03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kin "Bir Ses' adlı kitabı yazdım. Leyla Gencer'e gelince... Yurtdışına gittiğimde, Türk'üm dediğim zaman, eğer müzik çevresindeysem Leyla Gencer'dcn söz ediyorlardı. Evet adını duymuştum ama, detaylı bir bilgim yoktu. Bu ülkeden böyle bir sanatçı çıkıyorsa, bunu herkes Dİlmeli düşüncesiyle yazdığım bir kitap. Sizın btrçok eezı kıtabımz da var. Bu kitaplann en beîirgın özelltği, aleladegezi kitaplart olmamalan. O ülkentn sanattnt, kültürünü, ınançlartm, yaşamı algtlaytjint, coğra/yasını, politikasını da anlatıyorsunuz. Bir bütün olarak ele almtşsıntz. Yolculuklardan önce bir haztrlık ? devresiyastyor musunuz Ne gıbı araştırmalar yapıyorsunuzP Bir gazetede gezi yazıları yaziyorsanız, hiçbir zaman istedığiniz her şeyi söyleyemezsiniz. Birtakım normlar var ve onların üzerine çıkamazsınız. Benim amacım salt gezmek, dolaşmak değil. Başka toplumları tanımak istiyorum. Onları tanırken kendimi tanımaya çalışıyorum. Hiçbir toplıım gökten zembille inmiyor. Hepsi bir bütün. Ekonomisiyle, kültürüvle, politikasıyla, sanatıyla, bireyleriyle, bellekleriyle ele alıyorum. Evet, o yolculuğa çıkmadan önce orası hakkında çok fazlalbılgı topluyor, hazırlanıyorum. Müziğini dınliyorum, edebiyatını inceliyorum, şiirini okuyorum. O zaman gittiğim yerde neye bakabileceğimi biliyorum. Yoksa, hiçbir şey görmeden geri dönerim. Her bakışın arkasında bir birikim var. Oraya kendi birikiminizle bakıvorsunıi7 O zaman, her yolculuk bir anlamda ınsanın kendınt tekrar keşfetmestdir, diyebiliriz. Pekı dönüşlerde nclcr oluyor? Türkıye'ye döndüğü'nuzde hangı duyguları taşıyorsunuz. Ktyailama vaptığıntz oluyor mu? Bir kere varsayımlarla gitmiyorurn. Özellikle Uzakdoğu ve Afrika ülkelerine çok sık gittim. Elden geldiğince kJişelerden, önyargılardan arınmış olarak gidiyorum. Kendimi kapamıyorum, rastlantılara açık bırakıyorum. Diyelim Uruguay'a gittiğim zaman oranın çok sevdığim bir yazarı var Eduardo Galeano, onu arayıp buluyorum. Ve korkmuyorum. Bana insanlardan kötü bir şey gelmez diyorum. Çok açık davranıyorum. Dinliyorum. Son yıllarda gazeteciler dinlemekten çok konuşuvorlar. Gazeteci kimliğimden dolayı zorluklarla da karşılaşıyorum. Döndüğüm zaman mukayese etmiyorum. Tabii özlemlerim, üzüntülerim oluyor. Birçok yazıyı içim acıyarak yazdığımı biliyorum. Özellikle Türkiye'de, çoğunlukla da Güneydoğu'ya gittiğimde. Ama dediğim gibi çok mukayese etmiyorum. Şasırdığım anlar da oluyor. Yetmişli yıllardı sanırım, Pakistan'da beni şaşırtan birçok şeye tanık oldum. îyi ki benim ülkemde böyle şeyler yaşanmıyor demiştim. Ama daha sonra aynı şeyler benim ülkemde de yaşanmaya başlandı. Küaplartmzda daha çok Doğu'ya, Afrika y a, Latın ülkelenne doğru yolculuklar var. Bunu seçmenizin özel bir nedent var mı? Avrupa ve Amerika'ya da yolculuklarım oldu, ama onları kitaplaştırmadım. Söz ettiğiniz ülkeleri yazmam, biraz rastlantıdan, biraz da kendi özel ilgimden kaynaklanıyor. Kadın konularına da 1980'den sonra yoğun Ügi göstermeye başladım. 1985'te Kadın Konferansı için Kenya'ya gidişim, ilk Afrika gezimdi. Orada geçirdiğim on beş gün içınde, çizilen genel Afrika kavramından çok, her topluluğun farklıhğı, ayrılığı, değişik renkleri ortaya çıkmaya başladı. O sırada G. Afrika'da apartheid rejimi vardı. Başka Afrika ülkeferine gittiğim için, beni G. Afrika'ya almıyorlardı. Afrika Ülusal Kongresi üyeleriyle bulıışmak için, Tanzanya'ya gittim. Etiyopya'da korCUMHURİYET KİTAP SAYI 579 ı kandlnl keşletmesi kunç bir açlık vardı. Hemen oraya gittim. Yani biraz da olaylar yarattı bu yolculukları. Ama Burundi'de Tutsilerle Hutular'ın savaşının biraz öncesinde oradaydım. Uganda'da iç savaş yeni bitmişti ve Kenya'da Ugandalı arkadaşlarım oldu. Onların yüzünden Uganda'ya gittim. Apartheid rejimi G. Afrika'da bittiği zaman, ilk seçim döneminde yine G. Afrika'davdım. Hem oradaki olavlar beni kışkırtıyordu, hem de tanıdığım insanlar ve merak. "Kadın Olmak" adlı kıtabımzı okudukça, bıldığimız ama unuttuğumuz, ya da unutnıaya çahştığtmtz şeylerı gördüm. Daha çok siz 3. Dünya ülkelenni, gerı kalmtş toplumdaki ka Küçük Zeynep lüstte), yanda Ise zeynep Oraı. oğulları Emre ve Kerem dtnlartn sıkınttlarını yansttmtşstnız. Gerı kalmtş ülkelerde ka Umutlu olmak zorundayım, umudu dtnlar hem siyası anlamda, hem de btrey çoğaltmava çalışıvorum. Bu ülkenin çok olarak daha çok mu eziliyor? Ya da gelegüzel seylere layıt olduğunu düşünuyonekler ve bılgi eksîkliğt nedenıyle burarum. Insan değerinin çarçur edilmesine lardakt kadınlar ezdmeye daha mı müsa kahroluyorum. Biz koca bir nesli yok etit? Batı loplumundaki kadın ezılmtyor tik. Biraz düşünen bütün kafaların, her mu? askeri darbede tırpanlandığını gördük. I laksızlıklara başkaldınrsam, yanlışları Batı'da kadınlar haklarını arayabiligösterirsem umut etmeye daha çok hakyorlar. Ama dünyanın her yerinde kakım olur. O umut boş bir iyimserlik dedınların geri bırakılmışlığı söz konusu. ğil. Direnmenin sonucunda olusan bir Şiddet ofayı sadece geri kalmış ya da 3. şev. Eğer direniyorsak, sonucunda mutDünya ülkelerinde değil, dünyanın her lak bir umut var diyorum. Kışkırtmak yerinde var Ülkeler bunu birkaç koldeğil, direnmek. Ölümlere de dırenecedan birden halletmeye çalışıyorlar. Bu ğiz, haksızlığa ve baskıya da direneceğiz. kolların en önemlisi, ülke vönetiminde Ben de bu dırenci yazıyla vermeye çalıkadınları söz sahibi yapmak. Avrupa ülşıyorum. kelerinde kadınların temsil oranı çok yüksek. Hemen söyleyeyim, en kötü ül• "Kadın Olmak" kıtabında ele aldığtke biziz bu konuda. Afrika'da bile mecntz valntzca kadın hakları değil. Kadın lislerde, politik yönetimlerde kadın orahaklarını, insan haklarıyla beraber ele alnı bizdcn çok daha fazla. mışstnız •Siz bir eşsınız, annestmz, babaannesıkuanhakkı niz, gazeteastmz ve kadımtntz... Zaten kadın hakları dediğimiz şey, in Çalışma hayatiyla, annelik nasıl bir san hakkıdır. Bunu artık dünya anladı, arada gidiyor diye sorduldarında şöyle ama bizde anlamamakta direnen insancevaplıyorum: Babalik göreviyle iş hayalar var. Meclis'te Medeni Kanun haktı nasıl gidiyor diye hiç soruyor musukında yeni yasa tasarısı tartışılırken, özelnuz? Okulu bitirip, Paris' ten Istanbul'a likle kimi MI IP bakanlarının söyledikdönüp Yeni Gazete'de çalışmaya başlaleri içler acısı. Oysa Medeni Kanun'da dığımda, parakazanacağımsıradanbir yapılan değişiklik, demokrasi gereği yamesleğim var diye düşünmüştüm. O sıpılması gereken bir şey. ralarda eşim Ahmet Oral'a rastladım. O Sizin KaDer (Kadın Adayları Destekbana mükemmeliyetçiliği ve insanın leme ve Eğitme DerneSi) ve başka sivil yaptığı işin en iyisini yapması gerektiğitoplum örgüllerınde çalışmalarınız var ni öğretti. Bunlardan söz edelim mi? Çocuklar... Her ınsanın ülkesi ve toplumu için bir şeyler yapması gerektiğine inananlarÇocuklar... danım. Yani mesleği, işi, evi, ailesi dışınEvet, birçok arkadaşımın tercihi çoda da topluma ve ülkesine yararlı olmacuk yapmamaktı. Hem politik, hem topsı gerektiğine inanıyorum. Toplumdaki lumsal nedenlerle çocuk yapmak istebeğenmediğimiz, karşı çıktığımız şeylemediler. Ben hiçbir zaman çocuksuz bir ri değiştirme yolunda çaba harcamamız hayat düşünmedim. Harikulade bir angerek. Bunun da yolu sivil toplum kurunemin olması en büyük avantajımdı. Baluşlanndan, derneklerden geçer. KaDer na çok yakın oturuyordu. Söylediğinı giolsun, Ana Kültür, Winpeace(TürkYubi eşim de çok yardımcı oldu. Aynı şenan Kadın Barış Girişimi) olsun, çeşitli kilde çocuklar da yardımcı oldu. Çalışsivil toplum kurııluşlannda çalışmamın mam, onlar için çok doğaldı. Bazen banedeni aslında hep o sorumluluk duyguna şantaj yaparıardı "Anne yazın mı sundan kaynaklanıyor. önemli, çocukların mı" diye. Ben de "Yazım önemli" derdim onları kızdır Feminızm. . mak için. Hemen odadan çıkarlardı. Kadının insan haklarıdır feminizm. Şimdi üç tane torunum var. Bütün amaKadının insan haklarını kollayan, korucım işi azaltarak, torunlarımla ilgilenyan, bu haklar için çaba gösteren femimek. Çalısan annelerin çocuklarla ilişkinisttir. Feminizm kadın erkek eşitliğidir. lerinin daha sağlıklı olduğunu düşünüKadının sömürülmesine, ikinci sınıf vayorum. tandaş muamelesi görmesine karşı çık•Kitaplarınızda şu devırde çok az ha maktır. Tekrar yolculuklara dönelim. Gitme tırladığtmtz duyarltlık, umut, geleceSe duygusunun kadına has bir özellik oldubağlanma gıbı ucak, el yakan duyguîar ğunu söylemtştı öykücu Hattce Meryem. var. Elbette acı da var. Ama o acı, fotoğraflartnızdakı gibi beyaz bir gülümsemey Bundan mı bu kadar yolculuk'•>Yolculu$un dıjter boyutlartnt, gtderken btrakılan le sarıyor bızı Üzülüyoruz, sarsılıyoruz huzünlen konusalım... ama düşmüyoruz... Yolculuk sadece uzağa bir yere gitmek değil benim için. Yolculuk, yaşamda bir parantez. Çok yakın bir yere de gidebilirsiniz. Önemli olan oraya 'gitmek' dürtüsüyle gitmek ve yeni bir keşif yapmak. ü keşifle zenginleşmek, çoğalmak. Gitmek tutkusu hep var ama, dönmek tutkusu da hep var. Bütün bu yolculuklarda hiç korkmadın mı derseniz, hayır... Ne Afrika'da ne başka yerde korktum. Ama dönme duygusunun yok olduğu Katmandu'da, hiç dönmeyebilirim duygusu beni korkuttu. Yolculuklardaki hüzün insanoğlunun yarattığı bir hüzün. Özellikle Türkiye içinde bir yerden ayrılırken, insanlardan ayrılırken yarın ya da daha sonra beraber olacağız diye ayrılıyoruz ama, mektuplar, telefonlar gittikçe azalıyor. Ve bir daha o insanlarla olamama duygusu içimi hep acıtıyor. Hüzün iç dünyamızla da il gili. Hiç de kötü bir şey değil. Birçok insanla röportaj yapttnız, bıyogra/ilerınt yazdınız En çok kım etkıledistzı? 'En' lafına karşıyım. 'En'leri kullanamayacağım. Yalruz röportaj yaptığım, konuştuğum kişilerin kimisi röportaj ilişkisi içinde kaldı. Kimiyle de aosduğa dönüştü. Örneğin resim, gravür sanatçısı Aliye Bergerİe tanıştım, ölene kadar munteşem bir dosduğu paylaştık. Yine Azra Erhat'la bir röportaj için tanışmıştık, sonra çok yakın dost olduk. Haldun Taner, Munsin Ertuğrul, Reha Isvan, bugün LeylaGencer... Leyla Gencer'le haftada bir görüşüyoruz. Aramasam kıyameti kopanr. O derece yakınız. Yine Joan Baez çok sevdiğim arkadaşlanmdan. Tıyatrodan söz edelim " Karanlıktakı Isıklan"... Gazeteciliğe başladığım zaman yalnız tiyatro eleştirisi yaparak gazeteciliği sürdürebilirim sanıyordum. Oysa bizim ülkemizde böyle bir lüks yok. Daha doğrusu tiyatro eleştirisine gereksinimim yok. Yıllarca tiyatro oyunlarını izleyip yazdım. Neredeyse gazeteye rağmen bu eleştirileri yazdım. Çünkü böyle bir şey istemiyorlardı. Şimdi tiyatro topluluklarına baktığım zaman, eleştiriden çok tanıtım istediklerini görüyorum. Uzun yıllar yazdığım bu yazılarda, tiyatro izleyicisiyle tiyatro topluluğu arasında ki köprüyü kurmaya çalıştım. Onun için sevmediğim, içime sinmeyen oyunlar hakkında yazmamaya çalıştım. Tiyatro müthiş bir sanat dalı. Öteki bütün sanat dallanndan ayrılıyor, ancak canlı olarak seyircisiyle buluştuğu an var olabiliyor ve sanatın işlevini en sonuna kadar gö türebiliyor. • SAYFA S Hyatro ılnttHteıH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle