29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gombrovvicz'i Yavımlamak risBerlin adlı yapıtı yayımlanması için ona vcrdi. Dominiquc dc Roux ile yaptığı Görüîjmeler'de şunu söylemekten naz duynuı^tu: "Bakın, iştc Nadeau'nun gö/ündcn kaçacak bir yapıt daha. Beni böylece cezalandırmı^ oldu. Dogrusu, sabırsızlı^ını, tanıtım tutkusuıuı anlayanuyordum. Şaka olsun diyc ona artık zamanı gcldiğini; nasıl olsa bir gün Nobel ödülünü kazanaca^ını söyledim. Cîerçektcn dc 1969 yılında ölümündcn birkaç ay öncc Stockholm Akademisi'nden iki lsveçli beni z.ıyaret edip Cîonıbrowicv'in Nobel ödülü adayları arasında olabilecegini bildirdi. Yaptığını şaka düijündügümdcn daha da ciddi bir hal almış, Witold'un oldukça erken ölüınünün habcrini alınca istcr istcmcz beni yenidcn şıı düşünccyc itmişti: Cîünlerim sayılı diye düşiinmektc, hayatta ikcn çagımızın büyük yazarlanndan biri oldugumu tanıtlamam gerekır diye düşünmektc çok lıak Combrovvicz güc beğenen. cok şev Isteyen bir hydı. • yazardı. TURKÇE'DE GOMBROVVİCZ MAURİCE NADEAU* auricc Nadeaır Gombrovvicz'i Fransız okuyııcıılurına 1958'de Ferdydurke yı yayımlayarak tanıttı. Mauricc Nadeatı divor ki: "Bana Gombrovvıc/d'eıı ilk kcz Kot Jclenski söz edıp Ferdydurke'yi yayımlaınaını salık verui. Kitabı okuvunca alışılniamış, özgün vc çok vetenekli bir yazar ılc karşı karşıya oldug'ıım kunısına vardım. Julliard Yayınları'ıım Lcs Nouvcllcs Litteraires kolcksiyonımdan Ferdydurke'yi basmaya karar vermiştim. C) zaman scçtiğim yapıtları, okumj komitcsinc sunmam gerekiyordu. Bcıı dc zaten bu komite.de iiyc iuiııı, anıa çok klasik zevklcri olan François Lc Cîrix komiteye egemendi; kararı çok açıktı: Ona göre Ferdydurke sınmandmlamayan, okııması güç, özel niteliklerden yoksun ve tanınmamış bir Polonyalı yazarın ilk yapıtı olduğu ıçin satılması daha da güçtü. Ferdydurke'yi yenidcn okuma komitesine sunmak amacıyla bir yıl bekledim. Bu arada Preuves'de Witold'un bir öykiisii ve François Bondy'nin bu öykü ile ilgili yorumları çıkmıştı. François Bondy'nin bu Polonyalı yazara verdiği öncmi de göz önünde tutarak Ferdydurke'yi yayımlamanın zorunluluğu üstünde direttim. Kitap bu kez çevirisi iyi olmadığı gerekçesiyle geri çcvrildi. Ertesi yıl Rene Julliard romanının vayımı için lehtc karar verip, "Madem ki Nadcau beğenmiş, öyleyse yayımlayalım ' demişti. Sonunda, diretmem işe yaramıştı. Bana kişisel olarak Ferdydurke'yi sevip sevnıcdigimi ya da daha çok, yayıncı olarak onu nasıl dcgerlcndirdiğimi sormarıın anlanıı yok. Bcn koleksiyonum için hem bcnim hoşunıa giden hcm de ticari başarı kazanacak mı kazanamayacak mı diye kcndi kcndimc sorınadan değerlendirdiğim yapıtları seçiyordum; bunun da neclcni şuydu: Maıi risklcre katılmıyordum, bu da bana büyük bir özgürlük sağlıyordu. Gombrovvicz güç bcgencn, çok şey istcyen bir yazardı. Nercdcyse bütün mektuplarında çevirmenlerin gecikmclcrindcn ya da yayının gecikmcsindcn yakınırdı. Ferdydurke'nin Fransızca olarak yayımlanması bu kitabın Almanya, Ingiltcre vc ABD'dc dc yayımlanmasını sağlarnıştı. Gombrowicz bunu kabul ediyor, ama yine de bana durmadan kcndisi icin yeterince yararlı olınadıgımı söylüyordu. Aceleci, kaygılı, kcndisinin dediği gibi Paris'tc "cdcbı duruıııunu sağlamlaştırmak" için sabırsızlanan bir yazardı aynı zanuında. Paris, yazaıiığımn bütün dünyaca kabul cdilnıesi ıçin bir kilit noktası idi. Yapıtlarını yayımladığım başka yazarların altında bir sıraya konulmaktan korkuyordu; oysa o beniın zihnimde bu yazarların tümünün üstündcvdi. Orneüin, bcnim Bruno Schulz ile ilgilendigim konusunda aldı£ı haberi soğukkanlılıkla karşılamıyordu. Yapıtları için daha çok tanıtım yapmamı istiyordu, Elcştirmenlik, dergi yönetnıenliği gibi çcşitli ctkinliklcrlc fazla uğraştığımı söylüyor, beni gcrçck bir cditör saymıyordu. lulliard'ın ölünıündcn sonra Julliard Yayınları'nın edcbiyat yöııctnıcni olan (llıristian Bourgois'yı bendcn daha çok tuttu. Benim bcğcnmcdi^ımi sandrgı Pa M Kosmos / Wılold (îomhmuuz / Tiırtçc\ı AvLvıl Dcrmtin / Cıiu Yıivmlıirı / I ')<) * Pornografi/ \Vıtuld Cıoıı/hroıcnz / lıtrk(c\ı hcrrıtn F.rıan / Rcnızı Kıtjbcvı/20X <, Ferdydurke/ W,iolJ Guınhrmt •ıcz /Çcvırcıı Yüjür Avutıç/ Avnıı/r Yavınları / 265 \ Atlantik Otesi / Wı tıtld liınnbrtni'icz /Çcvırcıı )'ci}ıir Avunç/ Ayrtntı YayıııLtn / 140 s Ferdydurke'cilerin Gizli Derneği CHRISTOPHE JEREWSKİ 1 950'li vılların sonunda Polonyalılar Ferdydurke'yi gizlice okuyarak keşfettilcr. Rastlantı diyc bir şey yoktur. Bunu daha sonra tanıtlamama izin veriniz. 1957 yılı Ocak ayında, o büyük Ekim 1956 özgürleşmc hareketindcn aşağı yukarı üç ay ve ilk yayımlanışından (1937) yirmi yıl sonra, komünistlcrin yasakladığı başlıca kitaplardan biri olan Ferdydurke Varşova'da yeniden yayımlanıyordu. Ben de o sırada Varşova Universitesi'nden Fransız Edebiyatı egitimime başlamıştım. ilk şiir ve çeviri dcnemelcrimi yazıyordum. Bendcn yaşça büyük yazar arkadaşlarımın 1950'li yılların başında gizlice ve tekrar tekrar çabucak okudukları bu kitap onları deliye çevirmcyi başarmış. Dünyanın öteki ucunda, Arjantin de, Gombrovvicz, yapıtları kendi ülkcsinde yasaklanmış iken, orada öcünü almaya hazırlanıyor vc Polonya clit tabakasının ilgisini çekmeyi sürdürüyordu. Şimdiye kadar kuşkusuz gizlice eıden ele dola^an kitapları Polonya'da 1956'dan 1980'e kadar clbette komünist sistemin yeniden tartışma konusu yapılıp tehlikeye düşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bana gclince, sanki içimdc bir atonı bombası patlamış, ama beni saj* bırakmıştı. Gombrovvicz, Nietzsche gibi, "bir insan dcgil, dinamit" olduğunu söylemez miydi? Daha once Kafka, Proust, Faulkncr, Dostoyevski, C'amus gibi beni bütün vaşamım boyunca ctkilcyecck yazarları Kcşretmiştim, ama burada gercek bir büyülcnmc söz konusu idi. Bu bir sıkıntı, kısırlık, ruh çöküntüsü, bitkinlik, çirkinlik, budalalık çölünden yaşamlar, biçimlcr, renkler ve düşüncelerlc, yeni devrinı ci düsüncelerle dopdolu bir bahçcyc çıkmak gibi bir şeydi! Sonunda bana bir yazarfilozol gerekmışti. Yorgundum; özellikle de iktidar tarafından cmpoze edilen, aşırı yurtscvcrlik taslayan ve kolaycı, zamanımızın büyük felsefe sorunlarmdan kaçan, Marksist idcolojinin zinciriyle baglamp fclç cdilmiş bir Polonya edcbiyatından biKmıştım. Ferdydurke'de birçok yönler keşfctmiştim; hüınanist, felscfi, sosyal, mizahlı, yergili, psikolojik, çocuksu, metafizik, dillc ilgili yönlerdi bunlar... Üstelik bu kitap, Gombrovvicz'in öteki kitapları gibi, benim varlıgımın en özel, cn içten bölgelerinc dokunuyordu. Sonunda, insanları Marcel Proust'un yapıtlarına göre degerlendiren anncm gibi (büyük bir Proust hayranlığı içinde büyüdüm) ben de yalnızca Gombrovvicz'e görc vc Gombrowicz tlolayısıyla değerlendirmeler yapmaya başladım. Sanırım bütün bcnim kuşağım da aynı %eyi yapıyordu. Gombrovvicz hayranlıöı, Ferdydurke'cilerin sayısı büyük bir hızla artarak öyle bir duruma gcldi ki bu çalkantıdan korkan ikt.idar aynı yıl (1957) Bakakai vc Atlantik Otesi'nin, ardından da Evlenme ve Burgonya Prensesi Yvonne'un ertesi yıl yayımlanması üzerine, Gombrovvicz'in yapıtlarının kcndı ülkcsinde bu kez yeniden ölünccyc dck, hatta daha sonra yayımlanmasını yasakladı. Bu işi Gombrovvicz'i dcjenerc, satılmış, nco nazi olarak niteleyip kesinlikle bitirdi. Söz konusu yasak ancak 1974 yılında tiyatro yapıtlarından, 1986 yılında da tüm yapıtlarından kaldırıldı! Şu cla bir gcrçek ki biz gençler için Gombrovvicz'in yapıtları vc düşünccsi dcspotlııgun baskısına, Stalin ekolünün, kitlc iletişiminin, aynı zamanda aşırı sağcı gcrici çevrclcrin "beyin yıkamalan"na karşı çok güzel bir siper oldu. Bu yapıtlar ve düşünce bize belki bir seçkinlik, ba^ımsızlık hakkı veriyordu. Biz "Ferdydurkeciler" bir tür gizli dernek oluşturuyorduk. Totaliter bir ülkedc bunun taşıdıftı bütün risklere karşın. Fransa'ya her gidişimde ünlü Kultura dergisinin yayımfadıöı kitaplarla dopdolu bir valiz elimde uönüyordum özellikle Gombrovvicz ve Czeslavv Milosz'un kitapları. Bu, üç yıllık bir kcsin hapis cezasını göze almak demekti. Bizi aldatan iktidarı aldatmak, ateşlc oynamak neredeyse, elbette Gombrovvicz'in yaptığı gibi, bir çesit spordu. Bir lcez Polonyalı eleştirmenlerin en iyilerinden biri olan Michal Glovvinski'ye, acaba Zygmunt Krasinski'nin, Adam Mickievviz'in 1855te ölümünden sonra onun hakkında söylediği şu sözlcrin Gombrovvicz için de geçerli olabileceğini düşünüp düşünmediğini sordum: "O benim kuşağımdan insanların sütü, balı, ödü, yürcğinin kanı idi; biz ondan dogduk." Glovvinski'nin yanıtı şöyleydi: "Kesinlikle öyle. Hepimiz onun dilini konuşuyoruz.' Üstelik, bu çok zengin yapıtların tümünde sevdiöim hcr şeyi, Fransız edebiyatınınRabclais'nin o çapkınca mizahını (Rabelais'nin Gombrovvicz'i çok etkilediginden eminim), Pascal'ın kaygısını ve o dipsiz metarizik kuyularını, Montaignc'in bilgcli^ini, Voitairc'in ironisini, Jarry'nin, gerçeküstücülcrin o kudurgam imgelcmlerini, Proust'un o şiirsel aşırı özenini ve p.sikolojik inceliğini, Micnaux'nun tam başkaldıriMiıı, Cienet'nin kö tülük metafiziğini, Polonya barok edebiyatını yeniden buluyordum. • * (Chrttfophe }crcw\ki, ozan vc çevırmen) Çcvırcn Ytişar Avunç SAYFA 5 CUMHURİYET KİTAP SAYI 325
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle