03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Usuhüzüm yolsuzum (tnsan Resmi'nden) "Şiir gelir beni bulur" derken, durumların belirlenimli ıralarının (karakter) az ya da çok rastlantısal bir "şey durum", içerdiği "öz"le, Can'da karşıtlann yakalanmasına yol açıyor ve onu, toplumu yönlendiren güçlerle çaüşmaya yöneltiyor. Böyle olunca, "aşılmaz bir durum"un nasıl aşılacağını düşündürmeye başlıyor. Bu da, "olan durum"u sarsmayı gerektiriyor. Kendisinin dünya görüşüyle, karşıtlar savaşını izleyen bir çözüm arıyor. Ölumsuz, bozucu durum, ruhsal ve fiziksel bir çatışma yaratıyor. Bu çatışma, daha önce algılanmamış bir "durum"un tasanmını çıkarıyor ortaya. Bt SEN EKSÎKTÎN AYIŞIĞI Bileklenmizt morartmış yent Alman kelepçelerı, Ötobüsün kalortferlerı bozuldu Kaman'dan sonra, Sekiz saat oldu karbonatlt bir çay btle ıçemedık, Başımızda prensıp sahibt bir başçavuş, Nığde üzerinden Adana Cezaevine giaiyoruz... Bı sen ekstktin ayıştğt Gümüş bir tüy dikmek tçin manzaraya! (1974) DoğaJ kökenleri olan, kaynağında olgusal (pozitif) görünen, ama aynmlara ve karışıklıklara yol açan durumlar, tinsel catışmalar yaraüyor. Can Yücel, bu "olağan durum"u, toplumca her gün kullanılan, ama törel olarak itilmis sözcük ekonomisiyle anlatıyor. Bilinçdışı bir özgürleşmedır bu. Çatal yüreğımle türkülü yollara Düştüm kı o kadar olur Seke seke ben geldim S ke s.ke gıdtyorum. Bir başka durum da, dayanağını tinsel ayrımlarda bulan, insanm kendi öz ediminden kaynaklanan, birer birer ele alındıklannda ilginç karşıtlıklar olarak görünen çatışmalardır. Bu çatışmalar, çağdaş şiirde, imgeyi dönüştürür. Can Yücel, şiirimizde, DU işi yapabilmiş ender şairlerdendir. Bu, Can'a, bilinç alanının genişlemesini, insani bir sevecenliğin dinginliğini sağlıyor. KAÇAMAK Yalnız kaldıkça, yam Güler benden kaçtıkça Tekmıl elektriklen yamk btrakıyorum yirmi dört saat lkı radyo var tkısınt de açtyorum Yarım alacağıma bir bütün ekmek alıyorum Bugün büyük olsun yoğurt dıyorum bakkala Gören düğün var sanır Toplumsal yaşam, bizi, kendi içsel ve dışsal koşullarımızla baş başa bırakmaktan alıkoyuyor. Sanırım, bu konuda en duyarlı şair Can Yücel oldu. Toplumda ortaya çıkan "şey durum"lar, onların bağıntılan, özgül engeller, temel karşıthklar, bozulmalar, toplumsal bulunca (vicdan) saldırılar, insani amaçlan saptırmalar, "şey dunım"u, "sunu durumu na getirirken, pervasızlığa yol açıyor: RAP TARZINDA DARBUKALARLA, DAVULLA OKUNACAK Kapa tşığı, aç ışığı, kapa kapa aç' Kapa ışığı, aç tşığı kaçmadan kaçakaç! Söndür ışığı, kapat karanlığt! Kapat ışığı, aç aydınlığı' Ört ışığı, aç kamyı Çık sokağa, çık meydana Söndür ışığı bir dakka ayakta Devrtmler ve devrım ıçın, Karanlıkta vurulan demokratlar ıçın, CUMHURİYET KİTAP SAYI 519 Sütcran Kurdakul. Ferit Edgü ve can Yücel blrtlkte Cumartest annelerı ve kayıplar, kayıplar Emekçiler içtn, emeklıler ve gaztler içtn! Söndürün tştğt, söndürün tştğı, Dtyeceltm var, dıyeceğtmiz var Ne tank, ne de tura Demokrast içtn hurraaa' Susurluk susığırı ne demek Gazt'ntn önledtğt manda varya Susurluk'ta gole sıçtı, sıçtt' Bıktık yaşamaktan bu karabasanı' Kapa, ışığı aç ışığı, kaçmadan kaçakaç' Söndür tşığt, kapat karanltğı' Kapat tştğı, aç aydtnlığı! Kapa ışığı, aç ışığı, kapa kapa aç! (Seke Seke'den) Genel kullanımıyla "şiirsel söylem", nesnelerden ve duyumlardan oluşan kendine yeterli bir alan içine kapanma, bu yüzden de, "gerçek dünya'Man uzaklaşma biçiminde anlaşılır. Can Yücel, kendine özgü sözcük ekonomisiyle, şiirsel olanın sınırlı şiirsel alanını açtı. Şiirsel alanı, toplumsal gerçekçiliğin tümünü kapsavacak biçimde genişletti. Can Yücel, "dil"i, birincil insan deneyimi olarak algıladı. Bu eğilimi, ileri ve öncü düşüncenin yaygınlaşmasına büyük ölçüde yardımcı oldu. Çağdaşlığa egemen olma alaysılama, resmi dilin yüzeysel deneyiminde görülen doğa, ekin ve tarih anlayışmı aşmasmı sağladı. O, "post modernizm" denen akıma kapılmayacak değin sağlam düşünen bir sairdir. "Şeyler"den koparak, salt sözcüklerle karşı karşıya kalmadı. Can Yücel, dilin gücünün "dil"de yattığını en iyi kavramış kimselerdendir. Yaşamın yaratıcı gücü, sanata "dil"le yansır. Can'ın yaşam deneyimi, özgürleşen düşüncesiyle "dil"inde maddeleşti. Kaynağında, dil, düşüncenin maddi duruma gelmesinden başka bir şey değildir. Bu bilinçte olan Can Yücel, hiçbir zaman, "şiir dili"nin gerçekleri saklama, süsleme, aldatma gibi işlevlerıne inanmadı. Kusurlu toplum, onun şiirinde, bütün çizgileriyle yansır. Yıkıntının onarılmasını öngören bir "dil"dir onun şiiri. Şiir, onun anlatımına engel olamaz. Türküsü, dünden ve yarından birer halkadır. Her şey, kurduğu şiirin yapısındadır. ıtırâzım, ıtırâzım Ama balka. halka halka halkalanan halka dünden ve yarından her zaman razıytm Türk yazınında gülmece (mizah), çoğu kez, yergive dönüşür. Şeyhi (1371 1431), bir ölçüde "karamizah" da yapmıştır. Halk yazınımızda, "karahekât (kara öykü) denilen, anlatımında süsleme öğeleriyle karışık biçimde parçalar bulunmayan, salt düzyazı olan bir tür vardır. "Karahekât"ta, ince bir duyarhk bulunur. Genellikle olumsuzluklar anlatılır. Yalın yergiler, ince gülmece öğeleri, saf sayıklamalar, hinoğlu hinliğe kaçmadan, söz oyunlarına başvurmadan yer alırlar anlatımın içinde. Kişisel yermeleri, kişisel öç almayı düşünmez karahekâtçı. Alaysılamalar, yergiler, gülünçlükler, dobra dobra söylenir ve öykünün kurucu öğesi gibi bir işlevi üstlenir. Can Yücel, bu geleneği sürdürmüştür bir bakıma. O, yergiyi ve gülmeceyi, kişisel gösteriden kurtarmıştır. Bizim gülmece yazınımız, genellikle kurulu düzeni eleştirirken, bir kahramanlık edası taşır. Aziz Nesin'in gülmecesine egemen olma öğe de budur. Bu tür davranış, yazarın yaygınlaşmasına katkıda bulunuyor, toplumun ezilen kesimlerinden cok, ezildiğinin bilincinde olan, ama seslerini yükseltemeyen küçük buriuva sınıfında övgülere yol açıyor. Kurulu düzenin kurbanlanna seslenen gülmece yazarları da, yazgılarına şükreaen, tarihsel ve toplumsal Dİlinçten yoksun köy ya da kentlerin kenar mahalle insanlarının zavallılıklarını sergilerler. Ben, bu tür gülmecelere, "Akbaba yoldamında gülmece" derim hep. Yergiciler de, yalancı bir dille, gösteri yaparlar. Can Yücel, bütün bunlardan annmıştır. Karahekâtçıların dürüsdüğü vardır onda. Kurulu düzenin dayattığı yaşam biçimini dinamitler sanki. Can Yücel'in kimseyi aşağılamak, gülünç duruma düşürmek gibi bir niyeti yoktur. O, görmeyi engefieyen şatafath düzeni, kendilerinin farkında olmayan beyinsizleri, insan olma bilincini engelleyen tarihsel gelişimi, yozlaştıran ekınsel (kültürel) olguyu, toplumsal yapının oluşturdu^u iğrenç durumu yok etmeyi amaçlar. Can'ın eleştirisi, hiçbir zaman, bir yazın gösterisi olmamıştır. Bu yüzden, o, "halka halka halkalanan halka" dü nüyle ve yarınıyla razıdır. Razı olmadığı, kurulu düzendir. insani yozlaştıran ve kendisine yabancılaştıran bu düzene karsıdır. Halka umudunu yitirmeme nedeni budur. Can ağabeyim, beni "ükala" bulurdu. Sanınm, bu kez, ükalalık yapmadım. Ona saygımın gereğini yerine getirdim." Akbank'tan Osmanlı'nın 700. yılında yeni bir kitap: Topkapı Sarayı * Y S f l ÇÖTEÜOĞIU. AYŞE EKDOGDU. DENIZ ESEMENLI I M İ M E BİLİRGEN, FEZA ÇAKMUT, GOKSEN SONAT t < l i " " O A M NAKİPOCLU. HİLMİ AYDIN, HULYA TEZCAN AN SINAIt, ÖMUR TUFAN. SUHEYLA MURAT A DELİBAJ. ZEYNEF ÇELİK Yaklaşık 380 yıl Osmanlı Devletı'nın yönetım merkezı ve padışahlann resmı ıkametgâhı olan, 80 000 m 'lık bır alanı kapsayan bir saray Topkapı Sarayı . Osmanlı sıvıl mımarlığının en önemlı yaprtı.. Türkıye'nın en çok gezılen muzesı Bu kıtabın en özgun yanı, her bölümünün mözenin o bölüm sorumlu uzmanı tarafından yazılmış olması Yalnızca sergılenen eserienn degıl, bılınmeyen eserienn de göruntulenmesı Eserler, krtap ıçın özel olarak fotograflandı Bu kıtapla, Topkapı Sarayı'nın mıman açıdan ıncelenmesının yanı sıra. t ü m önemlı koleksıyonlannın da tanıtılması amaçlandı. Sultanlar, vezırler ve şehzadelerden canyelere uzanan zaman dılımınde her bınnın ızını bulacağınız "Topkapı Sarayı" kıtabı ıle buyulu bır yolculuga çıkacaksınız Akbank'ın oluşturduğu 479 sayfalık çekıcı, dopdolu bır krtap . • Zaten şıırdenen nesne, eskt biran'aneyle, doğan çocuğun kutağtna ezan makamtyla ısmının üflenmestdir Ya da tınlatmaktır ıçınle ıçın ıçın olan tambur ola kı evrenı Ve de çtnlasın deyuu Neyzen'n neyt (görülmemış hıc neyın çtnladığı bu âna dek) Ve en arabesk ve en çağdaş adamımız Orhan Velt'nın kuzular kulağına Maraz ve menapoz, muhtern ve muhterız ıtırâzlara ıtırâzım var, Satıj Merkezi A K S A N A 1 Akbank Sanat MeHtezı B e y o j l u Istanbul Tcl ( 0 2 1 2 ) 25J 3S 0 0 01 Ayn< A Topkapı Sarayı trUbnı rdınmt'k i(,ın dıgpr yayınUnmı?da oldugu gıbı vte en ydkın Akbank ^ubestne tW5vtjnTta/nz yeteriı Kıuhn bedeknı 00.000.000 T L , Akkan Extra sahıptenne 24.000.000 T L ) yatınnıi adınızı. adresınızı varsa venj. ddirenıj:ı vc vergı numaranızı delonta yazdınnıi Kıtabınız uygun bır surp ^ensındc âdrvvtvıe dılersenız banka ^ubenıze ulaîtınlacaktır Posta ucretı bankamıza .ııttır AKBANK K U l ı U r S a n ı t H ı z m e t l e r ı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle