Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0 KURL AR A Muzaffer Buyrukçu 1930 ytlında Nigae'nin Fertek Teöyünde doğdu, bir yaştndayken ailesiyle birlikte göç ettiği htanbmda büyüdü. Oradayaşamın yoğunfu&uyla, büyüsüyle izemiyle, dehşetiyle ve armaşık sorunlanyla karşılaştı. Aşçtltk, sütçülük, kunduraa Çtraklığı yaptı; pek çok işe girip çtktı. İlk öyküsünü on dört yapnda yazdı. Toplumun her alamnda biriken yasamları harmamaat, yaşamak, insan olmak amactyla büyük savaşlar veren bireylerin serüvenlerini aykülerinde, romanlarında ölümsüzleştirmek için uğraştı. öykülerinin, romanlanmn yam sıra düfler, denemeler, kitap tanıtnta yazılan da yazan Muzaffer Buyrukçu, Türk edehiyatında çığır açan bir günlük türü yarattt. DÜyük bir ilgiyle karşılanan bu günlükler hakkında şutıları söylüyor Muzaffer Buyrukçu: "Yapıtlarım bir zaman birimine girerek orada yakaladıh bir çağrtştmaan, ilgînç bir sözcükten, sergilenen bir dayranıştan, bir düşünceden yola çtkarak günlüg'ün yapısım örmeye ba$lar. Geçmişi unutulmuş bir deneyimin kalıntılanm, olaylann kimlik değiştirmesinden doğan bir anı'yt kurcalar. Kişisel ve toplumsal samnttlartn özlerinde canlt kalmayı basarabilmis durumlart iraeler. Şainerin, öykücülerin, f ETHİ NACI f ...Gittikçe artıyor valnızlmımız. " P romanaların, öteki kültür ve sanat alanlartnda güzellik ü'reten sanatçtların, zihinlerinden fışkıran üst düzeydeki buluşları, tanımlan, yaşamlarında yansıyan eörüntüleri, tablolart birbirine kaynaştırır." Evet. Buyrukçu nun gümüklerinin bir bölümü dört cilt halinde Kültür Bakatılığı'nca yaytmlandı. Öykü ve romantan ise ardı ardına yaytmlamyor. Eline sağltk Buyrukçu. Bol kitaplt günîer!... aris'te, o muazzam radyo binasının en üst katında, bira iciyoruz: Paris radyosunun Türkçe bölümünü yöneten Uğur Hüküm, Lâle ve ben. Uğur, radyo için bir söyleşi yaptı bentmle: "Dönüp Baktığımda... üstüne. Biralar bitmek üzereyken Uğur soruyor: "Enver Aytekin'i tanıyor musunuz?" En eski dostlanmdandır" diyorum. "Yanm yüzyıllık!" Uğur, duraksıyor, ama söyleyeceğini de söylıiyor: "Enver Âytekin ölmüş..." Lâle ile ben aynı anda " Yapma!" diye bağırdığımızı haürlıyorum. Enver'in Sosyal Yayınlar'daki odasına uğrayalı bir ay kadar olmuştu; halsizdi; karaciğerinde bir tümör olduğunu, doktorun ameliyata gerek görmediğini, tümörün tedavi edilebıleceğini söylemişti. Doğrusu, doktorun umudu kestiğini arîlayamamıştım... Yanm yüzyıl öncesi geliyor aklıma. îstanbul Yüksek Tansil Gençlik Derneği'nin bütün kurucuları ve yönetim kurulu üyeleri tevkif ediliyordu. Beni de mecburî hizmetimi yaptığım Konya Ereğlisi'nden almışlar, Sultanahmet Cezaevi'ne getirmişlerdi. 1951 'in nisan ayı idi. Enver ve bazı arkadaşları da îstanbul Yüksek Tahsil Gençlik Demeği'nin Nâzım Hikmet'i kurtarmak için düzenledikleri Çiçek Palas Toplantısı (Aksaray'da) dolayısiyla tutuklanmışlardl; tutuklananlar arasında kız öğrenciler de vardı. Enver'le dosduğumuz bu tevkiflerle başladı. Kısa sürede herkes salıverildi. Tevkiflerin amacının o pek ünlü 141. ve 142. maddeleri ağırlaştırmak olduğu anlaşıldı. Ama bu arada 50'den fazla üniversite mezunu gencin hayatı altüst olmuştu. Alışmıştı. Özetlerdi. Bir ara Enver ve Cenap Karakaya ile Şehzadebaş/ndaki bir köfteciye gitmeye başlamıştık. (Tabii ben yalnızca cumartesi günleri katılabiliyordum.) Köfteci aksi bir adamdı. Ya Enver, ya Cenap "Huysuz" adını takmıştı. Huysuz, bir gün müşterilerine kızmış, bağırıp duruvordu: "Şevtan diyor ki kapa şu dükkânı milleti aç bırak!" O günlerde Enver'le bir köfteci dükkânı açmayı düşünmeye başlamıştık. Günlerce yer aradık. Bir türlü aradığımız gibi bir yer bulamıyorduk. Ayrıca, masa, sandalye, vb. masraflan da gözümüzü korkutuyordu. Sonunda köftecilık hayalinden vazgeçtik. Enver, birtakım işlerde çalıştıktan sonra, Sosyal Yayınlar'ı kurdu. Ben de 1965'te işten çıkanldıktan sonra Gerçek Yayınevi'ni kurdum. (1950 başlannda işsiz kalan solcu gençler cenellikle muhasebecilik yaparlardı; Enverle birlikte yayıncüık yolu açüdı.) Türkiye IşçiPartisi'nde Enver, Cenap Karakaya, Selâhattin Hilav ve başka arkadaşlarla epev çalışmışhğımız vardır. Enver, 1960'ın ilk yıllannda tutuklandı. Anımsadığım kadarıyla bir Kürtçulük suçlamasıyla karşı karşıya idi. Balmumcu'daki askeri napishanede ziyaret ettiğim zaman " Aman bana bir avukat!" demişti. Mehmet Ali Aybar'a durumu anlattım; başlangıçta biraz uzak davranır gibi oldu ama Enver'in rahmetli ilk eşi Lütfiye Hanım beni sıkıştınyor ben de Mehmet Ali Bey'e sık sık avukat sorununu anlatıyordum. Sonunda Aybar, bir avukat buldu ve Enver tahliye edildi. Türkiye Işçi Partisi'ne haftalık bir yayın organı hazırlığı içindeydik. Yazıişleri mü dürlüğünü Turhan Tükel üstlenmişti. Derginin adını da Turhan bulmuştu: Sosyal Adalet îlk sayıda Enver Aytekin ve Cenap Karakaya ile hemen hemen ortaklaşa bir yazı yazmıştım: "Bölünmek değil, birfeşmek!" "Millî burjuvazi"nin önemi üzerinde duruyorduk. Yazı çıkar çıkmaz Behice Boran bir karşı vazı yazdı. (îlginçtir: 1962 ya da 1963 ydında "mıllîburjuvazi"yekarşı çıkan Behice Boran, yıllar sonra, TBKP'nin programında "miÖîburiuvazi''nin desteklenmesinden söz ediyordu; oysa "millî burjuvazi", aradan geçen yıllarda, önce "yabancı sermaye ile nişanlanmış" (S. Sabancı) sonra da evlenmisti! Koşullar değişmişd!) Türkiye Işçi Partisi'nin programının hazırlanmasında Enver Aytekın'in, Cenap Karakaya'nın, Selâhattin Hilav'ın unutulmaz katkılan olmuştu. Aylarca, evlerimizde akşam yemeği yememiş, parti programım tamamlamak için çalışmıştık. Etücfve Araştırma Bürosu'nun en devamlı üyeleri bu arkadaşlardı. O çalışmalarda Enver'in bir özelliği hep kendini gösterirdi: Hiçbir hazır yargıyı olduğu gibi kabul etmemek, bu yargı üzerinde düşünmek, eleştirel bir süzgeçten gecirdikten sonra kabul etmek... Enver, son yıllannı hep Sosyal Yayınlar'a verdi. Ne zaman Sosyal Yayınlar'daki odasına uğrasam hep yayımlayacağı bir kitabın dili üzerine çahştığını görürdüm. "Enver, gene mi? " dediğım zaman güler, bazen dilini düzelttiği kitaptan cümleler okur, "Bu çevirmenlerle ne yapacağım ben!" diye dert yanardı. Bereket, Selâhattin Hilav, çeviri konusunda Enver'in isteklerini geri çevirmezd». Daha önceki yıllarda, yayınevine yakın olduğu için, her cuma toplanıp içki içtiğimiz Cengiz in Yeri'ne (Cağaloğlu'nda) Enver de gelirdi; çoğumuz, birtakım zorunluluklar sonucu, Beyoğlu'na taşınınca Enver "cuma"lara uğramaz oldu. Ama 1998'de, Cumhuriyet Radyo'da, çarşamba günleri yaptığım konuşmalardan sonra Cağaloğlu'ndaki Buhara'da buluşmaya başlayınca Turhan Günay, Semih Poroy, Kâmü Masaracı, konuşmayı yaptığım yazar arkadaş Buhara'da ilk yudumlarımızı içerken ben Enver'e telefon ederdim; Buhara ile Enver'in yayınevinin arası iki üç dakikalık olduğu için Enver, üşenmez, kalkar gelirdi... Enver de yok artık... Hayatımda tanıdığım en dürüst, en iyi, en çalışkan dosdarımdan Enver de... Nur içinde yatsın. • Okurlara Herkes Paris'ten keyifli seyler alarak döner, ben de "grip"le dönaüm. Enver gibi çok sevdiğim bir dostum için yazı makinesinin başına geçtim ama bir süre benden ya2i beklemeyin. EN. KfTAP Imtlyaz Sahlbl: Cafi Pazartama Cazete Dergl Kitap Basın ve Yayın A.ş. Adına Berln Nadlc Yayın Danışmani: Turtian Günay o Sorumlu Müdür: Fikret llkiz : Görsel Yönetmen: Dilek likoruro Baski: Çaödas Matbaacılık Ltd. Stl. IdareMerkezl: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu. 54 334 Istanbul Tel: (212)512 05 050 Reklam: Medya C 1950 başlarını düşünüyorum. Ayvansaray'da, bir fabrikada muhasebecilik yapıyordum. Her cumartesi, öğleden sonra, Beyazıt'taki Acem'in Kahvesi'nde buluşurduk. Enver'den başka gelenler arasında Ziya Nur ve Nurettin Aka da vardı. (Ikisi de öldü.) Akça gelir miydi? Daha Daşka gelenler de vardı ama kimler olduğunu hatırlamıyorum. Enver, iç politikayı en iyi izleyen arkadaşımızdı. Her cumartesi, kahvede buluşunca, Enver'e"Yapbakalım bir haftalık icmali!" derdim. Üstte: Hasan Alakus, ortada (soldan) Vell Kasımoğlu, Enver Aytekin, Fethl Nacl, Asım Bezlrci, altta: Avukat Emln Torunoğlu ve Aziz Nesln (1953) 519 SAYFA 3 CUMHURİYET KİTAP«S/\Y/