Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
O zaman mutluydum Yalnızca seni düşünüyorken Diken çalılanyla dolu gökyüzü Tırmalanmış bir yere uçuyordum Bir yere uçuyordum... durmuş dinliyorum Nasıl da atıyor metal kalp Metal kalpten nasıl da geçip gidiyor Sonsuzluk hikmetinin akıntısı (Çeviren: Fahrettin Çiloğlu) Tanrım, sıcak ve ağır elini Koyma alnıma, Böyle de yanıyorum Bu dünyada yaşamak ve kurtulmak Aynı değil, artık biliyorum. Hiçbir şey istemem senden, Hiçbir şey, Kapah yüce kapıların. Ümit yerine bana verdiğin acı Söyletiyor beni (Çeviren: Hasan Çelik) Ne zaman ki ruh başlar çığlık atmaya, Çiğdem gibi sessiz ve utangaç, Işte budur, ağnnın belirtisi, Yoksa nedir kı bedenin ağnsı. Evet seni sevmiyordum, tapıyordum ama, Bu da parçalandı, sessizlik lcaldı Ve bu sessizlik denizinde yüzer Batan güneş yarık kaşıyla. (Çeviren: Hasan Çelik) Ne diyebilirim? Bir ağacın rüyasıdır bütün bunlar... Bu yaprakdökümü de Yalnızca ve yalnızca hüznüdür ağacın... Ne diyebilir? Tek bir kadeh Sarhoş etti beni böyle Tek bir kadeh Ve seni hatırladım Hiçbir yerde görünmüyordun Hiçbir yerde yoktun Tek bir kadeh Sarhoş etti beni böyle Çıkarım dedim, yürürüm sokak boyunca Belki de rastlarım sana sokağın sonunda Elbisen başka renkte olur yalnızca Tek bir kadeh sarhoş etti beni böyle Sonra sana benzettim pek çoğunu Salınımı , Gülümsemesi Sesi ve gülüşüyle Soğukluğunu bile arzuladım Tek bir kadeh sarhoş etti beni böyle Oysa neydi ki o bir kadeh Ekimle ve senle dolu olan Hiçbir yerde görünmüyordun Hiçbir yerde yoktun Tek bir kadeh sarhoş etti beni böyle (Çeviren: Fahrettin Çiloğlu) Rüzgârda papatya yaprakları gibi Denize saçılmış yeÛcenler Gökyüzü aynasında titreşiyor Batmış gemilerin renksiz gölgeleri (Çeviren: Fahrettin Çiloğlu) Nafile... nafile... Ama ne yapabilirim bu kalbime Pençesiyle yapışmış zamana Ve gelecekten medet umuyor Avuntuyla yaşıyor yalnızca Bir kuş gibi gagalıyor ümit tanelerini Ve Tanrının sinesine sığınıp Acıyla hıçkırıyor şarkı yerine... (Çeviren: Fahrettin Çiloğlu) Şafakla vorgun kalkıyorum Rüyamda fırtınayla savaşmış gibi Sislere gömülmüş dağlara bakıyorum Nasıl da arıyorlar birbirlerini Yüzüme çarpıyor ıslak dallar Rüzgâr, göğsüme vuruyor öksürerek Göletlere basa basa gidiyor Yaşlı çınar ağaçları (Çeviren: Fahrettin Çiloğlu) Gece, bir ağıl gibi sıcak Yorgun bufutlarla dolu bir ağıl gibi Çekirge gibi zıplıyor Venüs Ve dağlara düşüyor kırmızı dizleriyle Ne yapalım, yinc parlıyorsa eğer Ruhuma hapsolmuş, ihtiraslar Ve göğsümde akıyorsa eğer Parçalanmış narlarla dolu nehir (Çeviren: Fahrettin Çiloğlu) Bağrına basmış götürüyorsun dallannı... Bir ağacın rüyasıdır bütün bunlar, Yalnızca ve yalnızca hüznüdür ağacın Ulu bir sütun gibi yükselip Yabancı bulutıarda hayal kurar şimdi... Kelimelerin gücünü yitirdiği Sesin kelimelerin prangalarını parçaladığı Ve gökyüzünde özgürce uçtuğu an Işte bu andır... (Çeviren: Hasan Çelik) *** Narlarda kördüğüm olmuş gökyüzü, Aragyi ve Armazi'nin ruhuna gömülmüş güneş... Çvari bir uzay gemisi sanki, üemir atmış Gürcüstan'ın üstüne. Benim de toprağım var, gökyüzüm, ilkbaharım, Nar ağaçlarım, dağlarım, ormanlanm, Ve ırmaklanm Tıpkı çimlere serilmiş gökkuşakları. Ve narçiçeğinin ateşi, Bir ağrı gibi çığlık çığlığa yanıyor, Canlı toprağın nefesi başını döndürüyor Göğsümün ve ellerimin, fikrimin ve şarkımın. Ve bu toprakta, ağaçlarda, gökyüzünde, Yaşamım şarkılar söyleyip yüreğini çarpıyor Kulak verirscn eğer, ben söyleyebilirim sana Isteyip de söyleyemediklerini ükbaharın (Çeviren. Hasan Çelik) *** Bıçak, mermi, zehir damlası ya da, Fazla, ah çok fazla. Fısıltıyla söylenen bir söz, Soğuk bir gülümseme de yeter, Şu yüreğimi parçalamaya, Mermiden hızlı, bıçaktan keskin!.. (Çeviren Hasan Çelik) CUMHURİYET KİTAP SAYI 391 Hazırlayan: Cevat Çapan Tamaz Çiladze/ Şiirler/ Çevirenler: Fahrettin ÇiloğluHasan Çelik 'Geçip gitti gençlik yıllarım En güzel yıllarım gecip gittiler" Tamaz Çiladze, 1931 yılında doğdu. Çocukluğunu Batum'da geçirdi. Yazar ve şair Otar Çiladze'nin ağabeyi. 1954 yılında Tiflis Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesi'ni bitiren Tamaz Çiladze'nin ilk kitabı "Şiirler" (Leksebi) 1956 yılında yayımlandı. 1966'da Borcomi'de, 1971'de Finlandiya'da Lahti'de, 1974'te Belgrad'da Dünya Yazarlar Sempozyumun'da, 1994'te Bonn Tiyatro Bienali'ne katıldı. 1992 yılında Şota Rustaveli Ödülü'nü aldı. Şiirleri, düzyazıları pek çok yabancı dile (Almanca, Rusça, Ermenice, Lehçe, Macarca, Bulgarca, Ukraynaca, Çekçe, Slovakça, Sırpça, Estonca...) çevrildi. Oyunları ünlü Gürcü yönetmenlerce sahneye kondu. Turna ("Tzero") adlı uzun öyküsü, Rusça, îspanyolca, Fransızca, Türkçe, Ermenice, Osetçe, Ukraynaca ile Azerice'ye çevrüdi. "Poseydon Sarayı" (Poseidonis Sasahle), "Kiracılar" (Mdgmurebi), "Poni Faytonuyla Gezinti" (Gaiserneba Ponis Etlit), "Işte Kış Bitti" (Aha, Miitzura Zamtari), "Beyaz Duman" (Tetri Kvamli), "Havuz" (Auzi), "Önce Söz Vardı" (Pirvelad tko Sitkva) başlıca yapıtlarıdır. Tbilisi Ateşe verilmiş tınaz gibi yanıyor Sana benzettiğim yüreğim Sensin bcnim kabir yerim Sensın çocuğumun sıcak bcşiği Neler hayal ettim, neler düşledim Kucaklamak istiyorum seni şehir Rüzgâr kayalara çarpıp kırılıyor testi gibi Ve şarkı söylüyor kırıntıları (Çeviren: Fahrettin Çiloğlu) Sokak Saati Geçip gitti gençlik yıllarım En güzcl yıllarım geçip gittiler Kenara çekilip görmezlıkten geliyor Eski fikirlerim ve düşlerim SAYFA 14 Sokak ortasında durmuş dinliyorum Nasıl da atıyor metal kalp Metal kalpten nasıl da geçip gidiyor Sonsuzluk hikmetinin akıntısı