14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bir Dinozorun HASAN AKARSU azar Mîna Urgan'ın Bir Dinozorun Anıları adlı yapıtı sevilerek okunuyor. Yazar, şimdi de "Bir Dinozorun Gezileri"ni yazdı. Bu kitap da aynı ilgiyi gördü. Mîna Urgan, yurtiçinde ve yurtdışında gezdiği yerleri ilgi çekici yönJeriyle anlatıyor. Onsözde, aykırı bir insan olduğu halde çok okunmasına şaşırdığını belirtiyor. Küçük mutluluklann insanı o." Küçük mutluluklar, ağır hastalıklarda tüm antibiyotiklerden daha etkileyici bir ilaçar..." diyor. Akyaka'da geceleyin duyduğu kavaî sesi onun için bıiyük bir mutluluktur. "Kör plmalıyım, sağır olmalıyım doğaya." diyor. Abant'ta yapraklann üstüne yatıp ormanla sevişir, aşk halindedir. Bodrumda kasım denizlerinin keyif vericiliğini yaşar. Zamanla eski Bodrum'un bozulduğunu, büyük kentlerden gelenlerin özellikle kadınların gönüllerince eğlendiklerini belirtir. Nimet Arzık, Bodrum'u renklendiren kadınlardandır. Kışın bile ansızın givsileriyle denize girmesi şaşırtıcıdır. Bodrum'un bozuluşunu şöyleanlatır: "...Mandalinaaöaçlannisandaçiçeklenince, avlum mis kokardıeskiden. Şimdiyse ancak egzoz kokulanyla trafik gürültüsü geliyor sökülüp asfaltlanan mandalina bahçelerinden..." (s. 54) Y dığı zamanlarda oraları gezmek istemez. Gezinin mevsimi önemlidir. Insu Mağarası'ndan çok etkilenir. Karya bölgesindeki Alinda'yı beğenir. ÇineMuğla arasındaki Gökbel vadisinde aklın alamayacağı büyüklükte kayaların gelişigüzel yığılmalarından hoşlanır. Bes yıldızlı otellere toplama kampı gözüyle bakar. Lord Byron, Çanakkale Boğazı'nı yüzerek geçer, topaldır. Karadaki kusurunu denizoe yüzerek kapatıp ün yapar. Yazar, Amasra, Sinop ve Trabzon'u doğasıyla beğenir, Sümela'yı sever. Doğu'nun yoksulluğunu gözler. Van'da Ahdamar Adası'na gider, Van Gölü'nde yüzer, Ağrı Dağı'nı, Nemrut Dağı'nı görür. Güneşin doğşunu izler Nemrut'ta: "... Derken, gözümün önünde bir mucize oldu: Güneş yavaş yavaş doğunca, dağın eteğindeki ova pembeleşti. Pembelik altın rengini aleb. Sonra dev heykeller, ilkin altlanndan aydınlanarak, sanki bizler icin yeniden yaratılmışçasına meydana çıkmaya başladı. Işte o zaman anladım Nemrut Dağı'na gecenin karanlığında çıkılmasının nedenini." (s. 114) Göreme, Behramkale (Assos), Pamukkale, Yedigöller, Abant, Safranbolu gördüğü diğer yerler. Yazann yurtdışı gezileri de çoktur. 1937'de 21 yaşında Paris'i görür.l938'de Kahire'ye gider. Mısır'da rellahlara hayvan gibi davranılmasından etkilenir. Türkiye nin Mısır yanında uygarlığını anlar. Paris'te Victor Hugo Müzesi'ni gezer. Joan Baez'inkonseriniizler. 1956'oa Ingiltere'ye ilk kez gittiğinde, Paris'in yanında Londra'yı bir taşra kenti olarak görür. Paris'i çok sever ama insanlarını sevmez. Londra'yı sevmez ama insanlanndan hoşlanır. Italya'da Venedik'i, Roma'yı gezer. Roma'yı yaşam kenti, Venedik'i ölüm kenti olarak düşünür. Venedik, sürekli can çekişen bir kent izlenımi bırakır onda. "Bir ağaç görmeyi özlüyorsunuz. Ama Venedık'te ağaç da yok, sadece birbirinden güzel yapuar var..." (s. 185) Roma, ölüm kokmaz. lrili ufaklı çeşmeleri vardır her yerde, suyu boldur. Aynca "Bu kadar çok heykeli olan kent de görmedim." der. Sovyetler Birliği'ne gider. O zamanlar orada "Tek ayrıcalıklı sınıf çocuklardır." Nâzım'ın mezarını görür, ciçek demetleri bırakır. Leningraa'ın beyaz gecelerini unuta• maz. "Beyaz geceler, doğanın bir mucizesi gibi göründü bana" der. (s. 207) Kiev'e geçer, orası daha ye**. şildir, daha çok ağaç vardır. Dinyeper'de yüzer. Babi Yar'da etkilenir. Ikinci Dünya Savaşı'nda Naziler, otuz bin Rus, yetmis bin Yahudi'yi öldürüp Babi Yar'daki uçuruma atarlar. Budapeşte'deki Hilton Oteli'nin her yeri camdan yapıldığı için ilgisini çelcer. Varşova'yı, Prag'ı gezer. l, San Francisco'nun güzel ahşap evlerini beğenir, Paşifik Okyanusu'nda yüzer. (Upsala ile birlikte yüzer, onun bir bacağı protezdir.) On bir saat süren otobüs yolculuğunda Kaliforniya'nın çirkin yanlarını da görür. Meksika'da sekiz gün kalır. Burasını görmek için sekiz ay gerektiğini vurgular. Hindistancevizi ağaçlanyla dolu altın kumsallarda gezer. Mexico City, New York, San Francisco, Manhattan, Harlem gördüğü yerlerdir. Berkeley'i, Napa'yı gezer. Mîna Urgan, gezdiği yerleri önemli özellikleriyle, insanlanyla tanıtıyor. Sonsöz'de yazdıklarına üzülüyorsunuz: "... Bu dinozor öyle bir yaşa geldi ki artık, bunca genç, bunca çocuk ölürken, daha fazla yaşamak bıraz ayıp gelmeye basladı ona. Isteği, çevresine vekendisine birDaşbelası haline gelmeden bu dünyadan göçüp gitmek. Kalanlara sonsuz sevgiler." Biz Mîna Urgan'a sağlıklı günler diliyoruz. Yazacağı çok şey var daha. • Bir Dinozorun Gezileri/ Mma Urgan/ Ya$antı/ Yapı Kredi Yaymları/ Aralık Bitmeyen Oyun'u bitipmek için AYDOGAN YAVAŞLI öze Cemal Süreya'nın dizeleriyle girmek daha doğru olacak: Selam sıze büyük durumlar doruk anlar Dağ görgüsü kazamr Ağrt'yt bir kez de görse ktşi Marmara'da yirmiytlda çıkaramayacağt gerçeğı Okyanus 'u beş dakika seyretmekle kavrar Attilâ llhan'ın 21 Ekim 1999 günlü Cumhuriyet'te, "Sizi bilmem ama, ben hayatım boyunca şu okuduğunuzdan daha güzel şiir okumadım; neyecanlanırsam, haksız mıyım?" diye övgüyle sözünü ettiği Metin Aydoğan'a ait Bitmeyen Oyun adlı kitaba getirmek istiyorum sözü. Cemal Süreya'nın yukardaki dizeleri ile Karl Marks'ın "însan sarayda başka düşünür, kulübede başka" sözü arasındaki koşutluğa dikkat çekmek isterim. Çünkü gerçekten de, maddi yaşamdaki olgulara nereden baktığınız çok önemli. Dünya'ya Everest'ten bakmakla sözgelimi Yamanlar Dağı'ndan bakmak farklı olmab. Doğu Perinçek de Parti ve Sanat kitabında bir enstrüman olarak saza Osmanlı'nın bakışıyla halkın bakışı arasındaki farka işaret eder. Osmanlı'ya göre saz, şeytandır; katledilmeli, yok edilmelidir. Halk ise, "Behey sersem kafa, şeytan bunun neresinde? diye sorarve maddi gerçeklikleri sıralayarak Osmanb'nın bakışı nı yadsır. Metin Aydoğan'ın Bitmeyen Oyun ve Türkiye'yi Bekleyen Tehlikeler 19191999 lcitabı küreselleşme martavabyla ulusal bağımsızlık düşüncesine sahip çıkanlara nalkın sesiyle yanıt veriyor: "...Küçük birimler halinde yapılanarak dünyaya yayılan küresel şirketler; içinde rahat hareket edebilecekleri, ulusal direnci olmayan küçük ve güçsüz ülkeler istiyorlar. Bu isteğın sloganlaşan ifadesi; 'serbest piyasa ekonomisi', 'dünya ticaretinin serbestleşmesi', 'liberal ekonomi', 'kabile ekonomisi', 'yerel yöneticilik' ya da 'yeniosmanlıcılık tır. Din, dil, yerel kültür, mezhep ve etnik köken gibi eskire dayanan sosyal oluşumlar, bu nedene ilgilerini çekiyor. Ulusdevletin yerine geçirmeye çabştıkları yeni toplum biçiminin oluşturulmasında, bu öğelere aktif bir misyon yüklüyorlar. (...) TürkKürt, AleviSünni, inananinanmayan, laikantilaik, sağsol ayırımlan planlı bir biçimde gündemde tutuluyor." Yurtdrçıgeztort Mavi yolculukları anlatır: "...Ege ile Akdeniz'de tekne gezintilerini ikiye ayınrım: Sabahattin Eyuboğlu'ndan önce, Sabahattin Eyuboğlu'ndan sonra..." (s. 62) llk mavi yolcuğuna 1963'te otuz kişiyle çıkar. Ona göre mavi yolculuk Bodrum'da başlayıp Antalya'da bitmeli. Mavi yolculuklarda yaşadıklarını, gördüklerini ayrıntılanyla anlatır. Sedir Adası'nı, oranın kumunu unutamaz. Gökova'da altmış bük olduğunu belirtir, bir adada cıvıl cıvıl ötüşen kayalık kuşlarından çok etkilenir. BursaUludağ, Balıkesir, Edremit gezdiği yerlerdendir. Edremit'te S. Ali'yle tanısır. 1942'de Antalya yı gezer. Turizmin patla Mflvlyoictduk Metin Aydoğan, Marmara'da yirmi yıl oyalanacağı yerde, gerçeklere okyanus büyuklüğünde bakıyor. Aydoğan, 1969'da KTÜ Mimarlık Fakültesi'ni bitırmiş, o yıllarda öğrencisi hareketlerinin içinde bulunmuş gerçek bir aydın. 19971999 yıllan arasında ADD îzmir Merkez Şube Başkanlığı'nı yaptı; şimdi aynı derneğin onur üyesi. Bitmeyen Oyun'dan başka "Nasıl Bir Parti? Nasıl Bir Orgütlenme" ve "Yeni Dünya DüzeniKemalizm ve Türkiye20. Yüzyılın Sorgulanması" adlı kitapları var. Metin Aydoğan'a göre Prometheus, tann Zeus'un ıktidanna karşı başlattığı devrimle tannların egemenliğini ortadan kaldınr. "Türk devrimi de, 'yeryüzünün tannlan'na bir karşı çıkış, aklın ve bilimin yaşama egemen kılınmasrdır. Ve der, yeryüzünün tannlan onu hiç affetmedıler. Gerçekten de Batı, Lozan'ı hiçbir zaman affetmedi. Bakın, IMF 2. Başkanı Stonley Fisher, CNNTürk'te M. Ali Birand'a neler söylüyor: "Türkiye bu dış borç, bu bütçe açığı ve bu yüksek faizle daha fazla gidemez. Yolun sonuna geldiniz. Türkiye büyük bir krizin eşiğinde bulunuyor. Türkiye hasta adam! Türkiye üstünde oynanan oyunlan daha net görebilmek için gerçekten de Everest'e çıkmanız gerekiyor: Emperyalist Batı Türkiye'yi sürekli nasta olarak görmek istiyor. Türkiye'yi bu hasta durumdan kurtarmak için düşünen, karşı çıkan aydınlan, gazetecileri, sanatçılan, polıtik arenadaki temsilcilerine gammazlıyor, ileri giderlerse hapislerde çürütüyor, yapay kavga ortamlarında katlediyor. Çünkü onların hiç mi hiç hazmedemedikleri, ulusdevletten yana olan, etnik farklılıklan bir tür zengınlik olarak gören antiemperyalist kafalardır. Birazcıkyumuşayıp Yeni Dünya Düzeni, Küreselleşme rilan deyin, şu kadarcık zarar gelmez. Hatta o zaman yüksek bilmişler kurulundan ödüller bile alır; 'üst düzey' toplantıların, panellerin, konferanslann va daha bir sürü zımbırtının baş aktörü olursunuz. Metin Aydoğan, bir kurultay tebliği olarak düşündüğü yazdannı kitaplaştırmış, kitabın rahat okunmasını sağlamak için düşüncelerini on altı başlıktaki sunmuş okurlara. Bunlar; Yeni Yüzyıla Girerken, ABD ile Anlaşmak, ABD'ye Borçlanmanın Gerçek Yüzü, Ulus, Devlet ve Tahkim,. Uluslararası Şirketlerin Gerçek Yüzü Ozelleştirme ve KİT Satışlan, Gümrük Birliğinın Kısa Oyküsü, Batı'da Korunan devlet... Metin Aydoğan, kitabının son bölümıinde "Ne Yapmalı?" sorusunun yanıtını anyor. Mustafa Kemal'in 24 Ekim 1919'da Kırşehirli gençlere seslenisini alıyor: "En önemli kurtuluş ilkesi, halkın örgütlenmesidir. Örgüdenmeyen bir halk saray karşısında, sömürgeciler karşısında yenilir, ezilir. Cİ)yleyse genç aydınlar, halkın önüne düşeceksiniz. Ülusal bilincin ateşini yakacak ve Türk halkını bağımsızlık savaşımızın halkasında örgütleyip birleştireceksiniz. Bu örgütlenmeden nereye çıkacaöız. Bu örgütlenmeden halkın yüzyıllarclan beri özlediği halk devleti yoluna çıkacağız. Bu halk hareketini bir ulusal devlet haline getireceğiz. Kırşehir gülü gibi toprağa, halka bağlı yeni bir Türk Devleti." Metin Aydoğan, bu topraklann aydın bir insanı olarak olgulara halkın penceresinden bakmış, bakmakla kalmamış; Oymı bozınah Haftmrat Î bu oyunlan bozmanın yollannı göstermiş. Derim ki, yumurta kapıya dayanmadan... Okuyun, bir daha konuşalım. • Bitmeyen O)run/ Metin Aydoğan/ Kuvayı Mtilrye Yaymları/ 256 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 533 SAYFA 16
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle