24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bir demet flu Iotoaraf ZEYNEP ALİYE G eçtiğimiz ay Can Yayınları arasında çıkan Salkırnsöğütlerin Gölgesinde , son beş yıldır kirap yayım lamayan Melisa Gürpınar'ın son kitabı. Peki, ilk şiir kitabı henüz 21 yaşındayken yayımlananan Melisa Gürpınar gibi kırk yıllık bir şair, 1993'te Yeni Zaman Eski Hayat adlı oyıınu yayımlandıktan sonraki süre içinde ne mi yapmış olabilir: "Elbettcşiiryazmıştır..." diycn deneyimin sesi yanılrnıyor... Nitekim, okurlarıyla konuşmalar olarak da nitelediği Salkımsöğütlerin Gölgesinde adlı kitabı onun bu dönemdeki çalışmalarının belli bir bölümü yalnızca... Kendi deyişiyle 'kırk yıllık şiir çalışmalarından damıttıgY şiirscl düzyazı dencmeleri olan Salkımsöğütlcrin Gölgesinde, Melisa Gürpınar'ın şiiri şiir radında düzyazılarla anlatan ve birbirini tematik olarak tamamlayan, konıışmalar adını da vcrdiği mctinlcr toplaını. 197'5'te Yeni Bir Giin Şarkısı adı altında üç şiir kitabı bir arada yayımlanan, 1981'dc Geceyarısı Notları, 1983'tc Ara Beni Sevgilim Sözcüklerin tçindc ve Yalnızlık Mevsimi, 19X5'te Yaz Mektupları adlı şiir kitapları, 1990'da tstanbul'un Gözleri Mahmıır adlı şiirscl ö.yküler kita bı, 1992'dc Çocukluğum ve Oliimüm adlı şiir kitabı yayımlanan Gürpınar'ın, Uçup Giden Kent vc Okul Arkadaşım adlı ilki çocuklara ikincisi gençliğe yönelik iki de romanı var. Zaman zaman düzyazı şiirlcr mi, şiirscl diizyazılalarmısonısıınunbirkelebekkanadında gelip okurun belleğine değivcrdiğı dııyıımsatan bıı kitabında Melisa Gürpınarçokciddi biçinıdeyaşamı, kendini, kcndindeki çoğu, çokluğıı sorguluyor. Yani birtakım anlaman, anılardan yola çıkarak, hepimize, tüm topkıma yöneltiyor sorularını. tncc incc değdiriyor oklaıını hepimizc... An olııyor, rüzgârın so lııgunu duyuveriyor okur Salkımsoğııtlerin gölgesinde. Tam da bir dinlcnme, kendmi salıverme özlcmi ıçindeykcn... Durııp dinlcyincc seslcr, rcnklcr, kokular geliyor; bütün bir geçmişimizden, ıınurul muş sevgilerden, yitik dostluklardan, tükenmeye boyun eğmiş insanlardan, eski dc kalmış cvlcrdcn, sokaklardan... Çoktan tavanarasından da atılmış eşyalardan bugünkü kuşaklara vc gelecek kıışaklara postalanmış kırnıızı kurdeleli bir mektup demeti gibi de algılanabiliyor bu yüzden, zaman zaman salt şiirc, zaman zaman minimal öykülere dönüşen metinler. Dcğişcn toplumsal yapılanmalarla birlikte değişen kent, değişen doğa, değişen insanın işlendiği metinlerde özcllikle de kadının değişen konumunu daha içten, daha can alıcı biçimde görüyor, duyumsuyor okur. Biri hâlâ seksek oynayan, biri binlerce yıldır şiir yazan, bir naşkası durmaksızın iskambil falı acan, biri aşkı yeni bulmuş, biri aldatılmış kadınlar çıkıvcriyor karşımıza Melisa Gürpınar'ın düzyazı şiirle rinde; çoğunlukla bir kı? çortığunıın bakışlarındaki titrek ışıkta... Ağır, yorucıı biı yaşamın içinde rol alan hemen hepsi czilmiş, aldatılmış, sonra da unutulınuş bu kadınların en büyiik ortak noktaları: I (cp acı çckiyor olmaları... Melisa Gürpınar, kadınlartnsokağayal nızca kiz bakmaya hamama ya da mesireye ya da muska yazdırmaya gitmek amacıyla çıkabildikleri dönemlerden başlayarak, sarı çarşaflarııı pek moda olduğu günlerden yasaklandı^ı günlcrc, kara çarşatta da olsa, sokağa cıkışlarının yasakla malarla belli günlere hatta saatlere baglandif*ı dönemlere ve sonrasına tarihsel bir arka planla işliyor düzyazı şiirlerini. Tum bu dönem kadınlarının öyküleri doğrudan öykü tarzında ya da şiirde öykiılcmc tarzında anlatılmamış olsa bilc yaratılan atmosterleokurun tarih bilgisi,bilinci birleşcrck fotoğraf gitgidc tamamlanıyor. Orneğin bu düneınlerden bir zemheri gününün ayazı gibi yüre^c işleyen sözcükler seccrek yazılmış küeük sarı bir günlükte öykülerle çıkartıyor karşımıza Melisa Cîürpınar. 'Alaeakaranlık bir yol da ince ipeksi birhüzünledokunmuş sesleriyle', gizemli sözcükleriyle birbirlerine yarım kalmış öyküJerıni anlatan bir anakızın öyküsü kanatıyor okurun yüregini. Fotoğraflar silik, soluk, siyahbeyaz ... vcflu...Vc hcpsi ona çocukluğunu anımsatıyor. O fotoğraflarla okur da bugünle geçmişarası gidişgelişlerı yaşıyor. Kâlı niIüferli bir havuzun kaygan, karanlık sularına dalıp gidiyor, kâh kaldırımlarda satılan ucuz cşyalara, kâh duvar sarmaşıkla rından.yıllarcaboncuklarını dizdiğiyelelerini taradıgı bir lahta ata ulaşıyor, sönmüş bir mangalı anımsayınca da cli üşüyor. Baktığı lıer çocuk totoğrafında gör düğü kendisi çünkü ve her ayrıntı onu çocuklu^unda yaşadıgı, gözlemledigi olaylara taşıyttr, Şiir anlatılır mı, açıklanır mı? Elbette nayır. Peki siirsel dü/yazılar. Ncrye götüreceği ilk bakışta belirsi/ görünen, ancak geniş ufuklıı sorularla ttırııyor şair şiiriylc climizdcn ama bu geııel gibi görü nen hersorıımın altındaki ozclin gizi iizcrinc okurun kcndi'ylc hcsaplaşmasuu sağlıyor. 'Ozgürlük ne' sorusunu sorduruyor okura. Sonra bununbedeli üzerindc düşiinmcye zorluyor. Ozgürlügc ncdcn bu kadar tutkunuz acaba'nın sorgulamasmı yaptmyor. Eskiciyc satılmış antika bir ayna gibi ancak yitirdiğimizde, yaşamımız daki önccli^inin ayırdına varabildiğimizi vc dovünmeye başladığımızı anımsatıyor, 'lstiyorsanız bedelini ödcyın' mesajını vcrerck. Kişinin, dogayla, toplumla olan bütün bağlantılarının coskulu duygularla vurgulandığı kitaptaki clüzvazı şiirlcrindc ya da şiirsel düzyazılarında her şey ince nüzün yüklü bir duyarlılıkla dilcgcliyor. Ancak bir yandan buran, bir yandan coş kulıı bir scvinci, heyecanı yaşatan, yitirdiklcnmizin eksikliğinı dııyıımsatır, boşlu/*unu büyütiırkcn bilc içimizdeki umudu korumayı öğütleyen bütün yitiklerine karşın insanın güciinün onu iyimseryapaca^ını hem bütün yitiklerin bir anlamda bıraktıöı boşluklarla yitik de sayılamayacagını nisscttiren adeta bir konuşmalar kitabı. İlk bakışma, ilk scvgili, ilk aşkın heyecanı, ilk dnkunıışun sarsıntıları, yumuşacık, seveccn, yaşamı iyimser bir edayla karşılayan bir şairin scsiylc anımsatuıyor; sokuluyor vaşamlarımıza. Yitirdiklerimizin eksikliğıni duyumsayıvcriyoruz birdcn. Tüm acı1arı mı z , gözlerimi zin öniinden yaşadığımız onca sevinçle birlikte geçtiğindc bu kez gülümseyiveriyoruz ister istemez. Cîülümsetiyor şair. Ozlüyoruz, adlandıramadığımızbirdoluşcyi. tzdüşümler süzülüp geliyor acıdan ve mutIııluktan.kavuşmalardan veayrılıklardan, kazandıklarımızdan ve yitirdiklerimizden. Küçük küçük bölümlerden oluşan ve her bölünıde geçmiş ve gelecek bağlamın da yaşantılanmızın, insanın çevresiyle, tarihivle, yasadığı coğrafyayla, insanın insanla ve etlebiyatla ilişkisinin, etkilcşiminin sorgulandığı Salkımsöğütlerin Gölgesinde, şairin tek dostu saydığı sözcükleri taş tuğla niyetinc kullanarak oluşturulmuş ve okura sunulmuş bir cv aslında. 'Şiirin küçük evi' diyc adlandırıyor Melisa Gürpınar onu. Toplumtımuzun ve dolayısıyla şiirin dünügünüyarını dcmek aynı /amanda, bahçesi bakımsız bu ev. Kör kuyudan ısırgana her şeyin insanı yorduğu, hırpaladıgı bu bakımsız bahçenin tck dinlcnilecck yeri ise Salkımsöğütlcrin Gölgesi.. Melisa Gürpınar'a görc 'şiir de mevsimi kuş seslerindcn; aşkı saklı bir mendilden; tüm hayatını gülden sormalıdır.... eski dostlarla karşılaştığında hal hatır sor malı adres alıp vermelidir. Bir tck yoksullugunu, yalnızhgını belli etmenıelidir'. Çünkü umut vermek şiirin önemli bir iş levidir. En iyisi de şiirin ve şairin çocuk kalma sıdır: 'Yüzündemahzungülümseyişlcöksüz bir çocuk. Gök gürültüsünden, tabancadan, karaörümcckten korkan.ama dili peltek, çorabı düsük, kedisi kaçmış'... Bireğilscdenizedokunabilır, duşferindc yol alan bir köpüklü yelkenliden... Evet, evet... Şiir yaşlanmamalıdır. Umııtlarını yani heyccanını, coşkusunu, ataklığını yitirmiş bir şiir zaten ölmüş deSil midir.' C^lcyse öleceksc dc yaşlanmauan ölmelidir. Şiir yaşamın kendisi demektir. Tüm acılarıyla scvinçleriyle, güçlükleriyle mutlu luk ve mutsuzluklarıyla yaşamın tüm anlarını, kesitlerini kucaklamalıdır. Nasıl mevsimlcri kucaklıyorsa, geceyi gündüzüiçeriyorsa, yerçekimini de Ciüneş tutul masını da içermclidir. Yasamı tüm boyutlarıyla vermek zorunda olduğuna göre de dile büyük görcv diişmcktedir. Gıiçlü, sağlam bir dil şiir için zorunludur. Şiir başkaldırıdır, şiir tükenişin gcrçcklcşti^i sanılan noktadır bu yüzden de her harf duyulan öfkenin gücünü, zincirin halkasınıoluşturmaktadır..Dizelerleevreniyerinden oynatabilir şiir Gürpınar'a göre; oynatmalıdır. Toplumsal ve bireysel yaşantımızın sorularla, sorunlarla dolu bulanık, karmaşık ortamına bir yolculuk kitabı Salkım söğütlerin (îölgesinde. Şiirin titrek ışığıyla yaklaştığı bu ortamı, 'Ayrıntıların üstünde birikmiş tozlu, kıpırrısız dııygıılan aydınlığa çıkarınak' Melisa Ciüıpınar'ın bu kitabı okurlarla buluşturm.ısındaki önemli bir ncdcn. Durmaksızın eksilen bu anlamda da yiten bir kent ve yitik bir doğa ortasında üstelik kendisine ait 'ne çok şcy yitirmiş in san'ın, kuyularla, çalılıklarla, otlarla, dikenlerle adeta boğuşma sonrasıntla bir geçmiş zaman izleğini sürcrck sığınmaya çalibtıgı salkımsöğütün gölgesinde din lendiririyor bizi şair, küçuk nir kız çocıığunun yumuşaciK, heyecanlı ve her şeyi ilk kez görcn bakışlarıyla gösterip çevreyi. Hiç ulaşamayacağımızı sandığınıız güzellikleri cJe üstelik çok güzel vaatlerde bulunmadan, kandırmacalara gitmeden yaşatmış oluyor bize. Bizi yaşadığımız toplumla, dunyayla koparmatlan. Tersine onların içinc sokarak. Yumuşacık bir sesle, zaman zaman fısıltıya dönüştürcrck scsini yaralarımızı saöaltıyor. l lcr şcy hüzün yüklü ince bir duyarlıkla dile getiriliyor. Şiirin derinliği, yoğunluğu, katman larıyla. Bu yüzden de bir mayıs gününün anısını ellcrinde tutamadığı için, onu aynı sı caklıkla duyumsayamadığı için pişman, rnutsuz bir şairin tüm yitiklerc adanan ağıtı neşeli bir kır şarkısına dönüşebiliyor apansız. Her durakta ayrüıkların Dcklediğini bilmemize karşın gülümsüyoruz. Salkımsöğütlerin Cîölgesinde, bir anlamda savaştan ve barıştan, ölümden ve yaşamdan süzülüp geıenlerin buluşup narmanlandığı ve birinin, diğcrinin eksiğini giderdiği, geride kalanın şiir olduğu bir anlatılar toplamı. "Yazı, bana ner zaman hayatı anımsa tıyor da, ne yazık ki, başka bir hayat oluyor artık o yazıldığında" diyor Melisa Gürpınar. Evet, yazdıklarıyla pek çok soruyu, sorunu cvrcııscl boyutlarda irdcleyen Melisa (îürpınar'ın düzyazı şiirlcri artık başkalarının hayatları oluyor. Oralaı daki boşlukları anlamlandırıyor... Ne güzcl... • CUMHURİYET KİTAP SAYI 472 Mellsa Gürpınar. Halil Kocagöz ödui Törenı sonrası dostianyla birlikte. 1992.. SAYFA 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle