25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AT CAPAN Simon Armitage / Şiirler /Çeviren: Gökçen Ezber Robinson'un ruhunu taşıyan bir taş da değil; Red Bird cıva madcninue bulunan, ve Robinson'un adını alan, fakat ışığa çıktığında elinizde toz olan. Ama yine de bir şey o, çok uzaklardan uçup geldiği için, bir toprak bulup elimizc gcçtigi için, ve böyle düşünüldüöünde, söyleyemcyccek hicbir şeyiyok. Bir dizi olay örgüsü, bir el yazması, öyle ya da böyle bir mücevher bu göktaşı, bir armağan, parmaklarımız aralanıyor yavaşça, bir çiçek gibi açılan yumruğunuzda. Sanki. Sanki. "Kim kurdu beni, bu kazma cakm" 1963'te îngiltere'nin Huddersfield kentinde doğan Simon Armitage Portsmouth Polytechnic'tc coğrafya okuduktan sonra Manchester Üniversitesi'ndcn "Tclevizyonda Şiddetin Psikolojisi" konulu teziyle yüksek lisans dcrccesini aldı. 1988'de Eric Gregory ödülünden sonra 1993'te de Sunday Times'in "Yılın Genç Yazarı" ödülünü Kid adlı şiir kitabıyla kazandı. Simon Armitage, kuşağının en çok ve en açık biçimde övülen şairlerinden biridir. Buradaki şiirleri, dördüncü seçkisi olan Ölü Denİz Şiirleri adlı kitabından alınmıştır. Kitabındaki şiirlerde, inanç ve güveni, kimlik ve bilgiyi gündelik yaşamda karşımıza çıktıkları biçimlerde inceleyen Armitage, milenyum öncesi dünyamızın, hcm gerçekçi, hem de eşsiz bir düşgücünün ürünü olan bir portresini çiziyor. Book of Matches ve Kid gibi diğer şiir kitaplarıyla da, Simon Armitage, Times Literary Supplement ve Sunday Times gibi tanınmış yayınlardaki eleştirmenlerce ve çağdaşları tarafından övülmüştür. ÖLÜ DENtZ ŞlÎRLERİ Ve neşeyle dolaşıyordum, çıplak ayakla dip kayalarda, sonra da buğday ve papatya kaplı tarlalarda. Yoksa ortalıktaki dulavratotu muydu. Ekmeğimi Kazs uuıavraroru muyau. CKmegımı kazanmak için, ürüvordum bir keçi selini, temiz suya götürüyordum bir keçi s l sonra içlerinden biri kurtulup, dağl;arın ufukla birleştiği ycrdc bir mağaraya kaçtı. çıkarmak için onu, sapan yaptım bir sargı bezinden. yoksa bir battaniye miydi bu. Sonra da nedefe bir kaya (ırlattım biiyük bir gürültüylc. lnsan yapımı nesnelerin ispiyoncu sesi. Mağaranın içinde, bir kuka oyunu seti gibi, bir düzine küçük kutu duruyordu, ve her biribiraz da abartarak bclkiaçıldığında derin derin soluyordu, misk ve polen kokusu sardı ortalığı, ve serin kumun derinliklerinde, yazılmış şiirler buldum kendi climde; aç ve çıplak, ve yoksul, on iki kez kurtulmaya çalıştım onlardan, fakat bu bahar yine karşıma çıktılar, sergilenirken insanlara, kızılötesi ve ultrasonik ışıkların altında, uzakta, görünüşte tam bir paket değerinde. Geçmişteki sanatımın bedelini bilerek şimdi, hepsini yüreğime yerleştirmede, bir iki adım attım sanki, hepsini aklımda tutarak dua eder gibi, durmadan yineleyerek geceleri, tüm yapıtı kendi kendime mırıidandım her gün. () sai ve kolay dizelerin Kim kurdu beni, boynumdan ve ensemden, sol ayağıma kadar inen, kalçamdan ve omurgalanmdan geçen bu kazığı çakıp? Sanırım siz yaptınız. Ve süpürge sopası, kollarımdan geçirip onu, üst tarafını yüreğime kamçıladınız, sonra da elleri oağladınız. Işte böyle duruyorum. Vc kara kuslar salınıyor, düz tarladaki o uzun şeyden beslenmek için. îşte, buradayım ben. VER Halka açık tüm yerlerden, sevgilim, Bir gorüntü oluşturmak için, burayı seçtim. Dünyadaki tüm kapı eşiklerinden, uyumak için, seninkini seçtim. Sokaktayim, yıldızların altında. Bozuk paralar için, dans edip şarkı söyleyebilirim. Gumüş için kılıçlar yutar, ateş yerim Altın için düğümlerdcn ve zincirlerden kurtulurum. Güzel kokular ve reçine için Ayak dirediğimi sanma, yalnızca değiş. Sen bana çay ver. Çok iyisin. Diz çökmüşüm. Sana yalvarıyorum. GÖKTAŞI Peki ne, bir parça çakmaktaşı, bir kor, işaret ve başparmaklanmın kıskacı arasında, degerli bir taş gibi. Aynen öyle, tam anlamıyla o; oysa, başka dünyalara ait bir şey yok burada, ne sıcak ve oynak bir elcment ya da bileşim, ne de bu taşı uzayda bir yere ait kılacak bir nokta ya da benek; hiçbir özelliği yok, adlarıyla değil de, numaralarla bilinen, uzak ay vc yıldızların. ON KAPAK Işini çok iyi biliyor göklerin babası, bir ışık dalgası üstünde, gönderirken gümüş oğlunu yeryüzüne, bir öküz sürüsünü geçirirkcn alçak bayırlardan kıyıya, denize doğru Bir kız kumsalda geziniyordu. Sonra bırakarak üç dişli çatalını bir bulutun üzerinde, yere indi, tombul bir boğa kılığında, ve karıştı sürünün arasına. Sert dc^ildi postu. Tersine yumuşacıktı ve dokunulduğunda ışıldıyordu, ve beyazdı, sanki kesildiğinde kilolarca süt akacaktı. Gözleri birer ay parçasıydı, boynuzları meşeden oyulmuştu. Kız başlığını taktı ve korktu, hemen yanına yaklaşmadı, sonra dudaklarına biraz yiyecek sundu. Önce burnunu sürttü boğa ona, sonra kumu eşeledi biraz, kız da onu okşadı bitkilerle, vc sırtına tırmandı, boğa yerleştirincc onu üzerine, ağır adımlarla ilerledi gelgitin içine; uzaklaştılar, kara görünmez olana değin. Boğanın üzerinde yüzdü kız dalga tarlasının üzerinde, tuzlu suların içinde, çünyutabüirdi onu deniz. Ya dayok olabilirdi kendi sesinde. Dalgafarın tadı, şaraDin tadında değil. Denizde bir kızın yüzü kızarmaz kolayca. Ya da, kumsala vardıklarında, harmanlandılar. Ya da boğa onun üzerini kapladı, bir çeşit ağacın altında, o ağaç her zaman yeşildi. kü SONSOZ Gerçek: dünya düzelecek, batıya gidip yeniden evine dönen dostların gözünde. Bu o Einstein kanunu, bir ya da iki ikizin söylc bir yola çıkıp baharda geri döndüğü doğduğu yere, kardeşine bir hediyeyle. Ve kendileri görüyor bunu, birbirlerini süzerek bir zamanlar bir ayna olan, bir teleskopun içinden. CUMHURİYET KİTAP SAYI 485 ilkiydi bu. ORTA UZAKLIKTAN Güneyin aşağı taraflarında bulundum, gözler vc a&ız için delikler açılmış, nadasa bırakılmış her dönüm toprağın ortasında bir korkuluk. SAYFA 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle