22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

sınlar. Hem soyuluruz, hem de bir dünya patırtısı çıkarsa, orada biz eziliriz.(...) Biz demişiz ki: Halkın selâmetini temin ile vazifelendirilmiş olanların siyaset oyunlarına katılmaya, halka zulmetmeye, onu dövmeye ve halkın sırtına binmeye ve onu tabutluklara kapatmaya haklan yoktur. Bunun önüne gecüsin. (...) Biz demişiz ki: Yıllardan beri arkası gelmeyen dalavereler, arsa oyunlan, memleketin dışına para kaçırma rezaletleri, esrarı çözülemeyen cinayetler, millet malı soygunculukları alıp yürümüştür. Öte yanda, millet kara sabanın arkasında donsuz didiniyor. Bu gidişatın sonu hayra çıkmaz." (s. 133134). Bu yazılar yankısız kalmamış; tam karşıtı "okur"dan da, "egemen güçler"den de "hak ettiği" ilgiyi görmüştür. "Okur , bu yazılardan ilgisini esirgememiştir. Marko Paşa'nın haftalık basım sayısını altı binden altmış bine taştmıştır çünkü. Sahneye konan "demokrasi oyunu nda farklı bir ses olarak yer alan Marko Paşa'nın söylediklerinde, yıÛardır içine attıklannın bir karşılığını bulmuştur. "Egemen güçler"de ilgisini esirgememiştir. Haftalık baskı sayısını aln binden altmış bine tırmandıran; kentlerden kasabalara, oradan da köylere dek sokulan Marko Paşa'yı susturmak için her türlü yol ve yönteme başvurmuştur çünkü. Basılmaması için matbaalara, dağıtılmaması için dağıtımeılara, satılmaması için bayilere ve sokak satıcılarına, okunmaması için okurlara gözdağı verilmiş; olur olmaz nedenlerle dergi toplatılmış; yazarlan / çıkarıcılan kovuşturulmuş, gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. Sabahattin Ali'nin öldürülmesi ile noktalan an sürecin en önemli halkası, Marko Paşa'da sergilediği tutum; diğer bir deyişle de "Markopaşa Yazıları"cur. "Yeterince"yi geçtik, "gereğince" bile üzerinde durulrnamıştır bunun. Sabahattin Ali'nin ölümü üzerine söz alanların olayın "neden"inden çok "nasıPına takılmak zorunda kalmalarının gerisinde yatan, biraz da, "Markopaşa Yazılan"nı atlamalarıdır. Eklemek gerekiyor: "Ötekiler'de olduğu gibi "Markopaşa YazılarTnda da salt dıişünceleri ile değil, "kişilik özellikleri" ile de yer alıyor Sabahattin Ali. Ancak bu yazılannda "Ötekiler "e yansıyan "kişilik özellikleri"nin yanısıra bir başka boyut daha var: Karşı koyan, vay gibi gergin bir biçem söz konusu. "IstiklaT başfiklı yazısı şöyle biter örneğin: "On sekiz milyon insan, Ürdün gibi müstakil olmamak için gene silâha sarılmaya her an hazırdır. Bu milletin emperyalistler elinde bir kere daha oyuncak olmaya hiç niyeti yoktur. Aksini düşünenler, Damat Ferit'in hüsranına uğramaya mahkumdurlar." (s.97). "Yabancı Sermaye" başlıklı yazı ise şöyle noktalanır: "...bir memlekete girip yerlesen yabancı sermayeyi çıkanp atmanm, yabancı ordulan sürüp denize dökmekten çok daha güç olduğunu, biz Osmanlı împaratorluğu'nun mirasçıları herkesten iyi biliriz." (s.99). Gidışin nereye doğru olduğunu kestiren, ancak onu dile getirmekten baska elinden bir şey de gelmeyen bir aydının biçemi başka türlü olabilir mi? Evet "Markopaşa Yazılan vc ötekiler", Sabahattin Ali'nin gazete ve dergi sayfalarında kalan düzyazılarını bir araya getirmeyi amaçlayan bir derleme. Ama eksiksiz değil. Hem "Ötekiler"de, hem de "Markopaşa YazılarTnda eksikler var. Birbakıma derlemelerin olağan yazgısı bu. Üstelik ülkemizde eksiksiz derleme yapabilmenin koşullan da pek yok. Özellikle Sabahattin Ali gibi "munalif' aydınlar söz konusu olduğunda elverişsizlık katsayısı daha da yüksefiyor. Verimlerinin yer aldığı yayın organlarını saptamak bile başlıbaşına bir sorun. Onlara erişmek de öyle. Nitekim toplatılan 22. sayı için Altınkaynak, "Bu sayı kıtaplıklardabulunamamıştır." diyecektir (s. 149) Ancak Altınkaynak'ın derlemesindeki eksiklikler salt saptanamayanlardan değil, atlananlardan da Kaynaklanıyor. Derlemesinin ilk basımından sonra geçen on iki yıllık süre içerisinde yayımlanan iki çalışmaCUMHURİYET KİTAP SAYI 518 da, Filiz AliAtilla Özkırımlı ikilisince hazırlanan Sabahattin Ali(3) ile Asım Bezirci'nin Sabahattin Ali'sinde(4) yazılannm dökümü yapdıyor Sabahattin Ali'nin. Altınkaynak'ın bu çakşmalan dikkate almaması ve ilk basımda derledikleri ile yetinmesi, eksiklikleri saptayamamaktan değil saptanmışları atlamaktan kaynaklandığını gösteriyor. 1 "ötekiler"de atlananlar Filiz AliAtilla Özkırımlı ikilisi ile Asım Bezirci'nin çalışmalarmdaki dökümlerden çıkarılabilir: a) "Sabahattin Ali"nin edebiyatımız hakkuıdaki fikirleri ve san'at telâkkisi", Mehmet Behçet Yazar, Edebiyatçılarımız ve Türk Edebiyatı, îstanbul 1936, Kanaat Kitaphanesi, ss.371373; b) "Fikir Münakaşalan", Ojuş, 6 Mart 1939; c) "Sabahattin Ali De Şiir Üstüne Bir Görüşme", Akşam, 23.9. 1940; ç) "Halkçı Edebiyat ve Realizm, Sabahattin Ali Diyor Ki", Yeni Edebiyat, 15.11.1940; d) "İyi Anlaşılan Konferans", Yurt ve Dünya, Haziran 1943 No: 12;e) "AsılBüyükTehlikeBugünkü Ehliyetsiz Iktidann Devamıdır", Zincirli Hürriyet, 5 Şubat 1948,2. Yıl, No: 1. Bu yazılardan birinci ve sonuncunun atlanmış olması, derleme açısından önemli bir eksiklik. îlk yazı. Sabahattin Ali'nin "sanat anlayışı"nı derlitoplu ve dizgesel biçimde ele getirdiği en önemli yazı. Oteki ise Sabahattin Ali'nin bilinen son yazısıdır. Bu yazıdan ötürü "hükumetin manevî şahsiyetine yayınla hakaret etmek" savı ile kovusturmayauğrayacaktır.(5)l Haziran 1949'da sonuçlanan mahkeme, gazetenin sorumlu yönetmeni Mehmet Ali Aybar'ı "bir yıl ağır hapse, bir ay ikametgâhı bölgesinde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmaya mahkum" edecektir. (6) Sabahattin Ali ninse talihi yaver gidecek ve yazının yazarı olmasma karşın, cezadan kurtulacaktır. Yargılama süreci içerisinde öldürülmüş olduğu ortaya çıkacaktır da ondan! Saptanamayanlar ise salt Altınkaynak'ta değil, öteki iki kaynakta da yok: a) S(abahattin) A(li), "Thomas Mann ve Almanya", Ağaç, S:2, (21 Mart 1936), s.16; b) S.Aİİ, "Otelci Kadın ve Carlo Goldoni", Güzel Sanadar, S:3, (îlkteşrin 1941, ss. 4447. 2 "Ötedeküer" gibi "Markopaşa Yazılan" da eksiksiz değfl. Erisemedıği 22. Sayıdaki "Krediyi Düşüren Kredi" başlıklı yazıyı bir yana bırakıyorum. Taradığı sayılarda da atladığı yazılar var. Sıralıyorum: a) "îngilizleri Severim", Marko Paşa, S:3, (9 Aralık 1946), s. 1; b) "Kokuyor", Marko Paşa, S:6, (13 Ocak 1947), s.l; c) "Ak Koyun, Kara Koyun!", Marko Paşa, S:7, (20 Ocak 1947), s.l; c) "Kenan Döner'in Marifederi", Marko Paşa, S: 11, (17 Şubat 1947),s.l; d) "Krediyi Düşüren Kreai", Marko Paşa, S:22,(19Mayısl947),s.l. Ük yazı Sabahattin Ali'nin "kara mizahia buluşan ironik bakışının benzersiz bir örneği. "Kokuyor", yöneticilerle yer altı dünyası arasındaki ilıskilere tuttuğu ışıldakla bugün bile anlamlı bir yazı. "Kenan Döner in Marifetleri" ise, yazgısında önemli bir yeri bulunan "ÖnerYücel Dâvası"na Sabahattin Ali'nin nasıl yaklaştığını yansıtması açısından önemli ve dolayısıyla da atlanmaması gereken bir yazı. Sıraladığım yazıların Sabahattin Ali'nin olmadıği duşünülebilir. Altınkaynak'ın önsözlerinde böyle bir sanıya yol.açacak öğeler var çünkü. flk basımın "Önsöz"ünde şöyle diyor örneğin: "...îşin yoruculuğu geçmişin yayınlannı sağlamak kadar, çoğu imzasız olan yazılann saptanmasından da gelmektedir. Sözgelimi Markopaşa, Merhumpaşa ve Malumpasa'daki yazılan bu tür yazüara örnektir. Öyle sanıyoruz ki, bu yazılann okura ulaşmasından, kimi araştırmalann yayımlanmasından, anıların yazılıp ortaya çıkmasından sonra (...) Sabahattin Ali'nin obnayanlar ayıklanacakur," (s.910). Anlaşılabilir bir kaygı bu. Ancak "tkinci Önsöz"ünde bu kaygıyı giderdiği ve bir anlamda dairenin tamamlandığına inandığı anlaşılıyor. Bir yandan "...çoğu imzasız olan bu yazdarın dergi yöneticisi diye Sabahattin Ali'nin olması gerekmezdi." (s.12) derken, öte yandan da "Ama iki canlı tanığı (Aziz Nesin ile Rıfat DgazM.E.), bu yazıları onayladı." diye ekliyor çünkü (s.12). Bu sözler, açıkça dıle getirümese de, derlemenin "Marko Paşa Yazılan"nın tümünü içerdiğini "ihsas ettiriyor". Dolayısıyla da yaptığım dökümümdeki yazılann Sabahattin Ali'nin olmadıği duşünülebilir. Ancak atlanmaması gereken bir yan var burada: Altınkaynak'ın ilk basım gerçekleştikten sonra basvurduğu "iki canh tanık"ın tanıklığı "derlenenler" içindir, "derlenmeyenler" için değil. Diğer bir devişle de onlar "derlenenler"in Sabahattin Ali nin yazılan olduğunu belirtmişlerdir; "derleme nin dışında tutulanlara ilişkin herhangi bir şey söylememişlerdir. Altınkaynak'ın vurguladığı gibi Marko Paşa'da yer alan yazılann "çoğu" değil, tümü imzasız. Sabahattin Ali ninkiler de öyle. Bu yazılar arasında Sabahattin Ali'ninkileri belirlerken biçemi, düşünme biçimi ve düşünce (mantık) örgüsü en önemli yolgösterici. Bu açıdan bakıldığinda söz konusu yazılann en az Altınkaynak'ın derlediklcri kadar, Sabahattin Ali'nin olduklannı söyleyebilirim. Kaldı ki Aziz Nesin, yıllar önce, Yeni Baştan dergisinde yayımlanan bir vazısında, "Arkadaşımız Sabahattin Ali'fnin) (...) 'Kokuyor' başlıklı baş yazısı" sözleri ile o yazının Sabahattin Ali nin kaleminden çıktığını belirtmişti.(7) 3 Altınkaynak, ikinci basıma yazdığı önsözde, "yeni okurlann kazanılmasıyla belki Markopaşa ve Merhumpaşa dergilerini lasa da olsa tanıtmak (kitabın sonunda) gereksinimi doğdu." diyor (s.ll). Bir ölçüde de gereğini yerine getiriyor bunun. Ancak Sabahattin Ali'nin yönlendiriciliğindeki Marko Paşa'nın son halkası olan Kırk Haramilere Karşı: Ali Baba'ya iliskin bilgi vermiyor. Oysa derlemesinde o dergiden alınmış dört yazı var. Dolayısıyla da atlanması önemli bir eksildik. Altınkaynak'm ölçüleri içerisinde kalarak bu dereiye ilişkin gerekli bilgileri verelim: Kırk Haramilere Karşı: Ali Baba, "Haftalık Siyasî Mizah Gazetesi", "Başmuharriri: Sabahattin Ali", "Sahibi ve Yazıişlerinifiilenidare eden: NedimO£luoğlu";ilksayısı25 Kasım 1947,2. Sayısı2 Aralık 1947,3. Sayısı 9 Aralık 1947, 4. ve sonuncu sayısı ise 16 Aralık 1947'de yayımlanıyor. Son sayısında "Sahibi ve Yazıişlerini nilen idare eden"i değişiyor. Nöbeti Rıfat Ilgaz devralıyor. 4 Altınkaynak'ın bir eksiği de, Aziz Nesin'in sonraaan "Polis ve millî emniyet ajanı olarak çalış"tığını belirttiği (8) Orhan Erkip'in bir oldubitti ile Marko Paşa'yı ele geçirip karşıt çizgide yayın yapmasına değinmesine karşın, "provokasyon"un özüne eğilmemesidir.(9) Bu olayın Sabahattin Ali'nin yazgısındaki yeri oldukça önemli oysa. Salt SaDahattin Ali'nin kazandığı "yeni okurlan" için değil, "eski okurlan" ve özellikle öldürülmesi üzerine söz alanlar için de altı çizilmesi gerekiyor. 5 Son olarak da gereksizbir "fazlalık"tan beslenen bir diğer eksiklik üzerinde durmak istiyorum. Altınkaynak, hiç gereği yokken, Sabahattin Ali'nin öldürülmesinden sonra çıkardmaya başlanan "ikinci" (Sabahattin Ali'siz) Marko Paşa'ya bir paragraf ayınyor: ^Markopaşa 29 Ekim 1948'de Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'ca yayımına yeniden başlar. Bu da 14 sayıyla Ocak 1949 tarihine deksürer."(s.l50). Sabahattin Ali'nin düzyazılarını bir araya getirmeyi amaçlayan bir derlemede yer almadığı ve yönlendiriciliğinde yayımlananla bir tutuhnasına olanak da bulunmayan "ikinci" Marko Paşa'dan söz etmek, süregelmekte olan kargaşayı pekiştirmekten öte bir anlam taşımıyor. Gerçekten de Marko Paşa konusunda ortada bir kargaşa var. Gerisinde ise "Sabahattin Ali'li Marko Paşa'nın, haklı olarak, bir söylencje gibi anlatılan başarısından "Sabahattin Alısiz" Marko Paşa'ya pay çıkarma isteği yatıyor. Bu amaçla da iki aergiden tek dergi gibi söz ediliyor. Bu da kargaşaya yol açıyor. Bu nedenle aralarındaki aynmlara değuımeden ve hiç de gereği yokken onu gündeme getirmek bir eksiklik oluyor. Süregelen kargaşayı pekiştirici bir işleve aday olduğu için! Kaldı ki verilen bilgıler de doğru değil. "îkinci" Marko Paşa, 14 değil, 16 sayı çıkmıştır. Sonuncu sayının yayın tarihi ise, doğal olarak, 30 Ocak 1949 değil, "14 Şubat 1949"dur. îkinci basımı on iki yıl sonra yapılabilen Markopaşa Yazıları ve Ötekiler'in üçüncü basımı için böylesine uzunbir sürenin geçeceğini düşünmüyorum. "Ötekiler" bir yana, Markopaşa Yazılan" biraz da günümüzü anlatıyor çünkü. Sabahattin Ali'nin yarım yüzyıl önce bir olabilirlik olarak altını çizaiği ve gerçekleşmemesi için yaşamını ortaya koyduğu sürecin doğaı ve kaçınılmaz sonucu bugün. Buralara nereden, nasıl vc hangi ödünlerle gelindiği üzerinde kalem oynatanlar, "Markopaşa Yazılan'nı okurlarsa, mayalanmanın ne zaman başladığını göreceklerdir. Yaşasaydı, yurtsever bir aydın olarak Sabahattin Ali'nin böyle bir doğrulanmadan kıvanç duymayacağını, tam karşıtı yanılmış olmayı sevinçle karşılayacağını kestirmek içinse, bilici olmaya gerek yok. • (1) Sabahattin Ali, Markopaşa Yazılan ve Ötekiler, Istanbul Ekim 1998, Yapı Kredi Yayınlart (2) Sabahattin Ali, Markopaşa Yazılan ve ötekiler, Istanbul 1986, Cem Yayınevi. (3) Filiz AliAtilla özkmmlı, Sabahattin Ali, Istanbul Mart 1986, de Yayınevi, ss./ 410415. (4) Asım Bezirci, Sabahattin Ali, îstanbul Ağustos 1997, EvrenselKültürKitaplığt, ss. 239240. (5) Kemal Sülker, Sabahattin Ali Dosyası, îstanbul Kasım 1968, Ant Yaytnlan, s. 29. (6)Agy,s.3O. (7) (Aziz Nesin) "Sabahattin Ali Nasıl Öldürüldü?", Yeni Baştan, S: (27)l, (30 Haziran 1950), s.2. (8) Aziz Nesin (Haztrlayan) Cumhuriyet Döneminde Türk Mizahı, Istanbul 1973, Akbaba Yayınlan, s.56. (9) Söz konusu provokasyon için bkz., Mehmet Ergün, "Basın Tarihimizde tljgnç Bir Olay: 'Sahte' Marko Pasa", Tarıh ve Toplum, S:175 (Temmuz 1998), ss.4148. SAYFA 17 8onuc
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle