27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vitrindekiler Cumhuriyetın ilanıyla Türkiye'nin siyasal yapısında meydana gclcn değişmeler sonucu en çok iizerinde durulan konunun laiklik olması raslantı değildir. Bu genel lanımıyla din kurumunun siyasal ve kamusal yaşam üzerindekı etkisinin sınırlandırılması olarak laikliğin sistemli olarak yükselişi Fransız Devrimi ile olmuştu. CHPMSP Koalisyonu döneminde ÎmamHatip Okullarının orta kısımlan açılmış, mezunlarına istedikleri fakülteye girme hakkı tanınmıştır. Bütün ilkokul, ortaokul ve liselerde ahlak dersleri konulmuş CHP tüm bu gelişmelere karşı gerekli duyarlılığı gösterememiştir. "... Bir insan, bir Müslüman yalnız namaz kılmakla, oruç tutmakla, hacca gitmekle Müslüman olmaz. Ben bir hocanın çocuğuyum. Dinin ne demek olduğunu pekala bilirim." 24 Anayasası ve 1938'de çıkan Cemiyetler Kanunu'yla din, mezhep ve tarikata dayanan cemiyetler kurulması kanunsuz sayılmıştır. Din propagandası yapmak amacıyla siyasal parti kurulması da kanunsuz sayılmıştır. "diyor yazar. Tanrının Onuru tnsan/ Kemal Demirel/ Yapı Kredi Yayınlan/ 117 s Kemal Demirel, Yankı Yayınlan ıle pek çok yabancı yazarı Türk cdebiyatına tanıtmıştı. Yaklaşık 30 yıldır edebiyat dünyamızın içinde vcr alan Demirel'in Evimizin însanlan adlıyapıtı "PianoPiano . Bacaksız" adıyla sinemaya da uyarlandı. Tanrmın Onuru Insan'da dünyayı ve insanları gönül gözüyle gören bir filozofun içten du^uncclcrini bulacaksmız. Bir anlamda, bu denemeler, 20. yüzyılın onurunu kaybetmek üzere olan insanına özgürlüğünü ve kendini tekrar bulması için bir çağrı. Toplu Oyunlar/ Kemal Demirel/ Yapı Kredt Yayınlan/338s. Gerek çağlar önce yaşamış olaylaKrmııl IVminrl rı Aydınlanmacı ve insancıl bir batoplu kış açısından yeniden değerlendiovıınlur ren, gerekse yakın tarihimizden iç burkan insan manzaraları sunan oyunlarında yazar, her oyunu tarih sahnesinden tiyatro sahnesine getirirken ustaca bir üslupla uzak bakış açısı sağlamayı başarmıştır. Kemal Demirel'in Toplu Eserleri kapsamında yer alan beş oyununun günümüz okuyucusuna ve seyircisine hâlâ anlatacağı çok şey var. Siyah tncilerDüzyazı Şiirler/ Mehmet Rauf/ Hazırlayan Rahım Tarım/ Yapı Kredi Yayınlan/ 315 s Mehmet Rauf (1875193 D.sadece "Eylül yazan" değildi: Edebiyat tarihimizde kültleşen bu psikolojik romanın yanı sıra başka romanlar, öyküler ve oyunlar, ayrıca "mensure"ler yani düzyazı şiirler de yazmıştı. Bu düzyazı şiirlerin bir bölümü Eylül'le aynı yıl (1901) bir kitapta toplandı: "Siyah înciler".1925'te bir kez daha basılan bu kitap, ilk kez "yeni Türkçe" yayımlanıyor. Türk Edebiyatı Doktoru Rahim Tarım, Siyah Inciler'i koşut metinler halindeyeni yazıya aktarmış; dil ve söyleyiş özelliklerini koruyarak sadeşeleştirmiş; ayrıca "düzyazı şiir" konusunu edebiyat tarihimiz ve Mehmet Rauf bağlamında ele SAYFA 16 DEVLETIN DİN POLmKAtARI COMM«»t¥ET J OONEMJNDe bir caniye ihanet etmek suç sayılamayacağı için suç işlemediysem, bir caniyi sevmiş olduğum için suçluyum. Sıradışı bir aşkın ardına gizlenmiş dehşet verici bir tarihin öyküsü bu. Daniel Cohn Bendit'in dediği gibi, "büyük edebiyat."diyor Bernhard Schlink Gelecekbilim Kongresi/ Stamslatv Lem/ Çevıren. Fatma Tajkent/ 148 s. Çok uzak olmayan bir gelecek. Sınırlar kalkmış, dünya bir refah gezegeni olma yolunda, insanlar özgür ve/fakat sorumlu, üstelik mutluluktan uçuyorlar. Bu bir rüya mı? tnsanoğlu gerçekten "yeryüzündeki cenneti" mi yaşıyor? Biruzay yolculuğundan dönen Lem'in geleneksel kahramanı Ijon Tichy, bu yeni çağda insanların gerçekle yüzyüze gelmekten korktuklarmı, kendi kurgudünyalarmda, kendi bireysel cennet ve cehennemlerinde yaşadıklatını keşfeder. Kimyasal uyarıcılarla her türlü ruh haline girebilen, "kemokrasi"yle yönetılen bu dünyada gerçek, birbiriyle örtüşen sonsuz sayıdaki hayal katmanlannın ardındadır. Huxley'nin Cesur Yeni Dünyası'ndan.Onvell'in 1984'ünden esintiler taşıyan bir karamizah. Bilimkurgu ustası Stanislaw Lem karanlık bir geleceğin tablosunu çizerken kestirme yoldan ulaşılan mutluluğun boşunalığına ve tehlikelerine dikkat çekiyor. Hindistan'ın Haydut Kraliçesi/ Mala Sen/ Çevıren • Sermet Yalçın/ Ayraç Yayınevi/ 246 s 16 s. Albüm Yirminci yüzyılın son efsanevi kahramanlarından biri Hindistan'dan çıktı. Phoolan Devi, fakirlik ve acılarla dolu bir yaşamdan haydutluğa, oradan parlamentoya kadar uzanan, "Bu kadarı da olmaz" dedirten, ama gerçek bir olaylar zincirinın kahramanı olan bir kadın. Bu olağanüstü yaşam temposu Mala Sen'in ciddi ve etraflı araşurmasıyla birleşince, ortaya gerçek, sarsıcı bir destan çıkıyor. Bu kitap ve bu kitaptan yola çıkılarak çekilen film büyük bir sansasyon yarattı. Cumhuriyet Döneminde Devletin Din Politikalan / Mutay Öztemtz Pencere Yayınlan / 134 say/a alan kapsamlı bir inceleme yazmış. Kitabın ek bölümlerini oluşturan "Mehmet Rauf'un düzyazı şiirlerinin alfabetik ve kronolojik listeleri" de Siyah Inciler'in kalıcılığını arttırıyor. Aşil'in Nişanlısı/ Alkı Zeı/ Çevıren Kriton Dınçmen/ lletijim Yayınlan/ 335 s Yunanistan'daki 1967 Albaylar Darbesi'nden sonraki günler. Eleni Paris'te, bir grup arkadaşı ve kendisi gibi siyasi mülteci dostlarıyla bir Fransız filminde iş bulur: Dehşet Treni. Bu Eleni'nin içine düştüğü ilk ölümcül dram ya da bindiği ilk "dehşet treni" değildir. AtinaPire. Trenle yaptığım ilk uzun yolculuk. Eleni sen misin? Ben, Aşil. "Hangi Aşil?" diye sorulmaz. Tek bir isim yeter. Eleni hayatının kalan yıllarında.cesur ve yakışıklı kapetanios'un, kod adı Aşil olan bir gerilla liderinin "nişanlısı" olarak yaşar. Yunanistan'da Alman işgaline karşı direnişi örgütledikleri yıllar... Hapishanede ölüm kararını bekleyerek geçirdiği günler, komünistlere yapılan zulümlerle dolu yıllar... Yunanh komünistlerin birbirleriyle mücadele ettikleri Taşkent'teki sürgün yılları... Ve nihayet, Albaylar Darbesi'nden sonraki Paris yılları... Eleni, "Aşil'in Nişanlısı" olarak yaşadığı bu uzun yıllar boyunca, bağımsız, kendine özgü kişiliğini hep korur. Eleni, nişanlısı gibi diğer siyasi liderlerin sloganlaşmış hayatlarını sorgulamaya ve onlarla mücadele etmeye başlayınca kendi özel dünyasını keşfeder. Bu, dostluğun ve arkadaşlığın soyut ideallerden daha ağır bastığı bir kadın dünyasıdır. Alki Zei, bir efsane gibi yaşadığı hayatını tarihsel boyutlanyla aktarırken, romanın arka planında modern Yunan tarihinin bir panoraması da ortaya çıkıyor. Akan Su Gibi/ Marguente Yourcenar/ Çevıren • Muhıttin Karkın/ îletışım Yayınlan/ 251 s "Akan Su Gibi", üç öykünün derlenmesinden oluşan bir kitap. îlk öykü olan "Anna, kızkardeşim", iki kardeş arasındaki enseste uzanan bir aşkı anlatıyor. Bu öyküyü Yourcenar, hemen hemen hiç değiştirmeden, ilk yazıldığı biçimiyle yayımlamış. Olaylar, onaltıncı yüzyılın sonunda Avrupa'nın güneyinde yaşayan Hıristiyan kültürüyle yetışmış aristokrat bir aile ortamında geçiyor. "Karanlık Bir Adam" ve "Güzel Bir Sabah", bir bütünü oluşturan iki ayrı öykü ve yazıldıklarından yıllar sonra, yazar tarafından büyük ölçüde gözden geçirilmiş. "Karanlık Bir Adam"ın kahramanı Nathanael, müsahhihlikten uşaklığa.oradan da ıssız bir adaya giden güzergahta, belirsiz bir dönemde yaşamını sürdürüyor; "Güzel Bir Sabah"taki Lazare'ın, bir tiyatro topluluğu ile oyunlar, oyuncular ve hayatlar arasında sürüklenmesi gibi. Okuyucu/ Bernhard Schlınk/ Çevıren • Cemal Ener/ îletqım Yayınlan/ 190 s Yaşadığım kenti terk ederken, Hanna'nın kafasını kurcalayan şeyle benim o dönemde düşünüp RUVUCU kurduklarım arasındaki uçurum, tuhaf bir biçimde içime dokunuyordu. Ona ihanet ettiğim, onu yadsıdığım için uzaklaşmasına neden olduğumdan kuşku duymamıştım, oysa gerçekte tramvay şirHfe»iSh ketinde utanılası bir duruma düşmekten kaçıyordu. Ne lci, onu benim uzaklaştırmış olmamam, ihanet ettiğim gerçeğini değiştirmiyordu. O halde hâlâ suçluydum. Ve eğer £ iî Kuşku Burnu/ Cihan Demirci/ înkilap Kitabevil 128 s Kuşku Burnu, Cihan Demirci paDKMtncf tentli bir çay... Lakin bir acayip Çay!.. Bu çayı Kuş Burnu çayın, . . dan ayıran en önemli özellik: Bu Tfc.lL.* JBlfi*\l Çayınmideyedeğilaklagitmesi!.. IllM Kuşku Burnu çayını fazla kaçıran Cihan Demirci 10. kitabı Kuşku Burnu'nda bu kez bizi gaf dağının ardındaki oldukça tanıdık bir ülkeye yani Öreke'ye götürüyor! .. Evet burası Öreke... tçinden Kuşku Burnu çayı geçen bir ülke!.. Öreke, o zümrüt yeşili sahte pasaportlu yiğitlerin diyarı!.. Öreke, şerefli katillerin otağı!.. Öreke; potkıranların hası, ak kaşıklı sultanı Börtü Bacı'nın mülkbilir ellerinde oyuncak olmuş, albızlar alası, kara paralar karası bir tuhaf memleket!.. Öreke, yani bir yerde: "Anamızın örekesi!.." Kuşku Burnu her sayfasında Cihan Demirci usulü bir mizahın parmak izlerini taşıyan son yılların en poşetengiz kara mizah denemesi!.. Kuşku Burnu'nda Cihan Demirci'nin coşkulu mizahı penceresinden fena halde hayata sarkıyor gene!.. Üstelik sarkmakla da kalmıyor poşet poşet sarkıtıyor bütün kuşkularını!.. Işin özeti aslında şu: Burası Börtü Bacı'nın Örekesi ve şimdilerde burada "KDV dahil her şey vatan için!.." diye yazdıklan arka kapağı okuduktan sonra bu kitabı aldığı yere bıracak olanlara en derin kuşkulanmızla!. .diyorlar. Spartaküs/ Arthur Koestler/ Çevıren • Zühal Avcıl Ayraç Yayınevi/ 312 s. Arthur Koestler, rengârenk bir yaşam sürmüş, son dereceyetenekli bir yazar. Spartaküs, bütün unutturma çabalarını aşan, binlerce yıldan bu yana, özgürlük mücadelesi verenlerin bayrağı olmaya devam eden bir isim. Bu iki isim yan yana gelince, ortaya büyük bir eser çıkıyor. "Spartaküs"ün sadeceduygulara seslenen ı CUMHURİYET KİTAP SAYI 391
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle