Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
• lerinin borçlannı iptal etmek hiç de zor olmazdı, çünkü bu borçlar tüm dünya ülkelerinin toplam dı§ borçlannın ufak bir kısmını oluşturuyor. 2000 milyar dolar olan bu rakatnı Avrupa Topluluğu ülkelerinin dış borç toplamı olan 6000 milyar dolar ile karşılaştırdığınızda ve hele buna Japonya'run ye ABD'nin borçlannı da eklediğinizde Üçüncü Dünya ülkelerinin borçlannın dünya finans sistemine ciddi bir tehdit oluşturmadan iptal edilebileceğini görebilirsiniz. Ancak Dİr önceki sorunuza cevabımda saydığım nedenlerden dolayı bu gerçekleşmeyecek. Bu, ancak politik bir kavga sonunda mevcut güç ilişkılerine meydan okuyarak gerçekleştirilebılir. *Tobin VBPHİSI" Her zaman, gelijmekte olan ülkelerden birinde su anda Doğu Timor'da olduğu gibi bir krizle karsılastyoruz ve Batı'dakibizlere çok saytda kurulus taraftndan olabildiğimiz kadar cömert olmamtz söyleniyor. Her de/asında bu çağrtlara yanıt veriyorsunuz fakat acil yardımtn bu krizlcrin arkastnda yatan nedenlere bir çöziim getiremedilinin farktna vanyorsunuz. Batı'da bizler, bu sorunlarla karşı karşıya olan insanlara yardtm için ne yapabiliriz? Az önce sözünü ettiğim politik kavganın, Kuzey ve Güney arasındaki ticaret ilişkilerini daha eşitlikçi bir hale getirecek şekilde değiştirmek ve yeni bir ekonomik dıizen oluşturmak amacıyla diğer kampanyalarla birleştirilmesi gerekiyor. Çünkü Kuzey'in fınansal kuruluşlanyla Güney'in zengin eliti arasında bir suç ortaklığı söz konusu. Örneğin, Batı bankalannda ya da Üçüncü Dünya diktatörlerinin portföylerinde muhafaza edilen fonların konumu hakkında bu fonlann kendilerinden çalındıklan insanlara geri dönmesinin bir aracı olacak kamusal soruşturmalara ihtiyacımız var. Sermaye transferi ile ilgili "Tobin Vergisi" olarak adlandırdan bir verginin zorunluluğu, ortaya atılan ve göz önüne alınması gerekli tekliflerin varlığı ile ortaya çıkmakta dır. Britanya'da ve tngilizce konuşan ülkelerde destek bulamasa da Hollanda'da ve Norveç dışmda diğer tskandinav ülkelerinde zayıf da olsa bu tür bir vergi için kampanya oluşturmak amacını tasıyan bir hareket "ATTÂC" doğdu. Bu bölgeler sizin okurlannızın önernli bir bölümünün bulunduğu yerler ve ben onlara bu kampanyaya katılma çağnsı yapmak istiyorum. Şu anda bu hareketin en güçlü olduğu yerler Avrupa'nın Latin ülkeleri ve bazı gelişmekte olan ülkeler, özellikle de Brezilya, Filipinler ve Güney Kore. Uluslararası dayanışma gruplarının, feminisderin, çevrecilerin, sendikacılann, işsizüğe karşı kampanyalar düzenleyen insanlann çıkarlannın kesiştiği nokta spekülatif sermayenin vergilendiriımemesi ve bunun sonucu olarak oluşan dengesizlik ile ekonominin spekülatif kazançlara yönelmesi. ATTAC'ın ele almadığı önemli bir konu da giderek saldırganlıklan artan askeri ittifakknn, özellikle de NATO'nun gelismesi, Evet, kitabmmn îngiltzce basltgı bu güce isaret ediyor. NATO'nun tek yanlt ve oldukça kapsamlı bir yeniden tammlanması yaptldı vedünyadakiyenirolü belirlendi. Ktsa zaman önce de güç kullantldtğtna tantk olduk. Büyüyen vereelhirmilitarizmtebdidiyle mi karst karstyayız? Spectre'mn bu saytsında örneğin Ken Coates, NATO'nun Yugoslavya'ya saldtrtsıntn artık hiçbir seyin eskisi gibi olmayacağını gösterdiğini söylüyor. Bu saptamaya tamamen katumıyorum. Katıldığım nokta bu son savaşın ABD'nin her alandaki askeri, ekonomik, politik... lider pozisyonunu pekiştirmis olması. Büyük devletlerin parcalanarak onlann yerine yeni devletlerin oıuşmasını sağlayan ya da bunu destekleyen bu askeri müdahale alışkanlığı, kınlganlıklan, kendilerini uluslararası finans kuruluşlan için kolay avlar haline getiren birçok ulusun oluşumuna doğru gidiyor. Örneğin ve bu, Ken Coates'ın bu savaşla her şeyin değiştiği görüşüne tamamen katılmadığımı söylemekle kastettiğim şeyABD ve Avrupa Topluluğu'nun Bosna'ya müdahale şekillerine bakarsanız bence dönüm noktasının çok açık olarak görülebildiğinin farkına varırsınız. Bosna savaş devletini sona erdiren Dayton anlaşmasından bir maddeyi almak gerekirse örneğin Bosna Merkez Bankası'nın başkanı ne Bosna'dan ne de komşu ülkelerden olabiliyor. Atanan kişi maaşı Batılı, çokuluslu bir finansal kurum Avrupa Yeniden Inşa ve Kalkınma Bankası tarafından ödenen bir Batı Avrupalı. Egemen bir devletin en önemli kurumlarından biri olan Merkez Bankası Bosna ömeğinde tamamen dış güçler tarafından kontrol ediliyor. Eğer bankanın başkanının maaşını dış güçler öderse bunun doğal sonucu o başkanın da bu güçlerin çıkarlannın takipçisi olmasıdır. Bu tartışmaları bir yana koyarsak ben de Ken Coates'ın düşüncesinin özüne katılıyorum. Son ydlarda bizi, askeri ittifaklarla mücadele konusunu yeniden gündeme getirmeye ve ilerici fikirleri j^içlendircrek bunu öncclıklerimizden biri olarak tanımlamaya zorlayan köklü değişünler meydana geliyor. Sadece Kosova değil, Körfez Savaşı, Afganistan ve Sudan'a 1998 yılında yapılan saldınlar, bunlann hepsi ABD'nin, ulusal güvenüğinin tehdit altında olduğuna inandığı her anda hiçbir sekilde egemen devletlere saygı fikrine aldırmayacağını açıkça gösteriyor. Bu noktada bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Ben Avrupa ordusunun oluşumu fikrini ya da Avrupa silahlı kuvvetlerinin herhangi bir yerde ya da dünyanın her yerinde mevzilenmek üzere temellendirilmesini desteklememiz gerektiğine inanmıyorum. Biz, Avrupa Topluluğu militarizmine olduğu kadar onun benzeri olan ABD militarizmine karşı da savaşmalıyız. Askeri paktlann sona erdirilmesi, askeri güçlerin aşa malı olarak tamamen tasfiye edilmesi, silah endüstrisine son verilmesi ve anlaşmazlıklara radikal, barışçı çözümler getirilmesi için kampanyalar düzenlemeliyiz. Specktre'nm ardtndaki en temelfikirlerden biri dünyadaki her ülkede aynı süreçler yafandığtndan dolayı sınırlar ötesi ve geleneksel stnırlart aşan bir şekilde örgütlenme çabasının gerekliliğidir, Biz, Avrupa Topluluğu'na böyle bir oluşumun önünde engel olarak durauğu için karştyız. Sol çevreler içirtde Avrupa Topluluğu'nun reforme edilebileceğini düşünen ve bu konuda daha ıltmlı bir tavtr takınan kijiler var. Siz bu tartışmada ne tarafta duruyorsunuz? Uluslararası bir işbirliğinin acil olduğunu düşünüyorum ben de. Ben ne Avrupa yandaşıyım ne de milliyetçiyim. Yeni bir uluslararası düzenin parçası olarak alternatif bir Avrupa projesine ihtiyacımız var. Çevre ülkelerinin insanlanna olan tarihsel borcunu kabul eden ve kaynakların zenginden fakire doğru yönlendirilmesini sağlayacak yollan bulacak olan bir Avrupa. Ben, global liderlik için Japonya ve ABD ile rekabet eden bir Avrupa değil, mevcut güç ilişkılerine karşı tavır alan bir Avrupa görmek istiyorum. Fakat böyle bir Avrupa yurttaşlann Avrupa'sı kendisini oluşturan insanlara maksimum otonomi tanımak ve uluslararası sınırlan ulusal kimlikleri ve farldı kültürleri değil ortadan kaldırmak durumundadır. • Bu röportaj Steve McGiffen ve Marjorie Tonge tarafından yapılmıştır. Eleştirmen, Steve McGiffen Spectre'mn editöriidür. Eric Toussiant, merkezi Brüksel'de olan ve önceki Fransızca ismiyle bilinen (CADTM) Üçüncü Dünya Borçlannı iptal Komitesi Başkanı 'dır. Ya Paranı Ya Canını/ Eric Toussiant (Yazartn Türkçe basttn için Temmuz 1999 tarihli önsözüyle)/ Çeviren: Maral Berberyan/ Yaztn Yaymctltk, Kastm 1999/364s. Yeni bir dedektil mi doöuvop? Kaktüs 1. Polisiye Roman Yarışması' sonuçlandı. Jüri üyelerinden Fatih Özgüven, yarışmaya katılan Remzi Ünal'ı ve öykülerini değerlendiriyor aşağıdaki yazısında. FATİH ÖZGÜVEN Remzi Ünal, ikinci macerası Kramponlu Ceset'te yavaş yavaş uzandığı yerden doğrulup canlanmaya başlayan, üçboyutlulaşan şu bilgisayar grafiği çizimleri gibi bir sıhhatlüik arz ediyor. Bir 'varlık' kazanmayabaşlamış! Birinci maceradaki 'cinai çerçeve', bize Tansu Çiller'i ve o tip 'işbiür leri hediye etmekten öte, önemli bir cinai başarısı bulunmayan Boğaziçi Üniversitesi ortamıydı. Ruth Rendell tipi diyeceğim bir cinai çevre yaratma anlayışında, yazar tanımacıığımız bir kurum ya da ortamı öyle iyi 'ça lışır', ya da çalışmış gibi anlatır ki, hastane ya da vergi dairesi gibi iç işleyişini gerçekten kestiremeyeceğimiz ve merak da edebileceğimiz bir ortam sonunda Ay Üssü Alfa naline gelip egzotikleşir, böylece yeniden anonimleşir. Bu da dikkatimizi dağıtabilir. Kramponlu Ceset'te durum böyle değil. Daha çok, iyi tanıdıfiımız ama çok da iyi bilmediğimiz çevreıere kısa kısa girilip çıkılıyor. Şirket binaları, sekreter odaları, reklamcı yazıhaneleri, çekim stüdyomsu yerler, orta üst gelir grubunun oturdukları birörnek 'seçkinlik te apartmanlar, ikinci lig futbol takımı ortamı, varoş dükkânları evleri, oraların genel griliği, hatta hayatımızın önemli bir parçası olan taksi durakları... (Celil Oker şehri kitabına katabilmeye başlamış, Istanbul'un taksilerden meydana gelen 'dip akıntısını' hikâyesine sokabilmek az şey değil.) Fakat asd degişiklik, Remzi Ünal'ın kendisinde; gene öyle piknik fakat sportif (Aikido'ya başlamış), teoride selcsüel fakat genel havasında mastürbatif (bütün büyük dedektifler gibi), dış dünyaya bakısında alavcı ve acar, fakat kara sinik değil, tırsak değilse de fülerin ayakları arasında ezilmektense saha kenanna kaçmaya hazır, ruhen hımbılca fakat tetik... Yavaş yavaş gözüm u z un ö nünde oluşmay a başlıyor ve aklımızda k a 1m ay a aday. Yavaş yavaş odasını ve hatta belki eşyalannı bile görmeye basuyoruz onun. Bu macerada, bir sürü diğer şeyin yanı sıra 'neden bir kedi almamaya' karar verişini de okudum, etkilendim. Kedi almama kararından değil, onu buna götüren düşünceden. Bunun öylesine, uzun uzadıya konu edilivermeden geçilmesinden. Belki de, aslında, yazarının bunu kücük bir fırça darbesi gibi vuruvermesinden ve bana ileride bunu daha da sıklıkla yapacakmış gibi gelmesinden. Bir dedektif mi doğuyor? Fakat neden girdiği evlerde kapının önünde ayakkabılarını çıkarıyor ben iki ev saydım, ve durmadan bunu yapacak mı? Yoksa bu da futbolcu Zafer'in çok doğru terlikleri gibi onun 'olmazsa olmaz'ı bir şey mi? • Bir yanşmanın getirdikleri BERFIN Paik Bulut Kitapları AÜ'SİZ ALEVİÜK İSLAM'DA CİNSEL BÜYÜLER * İSLAM KOMÜNCÜLERİ (Karmatiler) * HORASAN KİMİN YURDU? * FİÜSTİN RÜYASI (İsrail Zindanlarında 7 Yıl) ItKKIİN BAS1N YAVIN ve TIC. LTI). ŞTI. C'uğuloğlıı Yı>Wı$u. Evren Haıı. Kal:3, No: Sd Cağııloğlu 34440Istanbul i'cl: (0.212i 513 7SMH> fax: 512 37 20 H Î f afiyesi Remzi Ünal'ı jüri üyesi olduğum Kaktüs 1. Polisiye Roman Yarışması sırasında tanımış ve pek de ısınamamıştım. Ilk macerası Çıplak Ceset, yarışmaya gelen romanlar arasında en iyisiydi, ama Remzi ÜnaJ'ın kendisi buzdolabından yeni çıkarılmış et gibiydi, üzerinde bir donukluk vardı. Kendine özgü hafif bir aleladeliğin ayırdediciliği dışında, aleladeydi. Halbuki ;ercek polisive roman tiryakileri bilirer Kİ, insan dedektifine baölanamazsa, macerada ne türlü dalavereler olursa olsun boşunadır. Bağlanılacak dedektif de bulmak zordur. Dedektif bir yanıyla çekmeli, bir yanıyla kışkırtmalı, kendi alışkanlıkları, huyu suyu olmalı ama 'stiT olmamalı, bir iç dünyası olmalı ama bunu her an burnumııza sokmamalı, hayat hakkında bilgileri olmalı ama bize vaaz vermemeli, çok sığ olmamalı, çok derin olmamalı; kısacası, o bir 'his', bir 'mevcudiyet' olmalı, kendine bir fiziksel 'çevre' yaratabilmeli, bu da romandan romana bizi takip edebilmeli, dedektif bize ;öremediğimiz şeyleri, bağlantılan buup gösterirken biz de istekli gözlerle onıı izleycbilmeliyiz. Kısacası zor iş. SAYI 519 CUMHURİYET KİTAP Kitapçılarda