23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

r T CAPAN Robert Walser / Şiirler / Çeviren: Necmi Zek'â 'Deşilmiş bip kalp,/ama varasıvok..' Almanca edebiyatın 'geç keşfedilmiş' 20. yy. klasiklerinden Robet Walser, 1878 yılında Isviçre'nin Bern Kantonu'nda doğdu. Ilk şiirlerini 1898, ilk romanını 1907 yılında yayımladı. 1920'li yıllarda edebiyat çevrelerinin ilgisini çektiyse de hayranları arasında Kafka, Musil ve Benjamin de vardı, başarıdan, ünden kaçarak, yoksul ve yalnız bir yaşam sürdü. 1933 yılında Herisau Akıl Hastanesi'ne kapatılan Walser, 1956 yılında ölünceye kadar oraaa unutulmuşluk içinde yaşadı. Romanları, kısa düzyazı metinleri ve şiirlerinin ancak 196O'lı yılların sonunda yeniden yayımlanmasıyla Walser, 'büyük yazarlar' arasındaki yerini aldı. Canetti'ye göre Walser, motiflerini asla dile getirmediği için, şairlerin en gizli kapaklısıdır. S.Sonntag da, Walser'i "düzyazının Paul Klee'si" olarak tanımlamıştır.Walser'in "Kurşunkalem Diyan" adını verdiği, 'mikrogram'lar diye de anılan, minicik, okunaksız harflerle doldurulmuş elyazmalarının aeşifresi uzun yülar almıştır. Aşağıdaki şiirler, Walser'in ancak 1972 yılında yayımlanabilen ünlü romanı Haydutlar ile aynı aönemde, 1924/25 yıllarında kaleme aldığı mikrogramlardan seçilmiştir. Geç masanın başına yavrucuğum ve uslu ol dedi kendi kendıne bir şıir adamı ve şunlan yazdı: Kucücük evler gördüm kış güneşi altında, pırıl pırıl, sevinç içinde, gulümseyen evler. Hayatın içine girip cıkan insanlar. Ve tabutların yanında sessiz, hareketsiz, mekanik duran beşikler. Ey, bize hep cimri davranan, , , neşeli ve ciddi doğa. Kanverengı yapraklarla dolmuş nehir lımanlarına, pencerelerden loş ışıklar düşüyor, şaşkınlık içinde susuyor rüzgâr, merdivenler aşağıya, bir aynaya dönüşmüş, uykulu uykulu sallanan su yuzeyine inivor, sonsuzluklara doöru gidiyormuş gibi, nenrin üzerinde ağaçlarla dağların ve küçük bir bulutun düşündürücü yansımalarî, hafif adımlarla dolasıyorum dunyayı benden ne olacağını, içimde taşıyorum. Oradaysan, burada olamazsın. Çekıp giden, burada kalmayandır. Bir yolculuktur onun ıçin varolmak, çekici gelir, ürkek ve sessiz, sabahın ilk ışıklanyla yükselir kiliseler, hep tanıdık, hep yabancı kalırsın kendıne. Geç masanın başına yavrucueum ve uslu ol Unutmamalı, Hermann Hesse üstadı ' •* ziyaret edip, sormavı ona, izin var mı benim de şiir paralamama, ne de olsa halkın gözünde, yasamı her vakir inanıJmaz şekılde ' ciudiye alma işinin patenti onda, izın verir mı inanmama, onun gibi, benim de kendimi beyhude hissedebileceğime, koşarak gideceğim yarın, yanına göklere çıkarılan yazanmızın, Dİliyorum başaracağımı / ' kendi hayranlarına güldürmeyi üstadı, sanırım karşı çıkmayacaktır şurda burda içten gelen bir sesle hafif adagio şakımama, "* olmaz mı bir isım yapmış herkesın hiç isimsiz olmayı özlediği zamanlar. Unutmamalı • Beyaz adamlar geceleri saat tam onikide aşk yüzü görmemis, ask dolu ruhumu, hem aç, hem de tok olan ruhumu kopanp, alıyorlar benden, çıkanyorlar dağlara, buzullara. Canavarlann dislenyle paramparça edildikten sonra, ruhumu getinp, yeniden ekiyorlar bedenimin içine. Ah benim canım, canım kancığım, gel bana yeniden! Çıkarmak istiyorum giysilerini, acılarını atıp Kurtulmak istemesı gibi insanlığın. Korkma, ipekler gibi yumuşacık olacağım. Beyaz adamlar ağaçlann dibine oturunca, insanlann ' p inlemelerine karşı düşüncesizliğin koruması altında. • • • Günesin aydınlattığı, kibir duygusunun, ' •' herhangi bir yüze tutunmuş, • ' » gozyaşlarından da utanınm '• ' v neşesinden de. • • Korku duymazsam, ölürüm. Ey ulu güç, neden görünmüyorsun bana? Bliyorsunuz, acı çekmek ister mimoza. Gururundan, hakim olmak istediğinden kendine, toz haline gelmiş. Yükseklere çıkmış, aşağılara inmiş, Kinlmış, sağlığım yitirmiş, böyle ödüllendirilmiş. Kaybetmedikçe cesaretimi •> sürmeli yakınmalarım. Uçuşan gıysilerimin altında saklı, o deşilmiş kalbin ucu sivriltilmis hançerini, ' . sadece alay cdebilmek için insanlarla, • ' • yanımda taşırım. . .,'.,,. Deşilmiş bir kalp, '••<• ,' ' ' ama yarası yok, .>.'•• k ne saldırdılar, ne dokundular. • v Sendelerim. Öldürmeyi arzulayan, sensiz bir bakışa bile katlanamayan özüm, o da sendeler benimle. Daha ne dediğimi doğru dürüst anlamadan, sözler ağzımdaki kafeslerinden cıkarlar aslanlar gibi, bakıp etrafa şaşırırlar bırden, hayvan terbiyecisi bayanın önünde yere çökerler, tır tir titremeye başlar hepsi, korkarlar korkudan, öyle bir noktaya varır ki iş, yardımdan kaçmak, tekin olmamak aferin alır, , [ (.,»r • ', güçlüler zayıfların kapısına dayanır, gaîipler dostça bir el sallama bekler mağluplardan, kıskanarak büyük kayıplar verdiklerini. Hiç mutsuz, hiç kimse olmadı ki. Hiç böyle bir kaptan çıktı mı karşına .... Hiç böyle bir kaptan çıktı mı karşına hem çok mutlu, hem de acavip mutsuz, hiç haval edemeyeceğin kadar korkusuz, hem de korku dolu tehlikeler karşısında? Bir haksızlık olmuştu unutulmayacak. Cesederle çevrilmişti etrafı kaptanın. Solgun ve korkunçtular. Benziyordu bir atın diken diken olmuş yeJesine, nefes almak. Bunun üzerine bir adaya çekti gitti, her yer silme yakut ve zümrüt rengiydi, kendini dünyanın krah sandı orada. Sonunda teslim oldu intikam duygusuna, ne yazık ki, hiç onursuzca gelmedİ ona, dinlemek düşmanın acı inlemelerini. SAYFA 19 >• Mimoza Kırmızı beni öper, beyaz bir çığlıktır, kahverengine güvenim tam, yeşıl beni bir çocuğa dönüştürür, uykusu gelmiş, yorgun bir çocuk. Hem sever, hem de reddederim ızlenimleri, çokturlar. lnce ruhJu olmak için, fazla ince ruhluyum. Narinim, bu yüzden kendimi sertliğe teslim ederim. Ormanda keyfim yerine gelir, CUMHURİYET KİTAP SAYI 572
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle