Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
lım, ister haksız bu tutkuya değer olmadığını söyleyebiliriz. Ama AyşeAysu'yu harİfsememiz olanaksız. Parlayıveren bir ateş gibi olan aşk, bir saman alevi kadar kısa sürebilir, beş günde sonlanabilir ama bu yüzeysel yangının ilk deneyimini yaşayan, ilk uyanyıcı alan ve bundan hosnut olan bedeninin farkındaki kadının iç dünyasındaki derin odacıklara kadar işlemesi zamanla ve cinsiyede ilgili olmayabilir. Yazar AyşeAysu'nun bağını bize canlı bir organizma kımliğiyle aktarabilme başansını göstermiş. Böylece kısa gerçeklik, uzun düşleme ki duşlemenin ve hatırlamanın içine evlilik, çocuk, boşandığı eş, gerçek dosdar, tatil, hastalık ve amduyat, mevsimler, toplumsal yenilgilerle sonlanan değişimler, çevredeki insanlar, yalnızlık, yeni yaşam, başansızlık, umut kınklığı, hakstzlıklar giriyor evrelerinde yaşamın sonraki ydlarına ve ilişkilerine ve en sonunda da düşlemin bittiği o çok çarpıcı yokluk anına, gerçeklik duygusunu hiç kaybettirmeyerek ulaştınyor okuru. Müthiş bir kara delik duygusuna ulaştırarak: "Anladım, gençliğim bitmişti!.." MnMavsfen Roman, karakterin yaşadığı bir zaman parçasını özellikle anlatıyor. Evliliğini... Bir soyudama. Neden? Çünkü AyşeAysu'nun duygulannı ve duyumlannı narekete geçiren Fethi, yakıcı mevsimi başlatan kişiair. Bunun nedeni ne olursa olsun, odur. Bir başkası bu yakıp kül eden olayı yaşatmamıştır. Aşkın nesnesi de olsa, giderek önemi de azalsa, "...Sevginin değerini, özünü, yalnız sevenin verdiği...* bir durumun sonlanması için, yeni ve konuyla ilgili olmayan kişilerin romana girmemesi gerekirdi... Yazar da bunu yapmıştır. Bu, AyşeAysu'nun kronolojİK yaşam öyküsü değildir. Gerek toplumsal yaşamındaki gerek özel yaşamındaki çıkmazlannda, AyşeAysu'nun dosdan ve yönlendiricileri olarak romanda yer alan Doktor Tomris ile kocası Doktor Turhan altmış sekiz kuşağının büyük bölümünün vardığı o acıkh yerin ömek kişileri, olaylan ve romanın en başanlı iki karakteri olarak çizilmişler. Hayran olunacak kimliğiyle Turhan'ın ülkenin düştüğü faşizan düzenin ardından bireysel kurtuluşu yeğleme yoluna girmiş olması hepimizin aciyla gördüğü sapmalardan biri. Turhan kendisini ticaret hayatına yönlendirecek, başansız olacak ve borçlanacak Tomris ise gitgide büyüyen cinsel açlığının getirdiği deformasyondan kurtulamayacak, yenilmış bir kimlik olarak anlamsız bir trafik kazasında yitip gidecektir. Oysa onlar, gençliğin yakıcı mevsimi sürduğünde, simge kişilerdiler. Onlann kimlikleri siyasal, oireysel çadama ve çöküşe maruz kalmazlar diye inanılacak kadar güçlü sanılmıştı. Yazann insanlardaki kınlgan noktayı ortaya çıkarmasındaki ve anlatmasınclaki doğallık, çok güçlü. Bir gömü töreninden giaerek, onu izleyen olayian anlatarak şunlann yanıdannı verir bize: Ne olur da çürür insan? Ne olur da yitip gider değerfer? Ne olur da hayat o kalın yatağından kayıp, başka cılız kollara aynlır ve tükenir? Erendiz Atasü mezarlann karşısında yalnızca elem duyan biri değil. Hatta biraz daha ileri giaerek mezarlan seviyor, diyeceğim. tnsanın boğazına düğümlenen güzellikteki Taş Üstüne Gül Oyması hikâyesinde bu duygululuk vardı. Dağın öteki Yüzü'nde de ardı bu simgesel ara mekân. Bu romanda Turhan'ın mezan ile annesinin mezan AyşeAysu'yu hayat hakkında düşünmeye ve değerlendirme yapmaya götürür. Mistik değildir bu değerlendirme. Toprağın ve taşın altında süregiden hayatı aüşünmez. Tam tersine... Zamanın bır yerinde sürüp gitmiş/sürüp gidecek hayata döner. Sanki hayatın akışını yaşayanlara doğru bağlayan, yükselten sıçrama tahtasıgİDİ bir şeydir mezarlar. Ve zaman... Erendiz Atasü, edebiyatta zamanı metne ilişkin olarak ürettiği bazı CUMHURİYET KİTAP SAYI değişikyazunbikuşku duymazsıçimleriyle değişnız. O en başıntirebiliyor, en dan beri olay anazından okuru latıcısı bir yazar bunun için motiolmadı. Her zave ediyor. Bu deman toplumun ğişik yazım biiçinde, toplumsal çimleri hızlanyasayan insanın dırmak, ağırlaşanlatıcısı oldu. tırmak, değiştirOlayın içindeki mek amaçlanyla insanla, olaya inyapılmamış olsa sanın etkisi sarda böyle bir işlev malında, tam olayüklenmiş olarak diyalektik derak görünüyorğişimin yazarı o. lar. Kitaplardan ahntılar yapmak, Sanat türlerisöylem güzelliğinin birinde buni vurgulamak lunan zayıfözellikle tanıtım hk/eksiklik bir yazılannda çok başka sanat dakullanılan Dİr lında yoktur, yayöntemdir. Bana hut aşılmıştır. artık sıkıcı geliÖrneğin edebiyor. Bir yazann yatta baş döndüsöyleyeceği her rücü bir hızı anseyi en güzel söylatmak isterseleme çabası gösniz, başaramaztermesinden dasınız. Her şeyi, ha doğal ne olayazılıslan belli bilir? Bu romankuraliara bağlı da, gerek düşünsözcüklerle yace ve değer yarpabilirsiniz, bubir yazar gısı olarak, genu okuyan oku Erendiz Atasü kolaysöytem vedeOU. Koiaytıklara, okuru alıp sanveren anlatımlara hlç Onem rekse söylem olarun da başı dön vennlvor, tam tersine okurdan çaba bekllyor. rak, yüzlerce demez doğrusu. ğil, çok daha fazla güzel şeyler var. Bu, onYahut yavaşlığı... algılatamazsınız. Ededan alıntı yapmak yerine, okura dikkatli biyatta her söz, sözcüğü oluşturan harfve sindirerek okuyun deme isteğini uyanler yığınının okunduğu kadâr zamanda dınyor bende: "Erendiz Atasükolay bir üreyebilir. Yani tümü aynı aralıklar içinyazar değil. Kolaylıklara, okuru alıp sande hapis duran harflerden oluşan sözcükveren söylem ve anlatunlara hiç önem verlerden başka elinizde bir şey yoktur. Yamiyor, tam tersine okurdan çaba bekliyor. zı görmez, duymaz, hissetmez, bir taş lyi şeyler işbirliğiyle oluşur diye düsünen bloktaymışçasına kımıldamaz. bir sanatçı o. Onun söylemlerinı ve aeğerEdebiyatta var olmayan hızı müzik yenmiştir; tiyatro, sinema yenmiştir. Edebiyatta var olmayan görüntüyü, mekânı ve rengi, resim ili mimari yenmiştir. Erendiz Atasü anlatımındakı çoftul boyutu, dizgi ve metin değişüdiklenyle okuruyla payiaşmak istiyor. Zamanı parcalara bölerek, küçük aynalar gibi küçük ve farklı metinlere yansıtmış. Kesik kesik ve sıçrayan tarihlere yerleştirilmis bu anlatım yoluyla okurun bazı yerleri doldurmasına olanak tanımış. Önce şaşırsa da okur, bunu sonradan başanyor. Çünkü karşısında zaman üstünde olabildiğince egemen olmuş bir yazar var ve anlattığı olaylar içinde istediği gibi gezinebiliyor. Bu kısa metinlere bir başka işlev daha yüklendiğini görüyoruz: Her şeyi bilen, her şeyi oluşturan tanrısal anlatım türünü romanın DÜtününe yaymadığı için, kısa metinlerle oluşan hareketlilik romanın içine anladcıdan başka bir kimliğin girmesini sağlıyor. Annenin, Fethi'nin, Tomris'in metin içindeki işlevleri böyle oluşturulmuş. Içsel tartışmanın olduğu yerlerde, bölünmüş sayıa, bölünmüş kimlikler, bölünmüş bakış açılan var. Oyun oynandığında, senaryo tekniğinı kullanıyor, yazar. Anlatım tarihlerindeki zıplamalar, bölümleri ayıran spot metinler... Yenilikçi anlatımın, zamanı ve kişiyi kurgulamanın göstergeleri. Aktif roman karakterleri bizim dışımızda süren bir oyun için canlanıyor, sonra köpük gibi silinip gidiyorlar. Az önce romanın olaylannın ve karakterlerin duygu ve yarguannın dışındaydık, şimdi içine girebilinz. Atasü'nün sürekli okurlan onun salt yenilik olsun diye yeni yollar denemediğini bilirler. Bütün yapıtlannda övgüye değer bir işçilik ve içtenlik vardır. Kolaya kaçmaz: Düşünce sistematiğiyle anlatım çeşitliliğiyle ve öykülediği lcarakterler içinde tekrara, sıradanlığa hiç olanak tanımamasıyla... O nedenle, her kitabında bir yenileme, çeşitleme bulacağınızdan 5 1 8 lendirmelerini yoğun tatlar almak için gerekiyorsa dönerek okuyun." Yıne de, kendi adıma acı a a gülümseyerek, yeni kuşaklar icin, geçmiş duygulanımlan ve umutlan algılayacaklan inancıyla, romandan birkaç sayfanın tasviyesini yapmaktan kendini alamayacağım. Bu sayralar düşünce ile duyulann bütünleştiği yerler, sağlam ve doğru tanıkhklar. Bizim kusa&n da, bizden on yıl sonra gelenlerin de nayıfa andıklan "o eski güzel günler..." Sayfa 99,100,101 ve 102'de anlatılan 4 Haziran 1977 günü... Kendi özümüzle alay etmek bir şeyleri düzeltse keşke... Umutadam kurtulmuştur: "Sevinç... Solun büyük barış günü..." anılan var bu sayfalarda. Sayfa 138'de, bir anlam tartışması var. Dilimizde anlam kabalığına, yüzeyselliğe prim açıldığı, hiç aldırılmadığı günlerde, çok güzel bir ders: "Birliktelik' bir arada durmayı düşündürüyordu. 'Paylaşım' bütünü bölüşmeyi. İki sözcükte de sinsi aynlıklar gizliydi; görmezden gelinen ardalanlar 'sınır' çağnşımına açıkn. Varsın sözcükler kaydetemesin; Tomris'in dile armağanı olsun 'kaynaşım' sözcüğü." >on olarak... Son olarak romanın 138 ve 139'uncu sayfalannda çekilmiş, son dönem Turhan'ın fotoğrafı... Bunu önermek, metin ne kadar başanlı olsa da içimden gelmiyor, yüreğim kan ağlıyor. Acunı ve içeriğini yeni bin yılda unutturmayacak bir roman, Gençliğin O Yalaa Mevsimi. Yazann yeni ürünlerini özlemle bekletecek... • Gençliğin O Yakta Mevsimi, Erendiz Atasü, btlsi Yaytnevi, 165 sayfa, 1999 Dağın öteki Yiizü, Erendiz Atasü, 4 Basım, Bilgi Yaytnevi, 285 sayfa, 1999 KüskünKabveninTürküsü, CarsonMc Cullers, Çev. îpek Tümerdem, de Yaytnevi, 98 sayfa, 1967 Böfinmuş kMHer, baiaş açian Cumhuriyet 2000 AJ AN DASI Cumhuriyet Kitap Kulübü Sergi Salonlarında ve Temsilciliklerinde 4.000.000 TL (LEDİBERG SpA ttalya Tesıslerınde üretılmışttr) MİLENYUM'A AKTARDIĞIMIZ AYDINLANMA MIRASI: EŞİTUK/Nuray Sancar DİPSİZ KUYUYA HOŞGELDINIZ/John Berger FELSEFENİN YÜZYILLIK SERÜVENİ/ Afşar Tımuçın BİNYILUK EDEBİYAT1/ Hayri Kako Yetık KENTLER VE AGORALAR/ Gürtıan Tümer GÂLİP DEDE/ Kemal Bek YÜREĞİN YABAN ARGOSU/Altay Ömer Erdoğan TÜRKTİYATROSU ÖLÜMÜNÜN 15. YILINDA OKTAY ARAYICI'SIZ/ Erbıl Göktaş Şiirleriyle: Nikki Giovannı, Hıdayet Karakuş, Timuçin Özyürekli.Yusuf Alper, Ahmet Günbaş, Yılmaz Arslan öyküsüyle: Adem Eryürük Cumhuı ^ kltap kulObü Çağ Pazarlama A Ş Türkocağı Caddesı No:39/41 (34334)Cağaloğlu/lstanbul Tel. (0212)514 01 96Faks:(0212)514 01 95 Abbas Sayar'la Son Söyleşi lletlşlm ve Isteme adresl Gazlosmanpaşa Bul 87/603 Aftora İZMİR Tel 0 232 489 57 41 Fax 44120 47 İLK SAYI, OCAK 2000 ÇIKTM KITAPEVLERINDE