04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

• Itm. Öykucülüğe daha erken başlasana da (1964), kttaplaşması ytllar sonrayt buluyor (1983). Ama bu arada 1964'teTürkiye Öğretmenler Bankası'ntn öykü Yarışmast'nda üçüncülüğün, Türk Dil Kurumu'nun 1972 ve 1982'de Radyo/Televizyon DilÖdülünüz ve 1990'da da Ömer Seyfetttn Öykü Yartşmast'nda tkınciltk ödülünüz var. Öyküyle şiir atbaşt mı gitti? Neden her iki türe eğildiniz? Evet, öyküyle şiir atbaşı gitti. Birinden vazgeçmek ya da arka plana atmak olası değildi. Ikisi de tutku halindeydi çünkü. Şimdi de öyle... Elbette bir de mcelemeci yammz var, bu öğretmen kökenliolmamzdan kaynaklanan eğitim incelemesiyle Satt Faik üzerine yapttğtntz inceleme... Bunlar için neler söylersiniz? Sait Faik'le ilgili iki inceleme kitabımın kaynağında öğretmen kökenli olmak mı var, bilmiyorum. Belki... Şimdi bir değerlendirme sorusu yöneltmek isterim: Acaba sizi okurlartmz olsun, yazarlar/elestirmenlerolsun, yetertnce anladtlar mı? Ne diyeceksiniz bu konuda? Okurlann anlayıp anlamadığını, bu konuda bir araştırma yapılmadığı için, tam olarak bilme olanağı yok. Kimi okurlarımdan anladıklarını ileten tepkiler geldi. Anladıklarını ummak isterim. Eleştirmenlerce, yazarlarca yeterince anlaşıiıp değerlendirilmediğim kanısındayım. Yapıtlarım ortada... Değerlendirmede bana göre olmam gereken yerde değilim. Bunu bir yazar arkadaş bir gazetede dile getirdi sekiz yıl önce. Değerlendiren yazarlar da oldu. Yukarıdaki değinmem onlar için değil zaten. Sözgelişi Behçet Necatigil, Şükran Kurdakul, Muzarfer Buyrukçu, Muzaffer Uyguner, Türker Acaroğlu... Edebiyatımızda klikler, tekeller var ne yazık ki. Kimilerini gündemden düşürmemek, üne kavuşturmak, kimilerini de görmezden gelmek bu çevrelerin temel ükesi. bu durumu çoğu yazar, şair bilir zaten. Son bir soru, yem binytlda neler var tezgâhta? Şiir mi, öykü mü? Bir şiir, bir de öykü kitabı. Bu söylefi için tesekkür edertm Sayın Alptekin, mutlu, bolürünlü btrbtnytldilertm size. Ben de teşekkür ederim. • Yalmzlmın ortasında SENNUR SEZER E debiyat bir zincirdir. Bir halkasını gözden kaçırırsanız bütününü kavramanız olanaksızlaşır. Yakın tarihimizin, şu anda altmış yaşına yaklaşanların yazmaya başladığı edebiyat ortamını kavramak için o dönemin bellibaşlı yazar ve sairlerine bakmak, onlann yazdıîdanna dıkkat etmek gerekir. Mahmut Alptekin bu dikkat edılmesi gerekli yazarlardan biri. Roman, öykü, şiir, belgesel, inceleme dallarında eser vermiş bir yazar. 1986 Abdi îpekçi Barıs ve Dostluk Yanşması Şiir Dalı Üçünçülük Ödülü, 1990 Ömer Seyfettin Öykü Ödülü bile onun adını yeterince duyurmasını sağlamadı. Kurtuluş Savaşı'nı yaşayanlarla konuşarak hazırladığı Cutnnuriyete Kan Verenler (Derman Bayladı ve Nail Ekinci ile birlikte) Sait Faik'in..öykücülüğü üzerine düzenlediği Bir Öykü Ustası Sait Faik yeni baskılara ulaşmadı. Bütün bunlar edebiyatta yalnız ön plandakilerle uğraştığımızı gösterir. Ya da her iyi yazarın mutlaka ünlü olmasının gerekmediğini. Mahmut Alptekin'in bütün bunlara aldırdığını da sanmıyorum. O, genel izleği yaînızlık olan bir yazardır. Öğretmenlik, TRT'de prodüktörlük, program denetçiliği yaşamını kazandığı işler arasında, TRT'deki görevlerinde 1972 ve 1982 Türk Dil Kurumu Radyo Televizon Dil Ödülü'nü de aldı. Dilinin yalınığı, şiirlerinin kurgusuna da dikkati çeker. r, ci Yeni'nin benzetmeciliğinden yararlanılsa da, bu benzetmeler yaşamın damarlarından besleniyor. Belki bir coşku eksik. Ama cünün yorgunluğunu aktaran bir şiirde coşkuya yer var mı ki? Mahmut Alptekin'in şiirinde cosku eksik yerine bir dinginlik egemen de diyebiliriz. Bu dinginlik, onun dizelerinde, büyük şehirde bir taşralı olmanın dureunluğuyla karışır: "Ellerim ıreat/ Ayaklarım tutsak/ Beklemeye kurulu/ Bu benim ırgat yüreğim/ Daha nelere gebedir/ Bu benim kövlü yüzüm/ Tasır yüzyıllann ağırlığını/Ve sellerin oyduğu toprağı/ Neyi Dekler/ Bu benim ırgat yüreğim/ Bu benim köylü yüzüm". Mahmut Alptekin'in şiirlerine yansıyan dinginlik, taşralı, köylü ya da olduğu yeri yabancılayan bir gurbetci yüzden doğar. Yann Ve Uzak Kotnsuluğun Şiirleri'nde bu Frankfurt'taki konuk işçilerden topluca yansır. Faik, Niko, Dimitri, Ali aynı meyhanede, aynı masa baŞinda toplanırlar. Uzolar, Yeni Rakılar içilir, zeybekler, kasaphavalan oynanır! Bu birlikteliğin şiire vuran sesi, bir bardağın ötekine vuran sesi kadardır. Öyle de olması gerekir, çünkü tartışılan bu gurbetteki dostluk değil anavatanlarda sürdürülen düşmanlıktır. Burada, Alptekin'in şiirlerine yerleştirdiği sorunların dinginliği gereksindirdiğini söyleyebiliriz: "Duraıım ve düşünelim/ Çağrısıdır bu Ege'nin" Tünel Çıkmazı, Mahmut Alptekin'in öykü kitamnın adı. Kitaba adını veren öykü, Tünel ve yöresini büyülü bir dünya olarak algılayan, olabildiğince tüm zamanını Tünel'de geçirmeye çalışan bir adamı anlatır. "Kendini kaçıran bir adam". Nelerden kaçar bu adam? Bir bakıma şehirden ve yaşamdan. Grevciler, balıkçılar, işsizler, akşamları işten çıkar çıkmaz meyhaneyi boylayanlar, yatılı öğrenciler onun öykülerinin öteki kahramanlarıdır. K i m s e s i z l i k , Aşksız Kimliksiz/ umutsuzluk za Mahmut Alptekin/ man zaman bu öy Cem Yayınevi/ külerin başkişileri 136 s. m onv ususı Tünel Çıkmazı ömer seyfettln Cünlerlne katılan Tank Dursun K. ve Mahmut Alptekin. kâyesi büyük kent içinde bireyin yalnızlığını işleyen temasıyla Sait Faik çağrışımh bir çalışmadır. Sanırım bu da Dİr rastlantı değildir. Çünkü Sait Faik onun gözde hikâyecilerinin başında gelmek tedir. "Bir Öykü Ustası: sait Faik" adlı inceleme kitabı da zaten bunun bir kanıtı sayılır. Ancak, kırsal kökenli Mahmut Alptekin belli bir coğrafyanın hikâyecisi olmaktan uzaktır. Başka bir deyişle kendini belli bir bölgenin hikâyecisi olarak sınırlamaktan uzak durmuştur. Doğrusu da bu değil mi? Kasaba atmosferi içinde de, büyük kentin kalabalıkları içinde de dolaştırır okurunu Alptekin. Bunu yaparken, çarpıcdık, okurunu şaşırtma amacı gütmez. Çarpıcı olabilecek durumları neredeyse örtbas etmeye ça smda, tavrını tarihsel akış yönünde koymakta tereddüt göstermez. Ama söylediğim gibi, hikâyesinin bildirisini sonuçta bir hikâye yazarı olduğunu unutmadan yumuşak dille ortaya koyar. Olağanüstünü değil, olağanı veğler. Olayların akışı, yaşanılan gün, her şey olağan bir görünüm içinde verilir. Alttan alta bir yaşama sevinci, insan sevgisi, emekten yanalık, iyiyi ve güzeli arayış kendini duyumsatır... "Bir hüznün eskittiği aRşam/ Yıpranmış bir üniformaya değince/ Yazma kitaplarda yinelenen duyarlık/ Boynumdan göğsüme kayan üşüme/ Gecenin umuduna adanmış/ Şapkası eskiyen bir kasabalı/ Soluğunda kırlangıçlar uçuşur/ Eski bir anıya dokunsa elleri// Kamyonların homurtusuna karışır yollarda/ Erimiş zift, uykusuzluk/ Şehrin bir ucundan/ Yüzüme değen akşama uzar/ Büyüyen sakalım, gurbet ve er mektuplan" dizeleri Gecenin Umuduna adlı şiirinden Alptekin'in. Gecenin Umuduna 1971 tarihini taşıyor, ozanın 1988'de basılan Yorgun Atlısı Akşamın adlı kitabında yer almış. Şiirin ilginç bir tarihsizliği olduğunu fark etmemek olanaksız. Bu duygular, tarihin her hangi bir kesitinde doğabilecek nitelikte. Ikin YbPflin Atksı AkSMM Kıyıdakl edeblyatçı Usul, sade, kendi halinde, çoğu kez bir iç konuşma gibi geliştirir hikâyesini. Bağıra çağıra anlatmaz anlatacağını. Ya nasıl? Bir şarkıyı mınldanarak söyler gibi anlatır... Bu sadelik, sıradan olma tutkusu, seçtiği insan tiplerinde de kendini gösterir. "Kahraman" olma sevdası görülmez onun hikâye kişilerinde. Kimse kimseye akıl satmaz, yok göstericilik etmez, hele toplum kurtancılığına asla gönül indirmez. Buna karşılık, gelişen toplumsal olaylara da sırtını dönmemiştir. Altmışlı ve yetmişli yıllarda yaşanılan bazı toplumsal olaylar kimi hikâyelerin doğrudan konusu olmuştur. O yıllar, edebiyatımızda toplumcu gerçekçi akımın yaygınlık kazandığı dönemdir. Alptekin, çağından sorurnlu bir yzar tavrıyla bakmaktadır toplumsal ilişkilere. Sıcak bir düzlemde gelişen olaylar karşıCUMHURİYET KİTAP SAYI 533 kkonuşma Şair ve hikâyeci Mahmut Alptekin'in edebiyat dünyamızdaki varlığını aynı çizgiler içinde gözlemlemek mümkündür, yanılmıyorsam... Tıplu hikâye kişileri gibi kendi halinde, yalın ve reklamsız, şairin deyişiyle "şapkasmın altında" yazarlık çabasmı sürdürüp gider... Belki az yazmasının ya da az yayımlamasının altı çizilebilir bir eleştiri olarak. Altmışlı yıllann ilk yarısında başlattığı hikâyeciliğini, ikibinli yıllara yalnızca iki kitapla taşıdığını görüyoruz: "Bir Denizin tki Kıyısı" ve "Tünel Çıkmazı". Otuz beş yılı aşkın bir süre içinde yalnızca iki hiltâye kitabı... Azımsadığımdan değil, Alptekin'in daha çok yazmasını özledığimaen söylüyorum bunu. Belki şunu da söylemek mümkün onun hakkında: Mahmut Alptekin bir kuşaksız bir yazar. Kendi başına var olmuş, kendi çizgisini belirlemiş, edebiyatçı kümelenmeleri içinde yer almamış, sırtını kuşağınm insanlanna dayamama^ mış... Hep bir kıyıda edebiyatçılığını sürdüregelmiş... Dileğimiz o ki, yetkin kaleminden çıkmış, insana sevgi duygusu aşılayan yeni hikâyelerle buluştursun bizi. • SAtTFAİK Tünel Çıkmazı/ Mahmut Alptekin/ MılliyetYayınlart /157s. Yorgun Atlısı Akşamın/ Mahmut Alptekin/Cem Yaymevi/79s. YAKIN VE UZAK KOMŞULUĞUN ŞİİRLERİ Bir Öykü UstasıSait Faik/ Mahmut Alptekm/Dtlek Yaytnevt/280 s. Bir Denizin İki Kıyısı/ Mahmut Alptekin/ Yazko /150s. Cumhuriyete Kan Verenler/ Mahmut Alptekin/ Hürrıyet Yayınları /304 s. Yakın ve Uzak Kom Atatürk'e ' • suluğun Şiirleri/ Şntltt/Mahmut Alptekin / Set Mahmut Alptekin/ Yaprak Yayınları/64 s.Kıtabevi/ 46 s. .Bağımsızlık Bekçisi/ Mahmut Aiptekm/ 76 s SAYFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle