Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CAPAN Ne Güzel Değil mi ne güzcl değil mi pazar günleri kırlar (sabah pırıl pırıl umut dolu ve öğleden sonra her yerde aynı çiftler istekle tutuşmuş masum yürüyüşlere çıkarlar istekleri paratonere muhtaç) atla bir minibüse erkenden gel bedava öldürebilirsin kendini korular açık (geçti artık köşklerin konakların çağı) kimseler aramaya kalkmaz seni çürüyen yapraklarla berket katarsın toprağa ve her şey eskisi gibi sürüp gider komşu karıkoca evliliklerinin porfir yıldönümleriya da ona benzer bir şeyi kutlarlar güneş tutulmaları sürer ve ermiş tek kişilik demir karyolasında taş keser buz gibi düşler içinde Çalışırken Sessizlik öyle bitki, taş ya da insan gibi bayağı biçimlere hiç girmem, ne de aralarında başıbos karaböceklerin dolaştığı anlaşılmaz düzlüklerdeki dikey şeylere bunun yerine kaybolur gidcrim binlerce sesle at sürerim geçmişte, pembe bir cicero başkaldırır, tam bir cicero: gövdesi cerbezeli pembe mermerden. hâlâ gördügüm şu ki soluk soluğa bir savaş sürdürülür halka karşı, kapıdan kapıya reklamlarla: silahlannıaya bak, çünkü ne bronz piyano ne de başdüşman dövüşecektir senin adına ama nicedir suyun yüksek sesle konuştuğunu duymak, hayvanların kahkaha attıklarını, orada sessizce kaybolup saklanarak sımsıkı kenetli dişlerin arkasına öü gözüyüm ben 1 bu insan köDrüsünde 20. yüzyd Belçika şairlerinden Gust Gils o ülkenin Flaman kesiminden gelcn ve edebiyat alanında adını cıuyurmadan önce çeşitli işlerde çalışan çok yönlü bir sanatçı. Kendisi Kasım 1989'da Ülkü Tamer'le çağrıldığımız Rotterdam'daki "Poetry IntemationaT vakrının düzenlediği bir çeviri seminerinde Robert Anhegger'in yardımıyla şiirlerimizin Hollandacaya çevrilmesine katkıda bulunmuştu. Aynı seminerde Ülkü Tamer, Hollandalı şair Rein Bloen'in, ben de Gust Gils'in bazı şiirlerini Türkçeye çevirmiştik. Bloen'in şiirleri "Şiir Atfası"nda daha öncc yayimlanmıştı. Bugün de Gils'in şiirlerini sunuyoruz. Bir de Hollandalı şair Tomas Lieske'dcn bir şiir. Birlikte Sürüklenmek Ayrı Yönlere sencc bir sakıncası var mı dııman olııp uçarsam havaya? yüksek sesle sormuyordum gözlcrini açmayarak karşılık verdi o da Geç Olsun da Giiç Olmasın, ya da Amansız Izleyicilere Uyarı içinıdeki çocuğıı öldürmedim ama cocuklar aziz değiller ki Yazık insan muradına erer yaşayıp gidermiş sonsuza kadar görmesi gereken şeylcri görmemiş olsaymıij eğer ama görmüş, görmesi gereken şeylerse yaptığı şeylermiş meğer Diye dulların ağıtı ve yetimlerin gözyaşı layık olmadıldarı ödüllere karışmış bilinçli aldırışsızlığın örümcck ağları altında tarih başlayabilsin diye Aşk Şiiri binlerce teşekküre degcr seııiıı bu ıısulca davramşın bildiğim en tatlı boyunuuruk bildiğim, boyıın eğdiğim SAYFA 18 Yalmzca bir insan Gust Gils / Şiirler / Çeviren: Cevat Çapan nıi en büyük mutluluk öyleyse sana da binlerce teşekkür Beyaz Kırık At beyaz kırık an gormüşlcr sendeleyip gcçerkcn demir parmaklıklar arasından o koca beyaz at kırılmış bir kuşıın gagalamasıyla, ah kuş da çıldırmış üzüntüsünden inanmıyorum Kayıplar Londra'da Bir Gün / Tomas Lieske Paddington Garı'ndan az ötcde, Pread Street'te tenha bir nirahane, kari, kâğda sarılı balık tava kokan, köpük sünger, plastik ve ccp radyoları satüan bir cadde; kimseler yok bütün bu yıkılan yapılar, bu naylonlar, hastane arkasında onlar için her zaman tehlikeli otoyol yi'ızünden birbirini avutmak zorunda olan iki intiyardan başka. Hyde Park'taki kuşlar uzakta uçuşuyorlar, bu iki ihtiyarın haberleri bile yok Kensington Parkı'ndaki sincaptan. Belki de başka yerlerden gclmişlcr, ya Leeds'den, ya Shcffield'den, ya da Liverpool'dan, hâlâ gözlerindc mi fabrikanın dumanı? l'rafikte arabaların lastik seslerini zambak gibi kavradıkları biıa dolu bardaklarla boğmak zorundalar mi? Hangi davul çalacak cenaze törcnlerindc? Çok içiyorlar, ama içki dokünmuyor onlara. Gene de kolay değil ayaklarını sürüyerek uçuşan kâğıtlar markası bilinmeyen motosikletler arasından geçip rüzgârlı sokağa çıkmaları. Kim koruyor bu iki ihtiyarı? Kendi yumu^ak seseri. Korkuyu nasıl boğuyorlar lıkır lıkır içkide? di Her ycri saran bu sessizliği nasıl açıklayacağız s,imbu iki zavallı soytarı gözden kaybolduklarına göre yaramaz cocuklar gibi azarlanarak. Ufak paralarını attılar. Sonra da kavgaya tutus,tular. Ama bütün biralarm tatlılığı, alkolün beyaz kasımpatıları, nergislerin dcrinliği ve Londra'daki son kadeh tokuijturmalarıyla gözden kaybolduklannı gördük onlann. CUMHURİYET KİTAP SAYI 472 o insan köprüsüne varıncaya kadar koştular ama ÇOK yüksekti siılar ya da onlar kısa kaldılar ama yalnı/ca bir insan gözüyüm ben bu insan koprüsünde ve her zaman biliyordum nelerin geleceğini nelerin Çok eskiden Sakar Nefer tüieği ağır geldigi için om'zuna askısı kopmuş. tüfek düşmüş ayaöını ezmiş dipçiği tüfek ateş almış ve beyni parçafanmış hücrc cezası vermişler cesedinc yakınlarına da bir tatura zarar verdi diye beylik malına