Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ayla Kutlu'dan "EmirBey'in Kızları" Roman ve "Şark" Ayla Kutlu'nun son romanı "EmirBey'in Kızlari'nm kurgusu iki düzlemin kimi kez koşutluğu, kimi kez çatışması, kimi kez sürekliliğiyle örülmüş bir yapıt. Bu düzlemlerden biri yazarın daha önce kaleme aldığı "Bir Göçmen Kuştu O" adlı romanı. Diğeri, îkinci Dünya Savaşı'ndan günümüze akmış tarih parçası. Roman bir ölümden bir ölüme uzanıyor, Emir Bey'in Haziran 1941'de öldüğü gün başlar, doksan yedi yaşındaki Nevnihal Hanım'ın Nisan 1991'deki ölümüyle biter. ERENDİZ ATASÜ oman okumak nasıl bir süreçtir, sevgilı okuıV Dılın lezzetini tadmak, bulnıaca çözmek, ders çalış mak mıdır, ya da boş vakıtler egienceliği midır.'' Bııtün bunları kapsayan ve aşan bir atmosferdir roman. Onıın gizı, özgünlüğü ve varsa kalıcılığı işte bu tanımlannıası MI aşkııılıktadır. Vuvanız gibı sarmalar sizı roman, csirger vc besler, kimi kez öfkelendirir, boğar.. ünun başarısının tek birölçüsü vardırbana kaJırsa. Okuma sürecini tamaınlayıp gündelik yaşantınıza yeniden doğduğunuzda kendinizi "zenginleşmiş" hisscdebilmeniz. "Rahatlamış", "onaylanmış", ya da "dinlenmiş" demiyorum, "zenginleşmiş"diyorum! "Gerçcğe" bir adım daha yaklaşmış olmanın zihinsel ve duygusal olgunlaşmasıdır bu. "Şark"... "At üstünde uçan, hayat karşıunua pman" (s. 124) insanlar yetiştiren şark.. "hlayatıgürünmcz bir kurna^ olarah. dohuyan"\arm suskıın, içe dönük diyart. Onların insanlıklarından kimsecıklerın haberi olmaz! (s. 124).'7W<?« akla hiıkmedcr" o diyarda. "Akılnahijtir. Nazhtek oğul oıbt l'orunur ahıl Çünkü şarkta akıl kuçukşeylerlc vcçokayrıntıyla uğra^tr. licdctı kabalıklara razı Akılonun gücünüanlamasın dtye dılle yuceltilir Yüceltilir ama aklın gücüne hıç aldmlmaz." (s. 239240) Ayla Kutlu'nun yeni romanı "Emır Bcy'ın Kızlan"nın üstünde yükseldiği üç ızleksel* sütıından biridir "değtşmezlığın emniyetinin vazgeçilmez oldugu" (s. 287) şark! Diğerleriyse "Beynını kuüanmamaya yönlendırilmi\ bir halkın ikindli" (s. 127) kadınlar ve "atılmı$ ve tutmuş köklertn kopartlmast"olan göç (s. 274). Bu üç sözcüğe dikkat edelim. kinin açıklaması basittir. Kimin gövdesidir önemscnen, özne sayilan? Erkegin. Kadının gövdesi erkeğe keyif veren araçtır. Aşktır yenik düşen aslında, dahası yok edilen. (^nun için mi azalır insanlar "şaık"da? Aşka yaşama hakkı tanımayan korkunçhiyerarşi.sevginin hertürlüsünü sakatlayacaktır, "saygı" etiketlı tuttıklularda, sııskıınlııklarda. Onun için midir, engellenmiş duyguların, yaratıcüığı azaltması."(s. 247) Ayla Kutlu'nun metninde "şark" coğrafyayı aşar, bir yaşama biçiminin adı ve özü olur. Yazar, tüm yapıtlarında gözlemlenebilen tarih bilinciyle, bu yaşama biçimini herhangi bir etnik kökenle özdeşleştirme yalınkatlığına düşmez. "Şark" insanlığın büyük hayatında bir basamaktır. Tarihi rastlantılar, yeryüzü şekilleri, dinsel yönlendirmeler ve kim bilir başka hangi nedcnlerle dünyanın batısı aklın aydınlığına çıkmışken, aoğıı hâlâ feodalite basamaöında yerinde sayar. Suskun, itilmiş, dışlanmış kadınlarıyla "şark" bizim öykünıüzdür. Yayılan ve çekilen göç dalgalanyla dogııdan batıya uzanan bu ülkenin. Osmanlı'nın çöküşü, şar kın garbın karşısında yenilgisınin hıkâyesidir; Kurtuluş Savaşı ve cumhuriyetüı ku ruJuşu ise "şark"ın şarklılılda ve garpla hesaplaşmasıdır. Kendi içimizdeki "şark"la hesaplaşma ise hep bildiğimiz gibi, hâlâ siirmektedir. Ayla Kutlu'nun romanı bu tarihsel dönüşümlerin izdüşümlcrini tasır, şarktan garba, Kafkasya'dan, Urfa'cîan Girit'e uzanan bir aile yapısında. Romandaki tüm ana karakterlerin kişiliklerinde bu ulanmanın eerilimi mevcuttur; bazen yepyeni bileşimlere erişirler, kimi kez çclişkilerde acı çekerler, tıpkı Türkiye gibi. Batubeg'lerin babası Kafkasyalı Emir Adil Bey, Ermeni mczalimi altında yıkılmış bir çocuklukta düşmüştür, onu Cîüneydogu Anadolu'ya getirip bırakan güç yollarına. Istııaplı yitirişlerin izleri tüm ya şamını etkileyecek, F.mırBey herkonumda ej^reti duracaktır. Bir topı ak ağası onu evlat edinmiştir ve gün gelir Emir Bey kendini "aöalık" makamında bulur. Milli Mücadele Kahramanı ve Urfa miHetvekili; "soyut" bir hürriyete âşık, ince ruhlu bir adamdıı. 1 lürriyet özlemleri tek parti yönetimi altında kınlmış, Emir Bey siyasete küsmüştür. Onun aydın idealizmiyle, gerçeklerle boğuşan oevrimci eylemcilerin uyuşamayaeağı açıktır. Yazar, Emir Bey'i tarihsel ve toplumsal bakımdan doğru konuma yerleştirir: şefkatli yapısına, inceliklerine karşın o "doğulu bir aga"dır. Bu yüzü ailesine, kadınlara çevrildiğinde iyice belirginleşir. Kan bağıyla ilişkili oldugu kadını, kızkardeşini Kansınuan üstün tutar. Uk karısı güvencesiz Gülhayat'ı "üçten dokııza" boşamakta sakınca görmez. Ağalık makamının ayrıcalıklannı reddedebilecek bilinçtcn ya da yüee gönüllülükten yoksundur Emir Bey ama, bu makamı doldtıramayacak kadar yuflta yüreklidir. Gülhayat ın açlıga terkedılmesine gönlü razı olmaz, onu eeri alır, eş degil, horlanan bir lıizmetçi olalak. Bu düzen ya da düzensızlik Gülhayar'tan olma üç çoeugunun, özellikle kızı Hüsra'nın hayatını, duygularını zehirleyecektir. O, doğulu bir babadır, kızlarına sevgi sunabilmeyi bilmez, beceremez. Kızlarına karşı duyguları annesiyle ilişkisinden vansımalar taşır. Emir Bey'in yaşamı feodaüteden bir arınma sürecidir. Ikınei karısı Nevnihal'den olma kızı Leyla'ya babalık sevgisini iletebilmeyi başaracaktır. Bu yalnızca kişiscl erginleşme midir? Ülke çapuıda yaşanan Örta Çağı silkeleme hareketinden etkilenilmemiş midir? Emir Bey'in inkılaplara yönelttiği, halka mal olamama eleştirisi (s. 133) pek haklı değildir. Kendi ailesi agalıktan uzaklaşıp hal R DoğufeıUrtia ka yaklaştıkça, inkılap rüzgârlarını hissettikçe, babanın mutlakotoritesi dej*işrnektedir. Artık aile meclisine kadınlar gırebilmektc, düşüncelerini dile getirebilınektedirler. (s. 134135) Kırsal kökenlı Gülhayat'ın doğurduğu I lusra ile kentli Nevnihal'den olma Leyla arasında Kemalist devrim vardır. Sömürüeü olmaktansa verici bir agadır Emir Bey. Sonuiflas! Urfa'daki mallarhar vurulun harman savrulduktan sonra, Emir Bey'e istanbuJ'a göçüp, ikinci eşi Nevnihal'in babadan kalma mütevazı evine sığınmak düşmüştür. Emir Bey siyasete küstüğü dönemde hatıralarını yazmış, Atatürk'ün ölümünü izleyen günlerde ise ülkenin kargaşaya sürüklenebileceği endişesiyle, ülke yönetimini eleştiren "hatırat"ı, kargaşaya herhangi bir biçimde alet olmamak amacıyla yakmıştır. Ancak Emir Bey'in kendisiyle hesaplaşnnısı sürer. Eiiııdekalan son mülku, Urfa daki konagı Çoeuk Esirgeme Kurumu'na bagışlaması, yalnızca yetimlık acısını unutamamış eli açık bir ağanın armaAanı degildir; alışkaıılıîdarı ağalık düzenine batmışsa da, yüre öi bu eşitsizliği asla kabullenememiş soylu bir insanın, kendisini de tutsak etmiş Orta Çağ dizgesine başkaldırışıdır. Emir Bey çelişkilerle paralanmış haya tmın sonunda, bilgelige ulaşır, darmadağınık duygularını bütünleştirir. Kızlarına yazdığı, romanın sonunda yer alan, edebiyaümızın "göç" olgusu üstüne kuskusuz en güzel metinlerden birı olan mektupla kendi yaşamının bütünsel bir çözümlemesini yapar. Emir Bey'in toplumsal kimliğinde, Serbest Fırka, Terakkiperver Fırka gibi, daha gcniş özgürlük talepleriyle ortaya atılan siyasi hareketlerin iflasının ipuçlarını buluruz. Dcvrimci şiddetten incinen Emir Aga, çatısmın altında süren şiddete duyarsızdır. Elini evcil şiddete pek de bulamaması vicdanını ranatlatmaya yeter de artar. Soylu dııygularına karşın, "hürriyet" Emir agalar, beyler, paşalar için özel yaşama sındirilememış, somtıtlaşamamıştır. "Hürriyet" adına kalkışacakları siyasal muhalefet, "hürriyet" karşıtı bağnazlann aracı derekesine inmeye ve sonra devrimci cumhuriyetin öz savunucusuna çarpıp yaşanan gerçeklikten köklenmeyen cılız yosunlar gibi savrulmaya yazgıhdır. Ne yazık ki gerçek hürriyete kavuşabilmek icin toplum olgunlaşmayı beklemck zorunaadır. Emir Bey son mektubunda 1920'ler de, devrimci hareketin gerçeklikle bağlantısuıı tam da kavrayamadıgını, karşı çı kışının kişisel kırgmhklara dayanan fazfaca özneltipik bir feodal tavır olduğununihayet "şark"tan annabümiş bir nesnellikle saptar. Emir Bey'in arınışı, feodal düzenin kendi aile çevresinde yıkımı pahasına, can acıtaraK gerçekleşir. Tıpkı Türkiye'ninki gibi. Yarı göçer kökenli, Çeçen Emir Bey'in 19. yüzyıl sonunda Urfa'da toprağa yerleşmesi, kırsal alandan ilk eş Cjülhayat ve Kandiye (Girit) kökenli, kentli ıkincı eş Nevninal... Tarımdan kentsel yaşama (Istanbııl'a) göç. Çokeşli, geniş, feodal aile ile tekeşli çekirdek aile arasında bir yerlerde salınan Batubeg'ler. Tam da bıırada Siııa Akşin'in "()smanlı, Türklerin toprağa ver leşme, (Jumhuriyet, kentlcşme dönemi dır" saptamasını nasıl anma/Mnı/r1 Batııbeg ailesi geıçekten deTürkive'nin mace rasını izlemcktedir. (>umhuriyet'in devrimci ruhundaki catlama, devingen parçanın yenı bir atılım kazanıp sosyalistleşnıesi, durgun öbür parçanın feodalitenin makyaj ciegıştirmiş biçimi olan alaturka kapitali/.me tembelce ve sömürgence yerleşmesı, Batubeg ailesinin iki oglu arasındaki zıtlıkla belirir. '40 karanlığı ile çatışıp yurtdışına kaçmak zorunda kalan Batıı, Demokrat Parti karanlığının gönüllü destekçisi ve valisi Mahmut Batu acılara rağmen vcbclki onlar saycsinde, "kırsal kentleşme" süreeini • C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 4 6 7 Emir Beyln arnşı Bömöykiimüz Ayla Kutlu "şark"a bilgece bakar; şarkın insan varoluşuna baktığı pencereden Romancıya yakışan da bııdur. Roman sanatımn politika üstü kalması gerektiginden filan değil; iktisadiden toplumsala, modernden geleneksele tüm "görme biçimlerini" kapsayan çok geniş bir açı oluşturur, yazann insanın varoluş serüvenine yönelen algılama ışınları da, ondan. Doğunıın insancıl sıcaklıöı ışır bir bakışta; çamıırlaşmaya başladığı nokraysa gözden kaçmaz. Nfe. hazin çelişkidir ki, bir yandan "birey "i yüceltirken, son tahlilde "ilke"ler dcn yani düşünsel soyutlamalardan yana tavır koyan "gaıp" karşısında "şark'ın ka çınılmaz venilgisine ulanan şckilsiz, kaygan, kaypak yol, insancıllıgın "şark "a özgü rüründen başlamaktadır. "Şarklıdır haıdisı dc, ılkeyı bırcyedötıü^türüyor. ick lck ınsana bakarsan, hcr zanıan hahlılt&ı i'mc utrülecek srbeplcr vardır." (s. 245) !jcfkatin tomurcaklandıgı noktadırburası, ^ıkarcılıg'ın ve adam kayırmanın, yalanın ve ikiyüzlülügün başladığı nokta da olabilir. Tıpkı ınsanı unutan"ilke"nin ve "garb"a özgü totaliteıliklerin ve kıyıcılıkların baş langıcı olabilmesı gibi. Birbaşka çclişki dahayaşargövdeyi aklın önüne geçiren "şark !. Cınscllığin ye nık düştüğıi yerdir orası (s. 247) Bu çeliijSAYFA 6 Romanaya yakışan Ayla Kutlu'nun, Emir Beyln Kızları adlı son romanını okuyup bitlrdiğinizde hayatın Amazon, CanJ, Nlı. volga gibi sonsuz nehlrtere benzediginl yeniden anlıyorsunuz.