Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Aydın Büke ünlü besteciyi anlatıyor Bach Yasamı ve Esepleri Kitap iki bölümden oluşuyor: îlk bölüm Bach'ın yaşamı, ikinci bölüm yapıtları. Büke, Bach'ın yaşamım, tarihsel bir çerçeve içine oturtmuş. Doğumundan ölümüne kadar yaşamında dönüm noktası denilebilecek tarihleri esas alarak bulunduğu kentlere göre zaman dilimlerine bölmüş. Bach'ın yaşamına bu zaman dilimleri içindeki siyasal ve toplumsal değişimlerin ışığında bakıyor. Bunlar, yeri geldikçe, ayrıntılı biçimde anlatıhyor. NAZAN İPŞİROGLU ££ ...her müzisyen tanrıya inanmayabilir; ama Bach'a nepsi inanır". Çağdaş bestecilerden Mauriüo KagePin 1985'te Bach'ın 200'üncü doğum yıfdönümü lcutlatnaları sırasında söyleditö bu sözler doğru olabilir mi? Bacn'ın DÜyüklüğünden kimsenin kuşkusu yok. Yine de onu böylesi tannlaştırmak ne denli doğru? 19. yüzyılda ortaya çıkan "dâhi kiiltü" 21. yüzyılda hâlâ geçerliğini koruyabilir mi? Gerçekten ona inanmayan besteci hiç yok rau? Yine çağdaş bestecilerdcn Hcinz Werner Henze bu konuda daha ölçülü. O, "Bach'ın etkisi olmasaydı 20. yüzyıl müziğinin gelişimi nasıl olurdu, kendine nasıl bir yofbulurdu, bunu düşünmek bile güç" diyor. Gerçekten, Bach'a karşı olan besteci olsa bile, neden karşı olduğunun hesabını vermesi, başka deyişje yine de onunla hesaplaşması gerekiyor. Bach'ın ölümünün 250. yih olan 2000 yılı müzik çevrelerinde Bacn üzerinde yeni düşünceler üretilmesine, eskilerin yeniden gündeme gelmesine, yeni alunlamalara ve yorumlanıalara neden oldu. 1829'daMendelssohn'un "Ermiş Matta" pasyonunu seslendirmesiyle Bach, yeniden güncellik kazanmakla kalmamış, bu seslendırmeden bir süre sonra Almanya'da "Alman müziğinin yaratıcısı" olarak mite dönüştürülmüştü. O dönemde buna kimse karşı çıkmamıştı. Bu yolu 1802'de ilk Bach monografisini yazan Johann Nikolaus Forkel açmıştı. Böyle başlayan yüceltme, dönemin müzikbilımcisi Philipp Spitta'nın çok geniş kapsamlı iki ciltlık Bach araştırmasın• da, Albert Schweizer'in Bach monografisinde ve bunlan izleyen yayınlarda sürüp gitti ve günümüzc kadar geldi. Ama günümüzde durum daha farkL. Eleşitiriye açık bir ortamda yaşıyoruz. Yeni araştırmafar, yoğun eleştinlerle karşılaşabiliyorlar. Yıllarca Bach üzerinde çalışmış olan Christoph Wolff, Martin Geck gibi müzikbilimciferin bilimsel incelemeleri bile, (özellikle M. Geck'in kitabı) yeterince nesnel olmadığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Dahası Bach'a bir "ermiş" gibi yaklaşıldığı, kutsallaştınldığı söyleniyor. Bach'ın yasamı hakkında az şey bilinmesi; ona ait olduğu sanılarak çok övülmüş olan kimi yapıtlann zaman içinde onun olmadığınınya da tersine zamanında basit bulunarak Bach'a yalaştınlmamış olan bir yapıtın onun olduğunun anlaşılması bu tür eleştirilere temel oluşturuyor. Her ne kadar yerinde de olsa yine de bu tür eleştiriler yüzeysel kalıyor. Asıl temel bir tarüşrna konusu, Bach yenilikçi olmadığına, geleneğin son temşilcisi olduğuna göre, müziğin tarihsel gelişiminde yeni yoflar açmış mı ya da açabilir mi sorunu. Müzikbilımci Hans Heinrich Eggebrecht, Bach'ın gelenekle bağlarmı irdeleyen SAYFA 10 yazısının sonunda Bach'ın müziğinin bize gelene kadar güncelliğini yitirmiş ve yerini yeni geleneklere bırakmış olan, "bir defaya özgü bir gelenekler toplamı" olduğunu söylüyor vc "bunu başka türlü görenin, Bach'ı bir başlangıç, bir yol açıcı olduğunu söy leyenin çıkmasıru isteraım" diyc yazıyı bitiriyor.(l) Bu kışkırtıa sözler karşılıksız kalmadı Yukarıda adı geçen iki müzikbilimcinin 2000 vilında yayımladıklan kitaplartn buna bir tür yanıt oldu ğu söylenebilir. Nitekim M. Geck, son kitabında bunu açıkça dile getiriyor.(2) Bach'ın sadece müzıkte ueğil, görscl sanatlarda ve yazında da etkili olduğuna, yeni yollar açtığına inanan biri olarak ben, böyle bir sorunun ortaya atılmış olmasının Bach araştırmalarına yeni boyutlar katacağına inanıyorum. 2000 ydında Batı'da esen Bach havası bizde de konserler, konferanslar vb. etkinliklerle esti. Yayıınlarsa biraz gecikmiş olarak ar kadan geliyor. Şimdi cümdc Aydın Büke'nin Bach araşrırması var: "Bach Yaşamı ve Eserleri". Kitabı elime alir almaz arka kapaktaki yazı dikkatimi çekti: " Y üzyılı aşkın bir süredir Almanya'nın Thüringen ve Saksonya bölgesindeki şenirlcrdc 'müzik işçileri' olarak çalışan bir aile, zaman içinde oluşturduğu pirami di neredeysc tamamlamışU. Piramidin tepe noktasını oluşturacak son taş da 21 Mart 1685 günü yerine yerleşti. Bach ailcsine yeni Dİr üye daha katılmıştı. Vaftiz babalarının ön isimlerini alan bebek, kilise dcfterine Johann Sebastian Bach olarak kaydedildi." "Piramidin tepe noktası" olarak Bach. Bunu nasıl yorumlamalı? Bach'ın yaşayan/yaşamayan çpcuklannın sayılan 20'yi bulduğuna göre, bunu aileye bir gönderme olarak dcğıl, eğretileme (mctafor) olarak yorumlamamız gerekiyor. Piramidin tepesinden yeni yollar da cıkamayacağına göre, Aydın Büke nin Eggeorccht in yanında yer aldığı sonucunu mu çıkartmalı. Kitabı okurken Büke'nin Bach a yaklaşımınm çekimser olduğunu görüyoruz. Bach'ı yücelten ifadelere ve az sonra göreceğimiz gibi çizdiği çok olumlu Bach imgesine karşın kendî tavn açıkça ortaya çıkmıyor. Bu tür sorunlara değinmiyor. O daha çok nesnel olmaya özen gösteriyor. Yapıtları irdelerken özellikle özgün olup olmadıklan üzerinde duruyor. Son araştırmalan izlemiş olması ona bu konuda geniş olanaklar sağlıyor. Böylece kitap güvenilir bir başvuru kitabı niteliği kazanıyor. Kitap iki bölümden oluşuyor: Birinci bölüm Bach'ın yaşamı, ikinci bölüm yapıtları. Büke, Bacn'ın yaşamım, tarihsel Dİr çerçeve içine oturtmuş. Doğumundan ölümüne kadar yaşamında dönüm noktası denilebilecek tarihleri esas alarak bulunduğu kentlere göre zaman dilimlerine bölmüş. Bach'ın yaşamına bu zaman dilimleri içindeki siyasal ve toplumsal değişimlerin ışığında bakıyor. Bunlar, yeri geldikçe, aynnulı biçimde anlatılıyor. Bütün bireyleri müzikçi olan Bach ailesiyle başlıyor yaşamöyküsü ve ölümüne kadar geçen süre içinde yaşadığı olaylar, aile ilişküeri, çocuklannın doğumu, ölümü, yetiştirilmeleri, iş ilişkileri, soylularla iliskileri oldukça aynntılı, araya giren anekdotlar, küçük öykülerle ro man tadında bir anlatımla okura sunuluyor. Eğer okur kendini aynntılardan, özellikle isim ve tarihlerden (o dönemde her çocuğa üç/dört isim verildigi düşünülecek olur gelişimi ve Bach'ın bu gelişime katkısı vb. müzik tarihi bilgilerini de ayrıntılı olarak bu bölümde bulabiliyoruz. Müzik analizlerinde yapıtla ilgili bilgilerin ve konunun ağır basmasına karşın arada bir müzik alımıaması açısından Bach'ın müziğindeki içerik biçim bütünlüğünü açıklayan ilginç yorumlarla karşılaşıyoruz. Örneğin, BWV 105 sayılı kantatın, günahkâr düşünceler karşısında insanın korkusunu dile getiren ilk aryasında; Bach'ın geleneği kırarak sürekli bas yazmamış olması, insanın dayanaktan yoksunluğu, ayağını sağlam ycre basmadığı olarak yorumluyor Büke (s. 226). Başka yerlerde de bu tür simgelere de ğindiği gibi, sayısal simgelere de işaret ediyor (s. 315, 317...). Bach'ın müziğindeki olağanüstü imgesellik üzerinde de yer yer duruyor. Özellikle daha aynntılı ele aldığı "Ermiş Matta" pasyonunda müziğin mctinle nasıl bütünfeştiğini, müziksel dokuyla metnin nasıl vurgulandığını uzun uzun açıkhyor: " Resitatırte, bas soloya eşlik eden yaylı sazlardaki aşağıya doğru inen on altıLk motifler Isa'ıun yere düşüşünü simgeler. özellikle bir onaluük sus arduıdan gelen üç on altılık ve bir sekizlik nota düşmeyi ve yerde kalmayı çağnştınr. Sözlerde 'Bu düsmesiyle bizleri yerden kaldırdı' bölümü celdiğinde ilk defa aynı motifin yukanya doğru çıktığını duyanz ve bu çıkış hareketi bölüm içinde bir daha tekrarlanmaz." (s. 293). Buna ikinci bir örnek, "lsa'nın götüriilüşü" bölümü (s. 29496). Bunlara müzik örnekleri de verilmiş. Böylece söylenenlerin daha iyi anlaşılması sağlanıyor. Tını ve ritimle çizilen imge söz konusu olduğu zaman örneklerin anlamaya büvük yardımı olur. Ne yazık ki kitapta geneüikle örnek az. Bu nedenle açıklamaların çoğunun, müziği dinlememiş bir okur için havada kalacağını düşünüyorum. Çalgı müziğine daha az yer vermiş Büke. Bunlar ^al^ılara ve yazılış tarihlerine göre bölümlenmiş. Önce tek çalgılar için yazılan müzikler, daha sonra oda müziği, konçerto ve orkestra suitleri geliyor. Bach'ın son yapıtlan olan "MüzikselSunu" ve "FügSanatı" üzerinde daha çok durmuş, aynntılı açıklamalar yapmış ve ötnekler vermiş. Bach'ın gençlik yıllannda çembalo için yazdığı yedi Toccata'yı nedense dışlamış. Oysa bunlann, Bach'ın kompozisyon tekniğinde "sıkı düzen'in giderek nasıl egemen olduğunu anlamamız açısından önemli olduğunu sanıyorum. Son olarak müzik terminolojisi üzerine de birkaç söz: Büke kitabın önsözünde bizde henüz yerleşmiş bir müzik terminolojisi olmamasından yakınıyor ve ortak bir müzik dili üzerinde anlaşmanın gerekliliğini vurguluyor. Bana öyle geliyor ki, ilke olarak söyle bir karara varuırsa sorun kendiliğinuen çözülür: Türkçe'de karşılığı olan sözcüklerin Türkçelerini, karşılığı olmayanlann da Fransızca ya da günün modasına uyarak Ingilizce söylcnişiyle değil aslını kullanmak. Ve bunda tutarlı olmak. Konçerto yerine Fransızca söylenişine uyarak konser demivoruz. Öyleyse neden hem Latince aslına, nem de Türkçe cümle yapısına ve eklere daha uygun olarak kontrapunkt yerine kontrpuan ? Bu örnekler çoğaltılabilir. Kitabın ek bölümünde Bach'ın tüm yapıtlannın dökümü; dönemin kronolojisi; dönemi daha somut anlayabilmemiz için para ve kazanç listesi vb. ve bir müzik sözlüğu yer abyor. Sözlükte bazı gözden kaçmış hatalar ve eksik ya da yetersiz bilgiler var. Kitabın ikinci baskısında bunlann yeniden gözden geçirilmesinde yarar var. Aydın Büke'nin ou çalışması hiç kuşkusuz kendi alanında büyük bir eksiği dolduruyor. Hem Bach'ı seven herkesi ilgilendiren, hem de Bach'la ilgili arastırma yapacaklara.güvenilir bir kaynak oluşturan bu geniş kapsamlı çalışması için Aydın Büke'yi ne kadar kuuasak azdır. • (1) Eggebrecht, Hans Heinrich Bach wer ıst aas Piper, München 1992. s. 176. (2) Geck, Martin Denn alles findet bei bach statt Metzler, Stuttgart 2000. s. 109. Bach Yaşamı ve Eserleri/ Aydın Büke/ Kabalcı Yayınlart/ 2001/488 s. K İ T A P OrtakMrmüzftdi "Mmnmüzpıinyaratıası" Kltapta Bach'ın vaşamı ve yaprtian lç lce btrbütun olarak okura sunuluyor. sa 1550'den öteye Bach ailesınin tüm bireyleri, Bach'ın 20 çpcuğu, bunlann iş ve dostluk ilişküeri vb. bir araya gelince istcr istemez bir isim yığmacası oluşuyor, ayrıca bunlar arasında önemli olanlar hakkında bilgi de verildigi için yer yer konu da^ılıyor) kurtanrsa şimdiye dek alısılageldiğı sıbi, otorite baskısı altında ezilen, geçim derdinden dalkavukluğu bile göze alan, olaylann yönlendirdiği Bach imgesinden farklı bir Bach'la karşdaşıyor: Ycteneğinin bilincinde, kararlı, ereğine ulasmaK için yolunu kendi seçen bir sanatçı. Bu yorum doğruysa Bach'a çağmın önünde giden bir sanatçı gözüyle bakmak olanaklı. Yazar, bir sanatçının yaratıcdığının yaşamından aynlamayacağını göz önünde tutarak yapıtlann yaraolış sürecini de yaşamöyküsünün dokusuna yerleştirmiş. Böylece yapıtlar, Bach'ın inancı, dünya görüsü, kişilığı bağlamından soyutlanmaaan, başka deyişle yaşamı ve yapıtları iç içe bir bütün olarak okura sunuluyor. ikinci bölümde yazar, yapıtları biçim, konu ve müzik açısından irdeliyor. Once sözlü, sonra çalgı müziğini ele almış. Bunlan dinsel ve dındışı kantatlar, pasyonlar, missalar olarak ayırmiş. Kantatlan besteleniş tarihlerine göre ele almış, önemli bulduklanm hem konu hcm müzik açısından aynntılı olarak incelemiş. Kantatların hangi yortu için bestelendiklcri, nerede ne zaman scslendirildikleri, konusu, metin yazarı, çalgılar vb. Bach araştırmaları için önemli sayılabilecek bilgilerin dışında kantat nedir, pasyon, nedir bunlann tarihsel 0 y C U M H U R İ Y E T SA Yl 585