06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

v.s\. # * a • soylu halkım! y Hadi artık, üçbin küsıır yıldır bomboij bıraktjgın sahneye!.. Kral, Kraliçe'den çaldığı tacı diz çökerek iadc cdiyor... "ÖLÜMSÜZ ADALIZT'E" bayrak açan son pcrdede. ' Dolunay Yayınlan Ayşe Neriman Tezer PK: 1267 SİRKECİ / İSTANBUL Not: Dolunay Yayınlan 'çıplak gerçeğin' ışığıdır. Yüreğınin taa içınden; "Ben ınsanım, insan.." dıyebılen ve bu yüce sıfatın insansal zenginliklerini yaşayabilen herkes... Dolunay Yayınları'nın, yani AYŞE NERİMAN TEZER'in bir de beni, benim çizgımde aşan sözleşmeli yazarlarımın tıryakisi olacaktır. Tabii ki insanlığı yok etmeyi hedefleyen; insanhk tarihınin asla aklayamayacağı, hatırı sayılır haksız kazançlar, komik başarılar, hanlar hamamlar kazanmış karşıtlarım da istemeyerek tiryakim olacaktır. Evet, Dolunay Yayınlan tüm yanlış yayınların kafasını duvara vuracak ve onlara dünyanın hıçbir yerinde değişmeyen, yanı matematiksel sonuç kadar kesin olan "insan doğru ve yanlışlarını" gösteren ilk ve son, tek önder olacaktır. Savın Ali Bilir: UMUTSUZ YAŞAYAMAM Evet, daha önceki mektubunuzu da aldım. Yarım asırlık omrumde, hayatımın ilk ve son, tek aşkı ola "Erişilmez aşkıma" ait yazımı yaşamınızdan bir kesite benzetip yanılgınız düzeltiginiz için yazma gereğı duymadım. Ama şimdi bir okurum olarak işim hakkında sizi bilgilendirme sorumlufuğunu hissediyorum.Evet, yayımlanrnış bir kitabım var. GÜZ GÜNEŞl. 1985 yılında, yani yayımladığım yıl, Cumhuriyet Kitap Kulübü Katoloğu'na 'roman' tanımıyla girdim. Böylece Türk yazın dünyasında 'kadına' yönelik akıl almaz haksızlıkları sıralayan ilk yazar ben oldum. Ama ne yazık benim çıkşımdan hemen sonra, Duygu Asena gibi 'feminist' ayaklardakı tüm yazarlar, 'kadının kurtuluşunu' 'çürük erkek' gibi 'çurüR' yaşama biçiminde buldular. Bu tez, bana çok tersti. Çünkü ben, yalanla dolanı, sömürüyü... Işte 'kolay yaşamı' kendine ilke bilmiş, yani önce kendini aldatarak, insanlığını yitirmiş bir 'erkekçikle' aynı imkânlara sahip bir kadıncık' olmayı asla ıstemem. Çünkü benim hedefim; 'zina suçunu' ortaklaşa üstlenmeyi 'yasal medeniyet', hatta 'biyolojık açlık' sanacak kadar 'suçtan çıkarıp sözde doğallaştırarak beynini apış arasından akıtan erkekçiğe' göre 'kadıncık' değil... Değil bedeniyle, gözüyle bile zınanın; bir başka kadına, çocuklara, natta biriikte olduğu erkeğe, toplum değer yargılarına ne denli büyük, yıkıcı zararfar vereceğini bilecek kadar edepli, öngörülü, akıllı, soylu gerçek bir kadına' göre, gerçek bir erkek yaratmaktır. Bunun için de aşk ve aklı kucaklaştırmak gerektir. Çünkü îkisınin de menşei aynıdır. Evet, benim hedefim; 'erkekçiğe' göre 'kadıncık' değil, 'gerçek kadına' göre 'gerçek erkek', yani 'gerçek insan' yaratmaktır. Çünkü baştır, devlettir, dünyadır, yaratandır gerçek kadın. İnsanhk tarıhine 'insanca' bir tarafsızlıkla bakarsanız, tüm uygarlık aşamalarındakı her ilk adım, 'insanüstü tek güç' olan 'anasal güçlü kadının' ilk adımıdır, Fransız ve Bolşeyik ihtılallerinde olduğu gibi. Evet Ali Bey, bu adınıza açık mektupla, benden 'aşk ve sevgi' hakkında öğreneceğı çok şey olduğuna inanan Mustafa Çiftçi ye de açıklık getırdığıme ınanıyoaım. Uzatmayayım, çalıştığım Ayırımcılığa Karşı Kadın Derneği ve SHP Kadın komisyonu Yönetım görevimden 1987 sonbaharında başlayıp yine aynı sonbahar bitiminde ayrıldım. Kısa sosyal faaliyetlerimdeki bu dehşet 'sukutu hayal' bu sefer beni istiyordu, çocukları ma daha deli taparak evime kapattı. Artık ideoloiimi gerçekleştirmek için tek araştırma kaynağım, kendim ve rüyalarımı süsleyen 'çocukluk aşkımdı'. Yani kimsenin, hiç kimsenin erışemeyeceğı 'kutsal dokunulmazlığa' sahip platonik, eşsiz dünyamdı. Başka tanıdığım hiçbir yazarın Nobel Edebiyat Ödülü bıle olsa 'Kurtuluş ütopyası' bana cazip gelmiyordu artık. Çünkü hepsinin yaşamları 'günübirlik' mekanik aşklarda yok olmuştu. Bunların hepsi ve bu sözde toplum öncülerinı taklit eden herkes, benim ıçın yaşayan ölüler, başka deyişle dünyayı kirleten fosillerdi. Işte böyle bir mantıkla yola çıktım. Akıl almaz, psikopat eş vebi garip aılesinin 'insanhk dışı' baskılarıyla durduruldum. Durmazdım, ama çocuklarım, yani canımdan çok sevdiğim oğullarım küçüktü. Kendi ailem de; toplum önyargıları ve benim icin ölüp bayılan, ama otuz yıldır bir türlü ölmeyen... Dediği olmasa kendini yerden yere, kafasını duvardan duvara vuran, bi garip, gerçekten çok garip bir düzenbaz olan eşim karşısında, haklı olarak şaşkındı. En acısı da 'bu baskıcıların' çocuklarımı kendilerine benzetmek için; arabayla, parayla ışte maksatlı kandırıp (hem de ergenlik, yani en zor, en kritik, şıddetli fırtına gibi hoyrat anlarında) karşımda yer aldırmasıydı. Işte 'bu acının' kesinlikle tanımı yoktur. 1 te 'uçkurunu azizeliğe bağlamak' zorunda kalan, 'insanüstü tek güç' olan 'ANA KADIN\\N' onca başarabileceği ve bu sınırsız 'morg emeği' anlayabileceği, tanımsız zor bir savaştı. Bu 'zorluk' yanında işim, yani evimden ve çocuklarımdan arta kalan zamanı, çocukluğumdan beri değerlendirme hobım olan 'yazmak', artık solda sıfır kalıyordu. Bu tanımsız zorluğu aşmaktan, aklımı başımda tutabifmekten gayrı düşünebildiğim hiçbir şey yoktu artık. Tam üç buçuk sene sürdü. Zaten en kötü ihtimallerimde bile düşleyemediğim kadar 'akıldışı zor' olan 'düne' göre daha akıldışı daha zor olan bu amansız savaş. Tevekkelı, BİZ ANAYIZ, BİZ DÜNYAYIZ demıyorum ben. Peki çocuklarımın doğuşlarından, üniversite çağlarına kadar bir başıma verdiğim bu ölümcül savaş sırasında babaları nerede miydi? Nerede olacak!.. 'Feminizmin' ne demek olduğunubile bilmeden, kendine uçkuruna dönük 'feminist' adını takmış, çocuğunu benim savaşımın tam tersi; 'insan erkek' olan istisna kocasına, sokağa ya da apış arasından akan beynıyle meçhule atmış... 'Çürük çağını', işte günün rezil kokuşmuşluğunu yaşayanların.. kendileri gibi görgüsüz, akılsız, cicili bicili, süslü püslü, ama ruhsuz, bay ve bayan kuşların mekânları olan çöpfüklerde, lağımlarda tabii ki. Zaten bu 'açobur' bay ve bayan kuşlar 'insan' olabilselerdi eğer, sokaklarda bir tek talihsiz çocuk, 'çocukluğunu ve gençliğini' hiç yaşamadan, pir ihtiyar yoksul olur, hiç baharsız ölür müydü? fşte, tüm 'insanhk suçlarının anası, bu üç obur bay ve bayan kuş 'utanç yarası'. Gerisi satır arası. Başkalarına ait beden ve rızklarla çöplüklerde sadist keyif çalan bu bay ve bayan kuşlar, günahsız, güzeller güzeli, su damlası kadar saf ve duru kadınlarımıza, analarımıza, çocukfarımıza verdikleri tanımsız zararları da acilen ödeyeceklerdir. Çünkü yeryüzünde bedelı ödenmemiş hiçbir şey yoktur. Kimsenin 'perde arkası cambazlıklan' yanına kâr kalmayacaktır. Evet her şey, her şey sorgulanacak ve ilk sahiplerine yerilecektir. Doğa ve insan' da ancak böyle kurtulacaktır. Ben LAGIM FARELERlNj boşuna mı yazdım! Canımkanım, etimkemiöım, tüm emeğirn, tüm enerjim.. ışte her şeyim olan oğullarım ye dişi Alman kurdu olan çjüzeller güzeli, edepli, akıllı, soylu kızım, şükürler olsun artık büyüdüler. Oğullarımın ikisi de üniversite oğrencisi. Kızımsa annesine çok şey ööreten Ord. Prof. Zooîog. Ve en büyük destekçilerim şimdi. Yani artık önüme her kim dikilirse çığner geçerim. Milyon erkeği, milyon kadın gibi yaratılmış 'süslü kokona'ya karsan bir ANA etmez, ANAUVR DOLU ANADOLU'MUZUN... Daha nıce dertli, nice kavruk, yanık yürekli... En temel yasamsal ihtiyaçları bile sağlanmamış, sanki devleti yokmuş. Sanki bu dünyada, bu aşamada yaşamıyormuş gibi yaşamdan çağlar gerisi ilkelliğe itilmiş... Zor, çok zor, yani hâlâ cloğanın esiri 'yaşam' koşullarında unutulmuş... Üstüne üstlük, tek 'yaşama sevinci', tek 'kurtuluş umudu' olan yığıdinı, şahınıni, ciğer paresini, gözünün nurunu, tüm ömrünü, tüm emeğini... Tek tutunduğu dal, hiç yaşamadı ğı ilk ye son aşkı kadar kutsal olan çocuğunu, bebeğini, işte herşeyini... Neden, niçın, kim için yitirdiğini bile bilemeden, şaşırıp donakalan kolu kanadı kırılan... Onulmaz yanık, kavruk yürekli, ölümüne namuslu, hiç dinlentısiz çalışan, hiç yorulmayan, biyonik sayılan ışte hep kutsal terli, ama yoksul, çok yoksul, çağlar gerisi yoksul... Işte çalışkan, f akıllı, güzel, edepli, cesur ama tek ak gün görmeyen ANADOLU ANASININ soylu kanı yerde mi kalacak? Ant olsun ki kalmayacak. çünkü adalet mutlak surette acil yerini bulacak. Üstelik tüm birimlerde suçlara sanki 'yataklık' eden 'adalet gecikmesi' önce bizim ülkemizden, sonra yerküreden silinecek. Evet HIZIR'ın adı 'ÖLÜMSUZ ADALET' ya da 'HAK1 olacak bizim ülkemizde. Ben YARGIÇ'ı boşuna yazmadım ki. Aksi halde 'erkeöi' erkek, 'dişiyi' dişi, 'insanı' insan, 'vatanı' vatan yapan işte insanüstü tek güç olan anasal güçlü evrensel analara yine baş çekecek olan ANADOLU ANASI söylemde değil, artık eyjemde. Artık bu böyle biline. Biliyorsunuz; 'dişi kurt' kızarsa yavrusunu bile yer. Ve cılız bir dişi karga, yavrusuna saldıran görkemlı, keskin pençelı kartalı alaşağı eder. Adalet nasıl mı sağlanacak? İlk ış, herkes en kısa zamanda aklını başına toplayacak. Karşı çıkanlara, çetelerden arınmış 'devlet erkiyle' akılları zorla başlarına toplatılacak. Ve bu yorgun, güzel anaları en baş köşeye oturtacakları 'ölümsüz adalet' mutlak surette sağlanacaktır. Çünkü bu 'ölümsüz adalet', 'boz yap, sonra çöpe at' olan gereksiz teknolojiden önce gelen 'gerçek insan' ıçın önkoşuldur. Aksi halde; bilimteknik insanı çürüttükten, yok ettikten sonra, kim için uğraş verecek insan? Evet 'ÖLÜMSUZ ADALET', 'insan' için tüm yatırımların önkoşuludur. Ve mutlak surette en kısa zamanda sağlanacaktır. Çünkü bu zorunluluk, artık gün gibi aşikârdır. Bugüne kadar siyaseti maşa yaparak, soylu halkımızın kaderini kendi kör çıkarlarına göre çizen, yoksulu daha yoksul, bir avuç zengini isviçre standartları üstüne çıkararak ülkeyi görülmemış geçim açmazlarına ve ahlak kıyımına iten, vatansever ünlü işadamlarımız artık şunu iyi bilmefiler ki... Bu ülkenin bütünlüğü; yatırımları için çok kârlı ve evrensel işdaşları ile aşık atmaya çok elverişh olan.. doğanın zenginliklerini serpıştirdiğı eşsiz güzel yerlerı değildir yalnızca. Bu eşsiz güzel yerler, vatan bütünlüğünün anca 'devede kulak' misali bir parçasıdır. Zaten doğuştan şanslı, gülen doğa ve gülen sağlıklı insanlar yaşar bu zengin doğu parçasında. Dağıtnan 'kuru ekmeği' kapmak için çamurda yuvarlanan bir halk kitlemiz varken, 'çadır' da olsa bedri saray gelen bu doğasal zenginlikleri yok ederek, 'insanı' insanhğından eden, çılgın lüks, gereksiz yatırımların alemi ne? Ne idüğü belirsiz, haksız kazaçlı kişileri; "Benim memunjm ışını bılır. Ben zengını severım" gibi mantıksız mantığı ile 'köşe dönme' sevdasını kamcılayarak insanlığı onulmaz kıyıma uğratan, yani bir tarafı bahar, bir tarafı geçit vermez rnüebbet, kara kış yapan ünlü ve etkın işadamlarımızın 'kör çıkarcı, yanlış yatırım politikalan' yüzünden yalnızca doöu ve güneydoğunun değil, batının da işte yurdun ner bir karış yerinde barınan, insanlığını muhafaza eden her güzel insan, umulmaz zarar gördü. Bunlardan biri de benim işte. Halkımız, aç açık, yalın ayak, başı kabak, eğitimsiz, hasta, yorgun... Işte per perişanken, İsviçre standartlarını aşarak 'sapıtmışlığı' gerekçeleyen bu iki uç çılgın lüks yatırımların memleket ekonomisıne, memleket insanına, hatta dünya insanına, yani gerçek insan özünü taşıyan 'ınsana' yararı nedir? Bu garip yatırımların tek hedefi; Kuranı Kerım'ı duvara astırıp tabulaştırarak, siyasete alet için 'dın tacırliği' yapmak... Kuranı Kerim'in reddettiği, efendi köle ilişkisini 'kör çıkarları' uğruna korumaktır. Oysa güzel, soylu insan Prof. Yaşar Nuri Öztürk'ün dediği gibi, "Kuranı Kerim'den her insan kendi nasibini alır. Yeter ki bir okunsun." Işte Kuranı Kerım'den herkes kendi nasibini aldığı zaman, yani herkes kendince en güzel, en soylu 'gerçek insan' olduğu zaman, benim ve tüm gerçek insanların rüyası olan 'gerçek insan' düzeni de en kısa zamanda kurulacaktır. Allah'ın ve Atatürk'ün istediği, dahası bu sönmeyen, ışıklı yolda yürüyen her gerçek insanın istediği düzen de budur zaten. Hangı hainin, hangı insanhk düşmanının gücü yetebilir ki!.. Evrensel analara baş çekerek, dünyada "GERÇEK BARIŞIN", "GERÇEK ADALETİN" temelini... İlk kez; "Bağımsızhk, benim karakterimdır. Yurtta sulh cihanda sulh" diyerek 74 yıl önce, yani laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmasıyla birlikte... Allah'ın Kuran'da biçimlediği en yüce, en soylu, en dürüst, en ilericı, en akılcıl, en ınsancıl, en adaletçı, işte en mükemmel insan özünde ve sözünde atmış... Soylu Anadolu anası Zübeyde Hanım'ın kalite geniyle oluşan, dünya liderlerınin kıskanarak örnek aldığı, bizimkilerin ise, "Hazıneyı" soyma hırsıyla yediklerı kafasızhkla rafa kaldırdığı, ölümsüz soylu, biricik ulu önderimiz Mustafa Kemaf Atatürk'ün... dünyanın her yerinde, ilmin, bilimın, dınin en doruğunda hiç değişmeyen ve hiç çelişmeyen, sonsuza kadar değişmeyecek olan, işte matematiksel sonuç kadar kesın olan "İnsan doğrularını" sonsuza kadar yaşatacak olan ATATÜRK İLKELERİNİ... Işte bu "UYGARLIK GÜNEŞİ" huzmelerini yalnızca Anadolu Anası değil, evrensel analar da, tek "seçıci otorite olan", özgür soylu kızlar, soylu oğullar doğurduğu sürece, dünyayı ışıtan, hele devletimizı bıle saran, insan yutan, açobur irtica karanlıklarından sonra varhklarını daha da güçlendirecek olan UYGARLIK GUNEŞİNİ kimse, hiç kimse söndüremez. Işıklarından korkup kapattıkları Köy Enstitüleri'nin ışığını, onların ve açobur karanlığından sonra, artık dağdaki çoban bile biliyor çünkü.Allah kısmet ederse bu sonbahar dedemin kütüphanesinden seçmelerimin başyapıtı olan 'GERÇEK İSLAM MİTOLOJİSİ' ile bağımsız çıkışımı yapacağım. Sıze sağhk ve başarılar dilerim. Ve adıma iyi niyetleriniz için teşekkür ederim. Ve bu 'ÖLÜMSÜZ ADALET', soylu ulusumun her bir karış toprağında barınan, her bir gerçek bıreyının güzel, insan yüzünde açan 'mutluluk çiçekler.nin' adı olacaktır. | Not: Bulamadıflınız kitabımı adresinize postaladım. Ve iznınizle Isviçre'den yazan Sayın Duran Dinçer'e buradan seslenmek istiyorum. Benim "yayıncılık polıtıkam", gordüğünüz gıbı belhdir. "Insanhğın kurtuluşu ıçın yazıyor, hatta beni bile aşıyorsanız, neden olmasın, elbet yayımlarım hikâyelerinızi. Ama benim çizgimi aşmak, bir mılim bıle taşmamak" benim yayımcıhğımın önkoşuludur. Dolunay Yayınlan Ayşe Neriman Tezer PK: 1267 SİRKECİ / İST
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle