Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
aldık ki, Türkiye bizi bekliyor. Yazı yazan insanı en az bin kişi okur. Eğer seni yüz bin kişi okuduysa, başka türlü olmak istesen de olamazsın. O nedenle sadece günden değil, gelecekten sorumlusun. Bu yetmez, geçmişten sorumlusun. Dışarda yaşayanlar iyi bilir; Osmanlı yönetiminin yaptığı yanlışların yanıtı bile bizden istenmistir. "Arkadaş, onlar Osmanlıydı, biz değiliz!" diyemezsin. Vereceksin yanıtını. Bugün de içerde eğitimden, sağlıktan keserek baraj yapanlann yönetimi eleştiriliyor. Neden böyle olduğunun yanıtını veriyoruz. "Onlar böyle yanlış kalkınma pofitikası uygularken siz ne yaptınız?" diye sorar Batılı. Sormasa da böyledir. Bizi egemen ideolojiyle ezmeye çalışülar. Bir ölçüde başardılar da. Ama her yumrukta ayağa kalktık, toparlanmaya çalıştık. Yurtiçinde yazma, hatta yaşama olanağı kalmayınca yurtdışında yaşayıp yazmayı bu nedenle seçtik ve katlandık. Sizin baştan beri yönelttiğiniz sorulara bakıyorum, siz bir eleştirmen olarak benim yazdıklarımı izlediniz, kitabım için yazı yazarak dayanışma gösterdiniz. Bilmeyen, yurtdısında yaşamayı kolay, hatta ayrıcalık sanır. Zordur, yıldan uzun geceler bitmez. Kimi zaman uyku da insanı bırakır gider. Ama bu yurdun tarihten gelen koşullarını kırıp aydınlığa, esenliğe çıkmasına yarım santim katkın olacaksa bunların hepsine katlanırsın. Ben kendimi tarih karşısında şimdi Marmaris'te resim yapan darbeciden daha sorumlu görmüşümdür. Demirel'den, Erbakan'dan daha sorumluyum. Bu aynı zamanda benim kuşağımın niteliğidir. Doğru, yanlış tartışıladursun "köy edebiyatı" / "kent edebiyatı" ayrımına karşı çıkarsınız. Burada önemfi olantn "sanatçtnm tavrı ve tutumu" olduğunu vurgutarsımz. Bu çtzgiden baktığtmızda; romanlanyla değişimin ve sürüklenişin tanıklığtnı getiren Baykurt, sıgdmlan kalıbtn ötesinde bir dünya var ediyor. Bu gün, dtşandan, buna nastl bakıyorsunuz? Bir halkın yazınında yazarlarla birlikte eleştirmenler, yazın tarihçileri, yazınbilimcileri de vardır. Kimi zaman görevler karışır. Onlara sorulacak sorular bana sorulursa yanıtlamaktan sakınırım. Robinson Cruose'yi okuduğumda onu ada romanı bölümüne yazmadım. Yazınsal yapıtı coğrafyasına göre etiketleme yazınDİlimcüere uygun gelebilir, bana gelmiyor. Söylenenlere kulak vermez olur muyum? Kim ne derse desin, benim de kendimi inceleyen, elestiren bir yanım var; görevim eleştirinin eleştirisini yapmak değil, yapıt vermektir. Yapıt verdikten sonra sosyal, siyasal sorumluluğun altına elimi koymalttır. Yapıtlarımı savurmaya da kalkmam. Bunu niçin yapayım? Eğer onları yanlış bölmelere yerleştiriyorfarsa doğruitmaya niçin çalışayım? Birgün doğrusunu yapacaklar mutlaka çıkacaktır. Önceleri şiirler, köy notları yazdıntz. "Yazarak gözlem efitimt ediniyordum." diyorsunuz. Yazmak için sizce başat koşul nedir? Böyle bir sözü, yazmaya hazırlandığım dönemde söyleoim. Amacım sadece gözlcm eğitimi değildi, aynı zamanda kalemimi yazmaya alıştırıyordum. Yazı sanatının inceliklerini Kavramaya çalışıyordum. Şiire çok güvendim. Şiirle başladım, onu boşlamadım. Yayımlamayı kestim uzun süre. Yazdıklarımı dosyaladım, yitirdiklerimi arayıp bulmaya çalıştım. 1989'da Duisburg'da benim için bir kutlama gecesi yapılmak istendiğinde ilk şiir kitabımı çıkardım. Yakında ikincisini çıkaracağım. Dilin en çetin alanıdır şiir. Ordan Kazandığımı romanlarımda îcullandım. Dilimi şiirle eğittim. Çıkuğım her yolculukta yanıma halâ şiir kitabı alırım. Bende yazmak için koşul, yeterince hazırlanıştır önce. Evik çabuk yazmayı sevmem. O nedenle bir gazetede görev almayı istemedim. Bir yazdığını on kez, yirmi kez yazmazsam o yazdı ğım yazı olmaz sanırım. Yazmak cehennemdir diyenlere arada bir katılırım. Yazmanın ikinci koşulu zamandır. Yazar zamanın değerini herkesten iyi bilecek. Günün bütün saatinde yazardır. Dünyaya yazma açısından bakmaya alışmak, bunu otodiaakt eğitimini kazanmak gerekir. Ben bu konularda kendimi ezer derecede eğittim. Bugün neler yazıyorsunuz? Yaşım ilerledi, merdiveni yetmişe dayadım, döküntülerimi topluyorum. Bu soru için aynca teşekkür ederim. Üç yıldır yazlan yurdu geziyorum, çıkarmayı düşündüğüm gezi kitabının başında bir Türkiye bölümü bulunsun istiyorum. Evimi taşıyacağrm. Yazarlığın döküntüsü çok oluyor. Yirmi yılda bir ev de burda doldu. Bunları ayıklayıp, kutulayıp yurda taşıyacağım. Boş oturmadığımı bilmenizi dılerim. Biraz da yazt/çahşma ortamtnızdan söz etmenizi istiyorum? I ler koşulda yazmanın yolunu bulurum. YoIculukJarda bile. Sekiz saatlik bir tren yolculuğuna çıkmış isem, bunun beş saatini yazmaya vcririm. Insan kendini buna göre eğitirse yapabilir. Bir tek zorlandığım yer aile ortamıdır. Telefonun yanı. Gelenin gidenin sürüp gittiği zamanlarda işim zorlaşır. Sıkmtılı iştir yazmak. Aile ortamında insanı kaytarmaya itecek bahane çoktur. O nedenle özellikle roman yazacağım zaman başımı alır bir yerlere giderim. müsvetteyi bitirir dönerim. Ondan sonra işçiliktir, bunu yaparken koşul aramam. Bunca yıl yazarak, üreterek yaşamak sizde geleceğe dönük neler bıraktt? Kırk bir yıl öğretmenlik yaparak o işten ayrıldım. Gerçekten 47 yıl olacaktı; arada kesintiler var, ders verme yetkimin alındığı yıllar. Yazarlığın emekliliği yok. îçimde asıl önemli yapıtlanmı bundan sonra vereceğim gibi bir duygu var. Hem de köylülerime Kiyasla biraz daha uzun yaşayacağımı umuyorum. Yeni ro manlar yazarak okurlarımı, kendimi sevindirebileceğime güveniyorum. Bir isteğim de, Türkiye'nin çok uzak köylerine yollanmak. Hiç ummadığım yerlerde okurlarım çıkıyor, onlarla kucaklaşıyoruz. Konuk etmek istiyorlar. Yaylalara çağrılıyorum. Söz verdım. Bu sözlerimi yerine getireceğim. Hepsini gelecekte yapacağım işler arasında görüyorum. Jeyen romanlarımı da yazarım; az mı? Halkımız "kanaat iyidir" der; miskinlik anlamında değil, tokgözlülük anlamında ben de kanaati iyi bulurum. Geldiğiniz yazarlık çizginizin size ayktrt gelen ya da olmasaydı keşke, dedigHnizyanı oldu mu? Sanki tuzaklı bir soru soruyorsunuz, çaktırmadan, yineleyerek... Gıdası kemik yutmak olan bir kuş öyküsünü pek severim. Yutmadan sınarmış. Arkadaşlan "Ne yapıyorsun?" diye sorduğunda, "Yutacağım ama acaba çıkacak mı, ona bakıyorum" dermiş. Ben bir iş yapmadan, bir yazıyı yazmadan düşünürüm; yapıp bitirdikten sonra ah van etmem. "Keşke şunu yapmasaydım, bunu yapmasaydım!" Çoktur böyle diyeceğin iş; ama ne yaran olur? Yapmışım bir kez? Buradaki okurunuzla yeniden buluşma, tanışma nasıl bir duygu? • Ben onlarla her zaman beraberim. Birbirimizden kopmadık. Çoğunun mektubunu, kartını aldım. Yanıma kadar gelip gönlümü alan da oldu. Yurttan kaya parçası, yufka ekmeği, kitap, dergi gönderen oldu. Trakya'dan bal gönderdiler. Ahududu likörü sevdiğimi duymuşlar, Karadeniz'den şurubunu gönderdiler. Genç şairlerin, öykücülerin kitaplarmı aldım durdum. v°fe u yakınım olan okurlarla, dostlanmla yeniden buluşma olanağına kavuşm.ak benim başlıca mutluluğum olur. Öğretmen sendikacılığı yıllarımda yurdu, köylerine kadar birkaç kez dolaşüğım için çevrem geniştir, aranır sorulurum. Benim son yıllanm tadı olacaktır. • jangoodvvin onurun bedeli Musluman kadıniar, Islsm dunya^ı uzorınctekı sessizhk peçesıru kaldrnyor jan goodvvin onurun bedeli Müslüman kadıniar, İslam dünyası üzerindeki sessizlik peçesini kaldırıyor BAŞKALDIRAN KADINLAR Dizisi'nden diğer kitaplar Amerikalı kadın gazeteci Jan Goodvvin'in uzun bir araştırma gezisi sırasında Müslüman toplumlarda yaşayan kadmlarla yaptığı bir dizi röportajın sonucu ortaya çıkan bu yapıt; İran, Pakistan, Afganistan, Kuveyt, Suudi Arabistan, Irak, Ürdün, Filistin, Mısır ve Arap Emirlikleri vatandaşı kadınlann yanı sıra, Müslüman erkeklerle evlenip din değiştiren Amerikalı kadınların da ağzından, koyu cinsiyet aynmcıhğının egemen olduğu bir toplumda kadın olarak yaşamanın ne demek olduğunu anlatıyor. . • • •..,. \* Kadıniar, yaşantılannı yönlendiren baskıcı politikalardan söz ediyorlar. Onlann çalışması ya da eğitim görmesi yasak; erkeklerin "onur yasası"na karşı çıkarlarsa ölümle burun buruna gelmeleri ise oldukça olağan. Goodvvin'in çeşitli ülkelerde söyleşi yaptığı kişilerden bazıları şunlar: Bir şeyhin on altıncı karısı olarak konuşan bir prenses; Peçesinin altından bir tutam saçı sarktığı için tutuklanıp seksen kırbaç yiyen bir büyükanne; "Zina" yaptıklan için ırzına geçilip hapse atılan kadıniar; Bekârellerini önceden yitirmiş kadınlann düğün öncesi kızlık zarlannı diken doktorlar; Islam'ı kabul edip kocalarının çokeşliliğine göz yuman, ancak aşırı dinciliğin yükselmesinden kaygı duyan Amerikalı kadıniar. BETTY MAHMUDİ Kızım Olmadan Asla! Çocuk Sevgisi Uğruna JEAN SASSON Sultana ... , Sultana'nın Kızları TEHMİNA DURRANİ Derebeyi Efendim İNCİ PONAT Çiçeğimi Soldurmam ZANA MUHSEN Annemi Bir Daha Görebilsem MELİKE MUKADDEM Yasaklı Kadın Düşler ve Katiller MAHNAZ AFKHAMİ Sürgün Kadıniar VARLIK YAYINLARI A.Ş. Cağaloğlu Yokuşu 40/2 34440 İstanbul. Telefaks: (212)522 69 24512 95 28