Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunun devamı. leri edebiyaümızda bütünüyle Anadolu'yu konu alan ilk öykü kitabıdır, bilirsiniz... Ben dc bütünüyle gecekondulan konu alan ilk öykü kitabını yazacağım, diye kurardım, demin sözünü ettiğim o bakkal dükkânında, o gariban insanları dinlerken, onlann acılarına tanık olurken, edebiyatımızda bunlann yaşammı anlatan "ilk yazar ben olacağım" derdim. 1987'de yayımlanan Çürük Kapı edebiyatımızda bütünüyle gecekonduları konu alan ilk öyküler toplamıdır... Çürük Kapı'da düşiindüğümü gerçckleştirdim, bunu yaptığınıa inanı yorum. Kitabın bu anlamaa bir "ilk" olduğunu kimi yazarlar da vurguladı. 28.07.1980 tarihli Aydınlık gazetesinde M. Scyda şoyle yazmıştı: "Gecekondulan oluşturan halkımızın bir kesitini, davranışları vc ruhsal durumlarıyla, bize Kemal Ateş'ten daha başarılı biçimde yansıtan öylcüleri daha önce okumamısjtım." Şımdi o Çürük Kapı, ytllar sonra yeni öykülertnızle birleserek Bir Şarkıyı Dinlerken adıyla Milliyet Yayınlan' nca basıldı Kac yıl sonra bu kitap yenidcn kitapçı raflarına döndü. Yeni bir kitabınızın eski kitaplarınızı da gündeme getirme, deyim yerindeyse hayata döndürme olasılığı vardır. Son öykülcrimi Bir Şarkıyı Dinlerken adıyla (PEN Ürhan Kemal Ödülü) 1995 yüında Cem Yayınevi basmıştı. Iki yıl geçmeden bitti bu kıtap. Milliyet Yayınları bu kitabın içinc Çürük Kapı'yı da koyarak geçtiğimiz aylarda öykülerimi topluca bastı. Çürük Kapı üç baskı yapmıştı. May, Okar, son olarak Öğretmen Yayınları basmıştı. On yıldan r>eri bulunmuyordu, üçüncü baskı da tükenmişti. Şimdi Milliyet Yayınları gibi güçlü bir yayınevinin ilgisiyle eski ve yeni öykülerimin birlikte yaşıyor olması, hele de eski öykülerimin ycniden kitapçı raflarında yer alması benim için ayrı bir sevinç. Bu sevincimi paylaşacak okurlar olduğuna da inanıyorum, karamsar değilim. Kitap deyince, önce romanı, öyküyü anımsayan iyi bir okur kitlesi var ülkemizde. Öykülerınıze eleştırmenlenn tlgiunasıloidu? tlk öykülerimle ilgili, yani Çürük Kapı üzerine çok yazı yazıldı, elestirmen olmayanlar bile bu kitabım için kaleme sarıldılar. Gccekondulardaki o yün yumak yaşam, trajikomik olaylar şaşırttı herkesi... Şimdi bu yazıların tam nir listcsini versem, bir iki sayfayı bu listeye ayırmamız gerekir. Bizim "entcl" takımı dışında herkes ilgi göstcrdi bu kitabıma. Hele Rauf Mutluay'ın 1979 Varlılc Yıllığı'nda bir değerlendirmesi var ki, beni yüreklendiren yazıların başında anmam gerekir. Onun birkaç satırını söz arasına sıkıştırmak istiyorum: "Kemal Ateşgecekondu dünyaunı gerçektcn içindcn tanımış; içtenlikle, doğrulukla, dikkatle anlatıyor Her konunun lam hıkâye olma sınırındakı incc noktasında etkiyle durup susuyor Gevezelığı yok, edebtyata ozenmesı de, konu stktntnı da. tyi bir hıkâye cilik yeteneğıyle karsı karşıyayız Bir ilk kitap bu kadar yalııı kusurdan uzak, ınsan ctlhır \evgıyledolu, anlatımda bu kadar ıl ginç, konuşturııp lıpleştırmede bu kadar u\ taca olabüir "Şen Ola Dogan" hikâyesinı bir okııyuıı, o dobnus/a görecehsıntzkendmızı Sevındım." Mehmet Seyda birkaç yazı yazdı... Ancak son öykü Toprak Kovgunkitabım Bir Şarkıyı ları / Keınal Ateş / Dinlerken iki baskı May Yayınevi / ) yapmasına karşın yaSAYFA 4 •* Gecekondu edebiyatında bir lokomotif Kemal Ates" her öğe çirkindir. öykü yazarken kimseye bir şey öğretmek gibi bir kaygım olmadı. gecekonduları anlatırken, nerkesin en az benim kadar gecekonduları bildiğini düşündüm. Öyküde yazarın bir "susma noktası" vardır. Her yazarda farklıdır bu. Ben öyküde susacağım yeri titizlikle belirlerim. Okurun en az benim kadar zeki olduğunu düşünürüm, o "susma noktasını belirlerkcn. Anlattığım kişileri harcamamaya çalışırım, hani bazı amirler vardır, yanında çalışanları çok kolav harcarlar, pek doğru bulmuyorum bunu. Yazar insanına fazla yüklenmemeli. Çünkü insanı iyi ya da kötü yapan içinde yaşadığı koşullardır. Reşat Nuri'nin "Insan kalbi kaidesiz bir şeydir." sözüyle anlattığı da btıdur sanırım, insanın nerede iyi, nerede kötü olacağmı kestirmek zordur. Çürük Kapı, adlı öykü küabınız, Toprak Kovgunları, Geç de Olsa adlı romanlarınız gecekondularla tlgılı Bir Şarkıyı Dinlerken 'de de bir ıkı öykünüz gecekondularda geçıyor.. Zaten Btr Şarkıyı Dinlerken'tn Milliyet'in basttğt wn basktstnda Çürük Kapı da yer alındıg'ına göre, artık bu kitabtmzda da gecekondu ö'ykülen ağırlıkta dıyebilırız Hep aynı konuyu ıslediğiniz yolunda cle\tiriler olmadı mı? "Gene mi gecekondu?" diye şaka yollu takılan arkadaşlarım oldu "Gecekondu ağası" diye takılanlar da var. Ama bu yolda gitmemi, gecekondularda hâlâ yazılacak çok şeyler olduğunu söyleyen dostlarım çok. Yaşar Kemal, Çukurova'yı anlatan onlarca roman yazdı. Şimdi bütün büyıik kentlcri kuşatan gecekondu olgusu, Çukurova'dan daha mı dar bir alan? Gecekonduyu evlerine gelcn tcmizlikçi kadınlar aracılığıyla tanı^ıp " Yoh abla voh" divekonuşturan, onarı böylc bir kolaycılıkla anlatan, gecekonduluyuhorgörenyazarlarabıraKmaya niyctli değilim bu konuyu. Aydınlar bile artık politikacılar gibi, seçimden seçime anımsıyor gccekondulan, yeni devaroşlan. Bir zamanlar salt gecekonduları anlatmak için buralara ycrleşmeyi düşünen yazarlar olduğunu biliyorum. Şevket Süreyya Aydemir, Mahmut Makal'a "Ben senin gibi genç olsam, bir süre gecekondularda yaşar, orayı anlatırdım, git oralarda bir ev bul kendine" dermiş. Makal, bana bunu anlatır; "Bu işi sen yap Kemal" derdi. Makal'ın bu öğüdünü dinlediğim günlerde, henüz tek bir kitabım yoictu, bir iki öykü denememi görmüştü Mahmut Makal. Edebiyatta beni bekleyen yeri sezmişti sanırım. Gecckondulunun yüreği, daha başka yapıtlarında da atacak, bırakmayacağım bu konuyu. "Gecekondu ağası" l ttk öyküler zılan yazılar üçü dördü geçmez... Bekleyelim, belki yenileri de eklenecektir... Çünkü yazar dostlardan olumlu sözler duyuyorum. Şimdılerde ülkemizde eleştirinin sağlıklı ışledığı uiylenehtlır mı? Pek sağlıklı işlcdiği söylenemez. Piyango gibi. Hangi eleştirmenin hangi kitap için yazacağı pek bilinmez. Bir romancı öldüöü zarnan, "onun eksikliğini duyuyoruz' gibi sözler edilmez pek, cünkü romancı ölse de, romanlanyla aramızdadır. Elestirmen de elbette yapıtlarıyla yaşar, ancak yeni kuşaklar onun de ğerlendırmelerinden yoksun kalır, eksikliğini gerçekten duyarlar... Benim Rauf Mutluay'ın eksikliğini duyduğum gibi. Tanrı şimdikilere uzun ömürfer versin, aramızdan ayrıldıklarında yeni kuşaklar hangilerinin eksikliğini duyacak, bilemiyorum. Bir yazarın avukatı gibi çalışmayı eleştirmenlik sayıyorlar. Salt belli davalan alan avukatlara benziyor kimi de... 1 langi kitabın hangi eleştirmenin dikkatini çekcceği piyaııgo gibi bir olay. Böyle ofunca, edebiyatı magazin basınının yönlendirmesi doğal. Meştirmenleraen çok, bir kitabın wtışını baun etkiliyor, değıl mi? Evet... Bunun nedenlerinden birini Ktaul * « » >• demin soyledim. Polonya'dan bir gazeteci geldi, benim Bir Şarkıyı Dinlerken'de Toprak Kovgunları ncla anlattığını gecekonduların Fotoğraflarını çekti, gazetesinde yayımladı. Ya bizim basın? Yalnızca Cumhuriyet, sözünii ettiğim gazetenin ılgisini haber olarak verdi. Bazen Cumhuriyet ve Cumhuriyet Kitap dergisi olmasa, Türkiye'de de edebiyat bitecek diye korkarım. Diraz da öykü anlayışıntzdan söz edelim Olay öyküsü, durum ve kesit öyküsü. . Bu öykü türlerinin hangılerine kendıntzı yaktn buluyonunuz> Kendi öykülerimi belli bir,kanala bağlamayı doğru bulmııyorum. Öyküyü öykü yapan bütün geleneklere ve yeniliklere açık sayıyorum kendimi. Öykülerimi okııyanlardan, "Sait Faik'i gecekondularataşımışsın," diyenlerdeoldu.Orhan Kcmal'e yakın bulanlar da... ülay, konu.karakter, tip, durum, kesit, diyalog... Öyküyü öykü yapan bütün öğeler aynı haklarla girmeli öyküye diyorum. Oykünün ağırlık merkezini yaymaya çalışıyorum, zatnana kolay tuş olmasın diye. Biri ötekinin önüne çıksın istemiyorum. Öykude "olay"ın önemini yadsunıyorunı, ancak olayı kullanmayı da doğru bulmuyorum. Öyküde, "kullanılan" (< iilı en DnyııHSlu ııım ('••»ıık Ronuıııltın Yayımlanacak baska çalısmalarınız var Çlim'lK KAPI Çürük Kapı/ KemalAtet /öğrctmen Yayınları / 104 v. Gec de Olsa / Ke malAte) / Selvi Yayınları / 225 t Bir Şarkıyı Dinlerken/ Kemal Ate$ /Mıltıyct Yayınları Gülten Dayıoglu'nun Çocuk Romanları/ Kemal Atcş / Kültür Bukanlığt / 294 v. 1981 yılında May Roman Ödülü'nü kazandığım Toprak Kovgunlan'nın ikinci baskısını Milliyet Yayınları basacak. Çağdaş Yayınları'nın 1999nrogramında "Öğretemediğimiz Türkçe diye yeni bir kitabım var, epeydır sırasını beklıyor. Konuşmamızın yayımlandığı günlerde bu iki kitabım basılmış da olabilir. Şu günlerde bir iki öykü bitirdim. Boş durmamaya çalısıyorum. Toprak Kovgunları adlı romanınızın on sekizyıl ionra Mil lıyet Yayınlan'nca ikinci baskıst yapılacak Yenıden gâzden geçırdıniz santyorum, şöyle yazsaydım, diye ıçınıze utımeyen bir yeri oldu mu •* Bazı düzeltmcleı yaptım, bıınlar beni yormayan, /.orlamayan dü/.eltmelerdi... Yitik Kuzular/ Ancak romanı yeniKemal Atej / den yazdığımı da söyCem Yayınevi / lemcliyım. BasıldığınXX s. da yeni bir roman gibi * CUMHURİYET KİTAP SAYI 498