Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Alman Dili ve Edebiyatı ile ilgili olan herkesin yakıncian tanıdığı Barbara Frischmuth, çagdaş Avusturya Edebiyatı'nın önemli temsilcilerindcn biridir. Eserlcrindc Türkiyc ve Türklere geniş yer veren Frischmuth, bir Türk dostu ve Türkiye hayranıdır. Türkiye'ye birçok defa gelen yazar, Türk kültürünü ve geleneklerini çok iyi tanır. GÜLPERİ SERT Türk dostu bir yazar rici ve tutucıı gibi görünen bu iilkede kendimi öyle geliijtirip aştım ki." 1974 yılında yayımlanan ve kadınların özgürlüğünü kısıtlayan, kendilerini ^erçekleştirmelerini engelleyen eıkekfcer dünyasına bir eleştiri olan "Haschen nach Wind" adlı öykü kitabında yazar, farklı sosyal sınıflardan kadınların bağımsız ve serbest olına arzularına rağmen, toplumsal baskıların daha güçlü olmaları nedeniyle bu arzularım gerçekleştirememelerini anlatır. llk bandı 1976da yayımlanan iiclemesinde yazar cinsiyet savaşını veya Kadının alcvhinde olan toplumsal koşulları sergifemekten çok, kadının tonlum içinde önem ve ıleğerini ve kimliğini bulmasını anlatır. Kadının geçmi^te ve şinuliki zamand.ıki konıınuından yola çıkarak gelecek için yaşam modellen çizer. Katlın ve erkek arasındaki ili^kide ortaya çıkan sorunları ve çatısjııaları ortaya koyarkeıı, fantazi ve hayal gü cüyle çözüm yolıı bulmaya çalışır. Üçlemenin ilk bandı "IDie Mystilikatioııen der Sophie Silber", fantastik bir dıinya ile gerçek bir dünyada geçmektedir. Bir yanda ölünısüz varlıklar, periler \e ruhlar, diğer yanda ölümlüler. Roman kahramanı Sophie Silber, nesiller boyıı yalnız kadmlardan olu^an, hiç evlen meyen ve aile adıııı kadınların sürdüğü bir aileden gelen sanatçıdır. Bu arada periler ve ruhlar dünyayı ıleğiştirmek için insan kılığına girmeye karar verirler. Nergiz perisi Amarylis Stcrmvieser, diinyanın iyile^mesinin ve düzelmesinin, kadınların \c çocuklarm kendilerini erkeklerin hakimiyetindeıı kıırtarmalarıyla mümkün olacağını dü^ünür ve olumsuz varlıklarla şöyle bir konu%ma yapar: "Diğer varlıklarla birleşebilir ve ölümlülerin hakinıiyetini ortadan kaldırabiliriz. Fakat bir de onların cülerinin ve çocuklarının kimliğine bürünüp gücü eşit paylaşabilir ve dünya için bir tehlike oluşturmasını engelleyebiliriz. C)nlara dostlıığu, sevgiyi \e her şeyden zeyk almayı öğrctebiliriz." Uçlemenin ikinci bandı "Anıy oder die Metamorphose'de Amarylis, insan şekline girmiş ve peri geçmişini tamamen unutmus; olarak uyanır. Insanlara yarılım etmek için tıp okuyan Amarylis, Sophie Silber in oğlu Klemens'e aşık olur \e ondan hamile kalır. Mantığı çocuğu aldırnıasını, özgürlüğünü kısıtlamamasını isteıken, doğurmanın erkekler dünyasııulaki hakimiyete bir mcvdan okııma olacağını düşünür ve doğurmaya karar verir. Çocuğa rağmen bağımsız olacağını ünıit eder. Uçlemenin son bandı "Kai und die Liebe zu den Modellen " adlı eserinde yazar, çeşitli ya.şam modelleri çizer. Bunlardan biri Amy'nin ııyguladığı modeldir. Amy, oğlu Kai ile birlikte ama çocuğunun babası ve hayat arka dası Klemens le ayrı evlerde yaşamaktadır. Geçmişini yazarlık yaparak kazanan Amy, geleneksel normların dışında bir ilişkiyi seçerek, Klemens ile olan birlikteliğini zorunluluk ve sorumluluklardan uzak tutmk ister. Ancak öz gürlüğüne sahip olan Amy değil Klcmens'dır. Kai ve Amy ile ilgili hiçbir sorumUıluğu almamasma rağmen, daha razla özgürlük isteyen Klemens, Amy ile oğlunu lerketler. Eserdeki başka bir yaşam modeli, bir Türk ailesinin kızı olan Pcmbe'nin anlatımıyla verilen ge leneksel Türk ailesi yaşamıdır. Kadın ve erkeğin rollerinin birbiriıuleıı l.ırklı ve sabit olduğu bu moılelde, erkek para kazanmak ve evini geçindirmekle sorunıkuluı. Yazar, Avrupalı modern, özgür, bireyci yaşam modelinin karşıtı olarak gösterdigi ataerkil Türk ailesi yaşamıyla, okurıı düşünmeye ve her iki yaşamın olumlu ve olumsuz yanlarmı CUMHURİYET KİTAP SAYI 328 Cinsiyet savaşı B tı yıl l/.ıııiı TÜYAP Kiıap l'ııan'ııa Avustuıyalı yazar Barbarj Frischmuth konuk oldu. Flge Ünivçrsitesi Ldcbiyat Fakültcsi Oğretiııı Uycsi Pror. Dr. (îcrtrude Durusoy ile bir söyleşi yapan y;)/.ar, kitapseverleıv kcndisini tanıttı, eserlcrini anlattı vc kitaplartnı imzaladı. Türkçe yapılaıı söyleşide yazarın Tiirkçcsinin, yıllardır kullanmamasma rağmcn çok iyi olduğıı gözlcndi. Almarı Dili ve lldebiyatı ile ilgili olan herkesin yakından tanıdığı Barbara Frischmuth, cağdaş Avusturya Edebiyatı'nm önemli temsilcilerinden biridir. Eserlerinde Türkiyc ve Türklere geniş yer veren Frischmuth, bir Türk dostu ve Türkiye hayranıdır. Türkiye'ye birçok defa gelen yazar, Türk kültürünü ve gcleneklerini çok iyi tanır. 5 Tenımuz 1941 yılında Altaussee de dünyaya gelen yazar, 1958'de liscyi bitirdikten sonra Viyana'da Macarca ve şarkiyat öğrenimine başlar, (îraz'da Mütercim Tercümanhk Enstitüsü'ne devam eder. Yazarın Türk dilini öğrenmek isteyişinin nedcni, bu dilin rarklı gramer yapısından, mantığından etkilcnmesidir. Ayrıca yazar Doğuyu hep çekici btılduğunu, 1001 gece masallarının kendisini büyülediğini ve Viyana kapılarına kaclar clayanan Osmanlı kültürünü yakından tanımak için, şarkiyat okıımak istcdiğini belirtir. 195l'de Erzurum'a, 1963'te Debrecen'e giden yazar, eğitimini yantığı dilleri ve kültürünü yerinde incelenıe tırsatını bukıı. 1959'da kurulan ve Wolfgang Bauer, (ainther Falk, Pctcr Handke, Klaus lloller ve Allred Kolleirisch'in dahil olduğu Ciraz Sanatçılar Derneği, Ciraz Cîrubıı "Forum Stadtpark"ın kıırucu üyelerinden olan Barbara Frischınuth, yazılannda belirli kalıplara bağlı kalmaktun kaçınır. F.debiyaıın, kendi içindcn doğdıığunu, örneğin SophieSilbcr romanınm E.T.A. 1 Iorfman ve Georg Mac Donald'a dayandığını söylcr. Fln çok jean Paul, Levis Carol, E.T.A. HoHman ve (leorg Mac Donald'dan ctkilendiğini söyleven l'risch nıuth, (îeorg Saiko, Hans Karl Aıtman, Franz Fiihmunn, Irmtraud Morgner ve Christa Wolfu, Türk Hdebivalı'ndan ()rhan Veli, Pir Suhan Abdal, Fdip Cansever, Adalet Ağaoğlu, Orhan Paımık ve (iemal Süıvya'yı severck okııdugıınu belirtir. Macarca ve Türkçc'den Almanca'va çeviriler yapan ya/.ar, 1972'de Teşvik Odülü'nü, 1.973'te Steiernıark Fyaleti lulebiyatı Ödülü'nü, 1974te Anton Wildegans Odülü'nü, 19J5'te ve 1983'te Viyana Kenti Te^vik Odülü'nü, 1972'de Sandoz lAİebiyat Odülü'nü, !9S3'tı de Dchmel Odülü'nü alıııi!;tır. Birçok eseri Lehce, Italyanca, I'lemenkçe'ye çevrilnıiş yazarın "Das Versclnvinden des Schatlens in der Sonne", "Kai und ılic Liebe zu den modellen", "Ruckkehr zum vorlaeuligen Ausganspunkt" adlı eserlcri, Prol. Barbara Frischmuth Dr. Gürsel Aytaç tarafından Tiirkçe'ye çevrilmiştir. Şimdiye kadar radyo ve tiyatıo oyunları, romanlar, hikâyeler, çocuklar için ve çocuklar hakkında kitaplar yazmış olan Barbara Frischmuth bazı eserlerinin kaynajiını kendi yaşantısma ve deneyimlerine dayandırır. 1968'de yayımlanan "Die Klosterschule" adlı romanında, bulunduöu yerde lise olmadıgı için, on yaşından ondört yaijina kadar devam ettiği ve rahibelerin eğitim verdij*i okuldaki yıllarını ve egitim sistemini eleijtirel bir dille anlatır. Ronıanlarında çogunlukla kadını, kadının kimlik sorununu, erkegin kar^ısında eşit bir birey olaıak tanınrnası için vertliği bağımsızlık savaşını. yasam ideali ile yaşam gerçeği arasındaki köprüyü ve bıınu kurm.ıdaki giiçlüğü, kadının özgürlük çabasının karşı cinse bafilannıa arayışında yok olup gidişini anlatır. Barbara I li.sclımuth un kadın sorunlarını işlemesi, kadın erkek eşjtliğini biıvyin temel ihtiyacı olarak görmesi, onu Avrupa'da, ne olduğu çok tartısılan "Kadın F.debiyatı" alanında sevilcn bir yazar yapar. Ancak leminist kavramının olumsuz ve saldırgan bir anlam kazanması ve kadın edobiyatı teriminin tek yanlı ve bayağı edebiyatı çağrıijtırmaM nedeniyle, eleştirmenler yazarı, bu kategoriye dahil etmekten çekinirler. Orncgin 1 leleııa SchreiberPısch Im konuda ıjöyle ıler: "l'enıinist kavıamı zamanla saldırgan ve olumsuz bir anlam kazanmasaydı Barbara l'rischmulh için leminist denilebilirdi. Anc.ık yazarın şahsında saldırganlıktan eser yok. Sakin \e sessiz bir yazar. Başkalarınııı arzu ettiği, istediği ijeyleri yaşavan bir yazar. Sansasyon yaratacak hiçbir şeye fırsat \'ermeyen bir yazar." Barbara FVischmııth ise, işlcdiüi konular nedeniyle kendisinin belli bir kategoriye dahil edilmesi hakkında şöyle der: "Benim feminiznıim bir kisiden olusur. Yazar olarak doğrıı bildiğimi anlatma sommluluğunu duyuyorum. Bana göre kadın veya erkek prensipleri diye bir şey yoktur. Evde oturan ve dayaK yiyen kadınların kendi aralarında yardımlaijmayı organize etmeleri çok önemli. Ancak ben yazar olarak görevimin bu tiir olmadığını düşünüyorıını. Benim göıvvim va/ınak." Bcktaşi kültürii \e edebiyatı hakkında tloktoıa tezi ya/mak üzere 196l'de bir yıllığına Türkiye'ye gelen Barbara Frischmuth, bıııadaki yaşamını 197î'te yayımladığı "Das Versch\vinden des Schattens in der Sonne" adlı kitabında anlatır. Roman olarak belir lenen bu eser, daha çok bir aııı ve yazarın Bcktaşilik, Alevilik, Alıilik konusıında çe^itli kitaplardan alıntılar ve montajlarla süslediği bir derlemedir. Eseıde iki anlatıni katmanı vardır. Birincisi ^ınıdiki zaman, yani altnıı^lı vılların Istanbul'u, diğeri dokuzyüz yıllık Osmanlı Türk kültürünün anlatıldığı geçmi^ zaman. Semboller ve dini hikâyelerle dolu eserde yazar, geçmisle şinnliki zaman arasındaki benzerlikleri, paralollikltfi biiyiik bir ustalıkla anlatır. Fseıiıı kahıamanı "Ben" anlatıcı, Avusturyalı şarkiyat öğrencisi, doktora çalı^ması yapnıak üzere istanbul'a gelmiştir. Yabancı olduğu bu kültüre ııyunı sağlama çabasma \e çevresindeki Türk arkadaşjarmın uyarılanna rağmen, çalışmaları nedeniyle sürekli tarihle iç içc olan genç kız, kcndisi de (arkında olmadan geçmiştc yaşar ve ^iımliki zamanla bağını kaybed^er. O ı.mhtcki oğrencı lıareketlerini, siyasi olayları takip etmekten, algılamaktan ıızak kalır. Dünyaya pembe gözlükle bakan bir genç kız olarak geldiği Türkive'ıleıı olgunla^mış bir iıısan olarak ulkesine döner. Türkiye'de geçirdiği o yıllarla ilgili olarak yazar şöyle der: "Garip ama Avrupalılar için çok ge Kültürii yerinde incelemek Sembollerle dolu bir eser Yaşam modetleri Kadın sorunları SAYFA 8