Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Şiirlcriylc, dcncmclcriyle, çevirileriyle, tutumuyla edebiyatımızın, sanatımızın gündemini belirleyen değerlcrden biri olan Özdemir lnce'nin "Ne Altın Ne Gümüş"ü önemli, okuyanın ufkunu genişletecek, iç dünyalarda yepyeni dünyalar yaratacak nitclikte bir kitap. MUZAFFER BUYRUKÇU Özdemir înce'den şiir üzerine denemeler Ne Altın Ne Gümüs olarak izlcdik birbirimizi, ileriye doğru attığımız adımları, tasarılarımızı, yaptıklarımızı. Kabul ettirdik kendimizi, adlarımızı duyıırmayı başardık. Ödüllendirildik, arniağanlar kazandık, yabancı dillere çevrildik. Özdemir Ince, beğendiklerine, sevdiklerine kucak açan içtenliğiylc ve siirlerinin özündeki evrensellikle yıırtdışında dostluklar kurdu. Yannis Ritsos dostuydu, Alain Bosquet dostuydu, Adonis dostuydu. Mallarmc Akademisi üycligine, Liege Uluslararası Şiir Büyük Ödülü Seçici Kurul Üyeliğine, Strasburg^'da buJunan îjiir lçin Avrupa Akdeniz Universite örgütünün (RUEMEP) Kurucular Kurulu ve Yönetim Kurulu üyeliğine, Uluslararası Şiir Araştırma Merkezi muhabirliğine seçildi. Fransız I Iükümeti tarafından sanat ve edebiyat alanında verilen Officier Nişanı ile onurlandırılmıştır. Ben, öykünün yanı sıra, romanla, günlükle, düşlerle, kitap tanıtma yazılarıyla çahşma alanımı genişlettim. Özdemir lnce, siirlerinin yanı sıra 'şiir'inin, genel olarak 'şiir'in içyapısını irdeleyen deneme biçiminde yazılar yazdı. Değişik boyutlardaki konumuna bir kuramcı, bir düşünür tavrıyla eöildi. Öteki sanat dillerinden aynlan ve benzersiz bir dil olan; yaşamı, yaşamın bütün verilerini, bütün ürünlerini kullanan ama kendisini kullandırmayan 'şiir' dilinin üzerinde durdu, bilinen, bilinmeyen kaynaklarına indi; hem şiirinin hem de denemelerinin anlatımını zenginleştirdi. Dünya şiirinin doruklardaki yaşantısına bal taşıyan dev şairlerden Türkçem iz e eetirdiği yapıtlarla şiirim izde ve edebiyatımızda zaman zaman varlıkları hissedilen ve bu yüzden gelişmcyi enelleyen doldurma olanaklarını hazırladı. Böylesine çalışkan, işi gücü insana bir şeyler sunmak, ruhundaki, benliğindeki durgunlııkları kıpırdatmak, bir duygunurı patfama anında çevreye saçtığı kıvılcımları renklendirmck, anlamlandırmak, bilinçaltıyla bilinçüstünü harmanfamak olan çolc yönlü bir sanatcı, çok yönlü bir yaratıcı, ister istemez bir çekim merkezine dönüşecek, kendisine çeşitli yazarlardan, dergilerden sorular yöneltilecekti. Nitekim ilk kitabından, ilk demecinden başlayarak yöneltmişlerdir de. Elbet düzenlenen soruların içerikleri önemlidir ama yanıtlar daha da önemlidir. Çünkü o yanıtlarla kavranmayan kavranacak, anlaşılamayan açıkhöa kavuşturuJacak, bulanıldık giderilecek, düfijimler çözülecektir. Özdemir lnce'nin engin kültürü, dünya görüşü, yetenefti, belirttikJerimin üstesinden geıecek Jüzeydedir. Karmaşayı düzcnc sokmakta sanatsal olanla sanatsal olmayan karanlığı avdınlatmakta, dramlann, trajedilerin edebiyata, şiirin bütününe ya da bir türüne kattılclarını düşünce diliyle, sezgi diliyle anlatmakta ustadır. Özdemir tnce, derci ve gazetelerin sayfalarında kalan, bellci de gereği gibi okunmayan söyleşilerin otuz sekizıni "Ne Altın Ne Gümüş" başlığı altmda toplamıştır. Bu otuz sekiz söyleşi, Özdemir tnce'nin sanat yaşamının dünden bu güne sarkan bölümünü, serüvenini sergilemektedir. 'Niçin Ne Altın Ne Gümüş' yazısında "Yularboyunca söylediklerim şiirimin omurgasını ve düzyazı kitaplanmın kanavasını oluşturmuş. Ayrıca vatandaş olarak kişiliğimin ve yazar kimliöimin programı ve ipuçları. Sanki bir tür özyaşamöyküsü, hayatımın romanı. Bir yazınsal emeğin özet ve muhasebesi: Otuz alrı yıllık bir dönemde bir yazınsal yaşamın çeviriler, antolojiler, incelemeler dahilscksen dukuz kitaplık bir yaşamın öyküsü. Ve bu sayıya iki özel şiir derlemesi de eklenebi C ağaloğlu, ikinci vatanımdır benim; orada doğdu yazarlığım. Bir bakıma okuyup yazmayı, öykünün, romanın, şiirin ve öteki sanatlartn yapılarını, içeriklerindeki tarklılıklarla benzerlikleri, kuruluş aşamasında kendilcrindcn yararlanılan kuralları; yayıncvlerinin, dergilerin, gazetelerin nasıl çaltştıklarını, içlerine girerek, bir bölümde görev alarak üstlendikleri sorumlulukları orada öğrendim. Kişiliğim, dünya görüşüm, topluma vc bircyc ilişkin bilgim, bir yaşam rar/.ına dönüşen edebiyatcılığım, üradaki çeşitli kaynaklardan beslendi, biçimlendi, belli bir düzeye geldi, doğurganlaştı, ürün vermeye başladı. Ve orada tanıştım değerlilerle, değersizlerle, asalaklarla, kılkuyruklarla, erdemlilerîe, yücelerle; ycnilikçi ve gelenekçilerle, atılımcı vc yaratıcılarla. Sait Faik, Kemal Tahir, 1 laldun Taner, ürhan Kemal, Hüsamettin Bozok, Vedat Günyol, üktay AkbaJ, Naim Tirali, Fethi Naci, Memet Fuat, Nezihe Meriç, Füruzan, Leylâ Erbil, Tarık Dursun K., Bekir Ytldız, Ferit Edgii, Bilge Karasu, Selim îleri, Hulki Aktunç, Onat Kudar, Erdal Öz, Adnan Ozyalçıner ve daha nicelerL.Melih Cevdet, Oktay Rifat, Behçet Necatigil, Asaf Halet Çelebi, Salâh Birsel, Necati Cumalı, Akşit Göktürk, Tahsin Yücel, Edip Cansever, Metin Eloglu, Cemal Sürcya, îlharı Berk., Can Yücel, Ülkü Tamer, Ece Ayhan... Ilhan Selçuk, Hasan Pulur, Abdi Ipekçi, Nadir Nadi, Çetin AJtan ve daha niceleri o pml pırü aydınlık evrenin belli başlı yıldızlarıydılar. Bu yıldızlar topluluğunun sınırlarını genişletenlerin arasında Ankara'dan, îzmir'den, Adana'dan, Manisa'dan gelenlerdevardı: Ozdemir Ince, Mehmet H. Doğan, Mehmet Kemal, Ahmed Arif, Yılmaz Grııda, Ahmet Oktay, Orhan Duru, Muzaffer Erdost, M. Sunullah Arısoy, Yılmaz Güney, Demirtaş Ceyhun, Yusuf Atılgan... Ruzsâra yazriaıriM* Şirin kaynaMan lir. Rüzgâra yazdıklarımın öyküsü ve tanıklıkları..." demektedir. Evet, "Ne Al tın Ne Gümüş"te özyaşamöyküsündcn devşirilmiş parçalar vardır. C.üneyt Ayral'ın Kadınca dcrgisi adını yaptıgı bir söyleşide ailesinden söz 'etmektedir. "Ben 'Çakır'ın kızı Fatma'nın torunıı: yum.' Çakır'ın kızı } atma 'benim babaannemdir vc bir pün kendi ölçülcrinde bir dcrebcyi olan babasına: 'Baba, iju o^lanıbanaal!' dcmişbirkadındır. Anncm okuma yazma bilmez. Bizim ailede kadınlar ecemendir. En çok sevdiöım kadın 1946 yılında zehirli sıtmadan ölen halam 'Kevser Halam'dır. Babam, ben altı aylıkkcn hapsc girdi, tam beş yıl, yani ben annemin oğluyum. Annem bir kahramandır, biranıttır;yoksullugun, onurun, direnmenin, yenilmemenin anıtıdır. Bir dağlı Türkmendir. Bütün Türkmenler gibi asidir, onurludur, başe&nez ve o^lunun 'kadını'nı sever. Töre nudur, usulünc uyar. Bazen ona Paris'tcn, Cannes'dan, Varna'dan ya da Mikonos'tan kart atarım, birini bulur ve okutur yazdıklarımı ve hiç şaşırmaz, çünkü oğlu 'Dünyanın yarısı, evlcrin dolusu'dur; çünkü oğlu canı isterse kanatlanıp uça bilir ve canı isterse Kandehar padişanının oğluyla 'Hamle et ya kâfir diyerek düello yapabilir." Özyaşamöykündcn daha başka örnekler de verilebilir amaen az yaşamöyküsü kadar önemli olan Özdemir lnce'nin soruların karşılı^ı yanıtlardır. "Beni ve yapıtlanmı anlamaya çalışan sorular sorarak, kendimi ve şiirlerimi anlamaya yöneltmişlerdirbeni." Gerçckten de soru sormak bir sanattır; zihinde biriken bilgileri sıraya koymak en iyi bicimde değeriendirmektir. Değerlendırirıcen de merakımızı giderecek olguları bize sunacak kişiyi sarsmak, sakladığı her şeyi ortaya çıkarmasını sağlamaktır. Kar şımızdakinden almamız gerekeni almaktır. Ve bilinmezi bilinir kılan yanıtları çoğaltmaya zorlamaktır. Idnci Y M Içhı düşündüklerf 'İkinci Yeni ve JZleştirıneciler' yazısı, ressam Fahir Aksoy'un sorularıyla Özdemir lnce'nin yanıtlarından oluşmaktadır. özdemir Ince, yapısında çok az imge ama pek çok öykü bulunan; küçük, orta halli kent insanlarının; işçilerin, memurların, aşıkların, aylaklann, gökyüzünü boyayan sair ruhlu kişilerin, onların başkaldırmalarınuı, isyanlarının, boyun eğmelerinin, aykırı aavranışlarının ve şaşırtıcılıkların, nüktelerin şiirsel varlığına dayandırılan 'Garip Hareketi' hakkında ve 'ikinci Yeni' için şunları düşünmektedir. "ikinci Yeni olarak adlandırılan şiirden önceki şiir, tekrarın sıtma nöbeti içindeydi, uzun zamandır süregelen ve şiirin aleyhine çalışan durgunıuktu bu. Oysa şiir değişen, geÜşmek zorunda olan bir varlıktır, canlıdır ve canlılarda devamuı bağlı olduğu her şarta şiir de zorunludur. ikinci Yeni'nin ozanları bu sıkıntıyı aşanlardı. Şiirlerini, şiirin ayrıntılarına değil, şiire bağladılar doğrudan doğruya ve bu şiirimizde ilk kez oluyordu. / tkinci Yeni'ye bir bakıma, şiire duygulardan değil de ustan gitmesi yönünden 'düşüncenin şiiri' dememiz gerekiyor. Bu düşüncenin mantığı şiirin özel mantığıdır. / İkinci Yeni, daha eleştirme gelenek ve ahlakı bilc olmayan bu ülkedc, gccikmiş şiir ahlakını, bilincini kurmaya çalı sıyor, çoktandır güme giden 'şiire saygı' kavramının tekrar çanlanmasını beldi yordu. / İkinci Yeni, Türk Cumhuriyet toplumunun iç çelişkilerinin (doğubatı, devletçilikkapitalizm, bireytoplum, vb) belirginleşmeye başladığı, tüm kurumların sarsıldığı bir bunalım döneminin siiridir; yani, toplumsal çelişki ve bunaftmın bireyin varlığına, sanat alanına sıçramasıdır; bırakılmışlığa, sömürüye, kapkaççı ekonomik düzene, baskıya karşı birbaşkaldındır." Adı ilk duyulauğunda mucizeyle yüzyüze gelinmiş gibi bir ilgi gösterilen, o gündür bugündur, zihinlerin gerilerine itilmeyen, tansiyonu hiç Özdemir Ince, tıyatro, bale, opera ve 1 bürokrat kenti, 'Garip' ve 'İkinci Yeni hareketlerinin meydana geldiği, dalgalandığı, edebiyat diinyasmı allak bullak ettiği mağrur Ankara'nın bir temsilcisi gibiydi. Onurlu, dürüst, soylu; yaşamını ve sanatın büyüklüğünü, eşsizliğini sonuna kadar savunmaya kararlı, aydın, coşkulu, atak vc yereysel, evrensel kültürlerle donanmış üstün bir sanatçıydı. 'ikinci Yeni'nin topraklarını sürüp ekiyordu ama 'tkinci Yeni'cilerin hasatlannın dışında, onlardan apayrı, onlardan bambaşka bir şiirin, o şiiri çekirdekten alıp çatlatan vc ürüne aurduran bir felsefenin olanaklanyla boğuşuyordu 6O'lı, 70'li yıllarda. Yaşamın ncr anında göz kırpan şiirsel öğeferi, şiirsel devinimleri, ' zihninin süzgecinden geçirmek çağrışımlara yatkın, çağrışımları, uzantılarla üretim merkezlerine ıleten imgelerle bezeyerek bilinen vfc bilinmeyen duygularla sanp sarmalayarak etki alanlarina malzeme taşımayı, 'özgün'ü yakalamayı, Özdemir Ince yi yâratmayı arnaçlıyordu. Derken yıllar su giW aktı, Özdemir înce, Özdemir Ince oldu şaşırtan çabalarla. Bu yıllar, akıp giderken 'biz' sürekli SAYFA 8 özgürii yakatamak Ozdemlr Incenln "Ne Altın Ne Gümu$"ü önemli. okuyanın ufkunu genlşletecek, Iç dünyalarda yepyenl dünyalar yaratacak nltellkte bir kitap. J CUMHURİYET KİTAP SAYI 425