22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 K U R L A RA Hikmet Çetinkaya, 1942 yılında Edremit'te doğdu. Gazetecilik yaşamına 1961 yılında başladı. îzmir de 'Işık' ve 'Yeni Asır' gazetelerinde bir süre muhabir olarak çalıştı. 1967yılında gazetemiz Cumhuriyet'te Çalıştnaya başladı. Toplumsal olaylara ve olgulara yaklaşıtnındaki araştırmacı ve sorgulayıcı yanı ağır basan Çetinkaya, özellikle röportaj türündeki yazılarıyla kısa sürede tanındı. 1972 yılında yayımladığı 'Toprak Bizim Canımız adlı kitabtnı yayımlayan Çetinkaya, yazarlık alanında da ürün vereceğini gösterdi. 1974yılında Cumnuriyet Gazetesi îzmir Temsilciliği'ni üstlenen Çetinkaya, bu örevini 1991 yıtına adar sürdürdü. Bu tarihten itibaren oazetemizin Genel Yayın Koordinatörü olarak tstanbul'da çalışmaya başladı. llk kitabının çıktığı 1972 yılından bu yana on sekiz kitaba imza atan Çetinkaya, gazetecilik alanında verilen birçok ödülün de sahibi oldu. Şöyle sıralanabilir bu bdüller: 1968, 1969, 1972, 1973 ve 1974 yıllannda Hasan Tahsin Ödülü; 1974 Türk Dil Kurumu Röportaj Dil Ödülü; 1970 ve 198%'te Çağdaş Gazeteciler Ödülü; 1986 ve 1987 yıllannda htanbul Çazetedler Cemiyeti Ödülü. Gazeteciliğimizin önemli adı Hikmet Çetinkaya 'yı tanümaya çalıştık sizlere. Bolkitaplt günler!.. THINAC1 Nâzım Hikmetie Kemal Tahir 2 âmil Bey, servetinin durumunu öğrenmek için avukatına gider. Kemal Tahir birinci baskıda şöylc diyor: "Dosyalar ortaya döküldü. Uzun ve karışık hesaplardan sonra, Kâmil Beyin, tstanbul'da, iki dükkânla Bağlarbaşı'nda bir köşkten başka bir seyi kalmadığı anlaşıldı. Daha doğrusu, merhum babasından bazı borçlar çıkaran dostlar, mlras iddia eden uzak akrabalar çıkmıştı. K f TURHAN GÜNAY Nişantaşı'ndaki konak satılırken eşvalannı, avukat bir yere depo etmişti.Gidip oruara baktılar. Lüzumlulan ayırdılar. Üst tarafını derhal koltukçulara verdiler. Dükkânlann birkaç senelik kiralan da peşin alındığı için, Kâmil Bey'e, sattığı menkulmallann bedelinden başka para kalmıyordu." (ss. 2324) Bu parça, ikinci baskıda şöyle olmuş: " Kira getiren mülklerden para edenlerin yok bahasına satıldığı, bir takımıntn da yanıp kül olduğu anlaşıldı. Yangın yerindeki arsalara dönüp bakan yoktu. Bazı hisseli mülklerin hissedarları, ölüm yüzünden, o kadar artmış, bunların nerede bulunduklannı, sağ olup olmadıklannı öğrenmek o kadar imkânsızlaşmışn ki, kimi hanların mülkiyeti âdeta, kiracılara geçmisti. Bundan başka, kiralar yıllardan beri arttırılmadığı için, boşahma davalanna harcananlarla icra masraflan alınacak paralan aşmışa ben ziyordu." (ss. 102103) Görülüyor ki ikinci baskıda ne "iki dükkân"dan söz ediliyor, ne de satılan "menkul mallann bedelinden" Kâmil Bey'e kalan para lardan. Buna karşılık, Kemal Tahir, birinci basladageçen "Dükkân... dükkânlardan binni satmalı!" (s. 44) cümlesini belki de dalgınlıklaikinci baskıda (s. 120) olduğu gibi bırakmış. Aynca EsirŞehrin Mahpusu'nda da "dükkânlar" sözcüğü iki defa geciyor: 283. ve 365. sayfalarda. Esir Şehrin Mahpusu'nda (s. 283) Nermin Hanım'la hapishanede konuşurken şöyle der Kâmil Bey: " Ama gene de para ister. Daha dışardayken kararlaştırmıştım. Evde bir sürü işe yaramaz öteberi var. Birkaç smokin, birkaç frak... Eski para koleksiyonu... Bazı biblolar, Çin vazolan... (Kâmil Bey'in, EsirŞehrin tnsanlin'nın birinci baskısmda "altından yapılmış bir küçük Buda heykeli"ni Kemal Tahir, bunu, ikinci baskıda "fildişinden yapılmış" (s. 152) biçiminde değiştirir satmak için görürdüğü antikacı Salomon'un "Güzel parça. merak usı bulunursa, iki yüz, iki yüz elii eaer." dediğini, "münasip bir müşteri" çıkıncaya kadar alelhesap yüz lira" verdığini (s. 74) haürlarsak, "Bazı biblolarla, Çin vazolan"nın değeri hakkında bir kanıya varabiliriz. FN) Bunlan satalım gitsin! Dükkânlarla Bağlarbaşı'ndaki köşkü de elden çıkaralım!" Hala Hanım," Siz şimdi hacir altında olduğunuzdan hiçbir yer satamazsınız!" derse de, bu sözlerin doğru obnadığını son sayfadaki (s. 365) boşama mektubundan anlarız: Kâmil Bey'in "Ayşe'ye bırakacağım dükkânlarla köşk için avukatım eniştenizi görecek." demesi satışın mümkün olduğunu gösteriyor. Tabii Nermin Hanım'ın para sıkıntısı konusundaki sözlcrinin gcçcrsizliğini de. Kemal Tahir, menkul malların satışından" Kâmil Bey'in eline geçen paradan ikinci baskıda söz etmez, buna karşuık ikinci baskıya birinci baskıda olmayan bir tip ekler: Dervis Fuat Bey; ve derviş Fuat Bey'in "bir ara tekjceye baSışlamayı düşündüğü" (s. 92) 1200lirayıKâmüBey'e verdirir, Kâmil Bey'e de bu parayı kabul ettirir. Oysa çizilen Kâmil Bey kişiliğinin bu parayı kabul etmesi olanaksızdır. Kemal Tahir, bir defa daha, roman kahranıanını küçültmek istemiştir. Kemal Tahir Kâmil Bey'in para durumunu olduğundan daha kötü göstermek için ikinci baskıda niçin yapıyor bu değişiklikleri? Nermin Hanım'ı haklı çıkarmak için! Birinci bas572 Kemal Tahir Imtlyaz Sahlbl: çafl Pazarlama Cazete Dergl Kltap Basın ve Yayın A.$. Adına Bertn Nadl o Yayın Danışmani: Turhan Cünay o Sorumlu Müdür Flkret llklz oCörsel Yönetmen: Dilek llkoruro Baskc Cafldaş Matbaacılık Ud. ştl. oldare Merkezl: Türkocaflı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34 334 Istanbul Tel: (212) 512 05 050 Reklam: Medya C kıda 15. sayfada olmayan bir paragrafı, Kemal Tahir, ikinci baskıda 12. sayfaya ekJemiş: "Nermin'in bütün silahlara karşı mevdan okuyan kişisel gücünün bir tek yufka noktası vardı: Güven içinde yaşamak istiyor, önemli önemsiz hiçbir güvensizliğe, en küçük bir direnme gösteremiyordu." Kemal Tahir, Yol Ayrunı'nda, "Çünkü, Ayşc'nin babasını sevmediğimi anladım. Scvıp sonra sevmemek değil, hiçbir zaman sevmediğimi." diyen Nermin Hanım'ın bu sözlerine gerekçe hazırlamak için, ikinci baskıya (s. 13), birinci baskıda olmayan son paragrafı eklemis: "...(Kâmil Bey'i) Güvenilir bulduğu için kocalığa kabul etmişti. Bu kararda Kâmil Bey'in babadan kalma ünlü zcnginliğinin yeri, ancak, kişiliğinin verdigi güven duygusu kadardı. Bu güven duygusu, evîendikten sonra kocasını sevmesine yardımcı olacak yerde, aralarında garip bir cngel meydana getirmişti. Nermin, her güvensizük ürküntüsünü atlatısında, kocasına yeni bir güvenle sığınmaktayaı ama, bu hal, şuurunu zorlayarak, her zaman yeniden gayret harcaması yüzünden, kendisini sevgiye doludizgin bırakamamasına, biraz ürkelc, biraz utangaç, belli belirsiz soğuk kalmasına da sebep olmaktaydı." Nermin Hanım, "Avşe'nin babasını sevmediğimi anladım," dedİKten sonra, "Galiba o da beni, hiçbir zaman gerçekten sevmemişti." diyordu. Kemal Tahir, Kamil Bey'in sevgisinden söz ederken Esir Şehrin tnsanlan'nın ilk baskısında şöyle der: "Kâmil Bey, aşkı hiçbir zaman, geçici maceralara kanştırmamış, evleninceye kadar, hiçbir kadını ciddiye ahnamıştı. Karısını, işte bu asla yıpranmamıs yüreğinin bütün kabiliyeti ile sevdi. Bu sevgiae.ağır başlı sahici bir aşk, bir haklı övünme vardı." (s. 15) Kemal Tahir, ikinci baskıda bu paragrafı şöyle değiştirmiş: "Kamil Bey, bekârhğmda, aşkı, geçici ilintilerle hiç kanştırmamış olduğu için, Nermin'i, yıpranmamıs yüreğinin var gücüvle sevrrüşti. Bu seygide, gerçek askın ağır başlı, ödevlerıni savsaklamaz, aşın dıkkati, candan yakınlığı vardı. Bunca yıllık kansındaki gizli tutukluiu sezememesi, güvenilir erkek olduğuna yüzae yüz emin bulunmasından, sevdiği kadının en küçük ürküntüde kendisine sığınmasmı olağan saymasındandı." (s. 14) Kemal Tahir, Esir Şehrin însanlan'mn ikinci baskısında yaptığı bu değışikliklerden sonradır ki Yol Aynmı'nda Doktor Münir'e şunları söyletir: "Gerçek sevişmenin ruhu güçlendiren yorgunluğunu ömürlerinde duymamış bahtsız kadınlaraan bu Nermin Hanım...Biraz düşündü: Bana kalırsa, Kâmil Bey de bu cins erkekler densayılır."(ss. 419420) Bir roman kisisi (Doktor Münir), başka roman kisileri (Nermin Hanım'la Kâmıl Bey) hakkınaa hiçbir zaman böyle konuşamaz. Kemal Tahir'in romanlarını okumuş olanlar, romancınm birçok düşüncesini Doktor Münir'e söylettiğini hanrlayacaklardır. Nitekim, Doktor Münir'in bu sözlerini, ancak, klasik romanın "her seyi bilen, her şeyi gören" Tann romancısı söyleyebilir. Nermin Hanım, "Ayse'nin babasına, 1921 'lerde, Istanbul şehrinue, bize ekmek parası kazanmak, hapse girmekten çok daha zor geldiğine eminim. (...) Geçim zorluğuyla karşılasır karşılaşmaz, sorumluluktan kaçmayı secti" (Yol Avnmı, s. 446) diyordu. Oysa Esir Şehrin Insanlan'nda Kemal Tahir şöyle düşündürür Kâmil Bey'i: "...bu şerefli yürek huzuruna kavuşamanıış bulunmasaydı, geriye kalan biricik şercf yolunu belki tutamayacak, yani Nermin'le Ayşe'yi yüzüstü, kimsesiz, parasız bırakarak Anadolu'ya geçemeyecek, hiçbir zaman bu kadar kahraman olamayacaktı. (I. baskı, s. 96; II. baskı, s. 175) Bu Kâmil Bey mi geçim zorluğuyla karşılaşır karşılaşmaz sorumluluktan kaçan! Bu Kâmil Bey mi kansına kızına ekmek parası kazanmak zor geUnce kolay (!) yolu, hapse girmeyi seçen! Nermin Hanım, Kâmil Bey'i suçlarken, ısrarla, Kâmil Bey'in "romantikliği" ve bencilliği üzerinde durur; "Gerçek romantikler, ne kadar yumuşak, hatta gözü yaşlı görünseler, gerçekten üzülmezler. Çünkü romantik olmak bencil ohnaktan gelir bence." (Yol Avnmı, s. 448) Oysa Esir Şehrin Insanlan'nda olsun, Esir Şehrin Mahpusu'nda oh>un, Kâmil Bey'in, Nermin Hanım'ın kullandığı anlamda, "romantikliğini", "bencilliğini" gösteren bir davranışını bulamazsınız. Nermin Hanım'ın suçlamalarının tam tersini gösterecek pek çok aüntı yapabilirim ama okurlann sabrını daha fazla zorlamak istemiyorum. Sadece "romantikler" sözcüğü üzerinde durmakla yetineceğim: Öztürkçe yazmaya böylesine özen gösteren Kemal Tahir, "romantikler sözcüğü yerine Türkçe bir sözcük bıılup kullanabilirdi; kullanmıyor, ısrarla "romantikler" diyor. Biİinçle yapıyor bunu: "Romantikler"i yermek için. Niçin mi? Nâzım Hikmet'in 1967'de Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim adıyla yayımlanan romanının gerçek adıııın Romantikler olduğunu biliyor muydunuz? Yol Ayrımı'nın, Esir Şehrin tnsanlan'nın birinci ve ikinci baskılanyla ve Esir Şehrin Mahpusu'yla birlikte okunması %inç bir gcrçeği gözler önüne seriyor: Kemal Tahir, 1956'da yayımlanan Esir Şehrin Insanlan'nda yarattığı Kâmil Bey'in kişiliğini 1971 'de yayımlanan Yol Aynmı'nda (Nermin Hanım'a yaptırdığı açıklamalarla) değıştirmiş; bunu yapabilmek için de Esir Şehrin Însanlan'mn 1969'da yayımlanan ikinci baskısında çaktırmadan birçok değişikUk yapmış, romanı (Roman kişüikferinin adlarmı konıyarak) nerdeyse yeniden yazmıştır. Nermin Hanım'ın Yol Aynmı'nda anlattığı Kâmil Bey, üst üste çekilmış iki fotoğrafın verdiği izlenimi verdi bana: Kâmil Bey'in kisiliğinde bir baskasının varlığını sezmemek olanaksız. Kemal Tahir, Kâmil Bey'i bahane ederek bir başkasıyla hesaplaşmakta. Aslında buna hesaplaşmak bile denemez, Kemal Tahir o "bir başkası"m aşağılamak çabasında. Bu "başka"sının Nâzım Hikmet olduğuna inanıyorum. Kemal Tahir, "bir başkası"nı suçlayarak, kötüleyerek huzura kavuşmak istiyor sanki. Dünvanm herhangi bir ülkesinde şimdiyc kadar böylesine garip bir davranış görülmüş müdür? ı Kemal Tahir, Esir Şehrin tnsanlan diye bir roman yazıyor, ama daha ikinci baskısmda romanı değiştirmeye, roman kahramanını kötülemeye başlıyor... Olay, bir edebiyat olayı olmaktan çıkıyor. "Kâmil Bey" kendini savunamıyor! Mehmet Ergün'ün "Nâzım Hikmet ile Kemal Tahir" adfî yazısında aktardığı öyle şeyler var ki... tekrarlamak istemiyorum.* NOT: Kemal Tahir'ı "yazar ahlakı" açtstndan da tanımak konusunda yararlı olacağını umarak yirmiytl önce yazdığım bu eleştiriyi (bazt eklerle) yeniden yayımlamak gereğıni duydum. SAYFA 3 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle