23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Düşler kııpun, arada bir de olsa düslerde vasavın..." Tarık Dursun K., Türk Edebiyatındaki hikâyecilerin değerlendirmesi esas alındığında 'bir hikâyeci', romancıların bakış açısından ele alındığında ise acfı öncelikle romancılar arasında anılması gereken bir yazar. 12'si öykü, 18'i roman olmak üzere (Roman ve öykü alanında çocukları da unutmamış, 'Deve Tellal Pire Berber tken' ve 'Bir Küçüçük Aslancık Varmış' adlı masal kitapları, 'Hoşça Kal Küçük' adlı bir çocuk romanı.), senaryo yazarlığı, film yönetmenliği, eleştirmenlik, çevirmenlik yapan TDK'nın yalnız bu önemli kulvarlarla sınırlı değil yaratı bölgesi. Yine çok farklı bir başka alan 'Gazete köşe yazarlığı' da yıllardır sürdürdüğü bir başka çalışma alanı. Hatta Gazeteciler Cemiyeti'nin "seri röportai armağanı"nı iki kez kazanan bir gazeteci o. ZEYNEP ALİYE pazede düşüncclerini, öngörülerini okurla söyleşir gibi dostane bir hava içinde aktarıyor. Tarık Dursun K., Türk Edebiyatındaki hikâyecilerin değerlendirmesi esas alındığında 'bir hikâyeci', romancılann bakış açısından ele alındığında Ben Göl Hafif Geçti Akşam ise adı öncelikle roÇalkantılı Olacak/ Unutmadan/ Sulan/ Tarık Tarık Dursun K. / Dursun K / Bilgı Tarık Dursun K. mancılar arasında anılması gereken bir yazar. Bilgı Yaytnevı / Yayınevı /368 s. / Bilgı Yayınevı 12'si öykü, 18'i roman 236 s. /294s olmak üzere (Roman ve öykü alanında çocukları da unutmageçtiğimiz ay, bu serüvende çift çiçekli yemış, 'Deve Tellal Pire Berber tken' ve 'Bir ni bir kilometre taşı oluştu, yeni bir kitaKüçüçük Aslancık Varmış' adlı masal kibı yayımlandı Tarık Dursun K.'nın; sevdataplan, 'Hoşça Kal Küçük' adlı bir çocuk lısı olduğu Izmir'in sokaklarından birine romanı.), senaryo yazarlığı, film yönetadının verilmesinden hemen önceki günmenliği, eleştirmenlik, çevirmenlik yapan lerde, herkesi onore edecek bir armağan TDK'nın yalnız bu önemli kulvarlarla sıkuşkusuz doğduğu kentteki bir sokağa nırlı değil yaratı bölgesi. Yine çok farklı adının verilmesi... Ancak Tank Dursun K. bir başka alan 'Gazete köşe yazarlığı' da için, yeni kitabının yayımlanmasından yıllardır sürdürdüğü bir başka çalışma duyduğu sevinç de samyorum adının bir alanı. Hatta Gazeteciler Cemiyeti'nin "sesokağa verilmesinin yaşattığı sevinçten dari röportaj armağanı"nı iki kez kazanan ha az değildi. bir gazeteci o. 1 ıâlâ Yeni Yüzyıl gazeteYaşsmn zengNğl sinde bir köşe yazan olarak yayımlıyor yaTarık Dursun K.'nın yeni kitabı, onun zılarını; gazeteciük uğraşının bir edebiyat bir yazar olarak yaşamının zenginliği içinadamını, yaşama ve insana karşı çok farkde, sanatasanatçıya, (özelde edebiyatalı bir bakışla donattığına inanarak. "Gaedebiyatçıya) bakışını; sanattan, sanatçızetecüiği hayatı yaşatan bir uğraş olduğu dan beklentilerini, eleştirilerini; yıllar boiçin özellikle severek;" Bir gazete haberiyu yaşantılarla oluşan deneyimlerinden süni öyküsü ya da romanı için kullanabilezüfüp ortaya çıkan billurlaşmış ilkelerini, ceği heyecanını hep taşıyarak. ona özgü sıcak, kıvrak, akıcı anlatımla kaGazete yazartğı leme aldığı Göl Hafif Çalkantılı Olacak, Ama gazete yazarlığı için temel olan Bilgi Yayınevi tarafından yayımlandı. Kigüncel olma kaygı ve çabasını hiç gözartapta, kent yaşamının tahlilinden kenttedı etmeden ve edebi metin yazarlığıyla gaki çarpıklaşmalara, Kültür Bakanlığı'nın zete yazarlığını hiçbir zaman birbirine kahedefıerinin belirsizliğinden, yetersizliğinnştırmadan. Bir günlük gazetcnin yaşamıden sanatın ve sanatçının sorunlarına; şinın sabah altı ile aynı günün öğlc saatleirden mizaha, öyküden romana, yazmaya rine kadar sürebildığinin ayırdında olarak yeni başlayanlardan ustalara geniş bir yelve bir edebi metnin yeniden yeniden defalarca okunabileceğini, her defasında da okur üzerinde yenifarklı duyarlıklar yaratması gerektiğini savunarak. Belki de TDK olarak... Tank Dursun K. aynı zamanda bir yayıncı. tki kez Milliyet Yayınlan'nı kurup yönetiyor. Sonra Mehmet Ali Yılmaz'a ait olan Yılmaz Yayınları. Mehmet Köksal ve Mehmet Can Harmancı ile Koza Yayınevi kurucularından biri aynı zamanda. Koza Yayınevi, edebiyatımızda hayli uzun sayılabilecek bir süre yan yaşamını sürdürebin bir yayınevi. Ancak o da yaşayan her şey gibi vakti gelince ne yazık ki ölüyor. Bunlar dışında Kurul Kitabevi'nin.kuruculuğu (1969). îki kez yayın yaşamına girip okur ilgisizliğinden çok, dönemin dağıtım aksaklıkları, Anadolu kitapçılarından, dağıtıcılarından Tarık Dursun K. ve T. Kakınç ile bir söyleşi O kuyucular önceleri merak ediyorlar ve üzerinde çeşitli tahminler de yürütüyorlardı kuşkusuz: Adının son sözcüğü sayılan 'K.'nın gizemini. Sonra öğrenildi ki, 'K.' sözcüğün ilk harfînden sonraki harfleri oluşturan 'akınç'ın atılıp, bırakılan tek harfinin önüne de bir nokta konulmuş halidir; adın sahibinin her ne kadar uluslararası bir tanınmışlığı varsa da ve yazın anlayışı evrenselliği KUcaklamak üzerine kuruluysa da bizimdir, yerlidir. Ancak bu bilgilenmeden sonra bu kez de T. Kakınç adı takıldı okurun kafasına. Sinema üzerine yazılan, eleştirileri yayımlanıyordu. Soğuk, mesafelibir tavrı vardı T. Kakınç'ın. Belki kimsenin aldına da gelmeyecekti ikisi arasında bir bağ olabileceği. Tarık Dursun K. ve T. Kakınç yazın aîanlan, dil ve üslupları farklı, görünüşte hiçbir bağlan olmayan bu iki yazarın aslında aynı kişi olduklarının öğrenilmesi okur açısından şaşırtıcıydı kuşkusuz. Şaşırtıcı ama gerçek... Edebiyatçı Tarık Dursun K. ve sinema tarihisinema tekniği üzerine araştırma yazılan yazan T. Kakınç bir madalyonun iki yüzüydüler ve birbirine karıştırılmamalıydılar. Ancak pek çok romanı filme çekilen, bir kısmının senaryosunun da yazarı kendisi olan Tarık Dursun K.'nın yolu bu alanda yine de sinema eleştirmenlığinin yanı sıra 8'i sinema filmi, biri de televizyon fîlmi olmak üzere 9 filmin yönetmenliğini yapan T. Kakınç ile buluşuyor. Onun bu serüven içersinde bir tek oyuncu olmaya heveslenmediğini biliyoruz. Bunun nedenini şöyle açıklıyor ikisi birden: "Oynatmak varken niçin oynamak?" Evet, 50 yıla yaklaşan bir serüven. Ve 10 G gönderilen paraların toplanamayışı nedeniyle kapanan 'Günümüzde Kitaplar Dergisi'nin sahipliğiyöneticiliği ile Tank Dursun K.'nın bıyografisi içindeki satırbaşlan. "Eleştirmen, romancı, öykücü, gazeteci, şair, yayıncı, editör. Bu kadar farklı alanlarda yaratıp estetik düzeyi korumanın, kuramsal yazılan ile okurun damağında diyelim metal yerine fesleğen kokusu tadı bırakarak aktarabümenin sırrı nedir? Sennur Sezer'in dcyişiyle 'edebiyatımızın en bereketli yazan olmak' bir formülü gereksiniyor mu?" sorumu şöyle yanıtlıyor Tarık Dursun K.: "Bunun bir formülü var kuşkusuz, kendinizi disipline etmek, alanında yoğunlaştırmak. Başka biretken, sırtımı yasIayacağım bir destek, payanda var mıdır? Yok... Her kim ki kendi kendini disipline edcr, benim yaptıklarım üstünde yaptıklan ve çabası olur." Edebiyat Tarihi'ne kaynaklık eden kitaplarda sanat yaşamının 1949'da Kaynak Dergisi'nde bir şiirinin yayımlanmasıyla başladığı yazıyor. Ama Tarık Dursun K.'dan,İ3u başlangıcın daha gerilere gittiğini, zaten ilk Dasılan eserinin de şiir olmadığını öğreniyoruz. Ortaokulun birinci sınıfında okurken, çocuklar için çizgi romanlarhikâyeler yayımlayan 1001 Roman adlı dergide bir hıkâyesi yayımlanıyor T. Dursun Kakınç imzasıyla. Hikâyenin adı: 'KanlıTehdit'. "Ohikâyeme, oyaşta 10 lira telif hakkı verdiler. 10 lira o gün için büyük para. Ağabeyimle birlikte elimizde nüfus cüzdanı, Samanpazan Postanesi'ne gittik, parayı aldık. Ağabeyim düşürürüm diye 2^5 lirasını elimden aldı. Annem de kapının önünden geçen bir eşekçiden 2 çuval kömürü5 liraya aldı. 2,5 lirayı da bana verdiler ve kumbaraya attık. tlk yayımlanan ürünü bir öykü ama adı o gürılerde şürle duyuluyor. Bunun nasıl olduğunu soruyorum. "Kaynak dergisinde şiirlerim vayımlandı yayımlanmasına ama... I latta bcn bir başka şiir günahı daha işledim. Bir şiir kitabı yayımladık, (rahmetli, Türkiye'nin en iyi yayıncılarından, iyi romancı ve iyi gazeteci olan ilk gençlik arkadaşım) Cengiz Tuncer'le..."Sözünüettiği şiir kitabı'Devrialem'. Tarık Dursun K. ısrarla, şiirin biyografisinde bir hata olduğunu söylüyor. "Herkesin olduğu gibi bir yazarın da edebiyat yaşamında yaptığı birtakım hatalar vardır. Benim için de şiir bunlardan biri. Bereket bunu erken gördüm de, şiirden kendimi sıyırdım, uzaldaştım." diyor. Evet, Devrialem'den sonra şiirlerinin yanı sıra öyküleri de yayımlanıyor dergilerde. Aslında öykü yayımlatmak o günlerde hiç kolay değil. Öykü altın dönemini yaşıyor. Şiirde Orhan Veliler, Cahit Sıtkılar, Ceyhun Atuflar, Behçet Necatigiller çok gündemde; ama öykü, daha yoğun bir ilginin odak noktasını oluşturuyor: Sait Faik, Memduh Şevket, Orhan Kemal, Şahap Sıtkı, hatta Kemal Tahir. Kemal Tahir'in 'roman yavruları olan hikâyeleri' yayımlanıyor. "Sizin en tuttuğunuz tür öykü!." diye başlayan cümlemi sürdürüyoro: "Hikâye, küçük hikâye... çünkü bence edebiyat türleri içersinde şiirden sonra gelen en zor bir üretim dalı. Roman bağışlayıcı, hoşgörülü, kolay. Çünkü romanda hikâyenin ve şiirin gerektirdigi kdime ekonomisine hiç gerelc duyulmaz. Öyle olsaydı, romancılar romancısı Yaşar Kemal'in romanlarının bu kadar geniş yaygınlık, kopukluk, bu kadar dalbudak salmışlık içinde olmaması gerekirdi. Romanlarımda benim de kelime ekonomisine o kadar önem verdiğimi söyleyemem." Tarık Dursun K. öykülerinde ve romanlarında toplumu ve DÜtün yaşam kesitlerini şiirli bir duyarlıkla işliyor. Insanın içine yumuşacık bir hüzün dalgası üfleyerek. Toplumsal yapıdaki, çatışmalar, çelişkiler insanın iç gerilimi tüm çıplaklığıyla yansıyor onlardan ve bireyi anlatırken aynı zamanda toplumu anlatmışoluyor. Bunu düz anlatımla olduğu kadar diyafogK İ T A P S A YI4 0 6 SAYFA C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle