27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Salkımsöniitlerin Gölaesinde MUZAFFER BUYRUKCU ı ıır, kalbten gelen bır olayın dd bı ınde belınşı, duygunun bır ı dd oluşu ve dıl bıçımınde kalışıaff Anlam ancak dd kesdirse, daha açık bır tanımla ezgı bıçımıne gelırse şıır değerım alır şıır duygusunu dıl bıçımıne getırınceye kadar yoğurmak ve en çok toplu bır madde bıçımıne sokmak, olca dar kı dıze sankı duygunun kendısıymış gıbı okura bır sanı vermek tşte bunu ozluvomm", der Yahya Kemal, Yuzydlardan berı hep tanımlanan ve sonsuza kadar tanımlanacak olan şur mal zemesı, bıtmez tukenmez bır zengınlığe sahıptır çunku o zengınlığı saglayan en bııyuk, en gur kaynak msandıı da ondan Şurın ne olduğunıı ne olması gerektı ğını ve nerede durup nerede kana donıı şerek damarlarda yuruduğunu Melısa Gurpınar (Salkımsoğutlerın Golgesınde) adlı kıtabında açık seçık bır bıçımde ama bır bdge tavrıyla belırtır "Şurın evı, kıı çuk, denne çatma, bahçelı Sankı bır ken tın ortasında yalnız veo ayrıksı kalmış da, beklıyor onu ydtacak elı Lvın taşı tuğla sı, sozcukler Bunuherkesbılır Temelı, ığ retı bır akıl Harcı ıse, olumden Sızdır maz dunyayı ıçerı Yureğı sıcak tutar ısıtır Ya kapısi'* Ozgıırluk Penceresı, anı lardır En solgun resımler yansır oteler den ( ) Şurın evı bahçelıdır dedım ya, ış te o bakımsız bahçe, hayattır Orta yerde kor kuyusu, Çiceğı, otu, ısırganıyla oyalar bedenı, yorar, nırpalar ( ) So/ şııre do nuşurken, bır çocuk kâkulu gıbı kısacık mı kesdmelıdır ılle de 5 Hayır1 Şıır, an nem gıbı uzun uzun seslenmelıdır, uykusunda, olmayan sevgılıyc Durgun, denn soluklu, ıçıne kapanık olmalı, belkı de butun gun uzanmalıdır koltuğunda Bır san duka kadar heybetlı ve duşunceler kadar ağır olan çantası da durmalı ayakucunda Ama, kendını olumsuz sanan ve her sabah bır umut çıçeğı açan yurecığı, hıç dunna dan kıpırdamalıdıryun yeleğının altında Şıır de annem gıbı, mevsımı kuş seslerın den, aşkı saklı mr menddden, tum haya tını guıden sormalıdır bana kalırsa Bır de yolu duşerse kalabaldc alaniara, eskı dostların çoğuna rastlamalı, aynı anne mın yaptığı gıbı durup hatırlarını sorma lı, adresler almalı Sevınçten al olmalı ya naklan kı, anlaşdmasın yoksulluğu, yal nızlığı ( ) Ben denm kı, bır şurde dort mevsımın ruzgârı da solunmalı Omur takvımının butun yapraklan, olıımu yak laşmış bır hastanın yorganı gıbı, bellı be lırsız kıpırdanmalı ınsanın ustunde Yaz de kış, sevgı de nefret gıbı, durmadan kar şılaşmah şurde Ve bu karşıtlıklar, bır beşık aslıncağının gızemlı dengesıyle, taşı malı hayatı yarınîarın otesıne Yerçekımı de olmalı şurde Guneş tutulması da Ay da buluta dolanmalı, şımşek de çakmalı Kum fırtınasının ıçınden geçen bır kervan gıbı, dd dayanddı olmalı Gıtmelı gıdc bıldığı yere kadar Surmelı şıırın ızını Hem de coşkuyla, çocukluğun ıssız tarla larında ozgurce koşarcasına Bırbınne du ğumlenmış gunlerı hıç koparmadan ve unutmadan, yağmurlu sabanlardan, dur gun ıkındderden kalan kırılmaları Ben denm kı, şaır, gozlerıyle tırmanmalı acı nın burçlanna Yureğının onunde ve ar dında, sonmuş yanardağİar, kurumus de nızler, ıskeletler uçuşmalı Her tarar bır uğlık olmalı gerektığınde, her dıze kanlı bır kılıç "Bu duşunceler, bu saptamalar, metınlerın çoğuna serpıştınlmıştır Sankı zaman zaman aklına gelenlerı kuçuk notlar halınde otekdere eklemek, tamamla mayı tasarladığı bır butundekı eksıklıkle rı gıdermek ıster gıbıdır "Salkım soğut" sozcuklerı ne vakıt bır takım seslerle bana ulaşsa, hemen belleSAYFA 6 ğımdekı doğayla ılgılı tablolar sıralanır ar ka arkaya ve benı, akrruyormuş gıbı bır ız lenım uyandıran ama sessızce akan dere kenarlanna goturur ve oralara varır var maz otekı soğuüerden hemen aynlan lubar salkım soğutlere yonelırım Onları, golgelerını duşurduklerı yu/eylerı kıpır tısız derın suların aynalarına bakarak saç larını tarayan genç kızlara, esıntılenn gı dıklamalarıyla gulen şuh kadınlara benze tırım Altlanndakı nemlı serınlıkte dınle nırken Melısa Gurpınar'ın belırttığı gıbı ' Ağaç ıle nızgârın aşkını anlatan bınler ce yapra&ın fısdtısı"nı dınlenm Ama be nım (.anlandırmaya çalıştığım bu goru numle MclısaGurpınar ın' Salkım soğut lerı' bııbırını tanımıyor, bırbırıne yaban cı, çunku Melısa Gurpınar, sevımlı bır resnıın mal/emesı olabılecek bu betımle menın çok uzağında bulunan şeylerden soz edıyor yaşama ılışkın ayrıntıları, de rınlıklerı yakalamak ve sergdemek amau (Salkımsoğutlerın Golgesınde) Melısa Gurpınar, klasık şıır bıçımınden aytıla rak çok a/ kullanıfan duzyazı şıır" bıçı mını seçmıştır Klasık şıırdekı olçu, uyak, ses, muzık, denge soıunu, duzyazı şurde yoktur Ve gereklı de değddır Yalnız kla sık şıırdekı dızelcrc yerleştınlen oğeler, ımgelcr duzyazı şıınnın ıçıne rahatlıkla sokulabdır ve oradakı devuum alanı, yaratım alanı daha genış, el altında tutulan ve her an uretıleceğı malzemeyle dolu kaynaklar daha çoktur Belkı de dıyecek lcıını ıstedığı gıbı dıyebdmek ereğıyle bu seçımıyapmiştıı Melısa Gurpınar Şımdı ye kadar edebıyatımızın bır koşesınde, her televızyon kanalında gorunmeyı du şunmcden şıırlerle, oyunlarla uğraşan Melısa Gurpınar, son ydlarda yayımladı ğı (Istanbul un Gozlen Mahmur/Çocuk luğum ve Olumum) adlı dgınç yapıtlarıy la tstanbul'un Gozlen Manmuroyunlaş tırdmış ve sahneye konmuştur adını ve sanatını gundcme getırmıştır Onlarda ol duğu gıbı (Salkımsoğutlerın Golgesınde) kı şurlerın merkezlerıne yerleştırmıştır kendını Ve o merkezlerden doğayla, ya şamla, sanatla, bırcylcrın duygularıyla, ılışkdenylc, guncel devınımlenyle, kaza nunlarıyla ılgılı yayınlar yapar Kendı duş lerını, kendı sevınç ve uzuntulennı, çcvresındekderın durumlarını anlatmaya ko yulur soyleşı havasına kattığt sıcak bır ıçtenlıkle Ama her şeyın bılıncındc olan, her şeyı avucunun ıçı gıbı tanıyan şaırdır konuşan Sıradan bır kışının goremeyece ğını goren duvamayacağını duyan, de ğerlendıren, yorumlayan bır şaır gozuyle bakar dunyaya, evrene Yaşamın ner anı na değınır, yaşamı yenıden kurar, o yaşa mın ıçındekı ınsanlan yenıden canlandı ıır, oradan oraya koşturur Çıölıklar, baş kaldırmalar, ısyanlar, yakınmalar, eleştırı Ier, yerınmeler ışıtır okur Acı, mutluluk, guzclldc, çırkınliK, yalnızlık, karamsarlık, umutsuzluk, olum gıbı kışıyı omru bo yunca sevındıren, oyalayan, tedırgın eden, korkutan, uçurumlara fırlatan tenıalaı ı ıs Ier ışlerken de olavların ozune sızarak çocukluğu oren gunıerle, aylarla, rasdan tılarla, olaylarla buyuyen durumları hıç unutmaz, buyuteç altına yatırır ve bu du rıımlara ılışkın duşunceleııru, duyguları nı, ızlenımlcrını, ısteklerını stralar Çağrı şım zıncırkrını s,ureklı şıngırdaran bır ça lışnıa surecıne gırer vc çagrışımlann de ğışık kollarından yukbelen anlamları ser gder Olayların denızlerıne atılan ohalara takılan nesnelenn bunyelerınde gı/lenen gerçeklerı eşeler bulduklarını, bır yana yığuıgı yaşantı parçacddarına ekler Melı sa Gurpınar, tanımlamalara tutkun oldu öundan oturu değd ama onları, kılıtlı hır kapıyı açacak bır anahtar, sorunların kar masıldığını çozume kavuşturacak bır for mul gıbı gordu^u ıçın her metnın ıçerığrn de kullanır Ve cskı tanımlamalann yeter sızlığını, çagdışdığını, venı ve çok buyuk bır zemınde hıç durmadan devınen or neklen ışaret ederek kanıtlar Tanımlama lann bazdarı açık secıktır, yorum ıstemez ama bazdarı kapalıuır, gızemlıdır, sezgı nın, zckânın yardımıyla çpzumlenebılecek nıtelıktcdır ' f Belki bir ic cekis sövledimm' gazocağından nasd nefret ettığını Buydu ışte benım zamanımı kemıren lcanatlı tahtakuruları, naftalın, çını soba ve cezveler" Aslında Gurpınar'ın yureğı sureklı kusme yı kaldıramaz, hele nefretı hıç, ne yapar eder, bulur bır yolunu, gonlunu eder nes nenın Ozlemle kucakîaşır yenıden her şcyle, bozuk masa saatıyle bıle barışır, 'tam dolunay yukselırken çamların arasın dan " Çunku gormuştur "Genelde eşyalar kalır sanılır gende, ama bızım ahşap cvı mızden, sevgder azaldıkça, eşyalar da ka çıyordu peş peşe " Yoksullaştıran zaman değd, sevgısi7İıktır, gormuştur Ama tum çabasına karşın surgıt'tır sevgısızlık Nes neyı de, ınsanı da, sonuçta hayatı da kuru tur Bu, olumdur Ama bır yandan da sev gı, umuda aşılar kcndısını durmadan Olum, bır ccnın gıbı done donc buyur ken ıçımde, ben dana doğmamış umutlara analık edıyorum gızlıce " O zaman, bu ye nı yolculuğa çıkarken, yerıne getırılmesı zorunlu bır gorev var demektır Lskı den yı sıyırıp atmak uzerınden "Alın eskı bah çenızı gotunın gerı Lağım çukurunu, so fucanları, kertenkeleyı, takunyalan, kez zap şışesını, olu doğanları, çddıranları ve hatta su fesleğen saksısmı da alın gerı" Ve nesnelenn dunyasından ve ınsanların dun yasından doğaya doner Çunku "hıçbır mevsım, bır olum şıırınde yer almak ıste mez " Bıraz otesınde bır maltaerığı ağacı durmaktadır Sorar "Butun bıı guz DO yunca ılkbaharı yaşayan vc herkesten once çıçeğe duran, bu telaşlı ağaçtan bır şey katmak ısteme? mıydınız hayatınıza^" He nuz ınsan elınden çıkmamış, yaşamın gızı nı saklayan kıtabı doğa çoktan ya?mış ve kımbılır kaçıncı baskısını açmıştır onumu ?e ya da açar gıbı yapmıştır "Heıkes yuksek sesle okumalı ıncır ağacının kıta bını Bak yaz bastırdı çocuğıım safran çı çcğının kırlara yazdığı o gızlı masalı, her kes okuyup dındırmelı merakını ' Bu bır yenıden doğuş coşkusudur Sevgının ço zunıleyıcılığıne bır kanıt arama çabasıdır Toprafiın nabzını tutar, bırakır Tckrar tu tar, tekrar bırakır Dırım orada, dırlık ora dadır Ama nasıl bır gızdır onu oyle kılan, o yapan? "Çok bılen, At. konuşan doua yerın ve goğun aşkından, bır ışaret yolla maktadır bıze mutlaka Sabah olunca, kı me sorsam susar Otun sırrı otta kalır' Kımbdır, bellu de çok ışı vardır doğanın, pek vaktı yoktur ınsana ayıracak, oğretıcı " CUMHURİYET KİTAP SAYI 472 ateşıdır tutuşturulur, soy lencelerın kapısı tıklatılır, uykular ıpılık bır su gıbı yurur becîenlere ve artık suskunluktur "Hıçbır şey daha masum değddır sus kunluktan" Gurpınar du rer şurını, ozenle yerleştınr hayatın bır kıyıcığına "Ve akşam olunca, ınsansız bır gezegenın sessızhğıyle, bu yulu bır ortu gıbı ortmelı şıınnın ustunu şaır" Do ner îstanbul'una Ve bır den, şöyle bır soluklanmak varken, hıç değılse azıcık gozlerını dınlendırmek, bır dıbek kahvesının kopu ğunde dolanmak, ya da ne bıleyım, duvara vuran renklerı ızlemek varken, ış Mellsa Gurpınar, Ooğan Hızian la Zlhnl Kücümen In kurduflu te o an, ve bırden yakın Karaej Sanne nin açılışında,i970 gcçmış konuverır başucu na "Pcrvaneler gıbı çırpı nıp duşuyor tozlu anılar bırer bırer, kâğıt GUNGOR TEKCE fencrlenn ıçıne " Anlayamaz ellerının ne den uşuduğunu hâlâ, sonmuş bır mangalı anımsayınca Tozlanmış da olsa bır turlu ££ |~"V crler kı, çok eskıdcn, gozlen paslanamamış, kuflenememış andar gove I ıkumlarla dolmuş bır yolcuy rır odasında, o eskı çol yalnızlıfiını taşıya J L ^ m u ş da benım atam, o guzelım rak yedeğınde "Soğuk bır odada, bır servı Turkçesıyle bır yudum su ısterken duşup sandık kadar unutulmuş olııp da ıçı dur kalıvermış bır kcrvansaray kapısıiKİJ Işte madan gcçmışle dolup taşan bırı, acaba o gunden sonra, tstanbul'dan yola çıkan nasıl korumalı, guvelerın saldırısından heı sozcuk bır yağmıır damlası gıbı gıdıp kendınp' Keşke tek bır ev olsaydı Ama duijcr olnıuş Asya'nın bo^kırlarına Her her zaman her yerde bu cvler "Evımız sozcuk onu ararmış, nerede bır kıl çadır dedığı, uç beş çuruk tahta, şılte, kıhm ve gorse, nerede tcrlı bır at, bır mızrak, eğdıp supurgc Üstune kar yağmış olu bır bahçe sorarmış benım adıma Nc de olsa butun nın tam ortasında, tutcn bıı baca ışte " kervanların ızı var ruhıımda vc Doftu'nun Boylesı bır ev, bır gun belleğın kıvrımları ışı^ı vurmub, yazdarımın olum fermanına " na saklanır ve orada unutulup gıdebdırdı Bu kez bır kum hrtınasında yakaladık Medt Ama Gurpınar ıçın olası aeğıl bu Nc lısa Gurpınar'ı Develerın dengesını yıtır den mi'' "Bılscnız, oyle ıçten ılışkder var dığı, tacırlerın dağılan yuku toparlamak kı, nesnelerlc aramda " Gerçekten boyle ıçın koşusturdıığu bır uzak geçmışın ço dışkı kurabılırsenız nesnelerle, onlar artık lunde "Orta yerde kor kuyusu, çıçeğı, nesne olmaktan çıkar, ddsız ve durağan ol otu, ısırganıyla oyalayan bedenı, yoran, maktan çıkar, geveze ve devıngen, at oynahırpalayan" Ne ısı vardı oralarda "gulerek tırlar yaşamınızda "Ben çok deneaım, uyanan ve ıçındeKi kadınların en delısı Is hep aynı evde yaşamanın bıkkınlığını tanbul'lu"olanın? Yanıt çok açık "Kosko Lvın de bır ınsan gıbı gıtgıde soğuduğunu ca hayat saraylari, ıçınde onca hazıneyle ve anlayışsızlaştığını Tuten sobayı, delık uçar gıder de, onların kapılarının onunu kovayla su taşımayı, aynı somya gıcırtiMnı supurmek duşer bızlere, merak ve ıçten yıllarca duymayı Bırlıkte yaşlanmayı ka lıkle " Ruzgâr ıner, kervan duzene gırer, pılarla duvarlarla Her gun nasıl sıkddığını ağır bır kuş gıbı akşam genıs kanatlarını ınsanın kupten ve teldolaptan Parlayan serer goğe, dk yıldız başını kaldınr, bır çol
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle