Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
okul öğrencisi düzeyinde resim ya pıp bunu zamanın büyük parası olan 2 milyon karşılığı üşçı'ya veren Natürmort Niyazi... Sohbet et mek için emlakçiyi arayan yaşlı tey ze... Emlakçiya mezar satmaya çak şan Yürüyen Ceset... Satılık ada arayan Arap Şeyhi... Emlakçinin portakal gibi sattığı banka... Aakkabısı delik trilyoner.. bu anılardan birkaçı. Bir çırpıda okuyacağınıza inandığımız, hem gülümseten hem düşündüren onlarca sıcacık anı" diyor Salim Taşçı. Amcam VLatoletAldeniz Kurlulan/Eveıest Yayınları/412s "Esadullah Ahundov çekirdekten kuyumcu, Baku'da Bolşevik Par ti'nin ilk kayıtlı üyesi; Mehmet Emin Rezulzade, gazeteci, Musavat Partisi'nin başkanı; Ejder Babaza de, durmadan savaşan ve tutukla nan, sonunda canını kurtarmak için özlemini çektiği Türkiye'ye ka çan, yazann babası; "Egi Babazade; bir kere Hamlet'i oynayıp o rolü hayatı boyunca sürdüren, yazann amcası Mirza Bala, Musavat Partisi'nin gizli teşkilafl nın başındaki adam son olarak Koba, yani namı diğer Stalin. Azerbaycan; türkülerine bunca yakın,tarihine ise onca uzak olduğumuz ülke. "Uluslaruı zindancısı, jandarması ve celladı" olarak tarihe geçen çarlık rejimi nin 1917'de bir devrimci ayaklanma sonucunda yıkıl masıyla, yeni Sovyet rejiminin himayesinde kurulan bir halk cumhuriyeti. Sonra da, gölgesinde kaldığı Sovyet ler rejiminin himayesinde kurulan bir halk cumhuriye ti. Sonra da, gölgesinde kaldığı Sovyetler'in devasa so runlarının bedelini kendi canlarıyla, ailelerinin parçak nışıyla, sürgünlerde dağılarak ödemek zorunda kalan insanların diyarı. Bugün adına Azerbaycan denilen yçr o zamanlar adsız, topraklarında bannan topluluk ise kimliksiz bu hareketin neresinde yer alıyordu? Azer baycan, devrimden sonraki olaylann gidişatını kendi arzu ettiği biçimde yönlendirebilmiş miydi? Peki Sov yet yönetimi, devrim hareketi hep bir Rus devrimi sa yılsa, başarısı ve zaferi de hep Rus işçi sınıfının hanesi ne kaydedilse bile, devrimde ortak payı olan tutsak uluslara karşı taahhütlerini yerine getirmiş miydi? Ne yazık ki her şey hayal edildiği gibi gitmedi, bir sürü ideal zaman içinde reel gerçekler adına feda edildi. Devrimin rüzgârlarıyla kurulan bağımsız Azerbaycan Cumlıuriyeti de kısa bir süre sonra Sovyetleştirildi ve bağımsızlık yanlıları öldürüldü. Bir sürü insan kişisel trajedilerle savaşlarda, mahkemelerde, sürgünlerde can verdi. Aileler parçalandı, kaderler dağıldı ve sonuçta insanlık, varoluşunun en büyük fırsatlanndan birini kaçırdı"diyor Ildeniz Kurtulan. Abidon Dino: Kısa Hayat Öy kütn/Abtdın Dino/Adam Yıyınlart/131 s. "Benim yapabildiğim, yaptığımı umduğum, son soluğuma değin ya pacağımki önümde uzun bir za man yok, biliyorumbu birtakım şeylerin yaklaşmakta olduğu duy gusunu yaşamak ve yaşatmak. Her zaman felaketleri düşünmemek ge rek. En korkunç acüardan sonra tüm bu yaşadıklan mız olağanüstü güzellikte bir yaşama dönüşebilir" di yor Abidin Dino. Yazuar/Ahmet Muhip Dtranas/Yıpt Kredi Yayınları/567 s. Cumhuriyet döneminin usta şairi Ahmet Muhip Dıranas'ın 1937 yı lından başlayarak çeşitli gazete ve dergilerde yayımladığı yazıları, "bir devrin bütün kalbi"nin vesikası ol ma özelliğiyle yeni çağın eşiğinde okuru karşdıyor "Sonra, yeniden doğar gibi tarladan doğrulduk. Çağdışı, gövdedışı idik. Bir milyon insanla sarmaş dolaş olmuş gibiy dik bu teklikte. Belki bu anıyı o da unutmamıştır Mutluluğun doğa, insan, ünrı üçgeni içinde tutuklu olduğunu, gerçeğin bu sonsuz üçgen içindeki uyumda bulunacağı düşüncesini hiçbir za man bırakmadığını, bunca yıl sonra, yeniden görüyo SAYFA 22 rum. însanların doğadan uzaklaştıkça tükendiğini, in san sevgisinden koptukça acımasızlığını, anlıyorum" diyor Ahmet Hamdi Tânpınar. Kültür Bilimleri ve Kültür FelsefesiDogd« özlem/lrt kılap Yayınlan/255 s. Elimizdeki kitapta, yazann poziti vist gelenekle "sosyal bilimler", hermeneutik geleneğinde "tin bi limleri" ve \eni Kantçı gelenekte "kültür bilimleri" adlanyla anılan kııitıır tıilinılcri bilimlerin felsefi açıdan temellen dirilmesi konusundaki çabalan be kültur MsttVsi timleyen ve tartışan yazılan ile kül tür felsefesine ilişkin yazıları yer alıyot "Kültür BilimJeri" ve "Kül tür Felsefesi" başlıklı iki bölümden oluşan kitapta ele alınan problematiğin anlaşılmasında ve irdelenmesinde katkılan olacağı düşüncesiyle W Dilthey'ın "1in Bilimlerine Giriş" adlı yazısı ile E. Cassirer'in "Kültür Felsefesinde Doğalcı ve însancı Temellendirme" adlı yazısının çevirilerine de yer veril miş. Elimizdeki kitapta, insanın hem kültürü yapan, hem kültür bilimlerinin (tin bilimleri, sosyal büirnler) ve kültür felsefesinin doğa bilimleri ve doğa felsefesine göre önceliği vurgulanıyor; kültüre yaklaşımda doğal cılığın ve doğa bilimci tutumun tarihselci ve hermene utik açıdan eleştirisi yapılıyor Ahmet Hamdi Tanpınar: Bir Kültür, Bir tman/Turan Alptektn/tletişim Yaytnlart/219 s. Kitap, 20. yüzyıl Türk edebiyatının en önemli yazarlardan biri olan Ahmet Hamdi Tanpınar'ın edebî tadına doyum olmaz ders notlan esas alınârak hazırlandı. Tanpınar'ın "kau çizgileri yumuşatan ve birleştiren, ruhları bir potada eritip şekillendiren konuşmalann sırlan"nı içeren bu derslerinde neler yok ki... Namık Kemal ve edeyaamızda dönemler problemi, Ziya Paşa ve Tanzimat, edebiyatımızda nesirler meselesi, şiir ve nesir, roman meseleleri, Edebiyatı Cedide ve milfi roman, Türkçüler ve romantizm, tiyatro: tür ve terminoloji... Elimizdeki kitabınen ayırt edici özelliği ise, Tannpınar'ın sanatçı yönünü tüm çıplaldığıyla gözler önüne sermesi ve daha önceleri "sessizce geçiştirilen karşılaştırmalı edebiyatçılığı>'nı gün ışığına çıkarması. Psikanaliz Ytzdan/Yaytna Haztrlıayanlar: A/ça Gürdal, Tevfika tkız, Raşit Tükel/Baglam )âytnalık/B9s. Psikanaliz bireyi yorumlamak. Bu açıdan bakıldığında insanın özneJ liğine psikiyatriden ve psikolojiden çok daha fazla önem verdiği açık tır. Psikanaliz bireyden yola çıka rak bireye vanr Bir iç yolculuktur bu. Rene Char "Gerçeğin iki kıyısı vardır" der. Iç yolculuğun iki kıyısı psikanalist ve analizandır Analizan analiz yaptıran değil yapandır Çünkü ashnda söz konusu olan Sigmund Freud'ün dediği gibi analistin kendi bilinç dışını ötekinin söylemine bir 'alıcı aygıt' gibi sunması dır. Analizan bununla kendi iç yolculuğuna daha gü venli bir biçimde çıkacaktır Elimizdeki kitap dizisi bu iç yolculuktan, ancak yalnızca analizanlanndan değil psikanalistlerden de söz edecektir "Sol Milliyetçi" Bir Türk A>dıni: Mahmut Esat Bozkurt/Dr Hakkı MAHMUT E.SA? Uyar/Büke Yayınları/244 s. Mahmut Esat Bozkurt; Türk Dev rimi'nin önde gelen eylem adamla nndan biri olmasının yanı sıra, ay nı zamanda devrimin ideolojisi olan Kemalizm'in belli başlı ku ramcılarından biridir Kamuoyunda genellikle Hukuk Dcvrimi'nin mimarı olarak bilincn Bozkurt hakkında Dr Hakkı Uyar'ın yaptığı bu çalışma, onun özellikle siyasal yaşamı ve düşüncelerine yer veriyor Marangoz Kalemi/Manuel Rıvas/Çevııen: Halil Beytaş/Doğan Küapçtltk/150 s. Her şey yıkılıp, sisteme kötülük, kıırallara acımasızlık hâkim olduğunda, dünyayı bir kurşunkalem kurtara bilir mi? 1936 yazında, Santiago de Compostela Ha pishanesi'nde, bir ressam, bir marangoz kalemiyle Zafer Kapısı'nın resmini çizer. Peygamberin ve kıyamet korosundaki yaşlılann yüzleri, hapishanedeki cumhuriyetçi arkadaşlannın yüzleridir. Ressamın gelecekteki katili bir muhafız, hayranlıkla onu izler... Anıların rehberi ve nıhlann taşıyıcısı bu kalemin hikâyesi yaşadığımız günlere kadar sürer. Manuel Rivas, "La lengua de las mariposas" öyküsünden sonra, tspanya'nın yaşadışı trajcdiyi, dünyayı şaşluna çeviren ve XX. yüzyıla damgasını vuran savaşı, ana izlek olarak tekrar ele alıyor. Fakat "Marangoz Kalemi" savaş üzerine yazılanlar listesine eklenebiîecek sıradan bir roman değil. Tarihin en acımasız kesitindeki kadınlann ve erkeklerin hayatından, umutsuzluğun uçurumunda kendine bir kuytu bıılan aşkın gücünden söz ediyor. Marangoz kalemiyle, çamaşırcı kadınlann elleriyle, sakat kalanlarm yaşadığı beUek acısıyla, hastalann veremlilere özgü güzelliğiyle... gerçeğin ağı örülüyor. Dil, yaşamın soluğuna, insan bedeninin gizli kodlanna kanşıyor. Bugüne yazılmış ama gelecekte hep var olacak bir roman. Aşkın Samatya'sı Selanik'te Ktidı/Sergun Ağar/Catt Yayınlart/213 s. "Aşkın Samatya'sı Selanik'te Kal"vl.il "I \l;.ll dı", genç yaşında dul kalmış bir Rum kadınıyla yakısıklı bir Türk Mİ \Mlvlb KMJII komiserinin arasındaki aşb anlatıyor. Aşkın kahramanlan Hasan ile Efrosini, aşkın mekânı ise Samatya. Yirminci yüzydın ilk yansında azmlıklann çokça yerleştiği, sahil yolu geçmeden önce luyüannda denizle iç içe yaşanan Samatya; şimdinin Kocamustafa paşa'sı. Komiser Hasan'ın doğduğu ve atalannm mezarlannın bulunduğu yer Selanik'tir. Efrosini'nin doğduğu ve atalannın mezarlannın bulunduğu yer ise Istanbul. Bu iki kişi, ilk karşılamada birbirlerine vururlar ve erkeğin evÛ olmasına aldırmadan birleşirler. Ne dinleri ayırabilir onlan, kültürleri, ne de aileleri. Öte yandan 1955 ydı Eylül'ünde patlak veren 6/7 Eylül Olaylan'ndan sonra Istanbul'da yaşayan azınlıklann yaşamı alt üst olur. Selanik'te Atatürk'ün evinin bombaladığı haberiyle tstanbul'da başlayan olaylar, yüzyülardır kültürümüze damgasını vurmuş bir grup insanın yerini yurdumu bırakıp Yunanistan'a göç etmesiyle sonuçlanır. Yıllar sonra Komiser Hasan'ın torunu, Samatya'da ve Selanik'te bu müthiş aşkın izini sürer. Büyüsüne kapddığı ve kendisini başka dünyalara sürükleyen bu sıradışı aşk, acaba kendi sevgilisiyle arasına girecek midir? Yeni bir yazar ve bir ilk roman, ama ilklerin acemiliğinden eser yok. Sergun Ağan'ı kudamak gerek. tlk Roman/Mazarine Pingeot/Çeviren: Aysel Bora/Can Yayınlart/211 s. "ilk Roman", genç Fransız yazan \tı/.»1iR linjycn Mazarine Pingeot'nun ilk romanı. IIJVKOMAN Aslında Mazarine Pingeot, bütün dünyanın tanıdığı bir ad, ama her kes onu Fransa'nın eski cumhur başkanı François Mitterand'ın, yd larca herkesten sakladığı, evlilik dı şı kızı olarak tanıdı. François Mit terand öldüğünde, cenaze törenine babasının yasal eşinin yanında kan lan Mazarine Pingeot, bütün dün yanın gözleri önündc kimliğini savunur gibiydi. Baba sının ölümünden sonra edebiyat dünyasma adım adım atan yazar tlk Roman adım verdiği kitabını babasına adadı. Edebiyat çevrelerinin kuşkuyla yaldaştığı bu ro man için Mazarine Pingeot, "Kimsenin beni 'şunun kı zı' diye anmaya hakkı yok. Doğmayı ben seçmedim, ama romancı olmayı ben seçtim" dedi. Yzar, ilk Roman'da, büyük ölçüde kendi yaşam öyküsünden yarar lanarak yarattığı kahramanı Agathe'ın çevresinde ÖK gün bir dil kurdu. Agathe da Mazarine Pingeot gibi felsefe okumuştur, ancak lüks yerlerde gezmeyi, eğlen meyi, yaşamaya itmektedir onu. Ortak noktalarda bu luştuğu babası ise hep yanındadırGünün birinde başı na gelen bir kaza, genç kızın yaşamının akışını değişti rir, zorlu bir dönemece sürükler onu. Eleştirmenlerin ilk baştaki kuşkularını çabucak silmeyi başaran ilk Ro man, genç bir yazann edebiyat serüvenine inatla de vam edeceğinin ipuçlanını veriyor Pingeot'nun yeni kitaplan da aynı yayınevi tarafından yayımlanacakP CUMHURİYET KİTAP SAYI 572