29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SENNUR SEZER er okurun yeniden okumaktan tad aldığı bir kitap vardır. Bir öykü, bir roman, bir şiir. Benim de imzasını her gördüğümde yeniden okumak isteğini duyduğum yazarlar varelbet. Ama Anna Scghers in onlar arasındaki yeri ayndır. Anna Seghers benim bütün eserlerini okuyamadığım için hayıflandığım, bir yabancı dili iyi bilmeyi özlediğim bir yazar. Defalarca okuduğuın her romaru vc öyküsü bana okuyamadığım, dilimize çevrümemiş romanlarını özîetti. Neden bu Anna Scghers tutkunluğum? Bir ülkenin insanlannı kendi ülkemin halkı gibi yakından tanıttığı için mi? Bir kadın yazar olarak, kadın yazarlann kolayca düştüğü zayıilıklara (otobiyografı, tek yanlı bakış, edebiyat ktıraUarını bilmemek ya da accmi olmaya "kadınca bakış" adını takmak, cinsellikten yarar ummak vb.) düşmediği için mi? Yoksa her kitabında yaşama sevincini, direncini körükleyen bir şeyler bulunduğu için mi? Bclki de hepsi.. Oysa Anna Seghers, üstten bir bakışla iyimser bir yazar da sayılmaz pek. Anlattığt olaylar, insanlığın yakın geçmişindeki yikımJar, yenilgiler, kmmlardır. Yüzyılımızdaki karanlığı konu seçmiştir kendıne. Ama bu karanlığa sızan ışığı da unutmaz. insanın değişme vc değiştirme gücü, küçücülc ayrıntılardan birikir okurun belleğine. lnsana güveni, doğrudan söylediğinde bile, inandırıcıdır: "Karşımdaki bu insanın güeünün ncrcden geldiğini birden kavradım. Kendi kendimize yardım edersek tanrının da bize yardım edeceğini öğrenmiştik bizler. Oysa bu adam, ner an, hatta en karanlık anlarında bile asla yalnız olmadığma, nerede bulunursa bulunsun eninde sonunda kendi gibilere rastlayacağına inanmıştı. Bir raslantı sonucu karsıiaşmasa bile onların yine kendini bulacaklarından kuşkusu yoktu. Kötülerin en kötüsünün, korkaklann en korkağının, canvermişlerin en ölüsünun bile yardım isteyen bir insan sesine kulak vermezlik etmeyeceğini biliyordu." (Transit, Çeviren: Burhan Arnad) H Anna Senhers Anna Seghers, önemH romanlarının çoğu Türkçe'ye çevrilmiş bir yazar: Ycdinci Şafak, Ölüler Genç Kalır, Transit, ŞubattanGeçen Yol, Yoldaşlar, Ödül, St. Barbaralı Bahkçıların îsyanı, Ölü Kızların Gezintisi, Öyküler, Kim Yapar Bezi Dolabı... Onun edebiyatla ilgili denemeleri de dilimize cevrildi: Gerçekçiliğin Evrensel Mirası. Hiçbir bestseller olmadı. Oysa onun vereceği dirence, tarih bılincine ihtiyacı vardı Türk okurunun. Gcırefcçihglr , Evrensel Mtruı Direnç aşılayan bir yazar şü destekleyen yeteneği az yazarlann da katkısıyla hem antifaşist ccpne edebiyatı, hcm gerçekçi edebiyat cılız kaldı. Seg hers'in yazdıklanysa hem edebiyat hem antifaşist değerlere sahip oluşuyla saygınlı&ı nı korudu. Bunda onun tarih bilinci kadaı !ar yazın ve kültür olgularını geleneklerden temellenen bağlamlar içinae ele alışının payı vardı. Artık, Anna Seghers'in kimliği üstüne konuşabilirim. Ahmet Cemal, Yedinci Şafak'ın önsözünde şöyle tanıtır Anna Seghers'i: Asıl adı Netty Radvanyi olan Anna Seghers, 19.11.1900 tarihinde, Almanya'nın Mainz kentindedoğdu. 1920'deliseyi bitirdikten sonra Klön ve Heidelberg üniversitelerinde tarih, sanat tarihi ve Sinoloji (Çin uygarlığı ve dili) öörenimi yaptı. 1924'te "Rembrant'ın yapıuannda Vahudiler ve Yahudilik" başlıklı teziyle doktorasını verdi. 1925 yılında Macar yazan ve toplumbilimcisi Laszlo Radvanyi ile evlendi. 1928 yılında Komünist Partisi'ne ve ProlcterDevrimci Yazarlar Birliği'ne girdi. Bir yıl sonra, Harkov'da Toplanan Uluslararası Devrimci Yazarlar Birliği Kongresi'ne katıldı. 1933'te kitaplan Almanya'da iktidara gelen Naziler'ce yasaklanınca, Paris'e kaçtı ve orada antifaşist dcrgilcr ve yayınevleri için çalıştı. Gerek "Neue DeutscheBlaetter in yayımcılarından biri olarak, gerekse uluslararası yazarlar kongrelerine kauJarak, alman antifaşist cdcbıyatının baş temsilcisi oldu; sürgündeki Alman yazarlarının yararlannı savunmak için çaba gösterdi. 1940'ta Hider ordulan Paris'e yaklaşınca önce Marsilya'ya, bir yıl sonra da Mcksika'ya kaçtı. Meksika'da başka Alman yazarlarıyla birlikte "Freies Deutcsland" (Özgür Almanya) gazetesini kurdu, I ıein rich I leine Kulübü'nün yöneticiligini yaptı. Savaşın bitiminden sonra 1947 yılında Almanya'ya dönerek Doğu Berlin'e yerleşti. 1983 yılında ölen Seghers'in, Almanya'nın demokratik yönden yenilenmesini amaçlayan Kültür Birliöi'nin ikinci başkanhğı, Alman Sanat Akademisi üycliöi, Demokratik AJman Cumhuriyeü Yazarlar Birliği Başkanlığı anılmasa da, edebiyat ödüllerindensözedilmeli: 1928yılındayayırnlanan ilk uzun öyküsü Aufstand der rischer von St Barbara (St. Barbaralı Ba lıkçıların Ayaklanması, Çeviren: Hasan Kuruyazıcı, Fahir Onger Yayınları, St. Barbaralı Balıkçılann Îsyanı, Çeviren: Azmi Arna, Gözlem Yayınlan, 1976) ile Kleist Ödülü, 1947'deBüchnerÖdülü, 1951 ve 1959'da Demokratik Alman Cumhuriyeti Ulusal Ödülü, 1951 yılında Stalin Barış Ödülü. Anna Seghers in Brötanya bahkçılannı ve onlann sömürülmesini anlattığı St. Barbaralı Bahkçıların Isyanı'ndaki anlatımı, bütün yapıtfarında görülecek özellikleri taşır. Ahmet Cemal bu anlatım biçimini şöyle özctlcr: "Gerek taşıdığı mesaj, gerekse biçimleme açısından tam anlamıyla devrimci nitelik taşıyan yapıt, içerdiği coşku ögesinden uzak, kısa tümcelerlc örülü ve uzun yorumlardan bilinçli olarak kaçınan anlatımıyla yazann daha sonraki vaııtlanna egemen olacak özellikleri de beirler." St. Barbaralı Balıkçılann îsyanı, yalnız anlatım biçimiyle değü, konusuyla da, Seghers'in ilerde yazacaklannın ipuçlannı verir: Sömürii, başkaldın ve tarihsel koşullarla eksik örgütlülüğün getirdiği yenilgi. Bir bakıma Seghers işçi sınıfının yenügilerinin anlatıcısıdır.Sacco ve Vanzetti'nin yargılanmasını ve ölüme mahkum oluşlannı an lattığı Amerikan Büyükelçiliği'ne Gidcrken, Birinci Dünya Savaşı'nı ızleyen yıllar daki devrimci dalganın kınlışını anlattığı Yoldaşlar (1932), 1934 Şubatı'nda Avus turya'daki Faşist yöneüme karşı ayaklanan isçılerin yenilışinin öyküsü olan Koloman wallich'in Son Yolu adL öykyyle Şubattan Geçen Yol (Çeviren: Saadet Özkal, Kabalcı Yayınlan) bir bakıma St. Barbaralı Balıkçılann Îsyanı gibi ycnilgiyle sona ercr. Bu yenilgi tarinte yaşananlann özetidir. Seg hers, bu eserlerinde "dışavurumculuğa K İ T A P Aım 8BBhor$1n ysşmoykunı ÖLCLKR GENC KA1J1" Anna T Anna Seghers'in Oliuer Genç Kalır adh romanını otuz yıl önce okudum, 1968'de. Burhan Arpad çevirmişti, Altın Kitaplar yayımlamışü. Oradaki bir iki baskıdan sonra Can Yayınlan arasında çıktı. Yeniden okudum. Ezberlemiş olmam gcrekcn sayıda okuduğum halde, yeni tauar bularak. Ölülcr Cenç Kalır, benim Almanlar'a ve Almanya'ya yeni bir gözle bakmamı sağlayan bir romandı. Iki dünya savaşı arasındaki bir zaman diliminde Almanya'daki sınıf ve katmanları anlatıyordu, siyasal seçimleriyle birlikte. Ama onlan bu seçimferi yüzünden açkıça suçlamıyordu. Bir insanın siyasal seçıminin sınıfsal kökenleriy le birlikte tarihsel koşullara, bilince, karaktcre, huylara bağlılığını da açıkhyordu. Aynı işçi sofrabinın yoksulluğunda büyüyen, bcnzcr duyguları paylaşan iki kardeşten biri sağı ötelci solu seçebilirdi. Birinin tembelliği, tek başına güce sahip olma isteği, ötekinin çalışkanlığı, tek başına kurtulmanın olanaksızhğını görüşü yol açabilirdi buna. Örneklerini pck sık gördüğümüz bu gerçcğin acı bir yanı da vardı. Gücü, tekbaşına kurtuluşu, ulus adına konuştuklannı söyleyerek savunanlann durumu. Onlar, özellikle' önderler, başardıklarında ötekilerin yaşamı uğnına gerçek rahata ve iktidara kavuşmayı planlıyorlardı. ölüler Genç Kalır'da, savaşın bitmesiyle ordudaki rahatından ve gücünden olan köylü kökenli er Nadler'in komutanı Wenzlov'un da, her ikisinin üstü von Klcmm'in de yeni bir savaştan, Nasyonal Sosyalizmin (Nazi Partisi) zaferinden eldc cdccekleri vardır. Ya er Nadler ne kazana caktır bu zaferle? Kendi tarlasında ter dökme yerine emir erliği... Belki von Klemrn'in Polonya'daki çiftliklerinde bir yöneticilik. Ama onu yönetenlerin gözünSAYFA 10 ÜlerGençKair de kendilerine eşit bir insan olma olanağı hiç tanınmayacaktır. Işi bitince kaldınlıp atılacak bi r şey... Bu gerçeği görmesi onun yaşamına mal olur... Ölüler Genç Kalır'da beni büyüleyen, Seghers'in anlatımındaki serinkanlılık olmuştu. O insanları "sosyalist/faşist", "bizimkiler/onfar" diye ayırmadan anlatıyordu. Dyugulan, tutkulan, güçleri ve zayıflıklanyla. Ekmeğinden başka şeyle ilgilenmeyen sosyal demokrat işçinin tavrını da, daha güzcf bir dünya istedıği için sık sık işsiz kalan, toplama kamplarına atılan işçinin davranışını da aynı sesle çiziyordu. Birini ötekine yeğler gözükmeden. Seçim okurundu. Anna Seghers, dünya görüşünü sloganlar, sövgüler v kalıplarla değil, anlatıp açıklayarak, irdelcyip eleştırerek yerleştırmiştı romanına. Bu roman 1949 yılında yayımlanmıştı. Yazann "Ttıplumcu Gerçekçilik" yöntemini ilk denediği romandı. Ve toplumcu gerçekçilik adına düşülcn hiçbir tuzağa düşmemişti. Anna Seghers, Ölülcr Genç Kalır'la benim yazarım oldu. Yedinci Şafak, ilk kez 1976 yılında ya yımlandı. Ahmet Cemal ve Hale Kuntay imzalarıyla, Değer Yayınları yayımlamış,tı: Doöan 1 lızlaıı, Konur Ertop, Ahmet Cemal gibi edebiyat tutkunlartnın bir girışımi. Kıtap gereğince duyulmadı. Bugün Evrensel Basım Yayın'ca yeniden basıldı. Çeviren Ahmet Cemal. 1941 yılında yazılan bu roman, Anna Seghers'in dün ya çapında ün kazanma^ına yol açmıştı. Almanca adı Das Siebte Kreuz (Yedinci Haç, Yedinci Çarmıh) olan bu roman, Hitler Almanyası'nda bir toplama kampından kaçan yedi kişinin serüvenini anlatır. Yalnız bu toplama kampı, 2. Dünya Sava§ı anlatılanlarından aLstığırnız Yahudi, savas tutsagı kamplanndan biri dcğildir. Naziler'in, dünya görüşleri kendilerine benzcmcyen Alman yurttaşlan için düzenledikleri kamplardan biriair. Kampın ko mutanı, kampın ortasına bu kaçaklann vakalandıklannda gerilecekleri çarmıhlarna zırlatır. Yedi çarmıh. Anna Seghers, "Almanya'nın ölmüş ve yaşayan bütün antifaşistlerine adadığı bu romanda Toplama Kampının adını da anar: Westhofen. Ama romanın yaşanmış havasını vcren bu ad değildir. însanoğlu nun yaşamı boyunca karşılasuğı ve karşılasacağı dostuluk ve düşmaruığın nasıl koşullara göre değişen bir olgu olduğu gerçeğidir. Bir dc, adını bilmeaiğimiz, tutuk lulardan bırınin söylediği durum: "Düşündüğümüz bııvdu, o korkunç sabanın içersinde... Kökümüz öyle kurutulacaktı ki, yeryüzünde, tek bir tanık bile bırakamadan yitip gidecektik... Ûlusumuz, tarihte bir ulusun yaşayabileccği cn korkunç yazgıya uğrayacak, iki kuşak arasında bomboş bir alan yaratılacaktı; bir sonraki, öncekinin yaşadıklarını bilmesin, bayrağı onun bıraktığı yerden alamasın diye." Bu korku, faşizmle karşılaşan her antifaşistin yüreğini yoklamamış mıdır? Bu korkuyu anlatmak, kitleler açısından ne kadar doğrudur, sorusu gelebilir akla. Önemli olan Seghers'in bu sorulan yanıtlayışı. Faşizın sona ermeden sonra Yedinci Şafak, insanın tükenmezliğinin ve yenilmezliğinin destanı olma özelliğini tasır. Bunu vurgulayan satırlarlason bulur: "Dış güçlerin insanlann ta ıçlerine nasıl amansızca el uzatabildigini, yine dc bir köşede kımselerin el uzatamayacağı, sarsamayaca4ı bir şeylerin bulundugunu artık hepimiz biliyorduk." Yedinci Şafak, ünlü eleştirmcn Lukas'ça da elcştirilmiş, Lukas, "bu romanın, fasizmin en korkunç uygulama biçimlerinaen birini yansıttığını, ama olaylann geçti^i dönemin temellerine geregince inmedığini" ileri sürmüştü. Anna Seghers, bu görüşe karşı çıktı. Kar§ı çıkış nedenlerinden biri anlaülan dönemle ilgiliydi: "O dönemin temelleri, güzel, ama oiliniyor muydu, biliyor ınuyduk, doğru yansıtılmış mıydı bu temeller? Yoksa gerçek, bir çelişkiler anaforunun doğurdugu korkunç bir faşizmin varLğı mıydı yalnızca?" Seghers'in Lukas'ın vebenzcrelcştirmcnlerin bakış açısına itirazmın ikinci önemli nedeni bir "korku"ydu. Cîcrçekçilik adına düşülecek bir yanlışın korkusu: "(...) senin çabanla her kazanılan yerde bir başka bakımdan bir daralma olmasından korkuyorum: Edebiyatın içcrikten yana zengiıuiğinde vc renkliliğinde bir sınırlanmışlıktan kor kuyorum. Bir seçenek karşısında kalınmasından korkuyonım; oysa sorun, birini ya da ötekini seçmek değil; burada bir derleyip toparlama, antifaşist ve yazar olarak gerekli niteliğe sahip herkesin katkıda bulunabileceği güçlü, çokyönlü bir antifaşist sanat söz konusu. Eğer insanlara gerçekçiliğin yolunu tutmalan konusunda yardım etmek istiyorsak, o zaman yardımı da buna göre ayarlamak gerekir." Zaman, Anna Seghers'i doğruladı. Gerçekçilik adına gctinlen kısıtlayıcı bakış açılannın kabul gördüğü yerlerde, bu görü Î C U M H U R İ Y E T SAYI 426
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle