Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bir veraltı masalı AHMET UMİT azeteler, dergiler, kitaplar, kaset ve CD'ler, hatta duvarlarda, bilboardlarda görmeye alıştığımız afişler günlük yaşamımızın vazgeçılmez parçaları. Gazete bayilerine, kitapçılara, müzik marketlere yolu düşmeyen yok neredeyse. Herkesin dünya görüşüne, beğenisine uygun yapıtlar vermenin ötesinde, beğenıleri belirledikleri de bir gerçek. Oysa, yaşam biçimlerimizin farklılığından dolayı çoğumuzun ayırdına bile varmadığı alternatif bir yayıncılık, müzik piyasasının tamamen dışında gelişen alternatif müzik harekederi de var. Hem de hiç azımsanmayacak ölçüde. Bir kısmı yeraltındaki kanallardan kendine yol açıp yüzeye çıkamadığımızdan, bir kısmı da yeraltında kalmayı tercih ettiğinden, popüler kültüre karsı gösterdiği dirençten dolayı yeraltı kültürünün uetişim araçlanna; fanzinlere, demolara, afişlere ulaşmak hiç de kolay değil. Bu konuda neredeyse eksiksiz bir kaynak hazırlamak ise çok zorlu bir uğraş gerektiriyor. Altay Öktem'in Şeytan Aletleri adlı incelemesi, yeraltının uçsuz bucaksız labirentleri arasında yapılan zorlu bir yolculuğun ürünü. G Altay öktem'ln Seytan Aletlerl adlı Incelemesl, zorlu blr yolculuOun ürünü. Anarşist, nihilist, hatta sosyalist fanzinlerin sayısı da az değil. Özellikle antimilitarist, çevreci, eşcinsel hareketlerin yine fanzinler sayesinde gündeme geldığini ve fanzinler aracılığıyla örgütlenildiğini düşünürsek fanzinlerin ne derece önemli olduğunu, ama hep küçük görüldüğünü, bu anlamda da dikkate değer bulunmadığını anlamak kolaylaşır. Gençler arasında elden ele dolaşan, gençlerin hazırladığı, dağıttığı, yaygınlaştırdığı, okuduğu fanzinlerin içferinde barındırdığı enerji, dinamizm birçok alanda öncü olmalarını da sağlıyor. Son yıllarda dikkat çekici biçimde atak yapan çizgi romanlar, büyük yayınevleri tarafindan çok kaliteli baskılarla piyasaya çıkmadan önce yeraltında büyük bir çizgi roman atağı yaşanmıştı zaten. Belki de bu yayınevlerinin bastığı çizgi romanların okurları fanzinler tarafından oluşturuldu. Aynı dönemde fanzinler, uluslararası piyasayla yarışacak düzeyde çizerler yetiştirdı. Bu arada fotokopi gazete Karasın'ı da unutmamak gerekiyor. Anarşist bir yayın organı olan Karaşın, içinde yaşadığımız medya çağında, tüm olanaklarına rağmen bazı haberleri bize ulastıramayan renkli televizyonlann ve yazılı basının bu eksikliğini kapattı. Dünyanın birçok ülkesinden, her yerde yankdar uyandırmış, nedense bizim haberimizin bile olmadığı birçok güncel konuya sayfalarında yer vererek iletişim çağındayız denilerek, aslında ne kadar taraflı bilgilendirildiğimizi, haber alma özgürlüğü diye bir şeyin gerçekte varolmacüğını da yüzümüze vurmuş oldu. Şeytan Aletleri, fanzinler konusunda Türkiye'de şimdiye dek yapılan en kapsamh inceleme. Dünyada yapılan incelemeler arasında da önemÛ bir yere s'ahip. Şeytan Aletleri yayımlanıncaya dek fanzinler konusundaki en kapsamlı çalışma 1997 yılında New York ve Londra'da aynı anda yayınlanan, Stephan Duncombe'un "Notes From Underground Zines and The Politics of Aternative Culture" adlı kitabıydı. Bu kitap fanzinleri genel anlamda açıkladıktan sonra türlerine göre sınıflayan sosyolojik bir çalışma niteliğinde. Şeytan Aletleri ise üslubuyla da fanzin ruhunu yansıtıyor. Konular belli kalıplar içinde ele alınmıyor. Kitap tasnifler, sınıflamalar, maddeler içermiyor. Daha çok, içinde fanzinlerin yer aldığı, hatta tanıtıldığı uzunca bir öykü gibi kaleme alınmış. Akıcı bir yeraltı masalı... Bu arada da 1970'li yıllardan günümüze dek hazırlanmış, çoğaltümış yüz ellicivannda fanzini her yönüyle tanıtıyor. Bir yanıyla sosyolojik anlamda ciddi bir inceleme olan Şeytan Aletleri, diğer yandan da öyküsü keyiue okunan, eğlenceli bir dünyanın içine çekiyorbizi. Hapishanede, imam hatip lisesinde hazırlanan rock fanzinlerinden, her sayısına ayn bir ad verilen, adları peş peşe okunduğunda molotof kokteylinin tarifini oluşturan fanzinlere kadar uzanan rengârenk, yaratıcılığın sınırlarını zorlayan, birbirinden ilginç yeraltı kanallarında yapılmış bir gezinti gibi de ele alınabüir Şeytan Aletleri. Kitabın ikinci bölümü ise underground müzik piyasasını, alternatif grupları, bunların fanlarını, kaydedilen demolan ele alıyor. Evlerde, küçük stüdyolarda, çoğu ilkel koşullarda kaydedilmiş bu underground albümler çoğaltıla çoğaltıla etrafta dolaşıyor ve en ücra köşelere dek ulaşabiliyor. Punk, hardcore, trash, black metal gibi alternatif müzik yapan gruplann sayısı tahmin edemeyeceğimiz kadar fazla. Yalnızca büyük şehirlerde £ Î karşı savaş açan medya, ortahğı kasıp kavurdu. Ve fanzinler bıçakla kesilmiş gibi kayboldu ortalıktan. Saçlar kesildi, küpeler çıkarıldı. Yapmak değil, yaptığını savunmaktır önemli olan. Bunun için de bir temeli, felsefesi oltnası gerekiyor. Bu felsefenin de hazmedilmiş olması gerekiyor. Oysa, bu olay karşısında fanzinlerin sayısının daha da artmasını, daha da seıtleşmesini beklerdim ben. Ama tamamen yeraltına çekilerek bunu yapmalarını beklerdim. Öyle olmadı, çil yavrusu gibi dağılıverdiler. Benitn izlediğim kadartyla bu konularda kapsamlt bir çalışma yapılmadı daha once. Yalnızca Türkiye'de değil, dünyada da çok az yapıldı. Bildiğim kadarıyla Ali Akay'ın rock barlar ve rock fanzinlerinin bir kısmından söz ettiği bir kitabı var. Ayrıca Şebek, Non Serviam, Enred gibi dergilerde fanzinlerden söz eden yazılar, fanzin tanıtımları yapılıyordu zaman zaman. Ama kapsamlı bir incelemeden söz edersek Türkiye'de ilk kitap Şeytan Aletleri. Dünyada da belki ikınci, üçüncü kapsamlı inceleme. Bu konuda simdiye dek yazılmış, kaynak kitap olarak kıdlanılan en ciddi çalışma 1997 yılında New York ve Londra'da aym anda yayınlanan, Stephan Duncombe'un "Notes From Underground Zines and The Politics of Alternatıve Culture" adlı kitabı. Pekt sonuç ne olacak? Nereye doğru gtdiyor underground kültür? Var olan niçbir şey uzun süre gizli kalamaz. Baskılanırsa başka bir kanal bulur kendine. Son dönemde internette büyük bir hareketlenme var. Fanzinler yerini ezin'lere bırakmaya başladı bile. Aynı zamanda alternatif müzik gruplarına yönelik, onların mp3'lerini yayımlamak için kurulan özel internet siteleri devreye girdi. Bu htzla gıderse Şeytan Aletlert de çabuk eskiyecek. Elbette. Şu an erken ama, örneğin bir yıl sonra ezin'lerle ilgili bir çalışma yapılabilir. Fanzinler için daha önce de söylediğim gibi, yapılan her çalışma eksiktir. Hazırlanan her fanzine ulaşmak mümkün değil. Eğer Şeytan Aletleri ilgi görürse genişleterek yeni baskılarını yapabilirim. Çünkü çok dinamik, sürekli değişen, gelişen bir şeyden söz ediyoruz. Yalnızca fanzinler değil, müzik grupları için de aynı şey geçerli. Çabuk esTciyecek olması çok dinamik, her an gelişen bir konu olmasından kaynaklanıyor. Bu konuda söylemek ıstedığınız başka bir şey var mt? Elbette var. Daha yeni başladım konuşmaya. Bu kitap yalnızca bir başlangıç. Underground küıtürlerle ilgili çalışmalarımı büyük bir hızla sürdürüyorum." CUMHURİYET KİTAP SAYI 572 Şeytan Aletleri'nin ilk ve en kapsamlı bölümü fanzinlere ayrümış. Fanzinler genelde fotokopiyle çoğaltılan, sınırsız bir özgürlük ortamında hazırlanan yayınlara verilen ad. Sınırsız; çünkü yayımlamak için izin alınmadığı gibi hangi konuda ne yazıldığı, kimin yazdığı, lumin yayımladığı bile belli değil çoğunlukla. Fanzinlerde yazanların isim kaygısı, popüler olma çabası bulunmadığından okurdan ya da eleştirmenlerden gelecek tepkilerin yazan yönlendirmesi gibi bir şey söz konusu değil. Hatta yazarın öz denetimi bile geçerli değil. Yazar, gerekirse adını bile kullanmıyor. Kendini kısıdamadan, hiçbir kaygı gütmeden, içinden geldiği gibi yazıyor. Yalnızca yaznııyor; çiziyor, kesiyor, yapıştırıyor. Fanzin hazırlamak için bir kalem, bir makas ve bir tutkal yeterli. Sonra iş bunlan çoğaltacak bir fotokopi makinesi bulmaya kalıyor. Her yerde, her ortamda hazırlanabiliyor fanzinler. Evlerde, okullarda, hapisnanelerde, sokak aralarında... Kaç çeşit fanzin olduğunu, her birinin kaç tane çoğaltılıp nerelere ulaştığını bilmek olanaksız. Bu anlamda, fanzinler hakkında yazdan her kitap, yapılan her inceleme eksiktir, eksik olmak zorundadır. En azından kitap dizilip matbaaya verilinceye kadar bir yerlerde bir fanzin daha çıkmıştır muhakkak. Tamamen bireysel ilgi alanlarıyla ilgili fanzinler yapılabildiği gibi, belli bir düşünceyi, dünya görüşünü paylaşan kişilerin bir araya gelerek hazırladığı fanzinler de var. Özellikle, 70'lerin başlannda bir grup bilimkurgu sever tarafından yayınlanmaya başlanan Antares yalnızca Türkiye'de değil, dünyadaki beUi başlı bilimkurgu çevrelerinde etkili olmuştu. Yine bir bilimkurgu fanzini olan, tek sayı yayimlanan Galaktika da bu alandaki önemli fanzinlerden biri. Metal müziğin gençler arasında ciddi bir dinleyici kitlesine ulaştığı dönemlerde yayımlanmaya başlayan Laneth, Mega Metal gibi fanzinlerin birçok açıdan aynı dönemde yayimlanan yasal müzik dergilerinden çok daha etkili olduğunu, tiraj olarak da yasal dergileri zorladığını, dönem dönem de geçtiğini görüyoruz. Içlnden gahHfll g U değil, Anadolu'nun ücra kasabalarında kaydedilmiş bu tür demolara ulaşmak bile mümkün. Yurtdışında alternatif müzik yapan gruplarla Türkiye'deki grupların çoğunun arasında organik bir bağ bulunuyor. Hatta birçok ülkenin belli başlı alternatif müzik gruplarının parçalarından oluşan toplama albümler de yayımlanıyor dünya underground müzik piyasasında. Avrupa ülkelerinden Asya'ya, Amerika'ya, Uzakdoğu'ya kadar yayılan bu albümler dünyanın belli başlı müzik dergilerinde inceleniyor, kendine özel bir yer edinebüiyor. Arabesk ve pop müziğin yoğun bombardımanı altındayken bir türlü göremediğimiz alternatif müzikler, son yıllarda büyük bir atılım içinde. Batılı örneklerini taklit eder tarzda başlayan, daha k cover'larla idare eden bu tür müzik • su anda birçok açıdan dünya stan, dartlarını yakalamış durumda. Denıolarla başlayan serüven, alternatif müziklere kucak açan bazı firmalar sayesinde 'eraltından çıkıp müzik marketlerin rafarına yerleşmeye, oradan da yurtdışına ulaşmaya başladı bile. Türkiye'de ancak özel bir dinleyici kidesi olan, çoğu kişinin adını bile duymadığı bazı grupların yurtdışında ciddi sayıda hayran kitlesi oluşmuş durumda. Şeytan Âletleri'nde bu ılleeal müzik albümleri, aynı fanzinlerin ele alındığı gibi akıcı bir üslup içersinde değerlendiriliyor. Alternatif müzik türlerinaeki 100'e yakın demo incelenerek yaşadığımız dünyanın içersinde apayrı bir dıinya daha olduğu, bu dünyanın da aslınaa çok yakınımızda yer aldığı vurgulanıyor. Yoraltı küttürü Fotokopi afijlere ise çok kısa bir bö•lüm ayrümış. Çok ilkel yöntemlerle hazırlanmış sıcak, naif afişler fotokopiyle çoğaltılıp her gün geçtiğimiz sokakların duvarlarına yapıştırılıyor zaten. Çoğumuz dikkat etmiyoruz, görmüyoruz Dİle. Alternatif müzik topluluklannın konser afişleri, fanzinleri, tanıtıcı afişler ve siyasi nitelikteki bildirüer, afişler bu toplamı oluşturuyor. Bu afişleri duvarlardan söküp de biriktirirsek sağlam bir arşive kavuşuruz. Yan yana dizdiğimizde ise yeraltı kültürünün tarihini şenlikli biçimde yansıtan görsel bir şölen oluşturur bu afişler. Şeytan Alederi'nin son bölümü fotokopi afişlerle ilgili bir yazı ve bir formalık afiş örneklerinden oluşuyor. Şimdi, en başta sormamız gereken soruyu yöneltebiliriz: Türkiye'de bunca kapsamlı bir çalışmayı gerektirecek bir yeraltı kültürü var mı? Zaten, Şeytan Aletleri bir anlamda da bu sorunun yanıtını vermek için kaleme alınmış. Kitabın "întro" bölümünde geniş biçimde bu konu irdeleniyor ve bazı alt kültürlerin sahip oldukları potansiyeli hayata geçirerek sistemi tehdit edecek güce necfen erişemedikleri sorgulanıyor. Şeytan Aletleri bilgi edinmek, yanı başımızda olup bitenleri öğrenmek için okunabilir. Tuhaf, keyifli konularla ilgilenmek, hatta neşelenmek için de okunabilir. Var olan büyük bir potansiyelin günlük yaşama müdahale edebilecek güce sahip olup da, bu gücü kullanamadığı için üzülerek de okunabilir. "En kötü düzen bile düzensizlikten iyidir" diyenler ise kimsenin durup dururken kaos istemediğini, yalnızca "en kötü düzen" eğer "en iyi düzen"edönüşemiyorsa, düzensizliği savunmanın da çıkar bir yol olabileceğini anlamak için okunabilir. Her tarafımızın gerçek şeytan aletleriyle çevrildiği bir çağda, iyi ya da kötü, ama tamamen farklı alternatifler olduğunu görmek için de okunabilir Şeytan Aletleri. • Şeytan Aletleri/ Altay öktem /Varlık Yaytnlan/ 167 s SAYFA 9