06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dönüs yok artık geri AÜ MERT ı oman ve öykü yazan Yusuf Ziya Bahadınlı'nın 25 yıl önce yayinlauJığı "Gemileri Yakmak" adlı romanı okurlarıyla yeniden buluşuyor. Gerçekçilikten ve toplumcu felsefeden uzaklaşmanın bir sonucu olarak romanın sıkıştığı bir dönemde yeniden basılan "Gemileri Yakmak", siyaseti yaşamdan ve sanattan ayn kavrayan "siyasal roman" tartışmalarına da bir ışık tutacak nitelikte. Ancak bu ışı&n tartışmacıların yolunu aydınlatabılmesi için edebi eleştiriye ve üretime yönelen akılların, tercihini gerçeklikten, onun tarihi ve toplumsal dönüşümünü anlamaya çaüşan bir pratikten yana yapmaları gerekiyor. Yoksa Bahadınlı'yı da, Gemileri Yakmak'ı da ve gemilerini yakan onca yazar, düşünce ve eylem adamını anlamaları da çok zor olacaktır. Bir şehrin öyküsünü, 50 yıllık bir kesitte, şehri, ülkeyi, dünyayı ve tüm bir hayatı değiştirmek isteyenlerin düşünce ve yaşamlannın izini sürerek anlatmak, zorlu bir deneyim olsa gerek. Nâzım'ın, "Antep sıcak/ Antep çetin yerdir/ Antepliler silahşor olur/ Antepliler yiğit kişilerdir" dizeleriyle açılan Gemileri Yakmak, zoru başaran, bu deneyimi Antep özelinde okurlarıyla paylaşan bir roman. Romanın başkişisi Memo'nun, babası Musdo zamanından," Antep'in kurtuluşu" döneminden başlayarak 1960'ların ortasına uzanan serüveni, hem şehrin tarihini toplumsal dönüşümü içinde veriyor, hem Türkiye tarihinin Şahin Bey özelinde bilinmeyen yönlerini ortaya koyuyor, hem de bir kişiliğin oluşumunu anlatiyor. Ağaların, tüccarlann çocuklan bir taraftan milletvekilliği koltuğuna kurulur, bir taraftan "ilk birikimleri"ni devletten sağlayan sanayiciler olarak semirtilir, bir taraftan da devletin polis teşkilatıyla iç içe şehir yaşamının denetleyicileri olarak toplumsal sahnedeki yerlerini alırken, kabadayılıktan gelen ama halkı için, emekçiler için mücadelenin öne çıktığı siyasal tercihlere yönelen Memo, kavgası ve aşkıyla toplumun doku suna bir başka türlü işlemeye çalışmaktadır. Bu süreç aynı zamanda onun kimliğini de oluşturuyor. Kabadayılık dönemindeki "hakkaniyetçi" tavrından baslayan, ardından şehrin ağalan elinde kullanılacak bir oyuncağa dönüşecekken öldürmesi emredilen sosyal demokrat hekimle kurduğu ilişki sonrası başkalaşan, kitapları, hayatı ve mücadeleyi öğrenen, "üniversiteli" cinsel yaşamdan gerçek aşk arayışına geçen bir kişiliğin öyküsüdür bu. Çokpartili dönemin ilk denemelerinden itibaren sol siyasi partilerin içinde yer alan, baskılara maruz kalan, emekten yana siyasi örgütlenmenin 60'larda belli bir toplumsallığa ulaştığı dönemde tekrar öne çıkan, halkın içinden gelen ve gün geçtikçe bilinçlenen bir neferi olarak üzerine düşcni yapan bir ernekçidır Memo. Üç tehlikeli "K"yi de barındıran kimliği yüzünden.yalnızlıkyada asimilasyon arasında bir tercih vapmaya zorlanmaktadır. Kürttür, Kızılbaştır ve komünisttir. Asimilasyonu reddeder, yalnızlığını aşmak için kımliğinden kaçmaz, sürekli onu toplumsaliaştıracağı bir mücadele içinde devinir. Gemileri Yakmak bu davinimin romanidır. Başkahramanı Memo'yla birlikte, Osman'ı, Sevda'sı, Yıldız'ı, Doktor Ferit Bey'iyle romanın tüm kahramanları son derece. canlı kişiler olarak karşımıza çıkar. ÖzellikJe dört olay, Memo'nun "şehrin ileri gelenleri"yle buluşması ve "partimize katıl" teklifleri alması, "üniversite"de olay çıkarması, emniyetteki sorgulanması ve kimsenin katılmadığı, daha doğrusu, halktan kopuk sıyasetin kimsevı Katmayı başaramadığı miting sahneleri, bu canlılığı sanki görüntülerle de destekleyen bir "film netliği"ne ulaşır. Aslında roman, genel olarak görselliği de harekete geçiren bir özelliğe sahip. 230 szayfalık romanın kimisi çok kısa 38 bölümden oluşması, bölümler arası zamansal geçişlerin kimi noktalarda büyük sıçramalar gerçekleştirmesi, romanın okunmasına ayn bir hava katarken bu görselliği de destekliyor. Öyle bir "montaj tekniği" kullanıhyor ki, bu tek tek ayrılan sahne ve öykuler, romanın koşar adım ilerleyen akışı içinde yeni bir bütünlük oluşturuyor. Sıçramalar romanın bütünlüğünü koparmak yerine tam tersi onu zihinde daha canlı kılıyor. "Bir solukta okunan" denen türden bir roman olan Gemileri Yakmak, okunmayı ve "izlenme"yi bekliyor. • Gemileri Yakmak/ Yusuf Ziya Rahadınlt/ Gelenek Yaytnevi/ Kasım 2000/ 231 s. onu oldukça etkilemiş ve yıllardır hayal ettiği sergi ve albümün hayata geçmesine yardımcı olmuştur. Ancak Ovadya, çalışmaları sırasında kitapsever ve koleksiyonculardan yardım geleceğini umuyordu. Hayal kırıklığına uğradı, ama yılmadı. Kitapta 60 tane illüstrasyon yer almaktadır. Sabancı Üniversitesi tarafından yayımlanan Osman Hamdi Bey ve Marie de Launay'ın 1873 yılında Viyana'da gerçekleştirdikleri serginin albümü olan "Türkiye'de Halk Giysileri" kitabı bu çalışmaya temel olmuştur. Başta Silvyo Ovadya'nın arşivinde bulunan kartpostallar olmak üzere, Atina Yahudi Müzeşi, Gennadius Kütüphanesi, Varşova Üniversitesi Koleksiyonu, Rubens Koleksiyonu, Atina Grump Koleksiyonu, British Museum ve New York Jewish Museum gibi birçok büyük kurumun arşivlerinden faydalanılmıştır. Çalışmalarda Bizans ve Osmanlı'dan günümüze îstanbul, Edirne, Selanik, Larissa, Rodos, Bursa, îzmir, Kudüs, Halep yörelerinde yaşamış Yahudilerin hekim, doktor, satıcı, tacir, komisyoncu, haham gibi mesleki giysileri anlaulmıştır. Sosyal yaşam açısından onlann tören giysilerinde, gelin dansı giysisinde, ev sokak kıyafetlerinde ya da tütün içen, tef çalan kadınların ve gelin damat görüntülerini de içeren çaEşmalara da yer verilmiştir. Tasanm aşamasında üç önemli tezhip sanatçısı Olcay Çetinok, Ruhefza Verdon ve Harika Yazıcı'nın bilimsel çahşmaları ve çabalan yer almaktadır. Giysi çağdan çağa, nesilden nesile değişen bir modanın önemli verileridir. Fotoğraf.Osmanlı Imparatorluğu'nda yayılmasının ardından günümüze kadar birçok belgenin tarihlenmesine yardımcı olmuştur. Osmanlı'da fes, her bir padişahın yönetimi sırasında değişime uğramıştır. Ancak her padişahın fes stili biliniyor. Böylelikle içinde fesli insanlann bulunduğu birtakım fotoğrafların hangi döneme ait olabileceği saptanabilmektedir. Sergi danışmanı Amalia Levi; MÖ yüzyıldan günümüze uzanan bir giysi çizgisini anlatiyor. 1492 yılında lspanya'dan Osmanlı'ya uzanan göçle birlikte yerleşen kıyafet renkleri yer almaktadır. Osmanlı Yahudi kıyafetlerinin gelişiminde yer alan üç önemli unsur; AnadoluBizans eeleneği, Iberik'ten sığınan Yahudilerin beraberinde getirdikleri giyim şekli ve katı kurallan ile Osmardı Türk giyim şeklidir. Osmanlı'da sınıf, din, millet gibi kavramların ifade şekli giysilere yansır. Bu ifade giysilerin renk, kumaş, kesim gibi ciddi unsurların yarattığı etkilerle kendini belli eder. 1829 yıUna kadar Yahudiler başlarına Boneta adlı bir başlık takarlardı. II. Mahmut'la beraber Yahudilere fes giyme zorunluluğu getirilmişti. O döneme kadar erkek Yahudi giysisinin temel aksesuvarlan şöyle tanımlanabilir. tki yandan yırtmaçlı entari, elbisenin altında koyu renk kumaştan yapılmış bir şalvar, tütün ve para saklamaya yarayan kalın kumaştan yapılmış kuşak, yelek, kışın kürk eklenmiş bir cübbe ve mesten oluşan bir erkek giysisi. Hahamlannda hemen hemen aynısı idi. Kadınlarda ise sokağa çıkmak için ferace ve makrama denen şallar önemli aksesuvarlanydı. Osmanlı'da Yahudi kıyafetleri geçmişten günümüze uzanan bir miras, bir hazinedir. Bu proje yurt dısında birçok müzede örnekleri ile görüldüğü gibi ülkemizde yakın bir gelecekte açılacak Yahudi müzesi için önemli bir kaynaktır. • Osmanlı Yahudi Kıyafetleri/ Gözlem GazetecilikBasm Yayın. A.Ş. 2000ISBN 9757104514 Türkçe ve tngilizce. 'Şaman'ın "Evren Aflacı" FİKRET DEMİRAG O Tasarım aşaman zdemir Ince, Türk şiirinin henüz 20. yüzyılın kapısından içeri adımını atamamış olduğunu düşünenbirşair. Bunun nedenlerini ve neler yapılması gerektiğini yalnız söz ve yazıyla dile getirmekle kalmıyor; bu şiirin miladını başlatan şairlerin 'serüvenini', tarihsel ve toplumsal koşullannı, süreç içindeki yerini ve anlamını, böyle bir şiiri olusturabilmenin zihniyet bağlamını (modern bir şiir oluşturmanın bilgilenme bağlamındaki koşullannı) sürekli vurgulayıp açımlayan yazılar yazıyor. Modern şıirin miladını oluşturan şairlerin tavn ve yapıdarıyla örneklediği söz konusu yazılannı çoğunu dergilerde yayımladıktan sonra tematik bir bütünluk içinde kitaplaştırıyor da. Bu türden kitaplanna, bu yıl Adam Yayınları'ndan çıkan "Şiirde Devrim"i de ekledi. Bu kitabında, daha irdeleyici bir yöntemle, modern şiirin kurucu ve kuramcılarını değerlendirerek özeUikle şairlerin ve şiir eleştirmenlerinin bilgisine sunuyor. Böylece, aydınlatma, uyarma, sarsma görevini sürdürüyor. Ince, bunlarla da yetinmiyor; bir şair ve aydın olarak, yıllardan beri hem modern şiirin kurucusu şairlerin, hem de 20. yüzyılın çağdaş ve çağcıl büyük şairlerin yapıtlarını kimisinin tüm şiirlerini ve önemli düzyazı yapıtlarınıTürkçeye kazandınyor. Böylece, hem bilinmesi mutlaka gerekli şairlerden oluşan 'daire'yi tamamlamış oluyor, hem de uyan görevini örneklemelerle temellendirmiş, somudamış oluyor. GtysUerto ifade Osmanlı Yahudi kıvaletleri ALBERTO MODİANO Yazınsal ve toplumsal bağlamda birçok görevi bazılannı 'asaleten', bazılannı ise 'vekâleten' ve çoğu zaman siirinden 'çaldığı' zaman pahasına, yüksünmeden üsuenen Ozdemir Ince, bunu Türkçeye kendisinin kazandırdığını sandığım tanımıyla, 'çağdaş ve çağcıl' bir şair ve aydının 'doğâl eörev'i sayıyor. Bence, Ozdemir Ince'nin, şiirine ayıracağı zamandan 'çalmak' pahasına giriştiği ve Türkçe yazan şairleri 'borçlandırdığı' bu uyarı ve sarsma çalışmaları, aslında Türkçe şiiri zenginleştirmeye çalışma amacı yanında, kendi kimliğini de donatıp derinleştirmiş. İlk şiir kitabı "Gürlevik"ten başlayarak on iki kitabı "ManiHayy" ve bu yazının konusu olan "Evren Ağacı" boyunca şiir basamakla rını' tek tek çıktığı süreci izlemek mümkün. Ince'de en başından beri gözlemlenen bügelik tavrının, "ManiHayy" ve "Evren Ağacı"nda ise 'doruğa' (ya da en derinlere) vardığı herhalde artık tartışı Ç4 4 t ç a G DÜZELTME 570. sayimızda Burhan Mendi'nin kitabı "Birin Içindekiler"i tanıtan yazı, Sayın Muzaffer Uyguner'e aittir. Yazı yanlışhkla Hüseyin Peker imzasıyla yayımlanmıştır. Sayın Uyguner ve okurlarımızdan özür dıleriz. SAYFA 16 alata'nın sessiz Kamondo nıerdivenlerini çıkıp, sağa kıvnldıktan sonra tarihi bir yapı sizleri karşılar. Yıllardır Sinagog olarak kullanılan Schneidertempel yakın bir geçmişte sanat merkezine dönüşerek sosyal et kinliklere mekân oluyor. "Osmanlı Yahudi Kıyafetleri" sergisi de bunlardan bir tanesi. Sergi ile aynı adı taşıyan albüm yayımlandı. Projenin kreatörü Silvyo Ovadya için bu heyecanın öyküsü çok eskilere uzanır. 1980'li yılların başından bu yana Osmanlı Yahudi kıyaretlerini içeren kitap ve kartpostallar toplamaya başlar Ovadya. 1999 yılının bahar aylarında Feshane binası sergi salonunda bir kitapta, üç minyatür ve tezhip sanatçısının eserleri CUMHURİYET KİTAP SAYI 572
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle