Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TÜYAP 17. İSTANBUL KİTAP FUARI r ler böyledir: "siyasctçi olamadan siyasal yaşamım sona erdi. Bugünkü cdcbtyat anlayısınızla 1970'Ierın başlangıcındakı edebiyat anlayışınız arasında farklar var tnı? Once "yazarın özgürlüğü" açısmdan büyük bir fark var. Adam Sanat dergisinde MoskovaTiflıs, 1972 başlığıyla anLİarımı yazarken belirtmiştim: 1972'dc Moskova'da ve Tiflis'te beni rahatsız eden gerçcklcrle karşıkşmıştım ama bunları yazmaya cesaret edememıştim, kendi kcndimi sansür etmiştim, susmuştum; hiç olmazsa Moskova'ya giden bütün solculargibi Moskova'yı övme ye kalkışmamiştım. MoskovaTiflis izlenimlerimi ancak 25 yıl sonra, 1997'de yazabildim. "Yazarın işi ıııuhalefettir." diyorduk; ama ben ilk dcfa, dostum Engin Cezzar'ın bir IVprogramında(yılınıanımsayamıyorum), 'Yazamı işi eıbettc muhalefettir, ama yalnızca kapitalist düzende dcğil, sosyalist düzende de yazarın işi her zaman muhalefettir." diyebildim. Her alanda bu böyle. Mehmed Kemal'in I983'teCumhurtyet'tcçıkanbiryazısıiçinyazdıklarımı anımsıyorum: "... 40 •kuşağı şairleri' gölgede kalmışjarsa bunun suçunu Garip şairlerine yüklemek gülünç (Jmuyor mu? Eş dost hatırı dinlemeyip bir gerçeği söylemenin sanınm sırası gelmiştir: 40 kuşağı şairleri gölgede kalmışlardır, çünkii yeteneksiz şairlerdi. (...) Siyasal ve toplumsal bir savaşa katılmakla, bu savaş uğruna hapislere girmekle, sürgünlere git mekleövünmek, nıçbirdevrimciyeyakışmayacak çirkin bir davranıştır." (Eleştiri Günlüğü, I. Kitap, 1986, s. 62) Yahya Kemal için şu satırlan ancak 1983 yılında yazabilmişim: "Yahya Kemal, içinde yaşadığı dönemin, Edebiyatı Cedide dilinin, Tanzimat dilinin üzerinden atlayarak, eski şiırimizin birkaç yüz dizelik birikiminden yararlanmasını bilmiş, böylece, hem bir yeni şiir dili kurmuş, hem de 'geleneksel şiirimizin sesi'ni bulmuştur." (a.g.e., s. 142) Bugün, yazarken, kendimi "özgür" hissediyorum. 1958 yılında "Bir autocritique (özeleştiri) denemesi"ni yazarken gerçek bir yazar özgürlüğüne doğru ilk adımlarını atıyordum. Ancak şimdı, 1997'de, kendimi gerçekten özgür nissediyorum. Edebiyata da "özgürce" bakabiliyorum. "özgürlük" bana bağışlanmadı, özgürlüğümü ben kazandım. Bunun öyle pek de kolay gerçekleşmediğini söyleycbilirim. i laklarında yazdıgınız yazılar yüzünden stze darılan pek çok yazar var. On Yıldız Ecevit, Orhan Pamuk'u Okuman, çok fazla zaman isteyen bir eleştiri mak adlı kitabmda şöyle yazıyor: " 'Mealanı. Düşünün, Ahmet I laşim'in yazdığı tinlerarasıbk' (Tntertextuality) 'legal' bir bütü dizelerin tonlamı, 1436! Ben yalnızedebiyat ögesi durumuna gelmiştir son ca Yasar Kemal'den 8.0009.000 sayfa kadönem romanında. Yazar, okuyup ctkidar okudum... lendiği bir başka metinden yola çıkarak, Ycnıden romana dönelım dileneniz. ondan birçok öge içeren anlatılar ortaya ilk okudug'unuzda çok önemsedıpnız koyuyor ve bunu, Dantc'nin 'Yeni Hayat' ve olumlu şeyler yazdığmız kitaplar ya da yazarlardan sonradan vazgeçtığtnız, başlıklı kitabtndan esinlenerek aynı isimde bir roman yazan Orhan Pamuk gibi • yargdarımztn deg'ıstıg'ı oldu mu? göğsünü gere gere açıklayabiliyordur. Me Sonradan vazgeçtiğim yazarlardan bitinîerin içindc, Alman tiyatro yazan I Ierini daha önceki sorulardan birine cevap iner Müller'de olduğu gibi Hamletlcr, verirken açıklamıştım: Mehmet Eroğlu. Macbethler kol geziyordur artık. Yazar, Vazgeçtiğim, yazdıklarını artık.merak katkıda bulunmalcta zorluk çektiği, kenetmeaiğim başka yazarlar da var. dine gidcrek yabancılaşan dış gerçeği yeVedat Türkali'nin 1975'te yayımlanan Bir Cıun Tek Basına adlı romanını çok sev niden üretmek yerine, çoğu kez daha önce üretilmiş kurmaca yapıtların dunyasınmiştim; ama bu romandan sonra yayımlada gezinmeyi, kunnaca gerçcklik düzledığı Mavı Karanltk ve Tek Kisilik Ölüm minden yola çıkarak üretmeyi ycğliyordur adlı romanları berbattı. Hele Tek Kisilik romaarı e a t t ı . e postmodern romanda. Gerçeği ikinci elÖ Ölüm! Bu kadar berbat bir roman çolc az den üretmek demektirbu." (s. 19) yazılmıştır. Bu iki romanı okuduktan sonra, arada çıkan Yesılçam Dedtklen adlı roŞimdiye kadar yazar, "dünyayı ve insanmanını okumadım. lan" yazıyordu; yazarın harcket noktası dünya ve insanfardı, "metinler" değil. Bir zamanlar pek ıımut bağladığım Se"Metinler", eleştirmenin harcket noktalim tleri'nin cinsellik sömürüsünden mesıydı. Bunun içindir ki Rolanda Barthes, det umar hale geldigini görüncc ("Orhan'ı yazann ürününc "nesnedil" diyordu ve deli gibi arzuluyorda. I latta, korkunç ekliyordu: "Eleştiri bu nesnedil üzcrinde ama, sevişmek de yetmiyor, (...) pislikte yükselcn üstdildir." Postmodernizmde, debelenmek, boğulmakiçin çırpınıyordu. "nesnedil", "üstdil"e dönüşüyor. Bu bir Öyle çınlçıplak yataklara uzanmış, ürhan bakıma, romanuı romanlıktajı çıkması olyaklaşıyor, boyuan boya bu çıplak gövdemuyor m\x? ye işiyor! îşiyor! tşiyor!") yazdıklarını okumamaya karar verdim. Aynca, "kurmaca gerçeklik düzleminden yola çıkmak", yazann yaşanan gerErhan Bener'in, Ayla Kudu'nun sevdifiim birer romanlan vardır, ondan sonra o çeklikle ilişkisinin kesilmesi olmuyor mu? Yazann yaşadığı çağdan kaçması olmuyor kadar çok sıradan romanlar yazdılar ki armu? tık okumuyorum yazdıklarını. Bir de değişik bir durum var: Tahsin Öyle bir çağda, öyle bir ülkede yaşıyoYücel'in Aykırt Öykükr'ıni 1991'de okuruz ki, yazann bu kadar lükse kendınde muş, "Son Yıllann En Güzel Hikâye Kihak görmesi ne ölçüde doğrudur? Ve astabı" başlığıyla bir eleştiri yazmıştım. Peylî işlevi insanlara insanları tanıtmak olan gamberın Son Beş Günü adlı romanını roman, bu yoldan işlevini yerine getirebi1992'de okudum, en uzu'n eleştirimi o rolirmi? t man için yazdım: Kitap sayfasıyla tam 37 sayfa! Tahsin Yücel' i" Kurulu dıizeni eleşHa, Mehmet Eroğlu da sürüye uydu: O tiımekten kurulu düzene muhalefet edenelestiriden sonra bir daha aramadı beni. ARKEOLOJI lere muhalefet eden bir çizgiye" geçmckOzetlersek, sizin o sıraladığınız durumVE SANAT le eleştiriyordum. Bu yıl okudıığum Vatanlar (Sert yazmak, vb.) hiç olmadı. A slında yazdanmzaa \iirden çok söz daş ise nefis bir "anlatıydı": Yazımın başYAYINLARI lığı da "Tahsin Yücel den bir başyapıt" ettıniz ya da şttr üstüne yazdımz. Soidi. Bende önvargı yoktur! nunda şnr üstüne yazılartnız da yaktnda bir kitap olarak yayımlanacak. ŞıBazcn ilk oKumada beğendiğim bir roirın yeriüzin için roman ya da öykünün manı ycnidcn okuyunca beğenmediğim ardı ura tnı geltyor? de olmuştur. Geçenlerde Turgay Göncnç anımsattı: Yakup Kadri'nin Ankara adlı Hayır. Ne var ki günümüzde yazılan şiromanını ilk okuduğum zaman bcğcndiirlerin çok azını seviyorum. Eskiden çok ğimiyazm^ını: 1960'ta.Oysa, 1981 de yaşiir okurdum, sayısız dize, beyit vardı belyımlanan Turkıye'de Roman ve Toplumsal ıeğimde; s>on zamanlarda fazla şiir okumaDegisme adlı kitabımı yazarken yeniden dığımı itiraf etmeliyim. Okuduğum zaman okudum ve çok kötü bir roman olduğuda eskiden sevdiğim şiirleri okuyorum. nu gördüm. Bir de kendimi romana çok verdim. Ro Bugünkü Türk romanının, ıçinde devindığı toplumsal kosullarla iliskhinı ? nas ıl görüyorsunuz GünümüzTürk romanı, çok kalın çizgilerle bir değerlendirme yaparsak, "toplumsal kosullarla iüşkisini", bu ılişkinin büsbütün dışına çıkamayacağına göre, en düşük düzeydc tutmaya çalışıyor. Çevırı Hüsnü Ovacık Türkiye'nin üzerinden oir buldozer gi13 5 x 1 9 5 crn, 1 Hamur, 168 sayfa bi geçen " 12 Eylül", edebiyat dunyasını da Aıılık dönemin bı/e bıraklıgı birçok bılmece ıçın ctkilcdi. Bunu açıkça görmek için "12 fle hiç bir şey Aridrtolu daTarsus'da doğup gelıMart romanlan" ile "12 Eylül romanlaicn Mitras Gizemcillği olarak bılınen eskı Roma n"nı karşılaştırmak yeter. dını kadar ılyı gekıcı odeğıldır Mitras GizemcilijJİ 12 Mart romanlan, soylu davalar için de ancak bu kulte kabul edılenlere açıklanan bir kendilerini harcayan gençlere ağıtlar yabir elrdlında oluşlurulmuştu Mılra lapınakldn kar, onlara sevgiyle yaldaşır, onları yücel(mıthraea) genellikle yeraltındaınşa edıldıldıkletir. üysa 12 Eylül romanları, genellikle, o rıııden ıçlerındekı bulunlular çok lyı korunmuş gençlerlc alay eder, onları aptal yerine kotur Bu nedenle Mıtraızm, antık dunyanııı arkeyar; yani 12 Eylül romanları, bir bozuk olopk olarak en çok dokumana sahıp nlgularındüzene muhalefet edcn gençlere muhaledan bırısıdır Bu kitap, dstronüiııık bu bılmece fetin romanıdır. Bu durum, cdcbiyatımıoldugu anlaşıldıktan sonra. bu kultun nasıl ortaya zın ncreden nereye geldigini açıkça gösterçıktıgını açıklarridkladK mektedır. PosUnodernizm, yaşanan gerçcklikten uzaklaşmak için bir sığjnak tildu. YAYINCILIKTA YIL Son dönem rnmancılartnın insana ıızıik dıiştufcthıden, ınsunsız romanlar yazdıklarından'bunun yerine yenı bıSultanahmet Cezaevl'nin avlusunda. 17. TUYAP KİTAP FUARI'NDA soldan, sağa. Azlz Nesin, Cenap çım arayıslarıııı, postmodem yazma bı Karakaya, Necdet Eker.Enver Aytekln, {imlerinı önealdıklarından \<>z edilebt (I)SI KAT 12.SÜKAK B 34 ALT KAT 11. SOKAK A 32) Fethi Nacl, Mayıs 1951 (Yanda).Fethl Naci lır mu YAYINLARIMIZ %40 İNDİRİMLİDİR ! llkokulu bltlrdlğl yıl, 1939 (Üstte). cclerı darılmayanlar da sunradan size çvk kızdılar. liır tek Yasar Kemal de dostlug'unuzun bozıdmadıg'ını söylü yorsunuz Ben gene de sunu sormak ıstıyorum. Sızin de bazen, "O kadar da sert yazmasaydım" ya da, "Kantann topuzunu bu kez kaçtrmıstm" ya da, "Yanlıs yazmısım, haksızlık etmiştim," dedijhniz oldu mu ? Varsa eğer hiryle durumlar, okurlannız bunu sizden duymak ısteyecektir Benim için "yazar" değü, "eser" vardır. Bir yazar, bir escrini beğendiğim zaman bütün eserlerini de beğeneceğimi sanıyor. Keşke öyle olsa! () zaman kimse bana darılmaz. Ama bunun böyle olması için, o yazarın beğendiğim eserinden sonra yayımladığı eserlerın de en azından beğenaiğım cser düzeyinde olması gerekir; o düzeyin altında ise niçin begeneyim o eseri. Bir örnck: Mehmet Eroglu'nun Issızlıgın Ortasında adlı romanı yayımlanınca "Bir roman olayı: 'hstzhg'm Ortasında' " başlıklı bir eleştiri yazmıştım. (Elcştiri Günlüğü 1. Kitap, ss. 163167) IIiç tanımadığım biriydi Mehmet Erofilu, kitabını beğenmiştinı, yazmıştım. Arkadan Geç Kalmış Ölü çıktı. Kötü bir romandı. Arkadan Yarım Kalan Yürüyüs çıktı. O da kötu bir romandı. Sonra Adınt Unutan Adam çıktı. O da berbat bir romandı. Düşünün, Mehmet Eroglu'nun ilk romanını beğenmişim, övmüşüm, sonra üç romanı çıkıyor, hiçbirini beğenmiyorum ve susuyonım... Olacak şey degıl! Benim de okurlara karşı bir sorumluluğum var. O ilk yazıyı yazmasam mescle yoktu; ama o övgü den sonra susmak mürnkün değildi. Adım Unutan Adam için bir eleştiri yazdım ve romanın "insansız bir roman" olduğunu gösterdim. Epey zamanımı aklı o elcştiri, ama şimdi içim rahat. Artık Mehmet Eroglu'nun bundan sonra çıkacak romanlannı okumasam da olur. 20 CUMHURİYET KİTAP SAYI 455 SAYFA 9