06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

göz kulak olamaz, herkesin peşinden koşamazdım." Talya Nomidis'ten bunları dinlcycn Selçuk Ercz, 'Kelebek' romanındaki hapishane sahnelcrini düşünür...orda da kedi büyüklüğünde fareler vardı. Kendisine verilen bilgiden pek memnun kalmayan Selçuk Erez, 'Ama söyleşim bana, insanlarda kaydedilmeye, hatırlanmaya, anlatılmava değer niteliklerin, birikimlerin mutlaka var olduğunu ve bu cevherin herkeste kolayca görüniir, erişilir bir yerde asılı durmadığını ama yeterince sabredilirse, o insanı tanımaya zaman aynlırsa ulaşılabileceğini bir kez daha öğretti." der. Kitapta Istanbul'un çeşitli sorunlarına, çeşitli semtlerindeki yaşamlara ve sivrilmiş kişilerine ışık tutan yirmisekiz yazı bulunmaktadır. 'Kaybolan Bakırköy]de Geçmişin Anıları' yazısında Rasim Örsan'ın Kaybolan Bakırköy adlı kitabını irdeler. Yüzyıl önce ufak bir balıkçı köyii olan Bakırköy, Padişah Abdülaziz'in başlattığı demiryolu yapımı bitince kalabalıklaşmaya baslamış, yoksul insanlar Yenimahalle'ye, Domuzdamı'na taşınmışlardır. Neyzen Tevfik, Cenap Şahabettin, Mustafa Kemal'in arkadaşı Salih Paşa oranın ünlüleridir. Bakırköy'ün yaşamı renkli, kişiler ilginçtir. Belediye avukatı Karagöz Rahmi Bey, mehtaplı gecelerde eşini dostunu toplar, gecelik entarisini giyer, kayığında çilingir sofrası kurar, sazendeli, hanendeli eğlenceler düzenlermiş. Cenap Şahabettin, Taşköprü'nün karşısında otururmus,. Kadıkoy Mühürdar'dan gelmiş Bakırköy'e. Kısa boyluymuş, ayaklarının altında lastik top varmış gibi yaylanarak yürürmüş. Üçüncü kansı Azize Hanım'mış... Azize Hanım, bir paşa kızıymış, babasından çok para kalmış; cahilmiş. Ilk eşi jandarma subayıymış. Cenap îjehabettin, ablası Ayşe Hanım'ın Domuzdamı'ndaki evine eidip gelirken göz koymuş ve kandırmış Azize Hanım'ı. Sonunda Azize Hanım'ı kocasından ayırmak için bir plan yapmış: Ablasının çopur evlatlığını Azize evde yokken Jandarma Subayına yollamış, ona içki sofrası hazırlatmış. Adam kafayı çekince de evlatlık, "Yetişin, bana tecavüz ediyor!" diye mahalleyi başına toplamış. Böylece Azize Hanım'ın boşanmasını sağlamış. 'Melek Hanımın Harem Anılar;' Kıbrıslı Mehmet Paşa ile eşi Melek Hanım'ın otuziki kısım tekmili birden bir filmi, serüvenlerle dokunmuş hcyecanlı bir romanı andıran yaşamını anlatan ve soluk soluğa okunan bir öyküdiir. Insanın aklını durduran entrikalar, Osmanlı yönetiminin işleyisini ve içyüzünü yansıtan oyunlar, tuzaklar... 'Istanbul'un Sarnıçları'da önemli bir yazıdır ve sarnıçlann hangi gereksinimlerden doğduğunu, nasıl kullanıldığını, o sarnıçlarda hangi suların biriktiğini anlatır. Yenikapı, Beşikçi Sokağı'ndaki üflesen yıkılacak evimizde hem tulumba hem de sarnıç vardı vc Istanbul'un ünlü Nisan, Mayıs yağmurları başlayıp aralıksız yağdıöında çinko oluklardan süzülen sulann akma seslerini müzik dinler gibi dinlerdim. Vefa Stadı da sarnıçmış. Şaşırdım! 'Geçmiş Zaman Terzilerinin Peşinde' yazısı ilk ve ünlü terzilerimize ayrılmıştır. Klasik dikimde bir numara olan Calibe Hanım, ünlü öykücümüz Ömer Seyfettin'in eşiymiş. Savaş sırasında doğum yapan Calibe Hanım'ın sütü bebeğe yetmedığinden Omer Seyfettin'e "Git, Kızılay'a yazıl da süt bul!" demiş. Bu şözlcr, onuruna düşkün bir Çerkez olan Ömer Seyfettin'e ağır gelmiş ve boşanmışlar.... Istanbul Nerededir" Istanbul'la ilgili değişik durumların görünen, görünmeen yanlarını eşeleyen, eski îstanbulluar'ın bilgileriyle anılarını tazeleyen, henüz îstanbullu sayılmayan ama Istanbullu olmak için didincn kişilerin bilinçlerini aydınlatan ve yol gösteren bir kitaptır." Azlze Hanım'ın hikayesl Hüseyin Ferhad'dan ilginç bir yolculuk Haval Ülkesinin Kesli likle didişiyor, onu şiirine davet ediyor. "Adem'le Havva"dan başlar şiirinin kumaşını dokumaya, yaratılışa dek uzanır ve şeytanı çözümlemeye çalışır HaKeşfi'ndeki şiirlerinin başlangıcında. Dinler, peygamberler reklam panolarının arasından sağrısı terlemiş atlarla geçip giderler, geride Marlboro yazısı kalır Buffalo Bill'le birlikte. Sonra mı, okumayı sürdürelim: "Hiçbir anlam ifade etmez çarmıha gerilmemiş bir Isa, kılıcı kırılmış / bir Ali, barışçıl bir Timurleng, SS'siz ve Eva'sız bir Hitler, sakalsız /bir Humeyni. Kan ve Şehvet, iyi kalbli cadının sihirli kemendi. / N'olmuş o kemendi boynuma kendim geçiraiysem!" (s.15) Nil'in büyülü kıvrılışi, Sezar'ın Kleopatra'yı umutsuzca bekleyişi, Akdeniz gecelerinin baörına saplanan âşıkların kirpikleri, öldıirülen devrimciler, darbeler, yüreklere kazınan marşlar, türküler, cennettcn kovulanlann olusturduğu sıralar ve "Tersine çevirip tarihin akışını" gerçeğin gerçeğe benzemezliöine bizi de buyur ediyor I lüseyin I'crhad. Bir masala, bir efsaneye dalıp çıkarak, Semerkand'tan Adana'ya gidip gelerek, haritaları yeniden boyayarak, uygarlıkları yıkarak ve yeniden kurarak, tarihi kuzeyden güneye, doğudan batıa yeniden yazarak, yaşatarak, "bir feaket kalemşörünün" pcşine takılıp gitmek de ayrı bir haz veriyor şiirseverlere. Mogollar, Çinliler, Lenin, Troçki, Stalin hayal kumpanyasında birbirleri ne kızarak, birbirlerine .gevecen yaklasarak dolaşırlar Hayal Ülkesinin Keşfi'nde. Kendi gölgclerinin pcşinde, başka gölgelerle birlikte, varla yok arası tarihten, ülkelerden şiir sağarlar Hüseyin Ferhad'ın dünyasına, Kalemine. Öyle ki, cehenneme lcar yağdığını görürler Hayal Ülkesinin Keşfi'ne çıkanlar. Onlar ayrıca "Prometheus"un "hırsından" ağladığına da tanıklık ederler. Çöldeki develerin aruz veznine uygun yürüyüşünü, "kuyruğunu devlete rehin bırakmış bir tilki"yi, "Emekliye sevkedilmiş bir halkı"n kısık sesli yaşamını da şiirine davet eden Hüseyin Ferhad, "pabucu dama atılmış bir şair" dese de kendine, özgünlüğüyle, biçemiyle, kurgusuyla has şiirin kaynafiına yuva yapmış has bir şairimizdir. Tarihin tozlu sayfalarının tozunu alarak kimi olaylan, kimi kişilikleri yeniden dolaşıma sokar. Orta Asya'daki efsanelere, geçmiş kültürümüzün izini süre süre varmaya çalışır: "Şu mancınıkla fırlat / eski zamanlara beni, / Turan adında bir ülkenin / payiiahtına." (s.45) derken, Türkçü bir kimlik sergilemeyi amaçlamaz, aksine kimi şeyleri yeniden teşhir etmeyi yeöler "düztaban bir hattat" gibi. At ve nilal arasında gezinse de "Yiizünü bir göl aynasına tut"ar ve gör düklerini, düşlediklerini yazar. Onun için "alelade bir kelime bile yeter / taçlandırmak için bazen hayatı." Tarihin bağrından söküp aldığı kimi eski sözcükleri de "Yirmibirinci yüzyıla beş mil kala" sergiler. Hüseyin Ferhad, şiir yazarken "Misli söriilmemiş bir arzu / tarifi imkânsız bir coşku / ile sarsı"lır aklından kalbine dek. Ve çömelip "Kop dağının gölgesine / ataları"nı Jüşünür, "step çobanlarını." Onları da geçirir şiirine. Kendine "şöyle bir dışarıdan" 1 "Hayal Ülkesinin Keşfi", 9 babtan ve her bab da 9 şiirden oluşuyor. Tarihsel şiirlerle çıkmıyor okurun karşısına Hüseyin Ferhad, tarinteki kimi adları, olayları, zamanları şiirinde ağırlıyor; • tarihe yaslanmıyor tümüyle, tarihin saçlarını tarıyor, yüzüne ayna tutuyor. Zaman tünelinden geçerek, süzülerek günümüze pike yapıyor, sonra bir de bakıyoruz ki, tarihin bir başka sayfasını çevirmekle meşgul, bir tarihsel kişilikle didişiyor, onu şiirine davet ediyor. GÜLTEKİN EMRE üseyin Ferhad 'ın. dördüncü şiir kitabı Hayal Ülkesinin Keşfi (1995). Deniz Çobanları (1982), Ve Yürüdük Gecenin Ateşleri Içinden (1984), Söyle Gölgen de Gitsin'den (1993) sonra bir de denemelerini topladığı Aşka ve Barbarlara Dair'i (1995).yayımladı Hüseyin Ferhad. Hayal Ülkesinin Keşfi, 9 babtan ve her bab da 9 şiirden oluşuyor. Tarihsel şiirlerle çıkmıyor okurun karşısına Hüseyin Ferhad, tarihteki kimi adları, olayları, zamanları şiirinde ağırlıyor; tarihe yaslanmıyor tümüyle, tarihin saçlarını tarıyor, yüzüne ayna tutuyor. Zaman tünelinden geçerefe, süzülerek günümüze pike yapıyor, sonra bir de Bakıyoruz ki, tarihin bir başka sayfasını çevirmekle meşgul, bir tarihsel kişi yal Ülkesinin "Yoo, hissemi isterim. Hakktmı yersen kaderime küserim. Hntellektüel/geçmişimin üzerine siinger çekerim. fntiharların en aşağılığını dene/rim. Divitle karnımı deşerim. Çakıltaslarıyla bileklerimi keserim. / Baktım olmuyor, alışkanlıklarımı ve arkadaşlarımı değiştiririm. Ara/besk dinlerim, Orhan Gencebay'la marihuana içerim. Kötü yollara/düşerim. Sisi'yle çapraz ilişkilere girerim. Militan eskilerine 'okuntu'/göndermiş tnci baba, çeker ona giderim. '68 Ruhu adına çeksenet tah/sil ederim. Rüzgâr ekmeden fırtına biçerim. Ben Mülayim/" derken, konuşma dilinin olanalclarını ağdırır dizelerine, şiirinin omuriliğine, Kabadayıların, efelenmelerin, yozlukların, yozlaşmaların, değişmelerin, yenilmişliklerin de elinden tutan Hüseyin Ferhad'a "tarihi coğrafya"lardan laflar da atılır, o ise yeminlidir zincirlerini kırmağa, kendi ülkesinde "darağacına fener asmağa/tebdil dolaşmağa/ahir zamana kadar." Ve yaşam "bir hışımla" jelip geçse de Hüseyin Ferhad'ın şiiryolunu keser, dizeler alacağını alır. Hüseyin Ferhad, geçmişi ve bugünüyle yaşananları, yaşadıklarımızı, yaşamakta olduklarımızı, coğrafyadan coğrafyaya, ülkeden ülkeye, tarihten tarihe gire çıka şiirsel yolculuğunda devşiraiklerini bir "Şöıen"i betimler gibi, mağarasına dönmeye hazırları,an Bir "şaman" gibi ele alıyor Hayal Ülkesinin Keşfi'nde. Son dönem şiirimiz içinde özgün bir yeri olan FJüseyin Ferhad'ın yeni kitabı Hayal Ülkesinin Keşfi, şiirseverlcri uzun süre düsündürtecek, ürpertecek bir yapıt olarak duruyor önümüzde. • bakar zaman zaman: H Îeri Trtaket kalemşörü" l Î tstanbul Nerededir/ Yazılar/ Selçuk Erez/ Sel Yayınctlık/ s. 111 CUMHURİYET KİTAP SAYI 3 1 2 Hayal Ülkesinin Keşfi / Hüseytn Ferhad / Şiir / Ekin Yaytnları, Eylül 1995/ 112 s. SAYFA 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle