Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0 K U R L A RA Yıllardır, edebiyat, siyaset, ekonomi, tarih vb. alanlar üzerine yazdıklarıyla, söyledikleriyle tartışmalar yaratmış bir yazar Attilâ llhan. Özellikle genç kuşaklart çok fazla etkileyen bir şair. Seveni de, sevmeyeni de çok. Ama Attilâ llhan't tüm yapıtlanyla değerlendiren bir çaltşma yok ortalıkta. Kendisiyle yapıltrnş uzun söyleşiler, kitaplarını değerlendiren yaztlan bir araya getiren kitaplar var. Oysa llhan yapttlarıyla derinlemesine incelemeyi hak eden bir yazar. Ulusal bir kültür bileşimine ulaşılması için, önce neden yurt ve tarih bilincine sahip olunmak gerektiğini, ümmet kültüründen, ulusal kültürü yaratırken laikliğin zorunlu bir aşama olduğunu savundu Attilâ llhan saytsı kırkı aştrnş ve önümüzde dağlar gibi duran yapıtlannda. 1925 doğumlu Attilâ llhan'tn ilk şiiri 1941 yılında yayımlandı. Ktsacası 6o yıldır yazıyor ve tartışıyor llhan. Bu hafta Attilâ llhan'ı konuk ettik sayfalanmıza. Zeynep Aliye, ileride kitap yapmayı düşündüg'ü uzun bir söyleşi gerçekleştirdi llhan la. Bu söyleşinin çok küçük bir bölümünü kullandık. Hasan Bülent Kahraman'ın Attilâ llhan §iiri üzerine uzun bir yazısından bölümler kullandık. Erzurutn Atatürk Ûniversitesi'nden Dr. Yakup Çelik, Attilâ llhan şiirinde Insan'ı araştırdı. Bol kitaplı günlerf... FETHINACI Rahatsızhğı nedeniyle, Fethi Naci'nin bu haftaki yazısını yayımlayamıyoruz. Sevgili ustamızın sağhğına bir an önce kavuşmasını diliyor ve yazılannı özlemle bekliyoruz. nen bir şairin yüreğinden uçan şiirlerdir... Acının ve umudun, yan yana akan ve birbirine kavuşan iki nehir gibi akmasıdır... Aka aka çoğalmasıdır. "Temiz bir yürekle" yazıyor Nihat Behram. Temiz bir Türkçe'yle... îşte, "Kıvılcım Işlemeli Dörtlük": " Yazınla eşle beni, güzüne yetmem dedim Kırlarda dıişle beni, çöllerde bitmem dedim Sevişsin rüzgârla ruhumda kivılcımlar Sazınla işle oeni, türküsüz tütmem dedim!" Yazı, kırlan, rüzgân, sazı öne çıkarırken Behram, güzü, çölü, türküsüzlüğü hayatın dışında bırakmak istiyor. "Yetmem, bitmem, tütmem" diyerek. Kitaba adını veren Kundak adlı şiirde acı'nın, umut'un estetiğini kurarken isyan'ın estetiğini de kuruyor. Aklımızı, yüreğimizi 'şiirin gücü' içinde uyandırıyor: "Doğauğu gün tutunduğu ışığı kıran, çelmeleyen tuzaklar karşısında insanı ancak kavgası yatıştınr, sıyırıp canında sınanmış acılardan karanhğa karşı söndürmeden taşımak içindeki ateşi... (...) Nankörün, hilekârın, arsızın kuşattığı değü, üzülen, seven, acıyan, insanların savunduğu bir dünyamız olmalı... (...) Sabahı sabah gibi solumak istiyorum, güveni güven, merakı merak, güzü güz, bahan bahar olarak"... "Kundak"ta yer yer hüzün ağır basıyor. Bu, Nihat Behram'ın ilk kitabından bu yana şiirinde yer alan ve şiirinde lirik, yumuşak alanlar açan bir atmosfer... Bu yüzden ya da bu sayede kavga şiirlerinden bile kuşlar eeçer. Tay ve rüzgâr geçer. Kanat kanada, soluk solu"Büyüyor ve ilk ıtırlı sevdalan peşisıra, luzım da işre böyle uçarak uzaklaşıyor benden. Her ayrılık öncesi, avuçlarında ellerimi şiir yazar gibi tutarken babam, kaygının harlandığı bakışlarında, sevinçle kederin kol kola derinleşmesi demek ki aynı duygudan" (...) Aynlık çıngırağı çınladı işte; çıktım balkonuna vedalaşmanın. Ömrüm boyu ardım sıra dolanan o çiyanlarda uyamr şimdi. Uyansın. Nasıl olsa, dipsiz bir kuyu gibi çınlıyor çocuklann yüreğinde uzakların özlemi. Her bahar, sabahın ışığıyla serçeler, başlıyor aşkın alevli danslarına. Gerçeğin karşısında yalanın silişi gibi, karanlık kuytusuna siniyor ürküp, gün doğunca yarasa. Yüreğimde uçlanan dili Acının ve umudun estetrai Nihat Behram ülkemizin yaşadığı karanlık dönemlerin umut aşılayan şairlerindendir. Şiirleriyle yüreğimiz ve belleğimizde yer eden şairin yeni şiirleri yer alıyor "Kundak"ta. LEYL ŞAHİN ihat Behram, benim yasımda olanların; ilk gençliğini 12 Mart, 12 Eylül karanlığında yaşamış olanİarın şairlerindendir. "Hayatımız Üstüne Şiirler", "Fırtınayla Borayla Denenmiş Arkadaşlıklar", "DövüşeDövüşe Yürünecek", "Hayatı Tutuşturan Acılar", "Irmak Boylannda Turaç Seslerinde", "Savrulmuş Bir Ömrün Günferinden", benim yaşlanmda olan hemen herkesin yüreğinde ve belleğinde iz bırakmıştır. 1967 yılında yayımlanan ilk şiiri "Manasur Kuşçusu"nda bile şairin, dizeleri sağlam, imgeleri güçlü ve kenai söylemini bulmuş olduğunu görüyoruz: "Zor bir nakış gibi işliyorum/ liseyi ve aşkı/ hüzünden bir kanaviçeye". Nihat Behram'ın söyleyiş olarak Türk Dili ve Şiiri içinde, halk söyleyişinden yararlandığını ve giderek bu yeri kendi şiir dünyası içinde yeniden kurduğunu " Kundak "ta daha yakından görmek mümkün. ÖncelikJe halkın yanında yer alıyor. Yoksul, acılı, yalnız, içÜ ve yüreği sevgi dolu insanın yanında... Halkın dilini, değerlerini gözden kaçırmıyor. Ne var ki ve ne güzel ki şiirin estetik sorunlarını öne alarak yapıyor bunu. îşlenmemiş tek bir dize bulamayız Behram'ın şiirinde. Ince, süzülmüş; estetik kavgasını ideolojik/militan kavgasıyla birlikte vermiş bir emekle çıkıyor hayatın karşısına. Toplumcu şiirin ve şairin hayatın kan dolaşımından çekildiği günümüzde üstelik. "Insandır en yüce değerleri yaratan. Sevdayı sözgelimi, erdemi, özlemi, özveriyi, umudu, şefkati, düşü..." diyebiliyor. Yıkılmaz bir yürek ve onurla şiirine alıyor "en güzel kelimeleri"... "Kundak", yurdunu, halkını, dilini seven; bütün bir insanlığı ve değerlerini kaygı edi Nihat Behram'ın yeni şiirleri: "Kundak" ŞUrbigiicü N TURHANGÜNAY KİTAP Imtlyaz sahibl çağ pazarlama Cazete Dergı Kitap Basın ve Yayın A.Ş. Adına Berln Nadl Yayın Danışmani: Turhan Cünay • Sorumlu : > Müdür: Fikret llklz oCörsel Yörutmen: Oilek llkorur BasKİ: Çağdaş Matbaacılık Ltd. Stl. oldare Merkezi: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu. 34 334 Istanbul Tel: (212) 512 05 050 Reklam: Medya C L Son (yeni) şiir kitabı "Kundak"ı okurken, gene aynı sağlamlık karşıhyor bizi. Kitabın ilk şiiri "Uçup Giderken Şiirler", uzun/ve düzyazı şiire yakın bir açüım tasıyor. Şiirin temel yapısını (şiir'in istediği şeyler'i) uzağına düşürmüyor gene de. Şairin, imgeleri, yahnlığın yoğunluğu içinde, hayat'tan, söz/ve dil'e taşıdığını görüyoruz. Şiirin tamamında bir atmosfer var ayrıca. Bir metin bütünlüğünde (içinde) dize, imge gücünü yakalıyoruz: Yaseminler uğulduyordu nabzımda; gözyaşları, badem çiçekleri ve mercan, Kan ve ter uğulduyordu, Çünkü gökyüzü köpüğünü yalıyordu ağzımdan. Dal çılgın, ses coşkun, ay dolunaydı, Çeliğin diliyle sınadım sizi, Buğdayın hızıdır toprakta yeşillenen. "Buğdayın hızıdır toprakta yeşillenen." Bu dizedeki doğallığı, yalınlığı ilk anda fark edivor, algılıyoruz. Bu doğal/yalın, kısa dizede ikiye katlanan bir derinlik var oysa: Bir, "buğdayın hızı"; iki, "buğdayın hızıyla toprakta yeşillenen." Asıl fark edilip algılanması gereken bu... Karacaoğlan'ın "Güzel ne güzel olmuşsun sarılmayı sanlmayı" demesindeki yalınlığın derinfiği gibi... Yunus'ta, Pir Sultan'da, Emrah'ta ve daha pek çok ozanda böylesi katmanlı dizeleri bulmak mümkün. Ayrıca bu dizede 'emek'le karşılaşıyoruz. Dizenin içeriğinde saklı olan bir emek'le. Şair emeğin ve o emeği yeşerten umudun altını çiziyor. 'Toprak' ile 'Yeşil'i bir araya getirerek doğanın yanı sıra kavganın, direncin olanaklarını da veriyor. Uzun bir zamandır Türk şiirinin kalbinden uçup giden sözcüklerle kurulmuş bir dizedir ayrıca. Hayat ile şiir arasındaki alanı bulan; işleyen bir dize... "UçupGUarkenŞHrlar" siniz gerçeğin; uçun gönüJ Nlhat Behram, yazı. kırlan. ruzgarı, sazı öne çıkarırken, guzü, cölü. türkUsüzlüğu hayatın dısında bırakmak Istlyor. den gönüle, açık olsun ufkunuz; buğdayların, tayların, suyun ve ateşin huyunca uçun." "Kundak"ın son sayfasındaki deseni de unutmamak gerek; bir 'arkadaş'a değgindiro kuşlar... • SAYFA 3 CUMHURİYET KİTAP SAYI 558