Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
"Bu kitan valnızca bip baslanmc" Altay Öktem, uzun araştırmalar sonucu hazırladığı "Şeytan Aletleri"nde, hiç tanımadığımız bir dünyaya götürüyor, ilginç yaşamlarla ve ilginç ritüellerle karşılaştmyor bizi. Altay Öktem'le "Şeytan Aletleri" üzerine konuştuk. ., K > DENİZ DURUKAN eytan Aletleri'nde underground kültürün ürünleri olan fanzinler, . demolar ve fotokopi afişlertn yasına gırtyorsun. öncetikle, fanzindünyast lere ilgin nasıl başladt... Birdenbire mı oldu bu, yoksa bir sürecin sonucu mu? Zaten var olan bir sürece benim de bir yerinden eklemlenmemle oldu. Fanzinler kaba bir bakışla çalakalem hazırlanmış, değersiz şeyler olarak görülebilir. Çoğu kişi de böyle görüyor. Daha doğrusu, görmüyor bile. Eline geçince öylesine bir bakıp bırakıyor. Tek fark; ben fanzinlerin dunyasına sonuna dek girdim. Daha doğrusu, o dünya beni kendine çekti. Derken fanzin toplamaya başladım. Geçmiş yıllarda yayımlanan fanzinlerin peşine düştüm. Bu alanda geniş arşivleri olan kişilere ulaştım. Zamanla benim de küçümsenmeyecek bir arşivim oldu. Gerçekten bu denli etkilcyici bir dünya mı bu? Her şeyden önce gerçek bir dünya. Ve sonuna kadar özgür. Fanzin hazırlayan biri, fanzinin biçimini de içeriğini de kendi belirliyor. Canı nasıl isterse öyle yapıyor. Satış kaygısı yok, isim kaygısı yok, yasal engeller yok, sansür yok, otosansür yok, elalem ne der düşüncesi yok, hatta etik kaygdar bde yok. Bu özelükleriyle en doğal, en yapmacıksız yayındır fanzin. Genelde kımler fanzin çıkarıyor, nasıl bir ruh haliyle yapılıyor fanzinler? Herkes fanzin yapabilir. I ler konuda, hatta hiç konusuz fanzin yapdabdir. Bir ayak fetişisti ayak fanzini ya da paten kaymayı seven biri paten fanzini yapabdir. Ama konuyu bunlarla sınırlandırmak fazla indirgemeci bir tutum olur. Politik fanzinlerin, müzik ve edebiyat fanzinlerinin sayısı hiç de azımsanacak gibi değd. Bunlann etkilediği ya da etkilendiği geniş bir kitle var. Sonuçta birçok yeraltı hareketi çdcıyor ortaya... örneğin heavy metalin yükselişe geçtiği, gençliği ciddi biçimde etkdediği dönemde Laneth, Mega Metal, Heavy Metal gibi sosyolojik anlamda da, müzik yayıncdığı anlamında da çok önemli sayılabilecek fanzinler yayımlandı. Günümüzde de aynı tür yayınlar sürüyor. Yasal müzik dergilerinden birçok anlamda daha üstün olan fanzinler yapılıyor örneğin. Çevred, doğacı, antimilitarist hareketler, eşcinsel hareketler hep fanzinlerle yaydıp gelişiyor. Medyada bu konular ancak kısa bir haber olarak yer alabdir. îşin teorisi de taşıdığı ruh da fanzinlerde dde geliyor. Bu acidan fanzinleri görmezden gelmek, yok saymak olanaksız. Bu incelemeyiyaparken ne türzorluklarla karşılaştın? Bir kere, yeraltından akan bir ırmağa giriyorsunuz. Bu, başlı başına zorlu SAYFA 8 bir macera. Kimi îanzinlere ulaşmak kolay. Kimileriyse kelimenin gerçek anlamıyla underground. El altından ulaşmak gerekiyor. Bunun icin de o dünyaya gırmeniz, oraaa kabul edilmeniz gerekli. 1 liç kolay değil. Gerçek underground yayınlar zaten sistemi tamamen reddettiğinden adlarından söz edilmesine bile tahammül edemiyor. Kaldı ki onlardan söz eden yazılan bir takım dergilerde yayımlamak, kitap olarak piyasaya vermek saldın olarak algılanıyor. Madalyonun bir de diğer tarafı var; entelektüel çevrenin bir bölümü de küçümseyici tavır takındı. Şöyle kalın, kütüphaneye koyulunca sırt verecek kitaplar dururken koltuğunun altına bir sürü fotokopiyi alıp sokaklarda dolaşmak da cesaret istiyor maalesef. Bu yaptığın çalısma, yer üstüne çtkmayt redaeaen, underground kalmayı tercih eden insanlan meşrulaşttrmak anlamtna da gelebilir. "Buna hakkın var mı" diye soranlar, tepkı gösterenler olabilir. Daha Şeytan Alederi yazılma aşamasındayken bile bazı tepkıler aldını. Işin doğrusu, bu tepkileri pek önemsemiyorum. Her seyden önce, Şeytan Aletleri sosyolojik bir çalışma. Eğer bir fanzin hazırlanıyorsa, coğaltılıyor, üstelik belü mekânlara bırakılıyor ve satısa sunuluyorsa, benim ya da herhangi bir kişinin bunlan satın almaya, okumaya, incelemeye hakkı vardır. Medyayı, gazeteleri, kitaplan, yasal dergileri doğal düşman olarak gören, buralarda adının geçmesine bile tahammül edemeyen, legalize edildiklerini düşünen küçük bir kesim var fanzinciler arasında. Ayrıca, bu konularda söz söyleme yetkisinin yalnızca kendılerinde olduğunu iddia edenler de var. BunJar da sürekli tehdit ediyor. Ayn dilde konuştuğumuz için herhangi bir yanıt vermeyi düşünmedim şimdiye dek. Yani bu kışiler "yaptığın iş etik olarak yanlış" dese, yanlış olmadığını kanıtlarım, tartışırız. Ama "hesabını vereceksin", "fanzinlerden uzak dur, voksa kafanı duvarlara vururuz" diyebiıecek bir mentaliteye sahipler. Gülüp geçiyorum. Söylediğim gibi çok dar bir çevre bu tepkiyi gösterenler. Tanıdığım birçok fanzinci neredeyse benden daha fazla heyecanlandı bu kitap için. Arşiv anlamında çok yardımcı da oldular. Sonuç olarak, eğer gerçek anlamda underground kültür varsa, onlann tabiriyle yer üstünden bir kişinin çıkıp "Underground ortamda şu fanzinler çıkıyor, şu demolar dolduruluyor" demesiyle bu kültür alt üst olmaz. Gelelim müzik demolarına. 100'e yaktn demodan söz ediyorsun Şeytan Aletleri'nde. Gerçekten böyle yoğun birdemo piyasası var mt yeralttnda? Benim ulaşabildiklerim, elbette ulaştıklarımın arasından da seçerek söz ettiklerim bunlar. Yoksa şu ana kadar kaç tane demo kaydedildiğini kimse bilemez. Bunlann kaç tane çoğaltıldığını, nerelere ulaştığını da. Şunu söylemekle yetinebilirim; müzikte alttan alta kaynayan bir yapılanma var ve müziğin geleceğini belirleyen faktörlerden bir kısmı da burada yatıyor. Sezen Aksu'lar, tbrahim Erkal lar Türkiye'deki müziği tanınılarnakta asla yeterli dcğil. Bunlar yalnızca buzdağının suyun üstündeki kısmı. Bunu çok genelleştirebiliriz de. Örneğin yayımlanan 1520 tane yasal dergi izlenerek bir çok şiir antolojisi hazırlanabilir. Zaten öyle de yapılıyor. Oysa fanzinleri kapsamayan her antoloji eksiktir. Müziğe dönersek, yeraltında olgunlaşıp sonradan dolaşıma giren çalışmalar da var. Örneğin; Rachia Çok ivi demolar ürettikten sonra "Telaşa Mahal Yok" gibi sıkı bir yasal albüm doldurdu. Bir punk grubu için epey iyi bir satışa da ulaştı. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Antisilence'tan Radical Noise'a kadar dünya standardarında müzik yapan birçok grubu sayabiliriz. Bu arada, underground kalmayı tercih eden gruplar da var. 2/5 BZ gibi... Yasal albüm yapanlardan aşağı kalmayacak bir müzikaliteye sahip ama tercihi bu. Fanzinler ve demolardan sonra kttapta yer alan diğer bir şeytan aleti de fotokopi afisler... Evet, kitabın bir bölümünü de afişlere ayırdım. Fotokopiyle çoğaltılan, siyah beyaz olduğu halde hem duvarlan, hem hayatımızı renklendiren afişler bunlar. Bilboardlarda yer alan afişlerin tam tersi yani... Yabancılaştırmak, tüketimi arttırmak, insanı sistemin kölesi haline getirmek için değil, hayatı yaşanır kılmak için hazırlanan afişler... Kitabın sonuna, bu afişlerden seçtiğim örnekleri de bir forma olarak ekledim. Müzik gruplarının konser afişlerinden fanzin afişlerine, siyasi afişlere kadar belli bir fikır verebilecek örnekler sunmaya çalıştım bu bölümde. Belki de en basta sormam gerekiyordu; kitabın adt neden Şeytan Aletleri '•> Bunlar gerçekten de birer şeytan alett mi? îronik Dİr bakış var burada. Sistemle barısık yaşayanlar açısından, elbette bunlar birer şeytan aleti. Olaya böyle bakarsak; kaos yaratmaya çahşan, var olan ahlaki değerlere, sistemin sürmesi icin gerekli olan kurumlara karşı çıkan bir avuç saygısız, terbiyesiz zibidinin ürettiği şeyler bunlar. Diğer açıdan bakarsak da sistemin sürmesi için gereken araçlar şeytan aletidir. Yani öğretmenin elindeki sopa, çocuğunu döven bir babanın avucunun içi, cep telefonlan, kredi kartları, tüketimi arttırmak için üretilen her türlü reklam ve promosyon.malzemesi; hepsi birer şeytan aletidir. Önemli olan nereye, nereden baktığımız. Kitabın "intro" bölümünde çarpıct bir değerlendirme yapmtşsın. Hem underground kültürlerin var olmasınt, hatta daha da gelişmesini istiyorsun, hem de yetersizuklerinden dolayt onlart suçluyorsun. Suçlama değil de, bir tespit var orada. Güçlerinin farkında olamadıkları için eleştiriyorum. Geniş bir potansiyel, kendi gücünü dönüştüremediği için tehlikesiz, içe kapanık, zavallı bir görünüm sergiliyor. Çıkış noktaları da genelde yanlış. Aslında anarşist bir tavır var, ama bu tavır çoğunlukla pesimist bir etkinin altında. En küçük bir engclle karşılaşıldığında içe kapanma, kaçma eğilimi gösteriyorlar. Örneğin geçen yıl bir cinayeti bahane ederek underground kültüre CUMHURİYET KİTAP SAYI S72 Altay Öktem'le "Şeytan Aletleri" üzerine S Hayaü yaşanr lobnak Harkes fanzin yapabllir "Cep telefonlan. kredl kartlan. tüketlml arttırmak lcln üretllen her türlü reklam ve promosyon malzemesl. hepsl blrer şeytan aletldlr" dlyor Altay öktem.