Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kekle .sürdürülecek yaşamın anlamsızlığmı anlatmak istiyor sanki. Nchir, bir crkcklc birlikte gidilebileceğin, varılabilcTğin, yapılabilceeğin sınırıdır ve bir geri dönüş kaçınılmazdır. Bıı gidişatıyla roman, Carson McCullers'm "Yalnız Bir Avcıdır Yürek" adlı romanını andırır. I Ier iki roınanda da insanm asıl varoluş biçimi yalnızlıktır, birbaşmalıktır; hcr yaşam ayrı birer kutudur, birbirinin içine girmcz. Yalnız burada yaşamlar ayrı bircr kutudan çok ayrı bircr petek gibidir; bu durumda kovanın bütünlüğü dc önc çıkar; dışarıya karşı iyi korunan bir kovandır bu. Konutta yaşayan herkesin kcndi kişiliğine uygun petck gibi kcndi içinde yaşayan ayrı bircr odası vardır. Ev de, insanlar da kcndi içinde yaşamaktadır. Hcr yaşam öylesinc sıcak anlatılır ki, onlara özenirsiniz, o yaşamları yaşamak gclir içinizden. Bu konııtraki hcr yaşam yaşanasıdır. (Aslında yaşam için kullandığımız 'mutlu' ya da 'mutsuz' nitclemcsi bizim dışardan, kcndi kendimizc uygun gördüğümüz bir yakıştırmadır. Gerçekte 'mutlu yaşam' da yoktur, 'mutsuz yaşam' da. Mutlu ya da mutsuz anlar vardır yalnızca. Kimisi yaşamının aşkına, kimisi düşündcki evc, kimisi aradığı üne kavuşunca yaşamın mutlu olacağını sanır. Ama bunların hepsi kanıksanır vc tüm bir yaşamı mutlu kılmaya yetmez.) Bu arada Pattie ilc Eugcne arasında duygusal bir yakınlaşma başlar. Pattie'nin Carel'le ilişkisini bilmcycn Eugcnc Pattie'ye yakınlık duyar ve yakınlığına karşılık vcrcn Pattie ile cvlenmeyi düşünmeye başlar. Carcl bunu sezer, Pattie'yi yatağına çağırır vc mutad scvişme törcni sırasında ona bağlılık yemini cttirir. Günler geçcr, sis sürcr, konukların hiçbiri içeri girmcyi beceremezken Muricl'in gözüne bir gün Elizabcth'in odasında, odanın duvarını oluşturan, kapağı dışardan açılan çarşaf dolabının tahtası üzcrindcki bir çatlak ilişir. Bu dolabın içinc girip bu çatlaktan içeri bakılırsa Elizabcth'in kcndi başınaykcn gözetlenebileceğini düşünür. Ama bu düşünccyi uzaklaştırır kafasından. Başka bir gün isc, konutta Muricl'lc Pattie dışında bir kızın daha bulunduğundan habersiz Leo'yu Elizabcth'lc tanıştırmak Hkri gclir aklına. Biraz dünyayı, insanları tanımak hemcn hcmcn hiç insan içinc çıkmayan Elizabcth için, DU nadidc salon çiçcği için iyi olacaktır. Ayrıca bu iki güzel insanı tanıştırmak, cndcr bulunan iki nadidc hayvanı çiftlcştirmek gibi zevkli bir şey olacaktır kuşkusuz. Bu düşünccsini Leo'ya açar. Leo Elizabeth'i görmek için sabırsızlanmaya başlar. Ama Muricl bunu Elizabeth'c önerirse olumsuz yanıt alabileceğini düşünür. En iyisi hiç sormadan Leo'yu Elizabeth'in odasına götürmektir. Karşısında Lco'yu görüncc Elizabcth'in fıayır dcmcsi çok daha zor olacaktır. Ama Carel bunu da sczinler ve Muricl'i çağırıp Elizabcth gibi değerli bir varlığa sahib olduklarını, onu korumaları, onu üzcbilccck, sarsabilccck hcr türlü şeyden, sakınmaları gercktiğini söylcr. Muricl bunları onaylar, ama daha sonraki günlcrdc bu planını nc olursa olsun gcrçckleştirmcyc karar vcrir. Lco'yİa birliktc yııkarıya çıkıp gizlice Elizabcth'in odasına gidcrlcrkcn Pattie'nin mcrdivcnlerden çıkan ayak seslcrini duyar. Leo'yla ikisi hcmcn Elizabcth'in odasınm dibindcki çarşaf dolabına girip gizlcnırlcr. O anda Muricl dolaptaki catlığı görür. Oylc ya, odasıp k l c ği g i d E ly b h i y, lk na gircccklerdir ama Elizabcth çıplak da olabilir. Böylccc, cğilip çatlaktan içeri bakar ve Elizabeth'i yatakta çıplak, Carcl'lc sevişirken görür... GözleC U M H U R İ Y E T K İ T A P Dünyayı, insanları tanımak rinc inanamamanın şaşkınlığına, çatlaktan bakmaya çalışan Leo'uı içgüdüscl bir şckildc cngcllcmcyc çalışmanın tclaşı cklenir vc Muricl bütün gücüylc Leo ya sarılıp onu çatlaktan çckmcyc çalışırkcn ikisı birliktc dcvrilirlcr, dolap kapağı açılır vc karşılarmda Pattie ile Marcus amcayı görünürler. Sanki kovanın duvarında bir çatlak açılmış ve Marcus sonunda içeriye gi rivcrmiştir. Muricl yinc içgüdusel olarak, Marcus'un Elizabcth'in odasına girmesini önlcmck için oda kapısına gider vc avazı çıktığınca "Carel, Carel!" diyc bağırır. Vc daha sonra Carcl Marcus'la bir odada oturup konuşmak zorunda kalır vc ona Tanrı'nın öldüğünii, gerive yalnızca meleklcrın kaldığını, scvgi denen şcyin bir yanılsama olduğunu, çünkü insanların ancak bir mcleği sevebileceğini, insanların ise melck olmadığını, hiçbir insanın iyi olmadığını, çünkü karşılıksız iyiliğin var cılmadığını, yani iyiliğin sahtckârlıktan başka bir şey olmadıgını, gcrçcğin korkıınç olduğunu söyler. Marcus gittikten sonra Carcl Muricl'i odasına çağırır ve onun o evdcn derhal ayrılmasını ister. Onun yaşında bir kızın babasının cvindc oturması doğru dcğildir ve cvi derhal terkcdip kendi voluna gitmelidir. Muriel yıkılır. Mutfakta Pattie ile feci bir kavga çıkar aralarında. Muriel Pattic'nin üzerine kaynar çorbayı boşaltır, Pattie de ona tencere kapağı fırlatır; ağıza alınmayacak hakaretler yağdırırlar birbirlcrine. Muriel Eugenc'c gidip Pattie'nin babasının mctresi olduğunu söylcr; Eugcne dc yıkılır ve artik birlikte bir gelecekleri olamayacağını söyler Pattie hışımla, tonarlanmakta olan Muricl'in odasına dalar; ama ikisi dc, kavga edemcyccck kadar yıkılmıştır. Pattie "Bcn dc sana bir sır vereyim" der, "Carel saklamamı istcmişti ama..." vc dcvam eder: "Scn Elizabeth'in kim olduğunu biliyor musun? O scnin kuzcnin dcğil, kardeşindir. Baban ölcn amcan daha hayattayken, sırf ondan intikam almak için, onun karısını baştan çıkarmış vc Elizabcth doğmuş." Ertcsi sabah crkcndcn kalkan Muriel toparlamr, bavuluna koym.ık üzcrc ilaç kutusunu almaya u/anır, ama ycıinde yoktur; birisi onu oradan almıştır. Muricl üzgün bir şekildc, bavullarıyla odasınılan çıkar. Ne olmuşsa o çatlaktan baktıktan sonra olmuştur; açmaması gcrckcn kutuyu sırf mcıaktan açıp kötülükleri dünyaya salan Pandora gibi, hcr şcyi bcrbat cdcn odur sanki. "Tanrım," dcr, "kcşkc hiç öğrenmemiş olabilscydim! " Elizabcth'in küçük çıngırağının sesi, ölülcr dünyasından bir çağrı gibi çınlar. Muricl, babasına veda ctmck için odasına girer. Perdeler kanalıdır vc orada Carcl'i intihar ctmiş nalde bulur; bir elinde Muricl'in artık boşalmış uyku hapı kutusu, öteki elinde isc Pattie'nin onu tcrkcttiğini bildiren mcktubu vardır. Muricl perdeleri açar, sis kalkmıştır; masmavi gökyüzünü ve çevredeki, o günc dck varlığını bilip dc görcmedikieri binaları, yeşillikleri görür. Daha sonraki günlerde rahip konutu da inşaat için yıkılır; Lco calışmak için başka bir kcntc, Eugene de mülteciler yurduna gider; Muriel dc Elizabeth'i alıp götürür. Romanın çatlaktan önceki ve sonraki bölümleri birbirinden kesinlikle ayrılır. Çatlağa gelinceye dek Chopin'in sakin bir piyano etüdü gibi süregidcrken çatlaktan sonra Stravinski nin "Banar Ayin"ine, o korkunç, gerilimli, irkiltici mü/.iğe dönüşür sanki. Ya da daha farklı bir duygu; hani çok sevdiğiniz, yumuşacık tüylü, sevimli bir kedinin bir kuşu boğazlayıp yediğini görseniz irkilirsiniz ya, işte öylc bir şey. Bu çatlak, düşle gerçek arasındaki, inandıklarınıızla gördüklcrimiz arasındaki, düşlediklcrimizlc karşılaştıklarımız arasındaki çatlaktır. Bu çatlaktan, gerçcğin acımasızlığı, korkunçluğu görünüvcrir. Cjcrçck acıdır, düşüncmcyeccğimiz kadar acıdır hcm dc; gcrçcklc yaşamak zordur. Ama insanlar, üzerindc durdukları zeminin ayakları altından kayniaması uğruna, inançlarma sımsıkı sarılırlar; oysa bir çözüfmcnin yaşanması çoğu kcz kaçınılmazdır. Çözülme anında 'Tanrı' yoktur, insanın kendisinden başka hiçbir şcv v<^ktur. Romanın anlatım tar/ı da çatlaktan öncc vc sonra tarklıdır. Çatlağa dck, sanki 'homojcni/.c yoğuıt gibi, duygu vc hcyccanlar olay vc olguların içinc gizlcnmiş olduğundan, duygulartlan arınmış, gibi bir izlcnim bırakır. Oysa çatlaktan sonra, homojcn yapıda bir ayrışma ortaya çıkar: Dramatik olayların anlatıldığı sürükleyici anlatımların yanı sıra duygular, çocukluğa ait yumuşacık, sıcak anlar, düşlcr, moloz dolu ş bir b arazidc bitivcrmiş papatya öbcklcri gibi bclirir kirni sıra. Çatlaktan önceki nomojcn yapıya karşılık, çatlak sonrası yapı iyi vc kötü, güzcl vc çirkin, umutlu vc karamsar diyc ayrışır sanki. Romandaki Elizabcth tipi, imgclemimizdc yaşayan 'melekinsan tipini simgelcr. Ama Elizabeth'in insan içine çıkmayan, başkasının bakımına muhtaç, çelik korsc giymedcn dik duramayan biri olması bu tipin insanların imgelcmlerinin çabasıyla yaşatılan, yani kendi başına yaşayamayacak bir varlık olduğunu vurgulamak içindir. Romanda Carel Tanrı'yı sirngelemektedir; herkesin düşüncesini bilir, iradcsine karşı konulmaz. Rahip konutu isc dini simgeler; dışarıdan gclccck saldırılara karşı inançla savunulur, içerde herkes hoşnuttur, dışarıda ise sisle simgelenen bilinmczlik ve fırtınalarla, kar burgaçlarıyla simgelenen tehlikeler, istikrarsızlıklar vardır. Içcrisi sıcak, güvenlidir. Ama Muriel'in çatlaktan gördülderinden sonra Tanrı ölmüş, din yıkılmıştır. Aslında, daha nitelikli okuyucu bu gözlemle yetinmcyip daha da yukarıya çıkar ve bu bütünlüğe oradan bakar. Bu durumda, konutun simgelcdiği dinin ycrini, insanların tartışmadan kabul ettiği vc bağlandığı hcr türlü inanç, Carel'in yerini isc bu tür clogmaların peygambcrliğini yapan tartışılmaz önderlcr alır. (Bu olay Mihail Gorbaçov'un 'dlasnost' çatlağını oluşturmasından sonra Sovyetler Birliği'nin darmadağın olmasına ve bu çatlaktan görünenlerin dogmatik sosyalizmi öldürmesine nasıl da bcnziyor! Altmışlı yıllarda yazılmış bir romanda bugünlerin kehanetini görmek nasıl da tüylcr ürpcrtici... "ldeolojiler kehancti dc içermclidir" demişti Walter Benjamin.) Yazarın söylemek istcdiği diğer bir şey de inançların insanları tutsaKİaştırdığı, inancın her türlüsünun insanları körleştirdiği, dünyayı görmelerini cngcllediğidir. Carel ölüncc sisin kalkması bunu ifade cdcr. Yazarın doğrudan anlatmasa da belki ima etmck istcdiği bir şey de, gerçek özgürlüğün dogmatik inançlardan arınmakla mümkün olabilcceğidir. Carel ölüp dc konut yıkılınca insanlar öncc acı çckmiş, dağılmış ve hepsi kendi başının çarcsine bakmak zorunda kalmıştır. Ama gerç ck özgürlük budur. İnsanlar Tann'sız (ya da inançsız) kalınca önce bocalaya( caklar, bir süre mutsuz olacaklardır; ama sonra herkes kcndi yolunu bulacak ve özgürlüğü kazanacaktır. Romanı okuyanlar bir bitmcmişlik, yarım kalmışlık duygusuna kapılabilir. Ama bu, Modigliani, Picasso ve Schiele gibi ressamların bazı yapıtlarında görülcn, tablonun bir kısmını bitirmedcn bırakma tarzını andırmaktadır. Boş kalan ycri rcsmc bakanın imgclcmi ya da kitabı okuyanın düşgücü doldurur. Çarpıcı ctkisini değerli çevirmen s<ıyın Nıhal Ycğinobalı'nın usta çcvirisinc tlc borçlu olan bu ilginc kitabı okuyacak dikkatli okurların daha başka anlamlar da çıkarabileccğini sanıyorum.* Melekler Zamanı/ lrı\ Murdoch/ Çcviren: Nihal Yeginobalı/ Ayrıııtı Yaytnları SAYFA 11 Hflelekinsan' Irls Murdoch un söylemek istedlğl şeylerden blri de Inançiarın insanları tutsaklaştırdığı. inancın her türlüsünun insanları körleştirdlğl, dunyayı görmeierlnl engelledlğldlr. S A Y I 37 9