Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Üniversitc Cad. bovunca bisiklei sürerken, ay ışığı ve bisiklet, bu belki Çin'i anımsatıyor. Ay ışığı vardı ve hiç de o iki kambur adama benzemiyordu, ayın seyrine dalıp gitmiş. aslında kimi zaman merak etmişimdir, birbirlerinc neler anlattıklarını onların, öylece C.D. Friedrich'in resimlerini yaptığı gibi kambur, öne eğilmiş, koltuk değnekleriyle ÇOK bol pclerinler içinde. Ağaçların kökleri dans ediyor, topraktan sökülmüş, düşsel bir korkuyla. Bcton zeminlerin üzerinden geçtik, yapıların cephelerine baktık hareketsiz: işte oradalar artık pencerede olmayan pencereler, işte oradalar artık sokak olmayan sokaklar işte orada yapılar ve odalar, artık yapılar ve odlar olmavan. Bütün duvarların arkasında insanlar uykudaydı.Yalnızca baktılar mı? Ay ışığına ve neler kaçırdıklarına ürpererek? Sokakta soğuk ay ışığı, geçmişte kalmış ay ışığı ve yüz otuz yıl sonraki ay ışığı, geceleyin rüzgarda çimlerin üzerinde oynayan beyaz aydınlık, uzunca bir alan boyunca. Ay ışığı bilgilendirmez. On yedi yaş ve zorla içine girilmiş bir vagondaki ay ışığı açıkça bir durumdur ay ışığı ve bir varoşdaki istasyon gibi, odaların kenarlarına ve köşelerine düşen ay ışığı. Büro mobilyaları, çelik dolaplar, masalar çirkindir ay ışığında ve ay ışığında u/.ıınca bir koridordaki beyaz duvar üzerindeki yangın söndiirme aleti bir yangın söndürme aletidir beyaz bir duvarda ve ay ısığı gibidir bana kalırsa ay üzerinde, ay ışığı ve istiflenmiş evraklar, ay ışığı ve temizlikçi kadınlar, ay ışığı ve delinmiş tel örgü ve bir ayçiçeği. Ah, bundan öncc hiçbir ayçiçeği görmemiştim ay ışığında. Ayçiçeğinin yumuşak iri bir gölgesi var ay ışığında, ayakkabılanmdaki ay ışığı kadar insanı şaşırtan ve karanlık, kapıları kilitlı bir manav ay ışığında, ay ışığı beyazlığında enginar ve kayısı kasaları, patlıcanlar ay ışığında, limonlar. Vc bcni hiç ilgilendirmiyor ay ışığının uyup uymadıay ışığı süpermarkete düşüyor, ay ışığı nesneleri biraz daha fazla azaltıyor ve kaç çarpmadan sonra geliyorsun ay ışığının altında diyc sormak aptallıktır ay ışığı altında ve hiçbir anlam taşımaz, ay ışığını ay ışığının ötesinde anlatmak. Ve ay ışığı bir kapı koludur ay ışığında diyorsam, bu ay ışığı ay ışığı kadar güzeldir demektir, ve zamanıdır, yargılardan vazgeçmenin. Rolf Dieter Brinkmann / Şiirler/ Çeviren: Yeni Memet "Ay ışığı ay ışığıdır, pencene camının beyaz otlarına sacılmıs. Rolf Dieter Brinkmann Rolf Dieter Brinkmann, 1940'ta küçük bir Kuzey Almanya kasabası olan Vechta'da doğdu. 1975'te bir trafik kazası sonrasında Londra'da öldü. 1963 yılıncla meslek eğitimini (kitapçılık) yanda bırakıp Köln'c taşındı vc üniversitede eğitbilim okıımaya başladı. 1966dan sonra yalnızca yazınla uğraştı. Daha okul çağlarında (1957) "üstgerçekçi olmak için ' otostop yaparak Paris'e kadar giden Brinkmann, ilk öykü ve şiiılcrini içinde bulunduğu Kölnlü Gerçekçilcr adlı genç şairler grubııyla yayımladı. Edcbiyat çevrelerinin dikkatini ilk ve tek romanı "Keiner wciss mehr" (Ârtık kimse bilmiyor) ilc ü/erine çekti (1968). Şiirlcrindc güncel bir söylemi ve kentscl konuları benimseyen yazar, sanatla güncel yaşam arasındaki uzaklığı kaldırmayı amaçlayan Pop Art'ın Almanya'daki öncüsüvdü. Eserlerinde politik öğelcre yer vernıemesinden dolayı zamanında eleştirildi ve dışlandı. Günümüzdeyse hakkında 70'lerin AJman Avangart Yazını öncüsü ve hatta Brecht ve Benn'dcn sonra en büyük çağdaş Alman şairi diye sözedilen Brinkmann'ın yayımlanan önemli eserleri şunlardır: Aeid (Antoloji, 1969), Godzilla (Şiir, 1968), Die Piloten (Pilotlar) (Şiir, 1968), Die Standphotos (Şipşaklar) (Şiir, 1969), Wachwarts 1 & 2 (Batıya Doğru) (Şiir, 1975), Rom I, Blicke (Roma I, Görüntüler) (Ge/.i Mektupları, 1979) BÎR İNŞAAT ISKELEStNDEKÎ AYIŞIĞI sonunda yirminci yüzyılın, arta kalmış ağaçlı bir caddedeki ay ışığı kadar sade, Lennie Tristanos'un bir piyano solosu kadar giizel henüz okunmamış kitapların bulundubir raf, bir yük katarı gibi güçlü, ince gölgeler, sevinçler: eylülde kent merkezinde yan sokağın üzerinde akşam, saat 9'da dolu ay. Ay ışığı sözcüğü bana öm, ay ışığını ve geceleyin bir ekspres trenin boş koridorunda camda durup üzerine ay ışığının serildiği açık, bilindik ve ötesinde niç insana rastlanmayan, bir gcnişlikteki koyu bir benzin istasyonu kadar duygusalhktan uzak bir manzaraya bakmayı hatırlatıyor, ya da pazar öğleden sonrasında saat üçte "hang on sloopy" dinlcmeyi ve üzerinde devrilmiş ve emayelenmiş bir elektrikli fırının durduğu bir alana bakmayı. Ay ışığı bana iyice uzamış çayırda yatıp barış içinde geviş getiren inekleri natırlatıyor, ay ışığı bana içine girilen ve daha odanın ışığını açmadan pencerede üzerinde ay ışığı duran bir kalorilerin görüldüğü odalan hatırlatıyor, kışın bıız tutmuş tekerlek izlerinin üzerinden yürürken içinden geçilen ay ışığını, üzerinde takımyıldızlarla ay ışığının altındaki buzdan yüzeyler, şavkıyan beyaz kristaller: sokaktaki neon ışıklarının çok yuKanlarıntla ay ışığı, kent merkezinin geniş camekânlarından yansıyan, insandan yoksun, anlamsız, kulislcr gibi. Ay ışığı bana uyku haplarını hatırlatıyor, ay ışığı bana diyalektiği hatırlatmıyor, ay ışığı boş bir masaya düşüyor, ay ışığı harflerin, plakların üzerine düşüyor. Buzdolabının üzerinde beyaz kap kacak duruyor, ay ışığının doğrudan yanlışsız, perdesiz düştüğü karanlık mutfakta bir araya toplanmış. Penccrelerin ardında bir ışık boşluğu var ay ışığıyla bana konuşulmadan yapıian bir gezintiyi hatırlatan, yürümek, barışla ve kabullenerek her şeyi yan yana. Gün ışığı bağlantıları kaynatıyor günler aydınlık, iş, insanı şaşırtan ve ileriyi görmeyi engelleyen nesnelerin içiçeliği, sığ. Gün ışığı satışı arttırıyor, güneş dolaşıyor, gölgeler kayıyor, birbirlernin içine geçiyorlar, ineelip çözülüyorlar. Elektrik ışıkları açılıyor... Ayın ilk ışıkJarında yeni yapılar duruyor, yasak bölgede 20. Yüzyılın sonunda... Binanın kapısından çıkarken 1946 ay ışığını hatırlatıyor bana karanlık bir pencere ilk akşam saatlerinde buz çieekleri penccreden, parıltısı güçlü yoksulluğun, henüz anlamlardan yorgun düşmemiş, ay ışığı ay ışığıdır, pencere camının beyaz otlanna saçılmış. Ay ışığı hiçbir özür degildir hiçbir şeye. Ay ışığında, açık pencerede, ay ışığı altındaki tramvayı duyııyorıım ve seslerini sokaktakilerin, ay ışığı ve beyaz boş yazlık sandalyeler karanlıkta, ay ışığı ve "korkunç, burada ne kadar çok ağaç ölmiiş" dedim bu akşam. OCAK AYINDA ÇAMAŞIR TELlNDEKt YAS Eğrice gerilmiş bir parça tel yakında yine yaprak verecek olan iki kel ağacın arasına, sabahın erinue yeni yıkanmış siyah bir külotlu çorap asılı duruyor telde dolaşık uzun bacaklarından SLI aydın erken ışıktaki taşlara damlıyor CUMHURİYET KİTAP SAYI 336 SAYFA 14