06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SÜHA SERTABİBOĞLU R omarulakı kişiler Londra da bir rahip malikanesine taşınan ralıip Carcl, kızı Muriel, yeğeni Elizabeth, hizmetçisi Pattic ve malikanenin bekçisi, Rus göçmeni Eugene ile oğlu Lco vc konııt dışındakilerdir. Anglikan rahip Carel çevredc garip karşılanan, Tanrı'ya inanmadığından kuşkulanılan, gizemli bir tiptir. Kvdcki kızlar iizerindeki ctkisi bir büyüdcn larksızdır. ünların düşüncelerini okur sanki; ondan hiçbir şey saklanamaz. Otc yandan Carel, konuta taşındığından beri hiç kimscylc görüşmek istcmemcktedir. I ler gün, kendisiyle görüşmek isteyen herkes kapıdan gcri çevrilir. Carel'in yirmidört yaşındaki kızı Muricl, anncsi, yani Carel'in eşi ölünce yalnızca babasına bağlanmıştır, hâlâ bakiredir ve yazgısında sıradan bir aşk yaşantısı bulunmadığına inanır. O günc dck tanıştığı, yaşıtı erkekler arasında, kendisiyle kıyaslayınca küçü'mscmediği biri çıkmamıştır henüz. Daha yaşlı erkeklere, içinden aptalca romantik bulduğu bir biçimde bağiandığı olmuştur zarnan zaman. Karşılık görmeyen, daha doijrusu farkına bile varılmayan bu aşklar sessiz scdasız ölüp gitmişlerdir. ü , büyük ve romantik aşklann kendisine göre bir şey olmadığına inanmaktadır. Bir sanatçı ya da düşünürün yalnızlık dolu yazgısına razıdır. Daha doğrusu, günün birindc bir prense gereksinim duyarsa onu kendisi bulup yetiştirmeye kararlıdır. Ote yandan, yaşamak tatsızlaşırsa, karar verdiği anda şu ölümlü dünyadan çarçabuk ve acısızca ayrılmasına yetccck kadar uyku hapı stoklayıp dolabının bir köşesine koymuştur. Varlığını kimseye açıklamadığı o küçük şişedeki değerli özgürlük tabletlerini sallarken, bu dünyada kalma süresini kendi belirlediğini düşünmek heyecanla ürpertir onu. Muriel'in kuzeni IJi/abeth IX yaşında, Carcl'in kardeşi olan babası ve annesi ölmü^, zayif, narin, uzıın sapsarı saçları, mavi gözleriyle bir melek görünümünde, ulasılmaz, dokunulmaz; olağanüstü güzel, ama belkemiği rahatsızlığından ötıirü çelik korse giyen, bakıma muhtaç bir kızdır. Kişiliğinde, kadile gibi bir yıımuşaklığın altından bir çeliğin soğukluğu juyulur sanki ve bu, Muriel'in göziinde onu daha da güzel kılar. Iki kuzen çok iyi geçinirler, Muriel lîlizabeth'e bakar, zevkle yapar bunu. Elizabeth Muriel'in yardımını istediğinde odasındaki küçük bir çanı çalar. Iki kuzen de yaşamı oldugu gibi kabul ctmekten ncfret ederler. Toplum kurallarına teoride karşı çıkmakla övünürler. Elizabeth'in doktorların göziinde hâlâ gizemini koruyan hastalığı Muriel'e büyüleyiei, hatta çekici gelmektedir. Elizabeth ise bu niteliğini bir eldcğmemişlik havasıyla taşır. Elizabeth biraz, hastalıgının gizemi ardına çekilmiştir sanki. Muriel'in onu giyinirken ya da soyunurken görmesinc asla izin vermcz. Onun upuzun, çıplak baeaklarını görmek erişilmez bir ayrıcalıktır. Elizabeth'in odasına ancak, küçük çıngırağın sesi geldikten sonra girilebilir. Evin hizmetcisi, Aniiller'den zenci bir babayla lrhındalı bir anneden olma, ama anasız babasız büyümüş melez güzeli Pattie, Carel'in metresidir aynı zamanda. Muriel'in annesi ölmecfen önce başlamıij ve geleceğe dönük hiçbir umut vadetnıeyen yatak ilişkileri Pattie'nin denetiminde olmayıp, Carel'in her istedigi anda, biiyülenmis gibi onun odasına gitmemek Pattie nin "Melckler Zamanı", ülkemizde tanınan bir yazar olan İngiliz kachn romancı Iris Murdoch'un, üzerinde pek konuşulmamış bir yapıtıdır. Cjcnclde Telsefi roman' diye nitelenen gruba dahil cdilcbilirse de, bcncc bir 'simgeler romanı' nitelemesi daha uygun düşüyor bu yapıta. Zaten Iris Murdoch'un roman anlayışı, romanları gerçek yaşamı yansıtan araçlar olarak kullanmak değil de, düşünsel kavramları bazı simgelere yüklemek ve bu simgelerin betimlenmesiyle anlatmak, düşündürmek, çağrıştırmaktır. Sorularını böyle sorar o. Toplum kuralları Melekler Zamam'ndan caarısımlar elinde değildir. Carcl'le scvişmeleri dinsel bir tören gibidir. Konutun bekçisi Eugene, lngiltere'ye geleli çok olduğu halde hâlâ yabaneılıklan kurtulamamış, transistörlü radyosunu dinleyerek geçirdiği içine kapalı yasamından hoşnut, ortayaşlı bir adanıdır. Karısı lanya ölmü^, oğlu Leo'yu kendisi büyütmu^tür. Satle odasındaki en sevtiiği şey Moskova'dan Lcningrad'a, ordan csir düştüğu Alman toplama kamplanna ve ln giltere'ye dek onunla birlikte gelen, şjmdi duvannda asılı duran, üç mele gin tasvir edildiği bir Ortodoks ikona sıdır. Eugene öyle uzun zamatı, hiçbir şey ummayarak dünyanın dibinde oturmuştur ki, sade ve sakin yaşamında Irish Murdoch'tan "simgeler romanı uzanabileeeği yerin hemen dlşında hiçbir şey yoktur; çünkü o, uzanıp tutmaya çalışmaktan çoktan vazgeçmiştir. Yaşamınaaki cn büyük sorun L e o ' d u r ; aralarındaki iletişimsizlik çok üzmektedir onu. Leo, yakışıklı, asi bir gençtir. lkinci kuşak göçmenlerin çoğun^^^^^^^^^^" da görülen kimlik bunalımı ve boşluk hissinden muzdarip, kendi deyişiyle, "çaöın sorunlarından biri"dir. DostoyevsKİ'ye özgü, yalnız gezen kurtlardan olarak tanımlar kendini. Bütün o cski gelenek ve görenekleri içinden söküp atabilmck, hiçbir fırsatı anlak uğruna kaçırmamayı öğrenmektir dileüi. Bir giysiyi çıkarıp yeni bir ^ivsiye bürünen kişi bir süre çıplak kaır ya; Leo işte budur. Bir de konutun dışında, (Jarel'in crkek kardeşi Mareus vardır. Amcaları olduğu Muriel ile Elizabeth'i, özellikle de Eli/abeth'i görmek, Carel'le konuşmak ve ona,ateist olduğu yolunda, inannıak istemediği kuşkularının doğru olup olmadığını sormak istemekte ama konuta girmeyi bir türlü başaramamaktadır; Paitie tarafından geri çevrilnıektedir sürekli. Ayrıca konutun dışında, oldukça yoğun, yarım metre ötesini bile görmeyi önleyecek kadar koyu bir sis vardır. Bu sis günler boyu açılmak bilmez. Zaman zaman yağan kar korkunç burgaçlar çizerek savrulur; dışarda hava genellikle korkunçtur. Burada yazar, evi çevreleycn yoğun sislc evdekileri dış ortamdan ayıran duvarı, onların dış ortama yabancılıklarını ve kendi kurdukları dünyalarının gerçek dünyadan kopuklugunu; onların çevreyi, dünyayı, gerçeği görmelerini önleyen perdeyi simgeliyor. Dışardaki kötü hava ve karların savrulması onların göziinde, kendi evlerinin sıcağı ve huzuruna karşılık onların dışındaki dünyanın huzursuzluğunun ve istikrarsızlığının şiddetini anlatır gibidir sanki. Bir gün Muriel siste yürüyüş yapmak için evden dışarı çıkar. Leo'ya rastlar, Leo ona nereye gittiğini sorar. Muriel yakınlarda olduğunıı duyduğu nehire gittiğini söyler. Leo ise nehrin onun ittiği yönde olmadığını, kendisini izersc onu nehire götürcceğini söyler. fkisi ayak yordamıyla ilerleyip nehrin kıyısına varırlar. Ama sis öyle yoğundur ki Muriel nehir değil, ayağının dıbinde belli belirsi/ akan bir su görür yalnızca. Bunun nehire benzcr bir yanı yoktur. Orada Leo bir yolunu bulup Muriel'i öpcr, ama Muriel'in pek hoşuna gitmez bu. Sonra geri dönerler. Burada yazar, Muriel açısından, bir erK İ T A P S A YI 3 79 8fste yüpüyüş l t SAYFA 10 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle