06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

"Bu Cennet Bu Cehennem" gazeteci yazar Zeynep Oral'ın yurt gezileri sırasında derlediği birtakım izlenimlerden oluşuyor. Başka bir deyişle bir Türkiye şarkısı elimizdeki kitap. MUZAFFER BUYRUKÇU Zeynep Oral'dan yurt izlenimleri Bu cennet bu cehennem E n yalın tanımıyla 'bir yerden bir yere gitmektir' gezi. Söz gelimi sokağa çıkmaktır, çıkılan o sokakla bedensel vc ruhsal bir alışverişte bulunmaktır. Yürürken görülen yüzıeri, evlcri, bahçeleri, karşılaşılan merak uyandırıcı ve sıradan durumları, birbirinin üstüne abanan tek tek, karmakarışık bir yapı oluşturan resimleri vc daha bir siirü nesnenin yansımalarını yaşama katmaktır. Bu edim, zorla gerçekleşmez elbet, kendiliğinden olur; algılanan ürünlcr belleğe yağılır. Bu yürüyüş, sokakları arkada bırakıp geniş, çok sesli, çok gürültülü, çok lcalabalık caddclerdc sürdürülürse algılananlar çeşitlenir, ancak sezgilerle inilen dcrin noktalardaki anlamlarla önenıli ilişkiler kurulur. Dinlenilen bir şarkı, bir ezgi, bir ad, scvdalı ya da kindar bir bakış, çağrışım mckanizmasını harckcte gcçirip geçmişe, geçmi^in bir döncminc, o dönenıin bir gününe yollar kişıyi ve anılaşan bir olayın ilk doğuş, anını sergiler. Bu, yaşanmışı tckrar tekrar ya^ama olgusu, duygularda bir sarsıntı, sarsıntının uzantısı bir hüzün yaratır. Yanlışlıkları, pişmanlıkları, sııçlanıaları gündcmc getiren sorgulamaları canlandırır. Bu tip gezilcr, genclliklc kiijilcrin zihinlerinde kalır, oralarda dcvinen ve yaşamöyküsünün temclini atan kitleye karışır. Evet, milyonlaıxa kı^inin yaşamında büyük, küçük, scrüvenli, seruvensi/ sayısız ge/i vardır. O gezileri filme alırlar, kartpostallardakine benzeyen ve kartpos>tallara gircn yerlerin fotoğraflarını çekerler, oönüşjerindc de eşlerine, dostlarına anlatırlar ama ne yazık ki bu kazanımları, bu nimetleri uzaklardakilere, kalabaliklara iletmezlcr yazıa dcVkerek. Ve dünyayı dolduracak adar, birkaç kuşağı doyuracak kadar çok 'yaşanmışlık' belleklerin mezarlıkfarına terk edilir. Yalnız, bunlann dışında evrcni, yeryüzünü aydınlatmak, bilinmeyeni bilinir kılmak için uğraşan bir yazarlar topluluğu vardır ki insanlık onlara pek çok şey borçludur. ü n ların gezileri birkaç konuya ayrılır. Oturdukları kentlerin içinde yapılan gezilcr, başka kentlere yapılan geziler, bütün memlekcti kapsayan geziler ve yabancı ülkelere yapılan geziler. Yazarlar, bu gezilerden, olağan ya da olağanüstü nitelilderi olan okurların bilgilerini, ufuklarını genişleten tamamiyle gerçeklerden damıtılmış, kesitler sunarfar. Okur, o gezilere ilişkin metinleri okuyup bitirdiğinde bir şeylerin değiştiğini, hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını sezer. Yazar, değiştirendir ayrıca ve gözüpektir o, yüreği insan sevgisiyle sıvalıdır, insana, insanlığa hep bir şeyler getirir, bir şeyler ekler. Binlerce kişinin bir dakikada öldüğü savaşlarda vuruşan askerlerin yanıbaşındauır gerektiğinde; ortalığı allak bullak eden depremlerdedir, yangınlardadır, sel baskınlarındadır, salgın hastalıkların patladığı bölgelcrdedir olan biteni kamuoyuna bir an önce duyurmak için. Birinci Dünya Savaşı ile Ispanya Iç Savaşını yakından izleyen Ernest Hemingway, "Süahlara Vcda" ile "Çanlar yerdc bın narçaya bölünmekten korkuyorlar, iki atcş arasında kalmaktan korkuyorlar. Biliyorum Turkler korkmaz ama, bu genel korkulara bcn bir özel korku ekledim: Yol korkusu. Benim 'ama burada yol yok' feryatlarıma, Hakkarili ^oförlcrin 'vardır, vardır' diyerek, yüksek dağlara, taşlara, kayalara vurdukları araçlarla, 'ne zaman uçurumdan aşağı yuvarlanacaöız' korkusu." Ve korka korka düşer, bir askerin, "Geçen yıl bu adamları gördügümüz yerde vuruyorduk. Şimdi yedirip ıçiriyoruz." dediği Irak ordusunun saldırısından kaçıp ülkemize sığınan yüz binc yakın Kürdün ycrlc^tirildiği kamplara ulaşır, karşılaştığı haksızlıklan, eşitsizliklcri, düzensizlikleri ve bu karmaşanın ortasında oraya buraya savrulan insanların dramlarını dile getirir. Ama dramlar bitmez ki. PKK'nin soluk aldığı her alanda pıtrak gibi çoğahr. Zeynep Oral, "Bu Cennet Bu Cehennem in girişine Nâzım Hikmet'in ünlü şiiri "Bileklcr kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek nir halıya benzeyen toprak" bu cennet vc bu cehennem bizim'i koyar. Kitaptaki içeriğin karaktcrini acıklayan bu şiirin çizgisinde sıraladıöı olayların özlerine ı^ık tutar. Kötülük yapanların, kötülerin, günahkârlann konulacağı varsayılan dinsel cehennemden daha korkunç, daha büyük şiddetlerin yaşandığı, Türkiye'nin her yöresinde her an, her gün yuttukları zavallıların çokluğuyla varhklarını duyuran cehennemlcrdcn söz edcr vc okurların beyinleriyle ruhlarını sızlatır, titrctir. Ama insanların yaşama ısteklcrinı kışkırtan, azdıran, verinıli kılan, ycryuzündcki bütun değerleri yücelten gcrçek cennetlerden de söz cdcr. Türk mimarisinin en özgün örneklerindcn olan Safranbolu'dan, Safranbolu'nun iç açıcı, ferahlatıcı konumundan söz edcr, scksen yaşındaki l ; atma Ninc'yi konuşturur. "Bizim bu güzel cvlcrimizde insan rüya görür. Bcn bi dcfa torunlann yeni cvinde kalacak oldum, bütün rüyalarım kaçtı. Rüyadan kcsildim. Hemen döndüm kendi evime vc rüyalarıma kavuştum." Dutlucalı Romeo'nun dedikleri. "Benim karımın gözleri barajın sularından güzel." Köyleri Atatürk Barajı'nın suları altında kalacağı icin boşaltılan ve Batı Anadolu'ya gönaerilecek olan köylülerin kaygıları, bitmez tükenmez göçlerin kaygılarıyla aynı düzeydeydi. "Oradakilcrin ne dilleri dilimize, ne iklimi iklimimize, ne ekini ekinimize, ne de örfleri, gclenekleri, adetleri bizimkine benzer./ Hadi evimizi yurdumuzu bırakalım. Ama ölülerimizi nasıl bırakacağız. Ölülerimizi bırakıp gitmek, ihanettir, hainliktir." Ve soru sorarlar arka arkaya. "Orada toprak nasıl kokar? Oranın suyu nasıl kokar? Oranın limonu nasıl kokar?" Zeynep Oral, öteki yapıtlarında olduğu gibi "Bu Cennet Bu Cehennem"de de varlığının her hücresinde bol bol bulunan sanatçı duyarlığım, sanatçı içtenliğini cömertce kullanır, yazılara edebi bir ruh katar. "Bu Cennet Bu Cehennem"in yirmi dört yazısı, izlenimlerden, gözlemlerden, röportajbunlann birbirleriyle karışmasından oluşmustur. Ve bu yazıların bazıları görüntülerle, resimlcrle, insan portreleriyle yoğurulmuştur. • Gerçek cennetler Yepyiizünü aydınlatmak Zeynep oral, ötekl yapıtlarında olduğu glbi "Bu Cennet Bu Cehennem'de de varlığının her hücreslnde bol bol bulunan sanatcı duyarlığım, sanatçı Içtenllğinl cömertce kullanmı$. l Kimin için Çalıyor" romanlannı yazmıştır bu savaşlar yüzünden. Bizinı de gezilere çıkan ve gördüklerini, duyduklarını, düşünaüklerini, saptadıklarını, gözlemlediklerini anlatan yazarlarımız vardır ve pek çoktur. Güney ile Güneydoğu'nun sorunlarını kurcalayan değerli romancı Yaşar Kemal'in röportajları bir harikadır. Anadolu'nun acılı insanını fotoöraflarıyla birlikte yazılarının çekim alanına sokan Fikret Otyam, en önemlilerindendir vc ikisi de röportaj anlatımına yeni teknilder, yeni baKiş açıları getirmişlerdir. Bütün sanat etkinliklerini yurtdışındaki bazı etkinlikleri de izleyen, izlediklerine sanatçı ruhundan ve büyük yeteneğinden sızan güzellikleri katan; edebiyata bir edebiyatçıdan daha fazla ilgi gösteren, edebiyata ciddi bir tavırla yaklaşan; varlığının yüzde doksanını en yüce, en temiz müziklerle besleyen, sonuç olarak tepeden tırnağa sanatla donatdan aydınların en önünde gidenlerden biri diye nitelendirilen; uluslararası değerimiz Lcyla Gcncer'e duyduğu sınırsız bir hayranhğın ürünü olan "Leyla GencerTutkunun Romanı"nı; "Yaz Düşüm Yaz"ı, "Esintiler 82'yi, Konuşa Konuşa'yı, Katmandu'dan Meksika'ya'yı» Kadın Olmak'ı, Bir Ses'i, Kara Sevda'vı, Sözden Sözc'yi, Esintiler 80'li Yıllar'ı, Karanlıktaki Işık'ı" yazan Zeynep Oral, bu kez "Bu Cennet Bu Cehennem" kitabıyla karşımızdadır ve vazılarının çoğunu gezi teıncli üzerinde oturtmuştur. Zey nep Oral, "Leyla GencerTutkunun Romam"nda belirttiöi gibi "Sorarak, öğrcnerek, dinleyerek, anlamaya çalışarak" üslubunu ortaya koyar ve bu üslubun içinde devinen malzemcyi çok yerinde, bir şeye, bir çözümsüzlüğe erişmek için kullanır. Çalıştıjh jazete. , nin yolladığı her kent'e, her DÖıgeye oralarda kuş uçmasa, kervan geçmese, oraları kadınların aşağılandığı, saldırıldığı bir kötülük yuvası olsa bile koşa koşa gider. Uğraşmak zorunda kalacağı birtakım tedirginlikleri hayal ederek korkar belki ama korkunun da insani bir duygu olduğunu, ölünceye kadar bircyin yakasını bırakmayacağını bilir ve içindeki dengeleri ona görc düzenler, içindeki saatleri ona göre kurar. Ve gittiği yerlerde kümelenen sorunların altlarından girer, üstlerinden çıkar, sorunları yaratan, sorunların çoğalmasını sağlayan nedenleri araştırır, vurulmayı, ölaürülmeyi göze alarak görevini sürdürür. Sorunların ezip bunalttığı, korkuların hiçlcştirdiği insanların tutumlarını, savaşımlarını didilder. "Diyarbakır, Van, Hakkari, Çukurdere, Uludere, Mardin arasındaki yollardayım. İlk dikkatimi çeken özellik: Burada herkes korkuyor. Kim kaçan, kim kovalayan, kim sığınan, kim saldıran pek belli değil. Belli olan, herkes korkuyor: Kimi Irak askerinden korkuyor, kimi Türk askerinden korkuyor, kimi PKK'den korkuyor. Uçan kuşa, rüzgârda titreycn yaprağa nişan alanlardan korkuyorlar, mayından, adımlarını attıkları lardan. öykiilerden, denemclerden, Bu Cennet Bu Cehennem/ Zeynep Oral/ Gezi İzlenimleri/ AD Yaytnaltk/ CUMHURİYET KİTAP SAYI 379 SAYFA 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle