23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ERENDİZ ATASU erçeklikle bilgi tümüyle örtüşür mü? Başka bir deyişle, anlamla açıklayıcı söz arasında bir boşluk var mıdır? ülmayaydı, mecaz, şiir, müzik, resim, kısaca sanat var olur muydıı? îşte, postmodcrn eleştiri ya da duyarlık (s. 97) bıı aralıktan beslenen kuşku tohıımlarından doğdu. Edebiyatbilimci vc eleştirmen Dilck Doltaş'ın felsefi boyutlara ulaşan ve yazınsal tatlar içeren "Postmodernizm, Tartışmalar ve Uygulamalar" adlı dcne melcrini baştan sona büyük bir merakla ve zihinsel aydinlamanın benzcrsiz haz zıyla okudum. Doğası gereği belirsizliöe ve kayganlığa yatkın postmodern yaklaşımın ilk kcz berrak oir yansıması beliriyordu kavrayışımda. F.limde tuttuğum kitap bunu iki yönlü bir irdelemeyle başarıyordu: Postmodernizmi iç gerçekliğine süzülcrek deyim yerindeysc sevecen bir yaklaşımla anlamaya ve değerlendirmeye çalışırken, onun çekiciliğine kapılıp sürÜKİenmiyordu. Yazar kitabının bu ülkenin kültür yaşamına bir kat kı oldugunu asla unutmuyor, modcrnleşmeyi henüz tamamlayamamış bir ül ke aydınının sorumluluğuyla postmodernizmi soreuhıyabiliyordıı. G Yüzyıj sona ererken eleştirinin eleştirisi Edebiyatbilimci ve eleştirmen Dilek Doltaş'ın felsefi boyutlara ulaşan ve yazınsal tatlar içeren "Postmodernizm, Tartışmalar ve Uygulamalar" adlı dencmeleri baştan sona büyük bir merakla ve zihinsel aydınlamanın benzersiz hazzıyla okunuyor. birinden ayrılmış, uzman kişi Aklın dinsel dogmanın cgelere mal ofnıuş, sıradan insanmenliğinden özgürleşmesi. Tnla uzman kişi arasındaki fark sanlıj^ın gezegenin ncresinde uçurumlaşmiij, dolayısıyla sıraolursa olsun benzeşen göçebc dan yaşam pratiğiylc anılan lik, köleci ve feodal yaşam bialanlar birbirlerinuen kopmuşçimlerinden apayrı bir deneyitur. Iste geldik, postmodern me yönelmiştir Batılı. Bundan duyarlığı irkilten bir başka böyle aradaki farkı açacak ve noktaya: Sözer'in de vurguladünyanın geri lcalan bölümünc dığı gibi, "insanların duyutarıynasıl yaşamaları gerektiğini bula algıladıkları dünyayla, onlayuracaktır. Cjüzelim "akıl çağı" ra dünyanın algılanmasına daemperyalizmle kirlenmiştir! ir modeller diye sunulan kuBatı uygarlığı mazlum halkların ramlar" arasındaki kopuklu£a dikkat çekanına, köle ticaretinin pis parasma, köker postmodernizm (s. 98). (Burada bile emeğinin ısdıraplı alın terine batmışran durup, duyularımızın kişisel nüanstır. larından beslenen sanatla postmodemizModern dönemlerin düşünsel kaynamin kesişmc noktasına dikkat edelim defcı aydınlanma ve hümanizm gibi kavrim.) Demek ki, Marksizmin bambaşka ramlardır. bir toplum modeli, 1 Iabermas gibi Aydınlanmayı akıl çağının ünlü düşümodrenizme modernist eleştiriler getinürü Immanuel Kant "insanın eriskin ren düşüniirlerin aksayan noktalarda olmayan bir durumdan, yani aklını kuliyileştirme önererek karşı çıktıkları çarlanması gerektiği halde, başkasının otopıklıkların içine sızan postmodernist ritesini sorgulamadan kabul ettiği bir yaklaşım, onfarı içten çcizer. Böylcce de durumdan, erişkin, yani özerk.bağımsız yıkıcı bir hal alır. bir durunıa geçişi" olarak tanımlamaktadır (s. 52) Aydınlanma kişiyi kötürümAncak yıkıeılıga varabilen bu yolda, lcştiren kör inanları kırmakla başlar. postmodernist eleştirinin çözümleme Ama orda durmaz. Ozgürleşmeye yönebaşarısını vc becerisini kabul etmek gelik bitimsiz bir süreç... Elbette toplum rckir kanısındayım. Yüzyılın son çeyresal bir yani vardır. Ancak o kadar değil. ğindeyükselen femini.st hareketlerin düAydınlanmanın kişisel cesaret, gayret, şünsel boyutunu da postmodern yaklasorumluluk, azim gibi özellikleri erdemşımlar kapsamında defierlendirirsek, yaleştirdi^i açıktır. Batı düşüneesi ve Batı şama kalıplarını bir eldiven gibi ters yüz lı'nın iç dünyası Tann odağından insan eden feminist eleştirinin, evrensel insaodağına kaymıstır. Ekmek vc su kadar nın nasıl da yalnızca erkekleri içerdiğigerekli insan haklarının da, abartılı birey ni, hiçbir başka akımın yapamadığı ölçüsöylencesinin de başlangıcındayız! Oyde scrgileyebildigini açıkça görürüz (s. leyse bir de insanı irdeleyen hümanizm 91). Modernizmin gerçcklik diye varsaykavramına bakalım: Hümanizm insan dıklanna, "alttakilcr"in gözünden bakar için her zaman ve hcr yerde genel geçer postmodernizm, kadınlann, azınlıkların, olan mutlak değerlerin peşindedir: evüçüncü dünyalıların. rensel insan! tnsanlann kardeşliğininfiBöylesi eleştiri insan akh için elbette ki lizlendiöi noktadır bu. Garip ve ilginç özgürleştiricidir ve bu bağlamda aydınçelişkiyle, Batılının, evrensel insan tanılanmaya hiç de ters düşmez. Ancak hümına uymadıöını düşünerek diğerlerini manizmle ve modernist kalıplarla catışahor görmeye başladığı aynı kaypak nokbilir. Aydınlanma keşiflerpeşindekoşan ta! Kanımca postmodemizmin dokunsorgulayıcı akılla el ele gider, ancak modugu noktalar dernlik bir bu kaypaklıkyaşam tar/.ı lardır. Elbette olarak keşifMarksizm bu lere belli bir açmazları çokbiçim vermek tan yakalamıştı. demektir. BiVe elbette güçim kolayca riümüzün mokalıba katıladernist duşüşacak, kural nürleri de benkcsinleşecek, zer noktalara kalıba uymaparmak basyanlardışlanamaktadırlar: cak, bclki eziI Iabermas molip zedelene dern çağları ek cek ve elbette sik bulıır; eveleştiri hakları rensel ahlak, do^acaktır (s. evrensel hukuk 6667). gibi değerler Ne ilginçtir hayata geçirileki, insan mermemiştirki! Bu kezli düşünce kavramlar sisteminin so"güncel iletişim nunu, moderdilinebilcaktanizmin üç ba rılamamıştır" bası, Marx, (s. 64). Tcrsine Freud ve Darbiroluşumgerwin getirmişçekleşmiş, bilerdir! Marx lim, ahlak ve sa Dllek Doltaş postmodernist dusuncenin mutiaklaştınlinsan denen nat alanları bir ması hallnde lcereceğl tehllkelerln farkındadır ve bunyaratıgın toplara dlkkat ceker. Postmodemizm, Dilek Doltaş'ın pek çok kez vurguladığı üzre bir yöntem, bir sistem dcğil; tam tcrsine bunların eleştirisi. Kısaea modernizm diye adlandırdığımız tarihsel, düşünsel, toplumsal süreçlerin eleştirisi. Dilek Doltaş'tan öğrendiğimize görc, postmodernizm sözcügü, yazınsal metinler bagiamında ilk kez 1934'te îsnanya'da kullanılmıştır. Sözcüğesosyokültürcl bağlatn kazandıran ilkkişi ise tngiliztarihçiToynbee'dir, yıl 1947. Akımın yazın veeleştiri alanlarında agırlığını hissertirmesi 1970'lere rastlar. Sanat ve yazın baölamında, sözciigün bugün taşıdığı "farklılıklara dayalı çoğulculuk" kavramlarını ilk yerleşti ren lcişi ise, üçüncü dünya kökcnli ABD'li lhab Hasan'dır, yıl 1971 (s. 36 37). Bunları niye kaydediyorum. Postmodernizmin tek bir vatanı olmadığını, Batı'nın ortak ürünü olduğunu vıırgulamak icin. Postmodernizm kendini doğuran koşulların, yani Batı'nın eleştirisidir. Tam da bu noktada, Batılılarea "öteki" diyc etiketlcndirilen bizler Avrupa (bclki de Batı ve Orta Avrupa!) ve Kuzey Amerika dışındaki tiim dünyalılar postmodernist eleştiride, kendimizi bulabiliriz." temeldeBatılıolmayanbiz ler, bizleri dışlayan değerleri sorgulamayı, farkhnın da eşit olaoilccegi görüşünü savunmayı" başarabilir, "Batı politikalarını eleştirerek, onlar tarafından ezilmeden kendi politikalarımızı oluşturabilii riz" (s. 100). Gene, tam da bu noktada postmodemizm gelişmekte olan ülkeler için bir tuzağa dönüşebilinTavuğun yumurtayla aynı genetik kodları taşıması gibi, modernizmden fırlamış postmodernizm de, kanımca aynı kültiirel kodlarla özürlüdür. Modernist Batı'nın bilinçli ayrımcılığı, postmodemizmin bilinçaltında sürmekte; farklıhg'a, çoğullıığa önem veren, evrensel dcğerlcri yadsıyan postmodernizm, kcndisiyle çelişerek Ba tı'nın modernizm macerasınıgeri kalmış ülkclerin de aynıyla yasadıklarını varsa yabilmektedir. Bu sanallığın, anılan toplumların kendi tarihlerine yabancılaşmalarına yol açabileceği açıktır. Dilek Doltaş, pek cok üçüncü dünyalı düşünürün postmodemizmin "tarihsel farklılıkları göz ardı eden ve Batı modemizminin yarattığı çarpıklıkları vc sınırlamaları evrensclmiş gibi gören" yanını eleştirdiklerini kaydeder (s. 18)1. Konuyu biraz açalım. Sanayileşme, kentleşme, uluslaşma, laikleşme ve demokratikleşmeyle özdeşleşen modern dönemler, Batılı insan için düşünsel platula büyük bir sıçramayla örtüşür: CUMHURİYET KİTAP SAYI 483 Toplumsal süreçlerin eleştirisi lumun izlerini ne denli derin taşıdığını, Freud nasıl iradesi dışındaki benliğinc bağımh olduğunu, Danvin'se onun doğanın birtakım rastlantılan sonucu var olmuş ve gene bir dizi rastlantı sonucu yok olacak bir canh türü olduğunu ilcri sürdüler. Bireysel aklın saltanatı devrildi! Acabaı* Batı düşüncesinde kanımca hayranlık duyulacak tek yan budur, kendini eleştirebilmek! Düşüncenin yepye ni düşünceler doğurması. () ncdenle akbn iktidarı sona ermez, olsa olsa demok ratikleşir. Dinsel dogma zincirini kırmış insan aklının en büyük yaratılarındandır bilim. Peki bilim elestirilemez mi? Bilim elbette kendi bulgularını sorgulayarak gelişir. Bilimsel kusku başka nedir ki? Ancak bilim kanalıyla bilebilmckten üte bil me türleri olamaz mı? Sezgi gibi. Bilimsel kuşku bilginin sınırlarıyla il gilidir, postmodern kuşku ise bu sınırların fire verdiği yerlerle. Bilimsel kuşku nedensonuc ilişkilerini kavramaya çalışır; postmouern kuşku ise kuralın içindeki rastlantıyı. "Bize evrensel, gerekli ve vazgeçilmez olarak sunıılanın içinde benzersiz, olumsal ya da rastlantısal olan ncdir?" diye sorar (s. 58). Tümelden tckile, aykırıya yönelmesi postmodernizmi sanatsala yaklaştırır. Bilginin ulaşılabilecek evrensel bir gerçek olmadıftını, kişinin her an degişebilen varoluş gerçeĞiyle bağlantılı bir görecelik olduğunulıelirtir. "Bilgimizin niteligi ve niceliği öz ncl ve benzersiz olan varolma biçimimizle bağımlıdır, küresel ya da evrensel kuramlarla, dizgelerle, genellemelerle açıklanamaz." (s. 60). Bu, bilginin sınırlarıyla ilgili epistemolojik değil, bireysel va roluşla ilgili ontolojik kuşkudur. Dilek Doltaş bu iki farklı sorgulama biçiminin modernist ve postmodernist düşünce arasındaki en büyük farkı oluşturduöunu vurgular. Postmodernist kuşku ilk oakıştaöznelgibigörünür. Ancak öznetbirey) pek çok rastlantıjarın etkisindedir ve her an değişebilir. Öylcyse öznel ya da özne nedir ki? Her an dagılabilen bir be lirsizlik. Görüldüğü üzre postmodernist kuşkunun sonu yoktur. Akıl çağının so rumlu, iradesine sahip bireyinden ne kadar da uzaktır bu yanar döner biçarelik! Postmodern yaklaşım bireyin hangi koşullarda neyi yaptığıyla değil, hangi koşulların yokluğunda neyi yapamadığıyla ilgilenir daha çok. NBsnelerin dünyssı Postmodern düşünürlerin dile eğilmeleri pek doğal. Bilgiyi kişiye ulaştıran ana kanallardan biridir dil. Nesnelerin dün'asından nesneleri simgeleyen göstergeerin dünyasına... Postmodemizmin dört babasının dille ve söylemle ilgili çözümlemeleri yabana atılır gibi defiil. Dil varsayıldığı üzre bilgiyi yansızlıkla aktaran nesnel Dİr ortam mıdır? Jacuue Derrida söylemin söylediöi düşünceyle yakın iliş kisine, Michele Foucault siyasi iktidarın dil ve söylem üzerindeki açık, örtük baskısına, Jcan Baudrillard kitle iletişim ara cı karşısında nesne durumuna indirgenmiş insana ulaşan dilin ve söylemin iletişim dizgelerinden nasıl ctkilendiğine ve I,acan bireyin bilinçaltıyla sövlemi ara sındaki baglara dikkatimizi çeker. Bu örnekler postmodemizmin kalpların, diz gelerin içine süzülüp onları içtcn çözümleme/çözme tarzını yeterince açıklar sa nırım. Postmodemizmin Dilek Doltaş'ın itadelendirdiği önemli katkılarını sanıyorum şöyle sınıflandırabiliriz: a) üzgürlüklerle ilgili: "Postmodernizm her şeyi sorgulayarak, eleştirerek ve onların yapılarını boz maya, çözmeye çalışarak dünyayı, insan ları ve kendimizi ne ölçüde şartlanmalar yoluyla bclirlivoruz, ne ölçüde özgürüz konusuna açıklık gctirmeye çalışır." (s. 89) b) Yeni bir toplumsal duyarlık: " baskının ortadan kalkacağı, çok" Î SAYF A 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle