01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MUSTAFA YELKENLİ Yapıtlannın büyük bölümü dilimize aktanldı R oman kavramı, tanımı gereği belli bir çerçeve içinde konularda sınırlama yapılmaksızın biçim ve içerik tasasını kendince şekillendirerek yazarca ele alınıp işlenir. Biçim ve içeriğin yazarın kaygısıyla sınırlandınp toplumsal bağlamda bir yansıtışı işlemesi ise yazarın ideolojik donanımıyla doğrudan ilintilidir. Romamn aynaya benzetilmesi, özellikle Stendhal'ın roman için "yol boyunca gezdirilen bir aynadır" benzetmesi, Marksizmi estetik kuram haline getiren G.V. Plehanov'un (18561918) "Edebiyat ve sanat yaşamın aynasıdır" sözleri, bir benzetmeden öte romanın toplumsal işlevi ve yaşamın gerçekliğini birey ve toplum olarak insanı merkeze alarak yansıtmasıdır. Bilimkurgu romanında ise konu geniş kapsamlı, gelecek ve bilim ögeleriyle sınırlı olmasıyla beraber toplumsal gerçekliği yansıtma işlevini genişleterek uyarı misyonuyla da yüklüdür. Ancak bunu genelleştirmek, son zamanlarda bilimkurgunun alt türleriyle olanaksız hale gelmiştir. Analojilerle çok uzak gelecekte ve yine çok farklı mekânlarda betimlenen dünyalarla bu sınır oldukça aşınmıştır. Ancak bilimkurguda yazarın tek kaygısı, gelecek olgusu belirgin olmakla birlikte, bilimsel verilere ters düşmemesine özen göstermesidir; yoksa buna aykırı bir tarzın bilimkurgunun bilim ögesini yadsıması, sıracTan bir fantczi veya fantastik roman türüne girmesinigetirir. Bilimkurgudaki temel öğe olan bilimden, sadece astronomi, fızik ve uzay çalışmalan gibi teknolojik yönü ağır basan dallan anlavan okur için, sosyoloji, felsefe ve psikoloji gibi çekici gelmeyen dallarda yapılan kurmacalar, çoğu kez diğer bilim dallarıyla desteklenmedikçe okurun hayal dünyasında renkü yansımalar oluşturmakta yetersiz kalmakta ve bilimkurgunun sihirli çekiciliği yerini sıkıcı bir anlatıma dönüştürmektedir. Ursula LeGuin'in bazı yapıtlarında, örneğin Yerdeniz Uçlemesi'ndeki büyüler dünyası, bu ikilemi bir arada algılamakta zorlanan okur için rahatlıkla masal diye nitelendirmekte şakınca görülmemektedir. Yerdeniz Üçlemesi'nde egemen anlayış fantezi ama, bilimkurgunun alışılan öğelerinden olan paradigmaya yer verilmiş, bunun yanı sıra biüm dışlanmış yerine büyü konulmuştur. Temel izlek büyü olduğundan fantezi sınırları içinde tanımlanmakta, paradigma ve bilimkurgunun altyapısını oluşturmakta, buna karşın yine de bilimkurgu sınırlan içinde değerlendirmek mümkün görünmemektedir. Çok eski zamanlarda bilim yerine büyü kullanıldığı, daha sonra unutulduğu varsayılsa bile, belirleyici bir ölçü olmaktan uzaktır. Ursula LeGuin'de egemen olan temalar, genellikle paradigmalara gönderme yapan kurmacalarla oluşturduğu olay örgüsünde işlediği değişkenliklerle, günümüzdeki insan ve onun içinde buiunduğu ortamın toplumsal ve toplumsallığın tüm alt birimleriyle ilintilidir. Sabit vc bizim kendi değişmez Serçekliğimizi pek fazla kullanmadan, eğişkenlerle fazla uğraşmadan parametreler türetmesi Isaac Asimov'da çok sık görülenin tersine pek iltifat etvapının deöişmemezliği, bu yapının milyar yıllık bir süreç içinde kendini var olduğu ortamda adapte edişi, buna karşın üzerinde yaşadığımız gezegenin koşullarına itiraz eden, ama sadece fiziksel olguların tümüne itiraz eden bir mantalitenin koşulları, değişen bir yapı veya beden içinde sosyal ve ahlaki konırmun değişebilir/değişemez mez. Ursula K. LeGuin'in hılimkuPBu dünvası Ursula K. LeGuin bilimkurgu türünde Türkiyeli okur için bir soluk oldu denebilir. Sadece gençlere yönelik bir tür olma kuşkusunun ağır bastığı ülkemizde, yetişkinlerin de bu türden hoşlanabileceklerini gösterdi. Bu nedenle ülkemizde bilimkurgu okur potansiyeli LeGuin'le gelişmiştir diyebiliriz rahatlıkla. taplarında ifadesini bulan anarşizmin ta kendisidir. Bu toplumsal modelde, mal ve düşüncenin özgürce her tarafa gidebileceği, ancak yukarıdan aşağıya hiçbir yönetim biriminin olmadığı, denetim mekanizmasının, bürokrasi aygıtmın, lidcr, patron, devlet başkanının sözü bile edilmediği, en önemlisi yönetme ve hükmetme güdüsünün giderildiği bireyler dünyası. Liberal düzenle ileri sosyalist aşamanın bir sentezi gibi görülür bu dünya. Tau Ceti yıldızının en verimli gezegeni olan Urras'ta gerçekleşcbileceğini öngörmesine karşın Odo'nun öldükten sonra, ikinci gezegen Anarres'te gerçekleşir (Marks'a göndermeler yaparcasına), üstelik kısır ve verimsiz bir dünya olmasına karşın. Günümüz devletler arası çelişkileri ve çekişmeleri uzayda bilinmeyen gezegeruere taşıyarak alegorik dönüşümleri kitaplarına baz alan yazarların başında gelen Ursula K. LeGuin'in Mülksüzler'ini değerlendiren Bernhard Roloff ile Georg Seeblen yazarın politik anlaşını şöyle değerlendirirler: "Ursula K. eGuin in The Dispossessed romanında, sosyalist bir gezegen üzerindeki hayata pek de iyi gözle bakmaz yazar; sosyalizmin yoksulluk, kapitalizmin zenginlik olduğu anlayışı, kainatın bir köşesinde bir kez dana karşımıza çıkartıIır." (B. RoloffG.Seeblen, Ütopik Sinema, s. 56, Alan Y. 1. Baskı 1995) Bu kanıyı doğrular biçimde, roman kahramanının düştüğü küçüklük kompleksini yansıtması yazarın kendi ideolojisiyle bir çelişkiyi yaşamadığını da gösterir. Kapitalist sistemi yakından gören Shevek, anarşist bir toplumda yetişen ve hiç mülkiyet işlerini kayrayamayan birinin şaşkınhğını yaşar. Üstündeki basit giysi, kaba çöl çizmeleri, Urraslıların şık giysileri ve rahat ayakkabıları yanında pek yaban kalır. Hele hele alışveriş yapmak, para ve hırs gibi insanları etkıleyen olguları Shevek iğrenç bulur, insanlan aşağılayan nesneler olarak görür. Bunun yanı sıra, gördüğü zenginlık karşısında şaşkınlığını ve hayranlığını da gizleyemez. Urras'ta kapitalizmin olanca ağırlığıy Okurun hayal dünyası sorunsaknı işlerken LeGuin, erkek egemen topluma yönelik itirazlarını ve tepkisini de yansıtır. Toplumcu bir bakıştan uzak olan bu tavır sadece kadın penceresinden iğreti bir yaklaşım sergilemekle yetinmekte. Kuşkusuz itiraz edilen bu saptamaya, sadece yazarın ideolojik düşünce yapısına bakarak sınırlandırmak olmaz; bir burjuva düşüncesi olan ve sosyalizme son tahlilde hiç sempatiyle yaklaşmayan anarşizmin kendinden kaynaklandığını söylemek gerekir. Bir anarşist ve feminist olan yazarın kendi ideolojisine uygun bir sanat anlayışı geliştirmesi, bunu kitaplarında bilimkurguyu basamak yaparak okuruna yansıtması, yazarın kendi sorunu deyip gcçiştirmek, bilimkurguyu küçümscyenlerin eline koz vermeK olur. Yazarın sanat anlayışı ile bilimkurgu yu kullanma amacını en iyi şekilde yansıtan Mülksüzler'de (The Dispossessed) günümüz dünyasında yaşanan çelişkileri, gelecekte bir başka mekânda tartışmaya açmak, entelektüel yönü ağır basan bilimkurgu yazarların önde gelenlerinden olan LeGuin için, anarşist yönünü eserlerinde kapitalizm eleştirisinde dengeyi sağlama kaygısıyla sosyalizm eleştirisinde bir araç oımaktadır sadece. Mülksüzler, kapitalizm ve sosyalizm arasındaki tercinini anarşizmden yana koymakta zorlanan Dr. Shevek'in iç çelişkilerini, mülkiyetin, otoritenin olmadığı, paylaşımcı zihniyetin yaşamın her alanında özümsendiği Anares'ten, kendi dünyasından tamamen farklı olan bir başka dünyada giderebileceğini ve bu yolculukta edindiği izlenimlerin ve ilk gençliğine dönüşlerle kafasındaki çelişkilerin yarattığı kaosu Odocu yöntemle çözmeye çalışmasınm öyküsüdür. Odocu düşünce, genel anlamda klasik anarşist düşüncenin özü olan "başsızlık" yani her türlü otoritenin ve devlet kavramının olmadığı, sosyal ve ekonomik bir düzenin felsefesi ile bilimin gelecekte elvereceği olanağı birleştiren bir düşüncedir. Ardışık fizik ile zaman kavramının teorik anlamda bir sentezi olarak da algılanabilir. Odoculuk günümüzdeki felsefe ki C la hüküm sürdüğü, tüm ilişkilerin parasal güç oranında saptandığı bu dünvada, anarşist kültür altında yetişen Shevek, ardışık ve eşzamanlılık kuramını zamanın belli bir alanında birleştirirse eğer, uzayda yolculuk, zaman faktörünü en aza indirecek vc mülkiyetçi ideoloii uzayın derinliklerine ticaret yapmak için gidebilecek ve bir tür emperyalizmeyeni pazarlar sağlayacak. Shevek zaman riziğinde genel alan kuramcısı. Teorisi Urraslıların dikkatini çekmekte ve kendisinden eşzamanlılık kuramını gerçekleştirmesini, yani maddenin uzaydaIbir yerden bir yere anında gitmesinin sağlanmasını isterler. Sonsuz uzaklıklan iletişim konusunda sıfıra indirgemek... Bunu Asimov hiper sıçrama olarak kullanmışn kitaplarında bilime aykınlığına karşın. Zamanı tüketmeden ve uzayı aşmadan yolculuk yapmak. Bu temanın değişik versiyonunu LeGuin'in Gülün Günıüğü'ndcki (Bu kitap LeGuin'in The Wind's Twelwe Quarters ve The Compass Rose adlı kitaplardan alınan öyküferden oluşturulmuş bir derleme. Değişik kitaplardan alınan öykülerle yapılan kitapların son derece rırsatçılık olduğu ortada. Bu tür ticari çıkarcılıkların yazara ve okura saygısızlık olduğu belirtilmeli) bir öyküde bulabiliyoruz. Zaman Azlığı Sorununa Ilişkin Bazı Yaklaşımlar adlı öyküde evrende, 12 üa 15 milyar yıl boyunca oluşan bir dclikten ötürü zaman konusunda bir dengesizliğin kaosa yol açtığından bahsetmektedir. Çünkü zaman bu delikten kaçıp gitmektedir. Zamanı üçüncü boyut olarak bilim dünyasına armağan eden Einstein'in bu bilimsel saptaması bilimkurguculann çok basit bir yaklaşımla "madem zaman bir boyut, öyleyse üstünde gidilip gelinebilinir" ucuzluğu inanılmaz paradokslara yol açar. Zaman olağanüstü bir esin kaynağı oluverir. Bu, basit ve her tür açılımlara olanak veren fon, bilimkurgu yazarlannın olağanüstü kurmacalara daiıp gitmelerine neden olur. Insanın aklını Karıştıran karmaşık öyküler doğurur. LeGuin bu fırtınadan kaçınamıyor, ancak zamanın bir delikten alup gitmesini işlerken, fantastik edebiyatın içine de gömülmekten kaçınır. Yazann ideolojik yapısının her sayfaya sindiği ve başvapıtı olarak görüfdüğü, Hugo ve Neoula (Bu ödül tutuculardan oluşan bir kurul tarafından verilir. Özellikle sol görüşlere hiç de sempatiyle bakılmaz) ödülü aldığı Mülksüzler romanı günümüzdeki temel çelişkiyi geleceğe taşıyarak, farklı bir mekânda aralarındaki çatışmayı yansıtması yönüyle, bir ütopya yaratma noktasına getirsede, bunu tam anlamıyla gerçekleştirdiği varsayılmaz; çünkü yazarın temel kaygısı hayalindeki, anarşist toplumu bir model olarak öne çıkartmak değil, mülkiyetçi toplumla, anarşist toplum arasında kala kalmış bir zaman fizilcçisinin kişiliğinde yaşanmış olduğu çelişkidir. Anarres'in toplum ve birey düzcyinde, yaşam biçimi üzerine çok fazla ipuçları verilmez, model net bir şekilde gözlcr önüne serilip, irdelenmez. Buna karşın Shevek'in kişiliğinde sergiJcnen çelişik konum öne çıkartılır. Bir yan öğe olarak, birkaç satırla geçiştirdiği, cfevleti kutsayan, insanların devlete hizmetle yükümlü olduğu, bir tür faşizmin egemen olduğu Alo ile devlet ve otoriteyi yadsımayan Thu devleti de, romanda derinliğine aktarılmaz okura. Mülksüzler, bilimkurgunun iki ana türünden analogique tanımın içinde yer alır. Geçmişle şimdiki durum arasında benzerlikler kurarak ve ilgi bağları yoluyla, bunları geleceğc uzatıp kestırmelerde bulunmak olan bu yöntem LeGuin'in diğer yapıtların da görülıir. Mülksüzler'deki Urras gezegeni bildiCUMHURİYET KİTAP SAYI 371 Ütopya Yaratma TÜRKÇE'DE URSULA LeGUIN Atmacanın Türküsü/Ne Yayınlan Yerdeniz Büyücüsü/Metis Yayınlan Atuan Mezarları/Metis Yayınlan En Uzak Sahil/Metis Yayınlan Tehanu/Metis Yayınlan Miilksiizler/Metis Yayınlan Rocannon'un Dünyası/Metis Yayınlan Balıkçıl Göz/Metis Yayınlan Dünyaya Orman Denir/Metis Yayınlan Karanlığın Sol Eli/Ayrıntı Yayınlan Gülün Günlüğü/AynntıYayınları Başlama Yeri/lletişim Yayınlan Hayaller Şehri /tmge Kitabevi SAYFA 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle