01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MUSTAFA GUNAY usret Hızır (18898.3.1980), özellikle mantık ve bilim felsefesi konularındaki çalışmalarıyla tanınan ve neopozitivist felsefe anlayışı içinde yer alan bir felsefecimizdir. Nusret Hızır bir dönem, neopozitivist felsefcnin önemli temsilcilerinden biri olan Reichenbach'ın asistanlığını da yapmıştır. Ona göre Reichenbach, Viyana Çevresi olarak da bilinen neopozitivistlere yakın olmakla birlikte, spekülatif, yani metafizik felsefe düşmanları arasında pozitivizmdcn cn uzak bir düşünürdür. Bilimsel Felsefenin Doğuşu'na ilişkin bir yazısında hocasırun felsefi tutumunu eleştirel bir şekilde değerlendirir: Örneğin yaşam felsefelerinin durumunun nc olacağı sorusuna ilişkin bir yanıt yoktur Reichenbach'ta. Nusret Hızır ayrıca, modern bilimsel felsefeye, yalnızca matematik ve doğa bilimlerinuen geçilebileceği düşüncesini doğru bulmaz, insan bilimlerinin de bir bilimsel felsefeye veri olabildiklerini vurgular. Ancak yine de Nusret Hızır, zihniyet bakımından, Viyana çevresi düşünürlerine ve Reichenbach'ın düşüncelerine yakın olduğunu, ayrıca felsefeyi çözümsel bir etkinlik olarak görmeyi ve diyalektikle çatışmayan bazı tezleri bcnimsemcyı onlara borçlu olduğunu ifade eder. Nusret Hızır, "zihniyet" bakımından Viyana çevresine ve özellikle. Reichenbach'a olan yakınlığı konusunda şunlan söyler: "Felsefeyi analitik bir etkinlik olarak görmeyi ve şimdi Anglosaksonların analitik felsefesinin diyalektikle çatışmayan kimi tezlerini benimsemeyi, Reiehenbach'a ve Viyana çevresine borçluyum. Ama bu bağlılık, bu borçluluk, çcvrenin bütün tezlerini olduğu gibi kabullenmek anlamına alınmamalıdır. Viyana çevresinin birçok görüşü, bugün bana fazla dar ve katı gelmektedir." Nusret Hızır ayrıca, Felsefe Yazıları kitabındaki yazıların kendisi için, "Ortodoks" Viyanalılıktan daha ılımlı, daha özgür bir "mantıksal ampirizm"e yöncldiğini göstermeleri bakımından önem taşıdıklarını da belirtir. N Nusret Hızır'm çalışmaları, dil, mantık ve bilim felsefesi konularında yoğunlaşıyor görünmekle birlikte, o bunlardan başka konular ve problemlerle de ilgilenmiş, düşünce ve uygarlık tarihiyle ilgili düşüncelerini de dile getirmiştir. Ayrıca, kendisinin de ifade ettiği gibi, yer aldığı felsefi geleneğin yalnızca bir takipçisi olmamış, kendine özgü bir felsefi tavır geliştirmeye uğraşmıştır. Nusret Hmr yıcı gorevını yerıne NLAHEÎH7S getirmiş olur ya da başka bir deyişle, FELSEFE bu düzenleyici görevini yerine getirip getirmediğini inceler. Bu bakımdan felsefe, bilimsel düşünüş üzerine bir etkinlik olması nedeniyle, ona benzer bazı koşulları taşımakla da yükümlü görünür. Bu koşullar ise şunlardır: Tek anlamlılık (açıklık), mantıksal tutarlılık, incelemelerin yeterli ölçüde temellendirilmiş olması vb. Nusret 1 Iızır'a göre bilim, birbirlerine herhangi bir yöntemle bağlı, doğrulukları öne sürülen birtakım önermelerin (yani bilgi veren tümcelerin) oluşturduğu dizgeli bir bütündür. Bu tanım benimsenince, her bir bilimin birer dil olduğu anlaşılacaktır. Nusret Hızır'a göre bilim, bir yandan insanın bilgi susuzluğunu giderme isteğinin canlı ifadesi, öbür yandan evreni düzenlemek, gerektiğinde dönüştürmekte etken olmanın en uygun aracıdır. Hızır, bu iki yönün aslında birbirine bağlı olduğunu ve bilimin bu niteliğini etkın öğesi olan üstdile borçlu olduğunu belirtir. Nusret Hızır, bilimlerin birer dil olduğu düşüncesini açıklığa kavuşturabilmek için, fizik örneğini ele alır ve şunlan söyler: "Demek ki fizik öyle bir dil ki, bunda bir yanda sentaksı ile, semantiği ile bir dil var, öbür yanda ise, doğal görüngüler gibi, dilin üzerinde uğraştığı, dilin dışında bir konu var. îşte böyle nir dile konudili deriz." Nusret Hızır, fizik ve diğer bütün bilimlerin, hatta günlük dilin bile, konu ciili ile üstdilclen oluşan bir karma olduklarını belirtir. Kendi deyimiyle, "1 ler bilimde bu iki dil iç içe bir tek bütün oluşturuyor. Konu dili dediğimiz malzeme olmaksızın bilim olamayacağı gibi, o malzemcyc anlam veren, onu bilim yapan üstdilsiz de bilim olamaz." Nusret Hızır'a göre, üstdili, kendine NLSjerHPF Felsefemizin unutulmayan ismi Nusret Hızır, belirli yönlerdc düşüncelerinde değişmeler olduğunu da irade eder. Örneğin 1945'lerdekı gibi, ikiden çok değerli mantık sistemlerinin sağlam bir şekilde temeUendirilmemiş olduklarını ileri sürmez. Nusret Hızır, felsefe hakkındaki tutumuyla ilgili olarak da Felsefe Yazıları kitabının önsözünde şöyle der: "Bu yazıları tasarlarken, felsefenin, bilim önermelerinin mantıksal analizi olarak tanımlayabüeceğimiz bir etkinlik olduğu kanıstndaydım. Şimdi de (1976'larda) felsefenin bir bilgi dizgesi (sistemi) değil, bir etkinlik olduğunu düşünüyorum. Bir de diyorum ki, diyalektik, gerçeğe sentetik bir bakıştır; mantıksal anafiz ise, bütünü meydana getiren aşamaların içindeki ayrıntılarda geçerli yöntem olabiîir." Nusret Hızır'a göre, felsefe yalnızca bilginin mantıksal analizini yapan bir etkinliktir. Felsefenin bir öğreti, bir sistem olması söz konusu değildir. Felsefe, bilimlerin yanında ya da üstünde kendine özgü bir konusu ve yöntemi olan, bilimlerin çalışma şekilleri hakkında bir kuram da değildir. Bir etkinlik olarak tanımlanan felsefe, bilimin temellerini, çıkış noktalarını, yöntemlerini ve önermelerini, mantığın sağladığı araçlar ve olanaklarla incelemek, temizlemek (arındırmak), bilimin içine girmiş bilimsel olmayan unsurları dışarı atmak, tutarsızlıkları ortadan kaldırmakla yükümlüdür. Bu nedenle bilme ediminde aklın düzenleyici bir işlevi olduğu kabul edilir. Nusret I Iızır'a göre, felsefe de bilimin mantıksal analizini yaparken aynı zamanda, aklın düzenleSAYFA 10 Bir EtkMlk Olarak Felsefe BlrerMOtarakBlmler özgü, bağımsız bir varoluşu varmış giGERİDE bi bilimin bütününKALANLAR. den soyutlayarak ele almak felsefenin işi olmaktadır. Bu bakımdan felsefeciyi şöyle tanımlıyor; "Ama bir kişi düşünün; o kişinin hemen hemen bütün dikkati'üstdil üstünde toplanmış olsun, bütün çabası bu üstdil üzerinde yoğunlaşmış olsun, bu çaba ne denb' bilimsel diye nitelenmiş olursa olsun uğraşı konusunu kendi eliyle iç huzursuzlukla seçmiş olur. Işte bu adam, bilimin üstdiline kendini adamış olan felsefecidir." Nusret Hızır, felsefeye "bilimin ışığında" bakar, felsefi düşünüşün konusunu bilim açısından belirlemeye çalışır. Ona göre, bilimler doğrudan doğruya gerçeklikleri ele alan, onlar üzerine söz söyîeyen birer konu dilidirler. Felsefe ise konusu bu diller olan, bu konu dilleri üzerinde kurulan, bunlan çözümleyen, elestiren bir üstdildir. Nusret Hızır, ancak işte bu anlamda felsefenin, bilimlerin "üstünde" olduğunun söylenebileceğini belirtir. Nusret Hızır'a göre konu dilleri, günlük dil vc bilim dili olmak üzere ıkiye ayrılır. İşte bu dillerle iletişimin temiz yapılabilmesinde üstdiller, yani bu dillerin üzerine kurulu, bu dilleri konu cdinen, clcştiren, arındıran diller yardıma koşarlar. Nusret I lızır'a göre, mantık özel bir üstdildir. Tam olan, yani hem bir sentaksı, hem bir semantiği olan üstdil ise, felsefe olmaktadır. Felsefenin bir bilinçlenme sağlaması söz konusudur. Nusret Hızır'a göre bu, herkesin kendi yaptığı işin nc olduğu konusunda bir bilinçlenmedir. Bu da felsefenin, insanın her türlü entelektüel etkinliğiyle ne kadar sıkı sıkıya ilişkili olduğunu göstercn bir durumdur. Felsefenin en fazla ilişkili olduğu etkinlik ise bilim olmaktadır. Nusret Hızır bu Nr'lJstdr « a n * Felsefe konuda şunlan söyler: "Felsefeci bilim adamının hizmetindedir. Bilim adamı da bu hizmetten yararlanmalı, o da felsefeciye yardımcı olmalıdır ki, elbirliğiyle bilinçlenebilsinler, bilinçlendirebilsinler. Felsefesiz olunamaz mı? Olunur. Herkes felsefesiz, işini tam olmamak üzere yapabilir. Ama felsefe, bu işin anlamının, işlevinin belirli bir biçimde belirlenmesine, işin temiz, arık yapılabilmesine yardım etmesi bakımından yararlı ve gereklidir." Nusret Hızır'a göre felsefe, üstdilin araçlanyla bir dilin araştınlması olunca; telkinde bulunmayı amaçlayan, karşısındakine bir ruh durumu yaratmayı amaçlayan felsefeler, bu gerekliliği gözetmedıklerinden ötürü bir tür poetika olurlar. Kendi deyimiyle, "Ama poetikanın araçları yerine, felsefenin araçlarını kullanıyorlarmış gibi davranmalarından ötürü de kötü poetikalar oluyorlar." Nusret Hızır, felsefe ve bilimde monist bir görüş tarzına sahip olduğunu belirtir. Bu monist görüşü açıklamak için şunlan söyler: "Bütün bilgi dizgeleri birlikte bir bütün meydana getirirler. Kendi aralarında gereksinmelerden doğan iç yöntem ayrılıkları vardır sadece. Bu ayrılıklar da bir yerde yapıntılı olmuşlardır zaten. Ben bu anlamda monistim. Bir tek görüş vardır, bütün sistemli insan etkinlikleri için geçerlidir. Nerede bir dil varsa felsefe oraya gelir konar. Bu dil bilim olabildiği gibi, belli bir sanat, ahlak falan dizgesi de olabilir." Nusret Hızır, felsefenin bir üstdil, metafiziğin ise bir konudili olduğunu söyler. Âncak metafizik bir konudilinin, deneyim gibi, denetim gibi gereklerini yerine getirmekten uzaKtır. Nusret Hızır'a göre, bilimler duyumdilindcn başlayarak adım adım ilerlerken, metafizik ise doğrulanamayacak sıçramalarla her türlü deneyimin, denetimin ötesine geçer ve yapıca felsefeden farklı bir düşünüş olaralc görülür. Kendi deyimiyle, "Yüzyıllar boyunca felsefe, bilimin çözemediği, daha doğrusu bilimin soru diye ortaya atamayacağı soruları; örneğin acunun (dünyanın) başlangıcı sonu var mı sorusunu, vani bilimin çerçevesini aşan soruları kurcalamıştır. Metafizik olarak adlandırdığımız DU tür uğraşı, aslında bilimle hiç ilgisi olmayan bir konudili sorularını kapsar. Bunlara, nesnelerin özüne, mutlak'a erişebileceğini öne süren ya da insan yazgısı üzerine sözde bilgiler verdiğini sanan modern metafizikleri de katıyorum." Nusret Hızır, böylesi metafiziklerin konusunun gerçekte olmadığını ve öne sürülen tezlerin boş olduğunu, havada kaldığını belirtir. Ona göre bu türden felsefelerin, felsefe olarak kabul edilmemesi gerekir. "Felsefenin bilim önermelerinin çözümlenmesi etkinliği olduğunu söyleme, onun bir üstdil etkinliği olduğunu söylcmcktir" diyen Nusret Hızır, bu noktada analitikçilerle uyuştuğunu, ama ayrıldığı yönler olduğunu da belirtir: "Yalnız şu var: Onlar bütün feisefeyi bundan ibaret görüyorlar, felsefenin bütün işlevini ve yönetimini bununla tüketiyorıar. Benim görüşüm ise, temele diyalektiği alan bir görüş. (...) Pozitivizm olsun, analitik felsefe olsun, parçayı bütün sayıyor. Ben Viyana Çevresi içinde yetiştiğim halde zamanla onlardan uzaklaşmamın nedeni de budur. Sentetik görüş, diyalektik görüştür.Bütünsel durumlan bizc o verir. Bütüne varmada izlediğimiz yol üzerinde parçalara eğildiğimizde anajilik görüşgeçerli oluyor." Anatttik Felsefeyte Olan tHşkisf Mandk Uzerme Duşünceleri Nusret Hızır'a göre, mantık adına gcrçekten layık olan dizge, bütünüyle biçitnselleştirilmiş bir dizgedir. Çünkü ancak bu şekilde, düşünüşün "kalküF'e K İ T A P C U M H U R İ Y E T S A Y I 37 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle