Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Zamansızjuzamsız bir dünyanın dansı NEVİN ÜNALIN ££ (...) ben dcbaşımı ağıı ağıı çeviripey kutsal varlık san.ı bakıyordıım, scn ipckörtülerin içindcgövdenidinlendirirken, sana bakıyordıım durmadan ve sözcüklergeçiyordu zihnimdcn, hicbirşeyin simgesi olmayan hiçbirşeyi açıklama yan öyle bağımsız bircr olii yıfdız gibi binlcrce yıldır geçiyordu, sonra uzatıyordun parmaklarım ve güçsıiz kolunıı, bana doğru ve anlatılmaz biışcy oluyordu, ben yeniden doğmak yeniden elinden tutmak, senin ılık sütündcn yeniden içmek istiyordıım kana kana, bereketli memelerinden inen taze ılık sütle, yeniden beslenmek aniii heyhat şimdi bıı ııçsuz bııcaksız kıyıda, so^uk rüzgârların beni durmadan ürperttiği ve yalnız bıraktığı bu kıyı da, oylesine yabancı ve yaban biriydim ki, her an kopüklü dalgalar beni siirükleye bilir ve gövdemi ikiye ayırabilirdi. Sivri ta^larda parçalanır ve acı tadılırdı bu kez bcdenscf olan son, mudu son. Böyle bir!jey sunulmalıydı bana, anMzın; ama ben ille dıınyaya bırakıldıöım ilk güne, ilk dakikalara acı ve kan kokan çıglıkların oda sında ycnidcn doğmak istiyordum..." (Saklanmı^ Levha, 'Korku Metinleri' Kabalcı Yayınları, 1995) Gülseli Inal'ın dizelerinden düz satırla ra akan şiirlerinden alıntıladıöım bu bölüm, belki şairin sürekli yaşadıöı içsel ya karışının en özetlcnebilir halidir. Hayat la, kendi kurduğu dünyanın içindeki yaşamda, yaratının yaşattığı o tek başınalık duygusunun kazanımlarıyla, fantastik, zengin algılamanın gerirdiği coşku ve giderek varılan üst coşkunun, dış dünyanın farkına vardırttığı (köpüklü dalgaların) yokolıışu, hieligi barındıran öğelerin ikilemınde atılan çığlık... Inal'ın şiirlerinde zaman kendini kurar, bu zaman zamansızlığın, sonsuzlııgun zamanıdır Bclirli bir zaman sürecinc nep karsıdır ^air. Ncsnel dünyaya ait yaşanılan anları da, bir anek tod olarak ijiirine surse de, o anı, zamanbiz, uzamsız bir dünyanın içine uyarlar. Bdki de lırik anlatıma ulaştığı estetik duygusunda aslolan budur. C^ yüzden şiirdc ki durıışunu da, yaşadıgı ça^a ayarlamaz, milyonlarea yılJık insan olgusıınun deği^ meven, ritüel olgularını, mitolojik öğeleri ki şair bireysel mitlerini de devreye sokarak katarak kendi kozmografyasını ku rar. Geleceğe dait sezgilerin şjirselliğini kurarken, bu kozmolojinin alt anlatımları, senfonik bir tınıda, afiırlıkta gircr jjiirine... Oliimün bilinmeyen yüzünü de, bildık bir geçmışj gıbı koyar ^iirine ve oradan yaşama bakmayı dener: "Burada göIün dıbındeyım, size seslcniyorum/ Sizin nefessiz kaldıgınız yerleri andırıyor/ F.llatun asmaların ha vasıyla yıkanan yiizleriniz vardı... ve elleriniz/hepdudaklarınızı kapatıyordu öyle bir havasızlık saç diblcrindcn/ gclcn mürckkcplc bu dıb bana sizin arzuiarınızı anımsatıyor, tacı/ yana kaymıs denizkızı hâlâ sizi nekliyor.. yukarda bimirinizc hükmctmenize firiyle eşlik ediyor bakın iri dib nilüferleri ayak bileklerimi/ bağlaıken/ sizin beni yukarıya bağlamanız ne ki.../ birazdan yıldız pabuclarımı çıkarıp giyeceğinı, ışın düsene dek/ bekleyeceğim bu su kafesinde, aynalar açılana dek derinliklerindcn oynavana dck, bekleyeceğim kınk vc ölü dalgalarıyla üstümeyürüyen/ zaman; çek al sürüngenlerini ölü sarmaşıklarını üstümden, dcniz gibi gcri çckil ycr yarıfiının hâlâ yanan alcviyle mest, yarı aydınlıkta/ bana uzanan el/garip dalgalanmaları, sürüklenmeleıi/ biı silsileler sarayı oluşmakta bak geçmişın beyleri için/ bak yeryüzü ııasıl serin/ hâlâ yanmakta olan ateş., parmaklarımıza dokunuyor/giysileri parçalamıyor mu/ söyle denizlerin şahı söylc nedir, zaman kımıltısı bir taç giyiyor basjina, neden ızdıraptır/ gökyüzü bilinmeyene/ neden o yoğun istek ah/ siyah ellerde yiter gözden/ kaybolur parçalanır/ siz feneri kırarken, benim orada hiçbir zaman olmayacağımı bile bile (Cnöd Raksları, Bilim Sanat Yayınları) Inal'ın liylül 1998devayımlanan(^höd Raksları'ndaki l'ener başjıklı şiir bir ölünün hatırında kalan yaşam izlcklerinin sözcüklerc dökülmesidir. () izlekte şairin yaşama yakınlaştığı ve ıızaklaştığı göriintüleıedeulaşırız. Boıges'in "ClölgeyeOvgü"yu anlatırken kullandığı ıızak veyakın kavranıdır bu belki de "Yakın olan herşeyin uzaklaştığı doğrudur. Cıiınbarımında, en yakınımızdaki şeyler gözlerimiztlcn uzaklaşmaya başlarlar, görüncn dünyanın benim gözlerimdcn uzaklaştığı gini, belki de sonsuza dek "Borges'in yaşadığı gerçekliğin ıızantısında uzaklaşan dünya, belki tlaha yakın bir dünyanın içine sokmus,turyazan "Körolmanın kolaylıkları da vardır. Ben kimi armağanları gölgeye borçluyıım. Anglosakson dilini, Eski Izlandaca'nın önbilgilerini, biıçok cumlenın, bırçok dizenin, biıçok şıııin verdiği keyli ve sanki meytlan okıırmu.'j gibi biraz ikiyüzlülükle, Cîölgeye ()vgü adını verdiğim bir kitap yazmış olmanın sevincini..." Inal'ın da işte şiirlerinde böyle bir göz kapama edimi söz konıısudıır şiirsel durıışunu yaşarken... Bunları yaparken özenli, bir üst dil gcliştirme gayreti vardır. ijiirin bir üst dil olduğunu savunur ve şöyle açıklar şiirin ya şamdaki ve yaşamındaki yerini "Dünyamız ille sınırlığı olduğu için dilı çok önemsiyorum ve simgeler bülünii olarak gördüğümden biz ancak dünyayı dille açıklayabiliyoruz aneak simgeler bütünlüğünü yaratıp dünyayı, evreni, yaradılışı betimliyoruz. Oysa şiir bir üst dil olarak, dilJerin dili olarak görmedi ğimiz ama duyunısadığumz, dokunamadığımız ama çok içimizde hissettiğinıi/ yaradılışın öteki yüzünü, insanın genlerinde taşıdığı bütiin bilgileri yüksek bir harmoniyle gündeme getirmektedir. Maddeden bağımsız bir konumdadır şi ir. Maddeden bağımsız olması nedeniyle de, bugün aşırı derecede maddileşmiş bu uygarlığımızı dclip gcçecek bir güç olarak görüyorıım şiiri. Günümüzde herşey maddenin düşük kalitelerine gore indirgenmiş durumda. Oysa şiir dili bu maddi ayaklanmayı delip geçecek güçte. Tam da bıı nedenle "şiir dili" 21. yüzyılın dili olacaktır. Ozlıi, estetik, plastik, harmonik, ifadesel yapısı nedeniyle insanları yüksek doruklara taşıyacaktır." Neden yüksek dil? "Insanların taşıdığı potansiyeli sembolize ettiği için. Insa nın potansiyellerini simgeleştirdiğı için. Cîüçleri, merkezlerde toplamak, devin dirmek ve yeni enerji alanları yaratmanın şiirle mümkün olabileceğini düşü nüyorum. Nedensellcr zincirine, yüksek ve yepyeni bir boyut katan şiirin sun duğu neyccanla, his.sedilişle coşkuyla, duyıunsamadan korkmadan, yaşama (e saretini göstererek o mcrkezlcrc ulaşa biliriz ancak. Kristalize olmuş duyuın ların dilidir şiir. Ayrıca tarih boyunca yaşanmış uygarlığın ruhu, yaşanacak olan uygarlıkların habercisi vc uyarıcısıdır. Şiir öncüdür, yıkıcıdır, taşıyıcıdır, dönüştürücüdür. Gizlı potansiyelleri içe rir." Neden öncü, dönüştürücü birözelliği var şiirin? "Söz dünyayı değiştirebilir çünkü. Bugün gcldiğimiz noktada şiiri barındırdığı gizli potansiyeller nedeniyle çok daha önemli buluyorum. Çarpık uygarlıkJarın, çarpık bilinçlerin oluşturduğu ego dünyasını derindcn sarsar şiir. Rahatsız eder, dürter, yerleşik ahlâ" hiçbir zaman ben bıı şıiri yazacağım demedim ve kuıgıılaıııadıııı. Kimse dc, ba na al şu kalemi şiir yaz dcmıyor. Kendiliğinden bir akış içindc bir bilinç durumu yaşıyorıım. Şiir yazmamak benim elimdc olan bir şey değil. Sct'gılı (.lühelt, aslında bıı son \oru ırıu svnın kahvc falma bak.tıktan \onra sormak ıstcrdtm Bclhı Jcşöyle bırşey so rardım? Şıirlcrmlc bızlerc madde onccsı bir zaman yajcintm \unuyor vc kütlclvrımm yok edıyonun adcta' Hcr^ey korkudan m: olu^tu yok\a'> Nıysc, Scvgilı Vt ku Varltk mclcklcrınc, bcnsc caza dönmelıyım Scn zatcn bcp ordaun, Ay bah çcsinde!. . Şu zaman diliminde mavi nlanetimiz de insanın ikibin yıldır sarıldığı tiim değerler çökme aşamasına girdi. ()luştu rulmuş sayısız değer vc kavrarnlar bir bir çözülüyor. lnsan kendini ycnidcn keş retme aşamasına girdi. Şimdiyc dek bizlere dayatılan insanın doğadan ve evreıv dcn bağımsız bir varlık oldıığıı tıimüyle yıkıldı artık. Kaıtezyen dünyagörüşü iıısanlığa çok pahalıya mal oldu. Kendini başka yerlerde aıamasına ncden oldu. Bundan böyle sevgi enerjisinin devreye gircceğine inanıyorunı. tıısan kendinde bulunan pozıtif güçleri harekete geçirirse vc kcndi enerjisinin farkına vanrsa uygarlığımı/ı çok parlak bir gelecek bekli yor demektir. Ego ve bencillik, tekben etrafında döniip durnıalar uygarlığımı/ııı çöküşünü hızlandırdı. Ycni nirbebek çağ eski ve yıpranmış çağın içinden doğar. 21 'inci yüzyılda Doğu Röncsansı'nın Türkiye'de yaşanacağına inıınıyorum. Ben ise kaderin yetişemeyeceği bir yerde ve zamanda bulunmak isteriın.* Ultarist Bir Dünva MAZHAR CANDAN N ice saydam da ol.sa, bir dizenin anlamı; içsel göstcıgesinin binbir e^lenigini yüklenmi^tir. Üst üste gelen imgelerin pusıı altında tek ve deriıı bir gerçck gizlenir. (îülseli Inal'ın şiırinde bu nitelik, neredeyse ^iirsel özünü bilc yadsıyacak yoğunlukta, anlam ötesi çıglıklara dcinüşnıüş... Ncsnel dünyanın vc doğa otesinin gelecegc uzutılmış dizeleriyle öznesiz, ncsnesiz bir ultra siir dcnemeleri koymakta ortaya (îülseli Inal. Ya^amdan aldığını, kristal duyarualarıyla, atomlarına dck indırgeyip ışık sağanakları gibi uzaya hrlatırkcn; kendi yarattığı kasırgasıönündeve kendi doğrultusunda, sanki önbilisizce ve savruk esip giderken, yıllar yılı arayıp da bulamadı ğımız kimi iç sesleniijlerimizle buluşturuyor bızlcrı de... ..."gizemin soluk örtüsü sarmıyor artık SAYI 463 varlığın çürümesı kımin aılına kiın, kiın kırıyor dalları bu siyah bahçede"... "(Jlmayan ile olan yanyana/ bir leopar'ın düşunde belirsizliğe/ doğru kaydı." Ancak düşlere, bir de şiirlerc yansır en olnıadık imgeler... Ansız, yazgısız bir ev renin varolıış hakkı vardır elbct bir ozanın dizelerinde hiç varolmamışçasına yaşamsız nesnenin, bir an parçacığının bife. üoğuşlan lutsak kılındığı birdildc, tüm yaşamı boyu tek bir harf bile öznel varlığını vansıtmıyorsa, dilediğince yüzdiirebılir sözcüklermı su üstünde kâğıttan kayıklar gibi ozan... Gülseli Inal da, lepeden tırnağa giriştiği özgünlük savaşımında yaşamsız bir ultra düzeyin tas cfönemini sürdürmekte ve elinde kendi yonttıığu sözcükleriyle ilk izlerini bırakıyor ıssız ve yapayalnız gezegenine. "Yalnızlık yeni bedcnim/ galaksi tozlarıyla yaralarımızın üstüne/ giil bastırıyoruz/ 1 lâlâ buradayım evet doğumum gibi çıplak/ çırılçıplak"... • SAYFA 5 CUMHURİYET KİTAP