15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

1 7 A V I 8 2 0 0 1 ü Fethi Naci, Eleştiri Günlüğü'nde bu hafta, Dönüp Baktığımda adlı anılarına yeniden dönüyor j.sayfada • DinçerSezgin, Didem Madak'ın şiirierini değerlendiriyor lo.sayjada • F. Oran, Yahya Kemal'in babasına yolladığı kartpostallara bakıyor ıisayfada Ü Üstün Alsaç, yeni çıkmış mimariık kitaplanndan birdemettanrtıyor . ŞiiPimizin Anado ivtTAF Cumhuriyet P A R A 8 I Z E K Yücel ü ÇETİN YİĞENOĞLU Athan Adnan Yücel, dergimiz okurlarının yakından tanıdtğı bir isim.Kitap tanıtma yazılanyla oldukça sık yer almıştı sayfalarımızda. Oysa şiirimizin önde gelen adlarından biri Adnan Yücel. 1979 yılından günümüze on şiir kitabı kazandırmış edebiyatımıza. Adnan Yücel'i tanıtmaya çalıştık bu sayımızda. ^etin Yiğenoğlu bir söyleşi yaptı, Osman lahin ve Öner Yağcı da şiiri üzerine >irer yazı yazdılar. ££ Şiir bestelenir mi" diye bir soru, ilk anda anlamsız gelebilir ve birçok kışi hiç düşünmeden "elbette bestelenir", diye yanıt verebüir. Günümüzdeki "yükseltilmiş" değerlere göre "şarkı sözlerinin en iyi şiirlerden seçildiği"ne ilişkin genel kabul gören magazinsel bakış açısı söz konusuyken öne sürülecek "Şiir bestelenemez!" savı pek taraftar bulmaz... Nedense, hiçbir şiirin bütün yapısıyla başka bir dile çevrilemeyeceği gibi bestelenemeyeceği de düşünülmez... Hangi bestelenen şiir, şairinin bütün dünyasını notalarla yansıtabilmiştir ki? Bu, müzik ve bestecisi için de geçerlidir. Hiçbir şiir de tınıların çağnştırdıklatını çağrıştıramaz... Kuşkusuz, bir tını birçok dizeyi çağnştırabifir, ama şiir, şiirdir, müzik de müzik... Tam anlamıyla ne şiirin çağrıştırdıklarını müzik, ne de müziğinkini şiir çağrıştırabilir! Şiirin öylesine kendine özgü bir ezgisi, tartımı, uyumu (armoni, ahenk) vardır ki, müziğinin hiçbir müziğe benzememesini sağlar... Adnan Yücel'in dizeleriyle gergeflediği dünyasına girmeye çalışırken kaçınılmaz biçjmde şiirinin özgün ezgisiyle karsuaştık... O an, Osman Şahin'in, Yücel'in şiirini tanımfarken "Senfonik şiir yazıyor" sözlerini anımsadık, doğal olarak... Iştc biraz da bu etkilenmeyle, birçok şiiri bestelenen, kendi müziğini (sesini, söylem biçimini) yıllar önce yaratmış, üstelik, uzun ve güçlü soluğuyla birçok "senfonik şiir" yazmış Adnan Yücel'i "Bir Senfonik Şiir Kompozitörü" diye tanımlamanın yanlıs olmayacağmı düşündük... Atlnan Yücel, sesimiz, solugumuz nice yiğit Anadolu ozanı gibi hep sevgi üreten yüreğiyle anasının (Kybele'nin de payı var...) ak sütü gibi hatc ediyor bu tanımı. Ilk dizelerini ak kâğıt üzerine dökmeye başladığı otuz yıl öncesindeki gibi coşkulu, inançlı edebiyat işçüiği bu sıfatını hep besfiyor... Olgunluk çağını hazırlayan yaşam külleriyle beslenmiş gönül közünde ağır ağır pişirdiği dizelerinin merdiveninden çıkıp çiçeklerce güzel bir dünyaya mutluluk gökyüzü armağan etme uğraşındaki Yücel, yaşadıkça, CUMHURİYET KİTAP SAYI 587 imge poleniyle atmıkladığı "badem çiçeklerini şiirinin namlusuna sürmeye" devam edeceğe benziyor...Onun badem çiçeklerinin karanlık gökyüzünde havai fişek gibi patlayarak dünyamıza çiçek çiçek açılacağma inanıyorum... Çukurova'ya, Adana'ya güç katan bu genç ozanımızJa şiirini konuştıık: Hemen hemen bütün şiirlerinde derin bir iç çekış var. Derin, bir o kadar eskı. Btlmem yamltyor muyum? Hayır, yanılmıyorsun. Hemen hemen bütün şiirlerde değilse bile çoğunlukla iç çekiş dikkati çeker. Ama geleceğe olan umudu yitirme biciminde olduğynu sanmıyorum. Tarihsel sürecle karşıfaştırıldığında Âşık Kerem'in iç çekişinden çok Pir Sultan'ın iç çekişinin günümüzpotasındaeritilmişbiçimiolduğıınusanıyorum. "Ne zaman sabaha uzansa bir el/Yumuk pembecik bir çocuk eli/Zincirler koşturulmuş tezelden." İç çekişim ve baskaldınşım bu yüzden. Bin yıldan beri düşüncesi yasaklanmış bir tqplumun sesi nasıl çıkar? Sesi kan içinde çıkmıştır hep. Tbpraklan acılı topraklara dönüsmüştür. O topraklarda açan çiçekler bile acı renginde olmuştur hep. İç çekişim ve baskaldınşım bu yüzden. Şiirlerimdeki bu özellığin eskiliğine gelince; Omer Hayyam'ın cebir, fizik ve matematik kitaplannın yakılışı kadar es ki, Nâzım Hikmet'in vatandaşhğa kabulü tartışmasının komikliği kadar yenidir. Adnan Yücel'in şıirleri uzun soluklu. Şiırler dıkkatlice okunduğunda sezilir, eeriye dönüşlerlc sağlanan böliimler arastndaki organtk bağlantılar, ilmeklenmış renk ve rilim oyunları... Orneğin, 'Güneşin Kapılan" şiirinin tamamı, "Bir badem çjçeği sürsem şımdi namluya / Beynime sıksam / ölümümbahar olsa nasıl anla$ılsam" aizeleri aynı kitapla (Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya dek), "Ölümüm Bahar Olsa' adlı şiirin bitiş dizelerini oluşturuyor Dikkatini cekiyordur okurun; bazt dizeleri söyleminin omurgası kılmıssın sanki? Uzunca şitrlerini güçlendirme yolu / yöntemi mi bu? Yoksa sözün aktsınaa ortaya çıkan bir 'örgu, 'kurgu rastlanttsallığı mı? Şiirin işlevınt sağfamadaki öngörülmüs gereklilik mi? Şiir bazen sairini de ardtndan sürüklüyor olabilir, diye mi düşünmeli yoksa? "ölümüm bahar olsa" ile "Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek" dizelerini bir kitapla başka bir kitaptaki bir bölümün bitiş dizeleri olarak yakalaman ilginç... En karanlık labirentlerde bile bütün yollann umuda çıkmasıdır bu. "Bir badem çiçeği sürsem şimdi namluya / beynime sıksam / Ölümüm bahar olsa nasıl artlaşılsam" dıDevamı 4. sayfada.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle