07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kapak konusunun devamı tiin yapırlarında karton olmayan kahranıanlar yaratabilmiştir. Şıirdcn öykııyc, ronıandan, tiyatroya hırklı ya/.m alanlaımda calısmalar yapan bir yazarın butıın bu kimliklerlc olgunlaşmış bir yapılı olaıak karşımıza çıkan İİiicre 1952' ya/arının ıısta işi kuıgusuyla, sö/.cük scçiminde gösterdiği özenle, psikoloiik çözümlemcleri başarmısjığı, ayrıntıları yakalamışlıgıyla, sade ve akıcı dili, ironik anlatırmyla bir oturuşta okuma isteg'i uyandıran bir yapıt. Yaza rın geıçekte kendisi olan Mustafa Taşkcsen adlı oyuncunun Sansaryan Han da ki 56 günlük gözaltı süresindc kapatıldığı üç ayrı hucrcdc gcçen yaşamının, bu süre boyunca kendisiyle, geçmişiyle, geleceğiyle hesaplaşmasının, dev dalgalar cibiTkıyılarına çarpıp çarpıp geri çekilcn korkularınınpişmanlıklarınınkuşkularınınikilemlerinin cesaretininçatışması, çarpışması bir anlamdada. Hücrenin karanlığı veyalnızlığı içinde kendini debaşkalarını da belki de ilk kez gerçekçi bir aynada görüp tanıyan, dört duvarın dı ^ındakilcrin baktıkları aynanın ise göriintülcri çok farklı verdiğinin ayırdına varan Mustafa, baktıkları aynanın gcrçek olduğıına inanıp, Mustafa nın da aynı aynanın içinde kalmasını isteyenlere karşı kendi aynasında gördüklerini inkâr et ıneme kararını veriyor sonuçta. Bu bir başka deyişle, "Yalanı bırakma zamanı nın gelmesidir. Vcduygularını.düşüncelerini dosdoğru yansıtmak zorunda olduğunu kavranıasıdır." Yaşamındaki pck çok insan tarafından ihanete uğradığının, birçok insanın ikiyüzlülüğünün, bencilliğinin, yalnızca çıkar bazında iliş ki kurduklatının tescillenmesidir. Ve Mustafa Taşkesen bu yüzden dışarday ken yasadıgı çelişkileri çok daha derın den ve kat kat yaşamaktadır hücresinde. Şiirden öyküye, romandan tiyatroya ve Orhan Kemal Roman Ödülune Kemal Bekir Okurun, roman kahramanı Mustafa Taşkesen'in Kemal Bckır'in ta kendisi olduğunu bilmesine karşın roman kahra manıyla özdeşleşmesı, nc yazarın üçüncü tekil kişili anlatımı ycğlemesiyle, ne dc olayın yaşanmışlığının üzcrınden 45 yıl gcçmiş olmasıyfa açıklanabilir. Yazar başarısını, oluşturduğu sahici dillc, sağlam kurguyla ve 'hücre yaşamının ne ka darının kanramanlık, yiğitlik, nc kadarının bencillik, ikiyüzlülük, korkakhk ol duğunu tüm ayrıntılarıyla dosdoğru anlatma çabasının içinc girmcsiyle' sağlana bilmiştir. Kemal Bekir'le ödul töreninden birkaç gün sonra Adam Mola'da buluştuğumuzda, yazmayı 1944 yılından bcri inat la, dirençle süıdüren bu değerli yazarınııza yazdıkları vc yazacaklarıyla ilgili olarak sornıayı düşündüklerim, bir scpctin içindeki uçları kanşmış yumaklargibiydiler kafamın içinde; çözülmeyi bekliyorlardı. Bu yüzden elimc ilk gclen ipi, hangi yumağa ait olduğunu bilmeden çektim, yumak kıpırdadı: "Vc kahramanlaralkışlamaya alıynts;, daha acık söylcmck gcrektrse lavaşım vcrmcyı ınaddı tcmclındcn soyullayıp ucuz vc kolay tarafından clc alan, klijc msanlar yaratma, ın \anları yaftalatna mcraklısı insan ların öncmlı birgrubıı olıı\turdu9u bir topluma, gimlcr hoyu2 5 mctrckarclıkbir hucrcdc korkuları, öfkcsi, pişmanlığt, yılgınlıgtyla ba\ ha^a kalan vc sonunda arkada^lannın çözüldüğiinü görüp çözülcn bir dcvnmannı portrcstnı kahra>nan ola rak \ıtnuyor\unuz Romatulakı kahranıa nın vc ötckı devrıma tıplcnn aktarımlartyla tlgıli clc^tmlcr aldınız w/)" Bu tür bir eleştırı hiç almadım. Kendi yaşammdan yola çıkarak hem dc olayın üzcrinden JOyıl gcçriktcn sonra yazdığım bu romanda Mustafa iaşkesen is ınini verdiğim roman kahramanı bcni tcnısil ediyor... Vc ben lonıan kahrama nını tüm insani boyutları içinde çizmcye çalıştım. Korkuları, yiğitliği zaman zaKemal Bekir Nuriye Öğütçü'den Orhan Kemal Roman Ödülü'nü alırken SAYFA 4 man önc çıkısı, zaman zaman geri çckilişi, "nc oldıı, bııraya nasıl geldim" diyc rek kendisiyle hesaplaşmasıyla elc almaya çalıştım. Bu roman bunu gercktiriyor du ama zaten ıonıancı roman ncrcdc geçerse geçsin, kahramanını birçok boyu tuyla vernıek zoı undadır. Böyle yazamayacak olsaydım, yazmaya soyunınazdım. Bir rumanamn olaylara bir tarıhçı gıhı netııcl bakmaunı savıoıuyonunuz vc yarattığınız kahramanı bir ıınan olarak tum zaajları, zaytflıklarıyla kucaklıyorsu nuz Sanırım hu hakıs, özcllıklc dc cdcbiyatın bir nıîsyonu yüklcnmaı gcrcktığını savunan çızgı tarafından pck ho\ kar\nan mayabilir Yanılıyor muyum'* • Orhan Vcli'nin, Garip s,iirleri arasın da "rakı şişesinde balık olsam" dizcsi olan şiiri yayımlandığında, toplumcu gcnçler, ilcrici gençler bir dergi çıkarıyorlardı Ant, diyc. 'Sanatta edcbiyatta ycnilikeskilik mi söz konıısu olmalı, ilcricilik gericilik mi' diyc bir tartışma ko nusu ortaya attılar. Orhan Veli'nin bu şiirini ve Garip akımını hcdet alıyorlardı bu tartüjmayla. Coğu yazardan bu tartışnıaya 'yenilık eskilik nc ola ki daima ilcricilikgericilik söz konusudur', diye cevaplar geldi. Ama Sabahattin Ali'dcn "Nc yenilikeskilik, ne ilericilikgericilik... Sanatta edebiyatta çağına, döneminc tanık olmak söz konusudur. \'x\ önem li örnek de Balzac'tır. Balzac kralcı, tutucu bir yazar olmasma kar^ın bugün hâlâ okunmaktadır." diye bir cevap gelmiijti. Tarihın çizdigi bir tip vardır, o kolayına sokulma/. romana, sokulmamalıdır. Onun kalıntılarından yazara kalan bir iz vardır. Bundan bir ınsan yaratılıyorsa, şablon olmaktan çıkar. Ayrıca ben toplumeu gerçekçi çizgiyı değil toplumsal gerçekçi çizgiyi savunuyorum. Ncdır bu ikı cizgi arasındak.ı ayrım' • Bu çok rartışılan bir konudur. Maksim Gorki Sovyet edebiyatında o günkü politikacıların yanında ycr alarak söz sanibi olmaktan vegörev üstlendikten sonra Sovyet Yazarlar Birlifii'nin 1934'te yaptıgı kongıede sanınm başkan olarak konııştu vc sıınduğu bildiriylc toplumcu gcrçekçilik ismi verilen akımın temellerini attı. Üstelik kendisi başarılı bir eleştirel gerçekçi olmasına karşın. Bu bildiriyle Cîogoller, Tolstoylar, Dostoyevskilcr yok oldu ve dendi ki "Ey yazarlarımız, tarlalara, fabrikalara gidcceksiniz ve ycni insani Stalinist, Leninist, Marksist insani anlatacaksınız. Bu insan bu toplumda mutludur. Bu insanların oluşturdugu toplum da çok mutludur." Gorki'nin tanımladıgı mutlu toplum hiç yoktur oysa ki. Ama ilk dönem yazarları; örne^in Şo lohov çok önemlıdir... Şolohov bana görc toplumcu gerçekçi değil, eleştirel gerçekçi yani toplumsal gerçckçidir. Sovyetler Birliği'nin kuruluş aşamasında vöneticiler hoşgörülüydü. Bir takım sıkmtılarla kar^ıla^ıyorlardı ve sıkıntıların dıle getırilmcsini yadsımıyorlardı. Ama daha sonra Soljenitsin'in ve başka eleştirel gerçckçilerin scsi, resmileşcn bu toplumcu gerçekçilik (Sosyalist Gerçekçilik) kurallarına uymadığı için kesifdi. 1952'de ya^anmi) bir olayı yazmak içın V)T)'a, yayımlatmak ıçın ()Tye dek bcklcdıniz Ihıın bir sürc değil mihtr pro jcyi yaşanıa gcçırmek. ıçın'' Türkıyc'nın ya^adıg'ı ba\kta \ürcçlcrın, toplumsalIHH halcfcttn çızdığı zıkzakların bir c/kısı dc var diycbılır miyiz bu gccikmcdf'^ Bu n rar/ı ız siirü'jün, hır deyışle tutkunun vn oncmli itıci gücü ncydP Bu konu bir romancı olarak benim içın mutlaka kilaba dökülmcsi gereken bir konuydu, bu bir. Ayrıca bir insanın hücreye kapatılması ve sonra ordan çıkışına kadar olan 56 günlük serüveni özel likle biçim yönündcn çok ilgınç gcldi. Ote yandan kahramanın daha sonra hapishaneyc girişi, oradaki serüvenlcri de anlatılabilirdi ama hemen anı romana dönüşebilirdı. tkincisi, çok güç olan koşullardı. Çalkantılı, devrimciligin, devrimci Hkirlerin ve ideolojilerin parçalandığı dönemlerdi... Bu olaydan sonra dünya da Türkiye de dcgişmişti, ben de deöişmiş tim. O açıdan 56 gününü hücrede geçiren o adamı bütiin bu açılardan değerlcndirmem gerekirdi. Ama basdması için ben beklemedim, bekletildim. Basmadılar. Kanlı Düğiin için de aynı bcklemc söz konusu oldu. Çeşitli yerîere vcrdim ya yımlanması amacıyla; üstelik bazı yayıncılar beğendiklerini söyleyerek dosyamı iade ettiler. Araya kâ^ıt krizi girdi, derken 12 Eylül oldu, bugünlere kaldı. Çoktemız, sadc, ptrılptrılbır Türkçcyle yazıyorsunuz Vc akıcı bir dilanlatım Ama ötc yandan Nabit Sırrı örtk gtbı Ovmanlıca yazan bir yazarın l'ürk cdcbiyattnda yıllar sonra gündcmc gırmeunı de siz sag'ladınız Bizim o dönemimizde Nurullah Ataç edebiyatımızda çok etkin bir kişilikti. Hcm beğeni olarak, hem de Türkçeci olarak, Türkçe seçimimizde. Nitckim benim Kaçaklar ronıanında (cevabı karşı layan yanır sözcüöü o zaman yoktu) ccvabı kullanmamak için 'diye söyledi, di e başını salladı, diyc karsılık vcrdi' şekiylc yürüttüm. Elbette dil önemli bir öl çüttür edebiyatımızda. Ama geçen zaman bizc gösteriyor ki dil de her şey de mek değildir. Nitekim biz Almanca'yı, Fransızca'yı, Ingilizce'yi kcndi dillerinden okuyup değerlendirecek kadar bilmiyoruz ama bugün Stelan Zvveig'ın da, Shakcspeare'in de, Stendhal'in de, Tolstoy'un da, Thomas Mann'ın da vurgunu r; CUMHURİYET KİTAP SAYI 445
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle