Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
n. Örneğin tkinci Yeni için kitaplar yazıldı, değerlendirmeler yapıldı. Ama bunlar, ortaya çıkan vcrilcr ele alınarak yapıldı. O verilerın ortaya çıkmasındaki psikolojik, tarihscl ve toplumsal ortam öznel yanıyla çalişmalara yansımadı. Benim anılarımı yazmamdaki temel etken bu oldu. Kitabım, bir ozanın tkinci Yediği, hangi koşullaıda Ikinnı ci Yeni'nin ortaya çıktığı, onun şiır serüveninde nasıl bir yer tuttuğu gibi öznel öğeleri yansıtıyor. lkinci etken, anlattlanın heın İkinci Yeni'yle hem toplumcu şiirle buluşan bir serüven olması. Türk şiirinin gelişimi, toplumcu gerçekçi anlayışla onun karşısmdaki anlayışların çarpışmasıyla yakından ilgili. Aynı kişinin bu iki kesimin içinde yer alması az rastlanacak bir özellik taşıyor. lkinci Yenı'ye baktığınızda, o güne değın mregelen şiirde ycniliklcr yapmak, örneg'in sese, imgeye, sözcü'ğe, sözcükler arasındakı ılışkner sistemine yüklediğı anlatn açısından ilgınç gelıyor sıze. "Ama"dıyorsunuzsonra, "şiıri ayakta tutacak butünlükkaygnım, çağrışımlara baştboşluk lanıyan savrukluklardan daha çok onemsiyordum." Bu bana biraz sızın lkinci Yenı'ye uğramantzdan çok, îkinci Yeni'nin sızın karşıntza çıkmış olduğunu düşündürdü 'beımSBerinn&L ilÖzer Sontılarrlaıı bir ^ftkkıış(i!îı Kf.MAI. ('V Onların Sesleriylc Bir Koı Daha lkinci Yeniden Toplumcu Şiire Kemal (her Yordam Kıtaplan 72 s Kemal özer Yordam Kıtaplan 168 s. lOOsiir Benim Ellerimi AI, BenimGözlerimi... Kemal Ozer Yordam Kıtaplan HSs Baba ile Kız Kemal Özer Yordam Kıtaplan 104 s Sorulardan Bir Gökkuşağı Kemal özer Yordam Kıtaplan 56 t Onların Sesleriyle Bir kez... Kemal Ozer Yordam Kitapları 64 s Kimlik arayışımn sonucu lkinci Yeni'nin içinde yer alanlar, ;eniş bir yelpaze oluşturuyordu diyebiiriz. Kimilerinde tam anlamıyla bir sorumsuzluk, savrukluk, ne desem şiir olur düşüncesi vardı. Ben savruk görünen, çağrışımları başıboş bırakılmış görünen şiirlerdc bile kendime göre bir DÜtünlük kaygısı taşıyordum. Bunu da sanırım üniversitede Tanpınar'ın öğrencisi olmama borçluyum. Şıirin biçim ve yapı sağlamlığı gibi konularda onun bize aktardığı titizlik, hiçbir kayıt ve kural tanımama savrukluğundan korumuş oldu beni. Bunun dışında, senin de dediğin gibi, lkinci Yeni'ye ıığramak söz konusu deöildi. O dönemueki gençlerin. şiire yeni başlayanların kimlik arayışı lkinci Yeni'ye ulaştı. Garip şiiri gibi bir manifestosunnu, öncülerinin bulunmaması da bunu göstermeye yeter sanırım. Manifesto, öncülük şöyle dursun, böyle bir şiirin ilk sözü edilmeye başlandığında herkes karşı çıkmıştı. Onu hazırlayan ortam, lkinci Dünya Savası sonrasında yükselen toplumcu değerlere karşı bütün dünyada başlatılan Soğuk Savaş'ın jetirdiği tarihsel ve toplumsal koşullara la olustu. Yükselen değerlerin önünü kesmek için bütün dünyada başlatılan, ülkemize de yayılan ve ekonomiden siyasete, felseıeden edebiyata her alanı kapsayan saldırı, bizim kuşağın şiirde lkinci Yeni'yle sonuçlanan kimlik arayışı serüveninde etken oldu. Bir bakıma tarihin böyle önemli bir dönemecinde gözlerini açması bu kuşak için şanstı. Ama saldırının etkisiyle ulaştığı sonuç f açısından da şanssızlık sayılnıası. Ondan sonra toplumcu ştıre yönelmeniz gündüme gelıyor Bu arada sizin kişisel sancılar içinde siirinizi oluştururken 60'lı ytllarda bir suskunluk donemi de göze çarpıyor Ne var kibu suskunluk dönemınde bile tam susmuyonunuz Dergı çtkarıyor, kitaplar yaytnlıyor, çeviriler yaptırıyorsunuz Tıpkı lkinci Yenı'ye gelmeniz gibi, toplumcu sııre de "Bir sabah uyandtm, ben de toplumcu olmustum, artık toplumcu ştırler yazmaya başladım" dıyerek baslamış sayılmazsınız Evet, orada da bir arayış söz konusu. Aslında her iki döncmin de birer aravış,a dayandığı söylenebilir. Temelde birbirine benziyor, yalnız onları hazırlayan koşullar, besleyen kaynaklar degişik. Arayışı sonuca ulaştıracak değerler ortamı başka başka. Değişen değerleri edinmek, onları özümsemekle, kendi yasa^ mına katmakla olanaklı. Suskunluk tlenilen dönemde çıkardığım Şiir Sanatı dergisi, yayınladığım kitaplar, yaptırdığım çeviriler bu çabanın su yüzüne vuran yansımaları. Orneğin Marksizm ve Şiir kitabını yalnızca vayınlamadım, onun bulunması, çevirtilmesi için ardına da düştüm. Marksizmi öğrenmeye başladıktan sonra, onun şiire Dakışının ne olduğunu araştırma çabasının somut bir göstergesidir bu. Brecht'in, Yevtuşenko'nun şiirlerini yayınlamam, Neruda vb. gibi bırçok ozanın şiirlerini çevirtmeye kalkışınam da öyle. O dönemı, Kemal Özer'de basat noktayı açmak için sordum. Kemal Özer'in dün yayınladığt yapıtlara da, bugün yaytnladığt yapıtlara da baktıg'ımda şunu gö'rüyorum: Elestirerek redden çok eleştirerek kabul var. lkinci Yeni'ye de, toplumcu şiire gelirken de elestirerek kabul var Çok önemli. Yalnızca dönem onu istiyor, o siirı yazayım gibi bir eğilimt htçbtr döneminizde göremıyoruz Çok önemli dersler olduunu düsunuyorum bizler ıçın bu kıtapta. O yü'zden nesnel dıyorum. Bunu anı kıtabı olarak tammlarken bu yanının da ssrarla belirtilmesi gerektiğtni düsü'nüyorum. Nesnelliğe de hizmet Anılar bir yanı ile özneldir, ama bir anı ile de nesnel şeyleri işaret eder. Yani nesnelliğe hizmet eder. Bir dönemin ta öner Yağcı, Mehmet Güler. Asıtn Bezirci ve Kemal özer Yalova'da bir imza gününde. CUMHURİYET KİTAP SAYI 514 den önce. Yaşamı bütün alanlanyla kucaklamalı, yaşamda ne varsa şiirde de olmalı dediğinize göre, bunu uygulayacaksınız. Çocuklara seslenen bu şiirler de yaşam üstüne konuşuyor. Ama onların dünyasına uygun bir dille, gerçekleri yalın, somut bir anlatım içinde, ama soruların düşündürmeye yönelten renkliliğini, kıvraklığını da gözeterek. "Gönderemediğim Mektuplar" üst başlığıyla yayınladığım Benim Ellerimi Al, Benim Gözlerimi Kullan adlı deneme kitabı, türün özellikleri dışında, ortaya koyduğu tavırla anılmalı. Artık yaşamayan arkadaşlara yazılmış mektuplar bunlar. Kimi doğal, kimi erken ölümlerle, kimi de öldürümlerle aramızdan ayrılmış arkadaşlara: Ergin Günçe, Fahri Erdinç, Asım Bezirci ve Onat Kutlar. Bunlar onlann yokluğunda yazılmış duy Baba, yaşanan acılardan sonra, "Yapgusal yazılar değil. Bir ağıt üslubu yok tıklarıma bak" diyor ktzına yanıt verirniçbirinde. Tam tersine, onlarla iletişimi ken. yokluklannda da sürdürmek isteğiyle ya Babanın yıllar önce kızından aldığı zılddar. Onların bilincini bugün de canmektuplar, yaşananlardan sonra, bir kurlı tutma gibi bir eğılim taşıyorlar. Onlar gu öğesi haline geliyor. Öyküİer de o bugün yaşıyor olsalardı nelerle ilgilenirmektupları yıllar sonra yeniden yanıtlalerdi, bugün yaşanan şeyler onların bilinma işlevi kazanıyor. Yine kitap salt bir cine nasuyansırdı? Denebilirse, bugünü baba ile kızın ilişkisi olarak görülmemeonların bilincini yeniden üretmeye yöneli. Yaşamın çeşitli oluşum ve gelişimlerlen yazılar. Belki küçük bir kesir, ama den süzülüp gelen zenginliğine vurgu ölümlerin, öldürümlerin haksızlığına, kıyaptığı düşünülmeli. Tasarlandığı günyıcılığına yaşamın savunulması adına bir lerle kitabın yazılıp bittiği günler arasınbaşkaldırı olarak niteliyorum bu kitabı. da bile birtakım değişiklikler oldu. O değişikliğı de kapsaması için kitabın "son Günlüklere gelince, daha önce 1963söz"ü bile değiştirildi. Kitabın yazılış sü1993 yılları arasında vazdıklaru Tanık recinde bile yaşam sürüyor ve baba ile Günler başlığı altında yayınlamıştım. kız yeniden bir araya gelebiliyor. BaşlanGölgeden Güneşe'de ise 1994'ten gıcında "karabasan"ın yer aldığı bir dıı1998'e son beş yıllık görüntüleri bir ararıım, sonunda "akbasan"a dönüşebiliya topladım. Onları kitap haline getirıryor. den de ayırt ettim ki, yalnızca bir ozanın şiir serüvenini, çeşitli yaşantılar içinde Üzerınde konustugumuz kitaplann karşısına çıkanları, ürünleriyle ilgili sodışında, deneme, günlük ve çocuk şiirlerunları değil, bunun ötesinde bir iç yolrı de yayınlandı. Bunlardan da söz edelım culuğu yansıtıyor. Özetle söylersek, küıstersenız çük küçük ayrıntılar, gözlemler aracılı Sorulardan bir Gökkuşağı adı altınğıyla bu iç yolculuğu gölgeden gıineşe da yayınladığnn çocuk şiirleri, benim şiçıkaran bir kitap. ir anlayışımı yansıtan bir örnek her şey rihi yazılacaksa, ancak öznel kitaplann bulunmasıyla yazılabilir. Keşke başkaları da anılarını yazsa, coğalsa bu. Mozayik o zaman bütünüyle belirir. Dönemi ürünlere bakarak tanımaya, değerlendirmeye kalkısanlar, ancak o zaman o üriinlerin nasıl, naneı öznel koşulların içinde yazıldığını bilebilir, dönemi yerli yerine oturtabilir. Bakın, yeri gelmişken, lkinci Yeni'den Toplumcu Şiire kitabını başta daha geniş düşündüğümü söyleyeyim. Sonradan değişiklik yaptım, toplumcu şiir dönemini başka bir kitapta aaha ayrıntılı anlatmaya Karar verdim. Toplumcu şiirin nasıl oluştuğunu, en azından benim için nasıl oluştuğunu, hangi aşamalardan geçtiğini, yine anılara dayanarak sergilemek iizere. Baba ile Kız, ılk öykü kitabtntz Onu da son aylarda yayınladımz Bir öyküler loplamı olarak dusünmüyorum. Çünkü 19541963 arastnda yazdılımz öykülerle, 19981999 yıllarında yazaıklarımz baska bir kurgu altında bir araya gelıyorlar. Kendı baylarına oykü serüvenlerini sürdürdükleri gıbı, siztn belirledığinız bir üst kurguya da hizmet edıyorlar. Salt öykiilen bir araya toplamakh yetinmedıniz de neden böyle bir düzenlemeye gerek duydunuz3 Bu öykülerin bir bölümü yıllar önce yazılmış, dergilerde yayımlanmıştı. Sonraki öyküleri, kitap tasarlandıktan sonra yazmaya karar verdim. Onları bir kurgıınun içine yerleştirmekse, yaşamdan kaynaklanan bir sonuç oldu. Yaşamın beni öngöremediğim değişikliklerden, gelişim ve oluşumlardan geçirip getirdiği yerle ilgili. Elimde bulunan mektup vb. gibi belgesel anılar zamanla bir hesaplaşmaya kaynaklık eder hale geldi. Öyküler de bu nesaplaşmanın içinde yer alabilecek yeni anlamlar kazandı. Letonya'nın başkenti Riga'da Yaşamın zenginliğine vupgu SAYFA S