ayna, Pamuk Prenses masalındaki doğruları söyleyen ayna gibi, kendi bilincine (ve estetik değerlerine) sahip, yansıttığı kişinin istemi dışında kalanlan da gören bir nesnedir. Ayrıca aynada görülen yansıma da bildik değil, bir yabancının yüzüdür, daha önce fark çdilmeyen, saklı özellikleri gizler. îkilem Baudelaire'de yeni bir biçim bulur. Şürlerinde çok sık bundan söz eder: "Karanük ve berrak birlikteliği/Bir ruhun, kendine ayna ularak!" Ozanın sözünü ettiği karanlık ve berrak gibi zıthklar, varlığtn doğal iki ağırlığıdır, biri olmadan diğeri dengesinı kaybeder. Varlığın tamamlayıcı zıt nitelikleridir. Ulvi yükselmeler ve kara umutsıızluk, baştan çıkaran yikım vehuzura duyulan hasret, ayrümaz bir bütündür. Insan, sefkat istemesine rağmen, şiddete de gereksinim duyar, hatta bazen bu ikisi eşzamanlı varolabilir. Varhk içinde kötü ve güzel nasü barınıyorsa, yaşam içinde de şeytan ile melek birbirlerinin bütünleyici unsuru olarak vardır. Kitabın başlığı "Kötülük Çiçekleri" de iki karşıt öğeyi aynı anlayışla bir araya getirir, yine güzel ile kötülük iç içedir. Ozanın sözünü ettiöi ikilemler karanlıkberrak gibi, zıtlıklardan oluşur: günahkâryargı, ŞeytanMelek, bıçakyara, ölüöldüren... gibi, karşıt olsalar da aynı EstBtftteorlMH İletisim'üen SEZAİ. SARIOĞLU Sözlü tarih Nar Taneleri G A Y R İ R E S M İ Bu ülkenin kapısından içeriye bir nar atıldı, parçalandı. Binlerce nar tanesi dağtldı ülkenin dört bir tarafına. Berekettir dediler. O nar taneleri ki, insanlığın, eşitliğin, özgürlüğün tadını taşıyordu. Sezai Sarıoğlu, nartanelerinin hikâyesini anlatıyor ve bu sivil irnkânı, sonuna kadar kullanıyor. Sözlü tarihlerle, bireyin, öyküsünü anlattıkça kendisiyle yeniden tanışmasını sağlıyor. Siyasal belleği yeniden oluşturmak için; uykuya dalmış binlerce gayriresmi öyküyü uyandırıyor. Yüzleşmek, ayna korkusunu yenmek için... P O R T R E L E R BıçakveYara Nar Taneleri Bugünün Kltapları, 535 sayfa r llotişim Yayınlan A.Ş. Klodlarer Caddesı lletışim Han 7,34400 Caflaloglıı • Istanbııl Tel. (0212) 516 22 6061 62 f;n (0212) 516 1? KR • INTERNET: www.ilutisim.coni.tr • EMAIL: iletisimi4ifetisiin.cofii.tr OAĞITIM: İlda lletışim Yayın Dağıtım ve Satıs Tlcaret A.Ş. * Istanbııl Tnl (212) 638 55 45 638 55 71 638 55 75* Fuks: (212) 517 71 57 Ankara Tel (312)417 78 35 • F.ıks (312)425 06 32 SAYFA 16 CUMHURİYET KİTAP SAYI 585